'Cezaevine para gönderenlerin tutuklanması Nazi uygulamasıdır’ 2020-02-15 09:08:50 İSTANBUL- Tutuklulara para gönderdikleri için “Örgüt üyeliği” iddiasıyla 4 yurttaşın tutuklanmasını politik ve planlı bir hamle olarak değerlendiren avukat Hüseyin Boğatekin, “Hukuki açıdan kabul edilemez. Bu düşman ceza hukukunun, Nazi sisteminin bir uygulamasıdır” dedi.  İstanbul’da cezaevindeki tutukluların hesabına para yatırdıkları için 7 Şubat’ta gözaltına alınan 10 kişiden 4’ü “Örgüt üyesi” olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Tutuklamaları planlı ve politik bir hamle olduğunu ifade eden ve bu gerekçeyle tutuklanan Adem Öztürk’ün avukatı Hüseyin Boğatekin konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.    Türkiye genelinde bu tür operasyonlarla birçok kişinin tutuklandığını hatırlatan Boğatekin, daha önce de Tekirdağ, Gebze, Kocaeli cezaevlerindeki yakınlarına para gönderen yurttaşların bu gerekçeyle tutuklandığını belirtti.   ‘HUKUKİ AÇINDAN KABUL EDİLEMEZ’    Soruşturmaya konu olan temel sorunun açlık grevleri döneminde Silivri ve Bakırköy cezaevlerindeki tutuklulara para yatırmak üzerine geliştiğini belirten Boğatekin, müvekkilinin ve dosyadan yargılanıp tutuklanan kişilerin HDP il ve ilçe yöneticileri ile yaptıkları telefon görüşmeleri üzerinden şüphe üretildiğini kaydetti. Boğatekin, “Bir şekilde cezaevine mektup gönderen veya görüşe giden özellikle dışarıdan tanıdığı ve dayanışma boyutuyla mali sunumlar yapan kişilerin tamamı gözaltına alınmış. Bir de diğer taraftan Kürt arkadaşlarıyla olan ilişkileri, örgütsel faaliyet gibi ortaya konulmuş. Bununla birlikte örgüt üyeliğinden tutuklandılar. Ciddi deliller gerektiren bir suç maddesini böylesi basit bir olaya uygulamak, hukuki açıdan kabul edilemez” diye belirtti.    ‘DEVLETİN RESMİ KANALLARIYLA PARA YATIRILDI’   Paranın resmi kanallar yoluyla yatırıldığını vurgulayan Boğatekin, “Açık kimliğinizle, hiçbir gizlilik içine girmeden devletin kurumu olan PTT’den, yine devletin bir kurumu olan cezaevine sürekli gözetim altında olan bir tutukluya para yatırıyorsunuz.  Para yatırmanın sebebinin hiçbir önemi yok. Arkadaşınız olduğu için ya da politik olarak dayanışmak için yatırıyor olabilirsiniz. Sonuç itibari ile sizi hiçbir şekilde örgüt üyeliğine çıkaramaz. Devletin resmi kurumların kanallıyla, resmi işlemler tanımlanarak, açık kimliklerle, açık kimliği olan tutukluya para göndermenin neresi suç olabilir? Giden para ile tutuklu ve hükümlü ne yapacak? Mesela, bunu sormak gerekir; silah veya bomba mı alacak?  Örgütün hangi amacına dair kullanacak?” diye belirtti.    ‘BAĞ KOPARILMAK İSTENİYOR’    Durumu planlı ve politik bir hamle olarak değerlendiren Boğatekin, temel sebebin cezaevinde tutulanların, dışarıyla bağını koparmak için yapıldığına dikkati çekti. Boğatekin, “Artık arkadaşlarını görmeyin onlarla dayanışma içinde kalmayın, bağ kurmayın deniliyor. Bu her zaman söylediğimiz gibi düşman ceza hukukunun, Nazi sisteminin bir uygulaması. Onları toplum dışına itmek istiyor. İçeri ile dışarının bağını koparmak istiyor. Artık para da göndermek yasaklanmış oldu. Ziyaretinin de önüne geçildi. Tecrit içinde, derinleştirilmiş bir tecrit ile cezaevlerindekiler maddi manevi olarak çökertilmesi hedefleniyor” diye konuştu.    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) birçok kararında ve Venedik Komisyon’un raporlarında Türkiye’deki “örgüt üyeliği”, “örgüte yardım” ve “örgüt adına eylem yapmak” başta olmak üzere birçok suç maddesinin eleştirildiğine vurgu yapan Boğatekin,  şunları söyledi: “Bu gün para yatıran insanları örgüt üyeliğinden tutuklanması tekrardan tartışmaları güncel hale getirdi. Bir an evvel müvekkillerimizin serbest bırakılmasını ve takipsizlik kararlarının verilmesini istiyoruz.  Ve bu canavarca niteliğindeki kararın ortadan kaldırılmalı veya değiştirilmelidir.”