Emniyet Amiri'nin avukatı: Müvekkilimi işkenceden değil, eziyet suçundan yargılayın 2019-12-02 14:15:56   MARDİN –Nusaybin 'de sokağa çıkma yasağı döneminde görev yapan İlçe Emniyet Müdürü Kadir Şen ile TEM ve KOM amirlerinin de aralarında olduğu 11 sanığın “suç şebekesi” kurma suçlamasıyla yargılandığı dava görüldü. Tutuklu emniyet amirinin avukatı, müvekkiline yöneltilen işkence suçlamasının “sistematik” olmadığı gerekçesiyle, “eziyet suçu”ndan yargılanmasını istedi.   Mardin’in Nusaybin ilçesinde sokağa çıkma yasağı döneminde görev yapan İlçe Emniyet Müdürü Kadir Şen, Nusaybin Terörle Mücadele (TEM) Şube Amiri Ünal Uyar, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Grup Amiri Serkan Bekir Aşali ile Çağlar Köyü Korucubaşı Fikret Aslan’ın da aralarında bulunduğu 1’i tutuklu 11 sanığın kurdukları şebeke ile iş insanlarını şantaj ve tehditle, gözaltına alıp, işkence yaparak ya da sahte delillerle tutuklayarak haraca bağlama suçlamasıyla yargılandıkları davanın ikinci duruşması görüldü.    Sanıkların Mardin 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde “özel hayatın gizliliğini ihlal etmek, İşkence yapma”, “işkence yapmak”, “kamu görevlisinin suçu bildirmemesi”, “başkasını bir malı teslimi veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılmak suretiyle yağma” suçlamalarıyla yargılandığı dava, tehdit ve şantajla haraç alınmak istenen iş insanı M.Ş.B.'nin şikayeti ile başlatılan soruşturma sonucunda açılmıştı.    Görülen duruşmada tutuklu TEM Şube Amiri Ünal Uyar’ın yanı sıra tutuksuz sanıklar eski Nusaybin İlçe Emniyet Müdürü Kadir Şen, Çağlar Köyü Korucubaşısı Fikret Aslan ile onlara aracılık yapan Murat Turan, Sami Öz, Süleyman Aslan ve Mehmet Salih Başak hazır bulundu.    Tutuklu sanık Ünal Uyar'ın koruma polisleri olan Ümit İnan Ekinci ve Sedat Özdemir ile Kaçakçılık ve Organize Suçlar Grup Amiri Serkan Bekir Aşali ise, görev yaptıkları kentlerden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığı ile duruşmaya katıldı. Müşteki ve sanıkların avukatları da duruşmada hazır bulundu.   İŞKENCEYE HİYERARŞİ NEDENİYLE SES ETMEMİŞ   Yapılan kimlik tespitinin ardından duruşmaya geçildi. İlk olarak tutuksuz sanık Kaçakçılık ve Organize Suçlar Grup Amiri Serkan Bekir Aşali’nin savunması alındı.   Aşali, gözaltına alındıktan sonra götürüldüğü İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün kazan dairesinde işkence gören M.Ş.B.'ye ilişkin kazan dairesinde bir kişinin olduğunu gördüğünü ancak kim olduğunu görmediğini iddia etti.    Avukatların yönelttiği soru üzerine durumu garipsediğini ancak hiyerarşik olarak Ünal Uyar'ın kendisinden rütbeli olması nedeniyle neler olduğunu sormadığını belirten Aşali, "Ayrıca bu şahsın terör şubede olması nedeniyle soramadım. Bu birim benim birimim olmadığı için soramadım. Kendi birimim olsaydı sorardım" diye konuştu.   Tutuksuz sanık polis Ümit İnan Ekinci de, savunmasında çevik kuvvet polisi olarak görev yaptığını ancak Ünal Uyar'ın kendisini resmi görevlendirme olmadan koruma polisi yaptığını belirti. Ekinci, kendisini "Müştekinin bir terör operasyonunda gözaltına alınan kişilerden biri olduğunu biliyorum. Ünal Uyar'ın isteği üzerine gözaltına alınanları yanına götürmüşüm. Ama müştekiyi götürüp götürmediğimi bilmiyorum. Kimseyi kazan dairesine götürmedim. Ben müştekiyi  kazan dairesine götürmedim. Kendisine işkence de yapmadım" diyerek savundu.   Tutuklu TEM Şube Amiri Ünal Uyar ise, hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini belirterek, önceki savunmalarına ekleyecek bir şeyi olmadığını ifade etti.   Uyar, yine mağdur ile hiçbir şekilde görüşmediğini, Mersin'deki görüşmenin de Fikret Aslan ile olduğunu, konu ile alakası olmadığını öne sürdü. Şoförüne Mersin'e neden gittiğini söylediğini iddia eden Ünal, böyle bir şey için gitmesi durumunda şoförüne söylemeyeceği öne sürerek kendisini savundu.   Önceki celse tahliye edilen korucubaşı Fikret Aslan, alınan savunmasında hakkındaki suçlamaları reddederek, önceki beyanlarına ekleyecek bir husus olmadığını belirtti.    EMNİYET MÜDÜRÜ OLAYI İFADESİ ALININCA ÖĞRENMİŞ!   Sonrasında eski Nusaybin İlçe Emniyet Müdürü Kadir Şen’in savunmasına geçildi.   Savunmasında şikayetçi iş insanı M.Ş.B.'ye hakaretlerde bulunarak suçlamaları reddeden Şen, kendisini Nusaybin'e 11 Eylül 2016'da yapılan kayyum atanması üzerinden savundu. Nusaybin'e kayyum atanması tarihini baz almaları halinde olayın bu tarihten 4-5 ay sonra gerçekleşmiş olması gerektiğini belirten Şen, "Benim Fikret Aslan ile tanışmam Ekim'in (2016) başlarıdır. Suçun ne zaman işlendiği ile ilgili bir şeyler söylemeye çalışıyorum. Şahıs şantiyede benim kendisinden 300 bin dolar istediğimi söylediği tarihten 50 gün sonra gözaltına alındığını ve olayın yaşandığını söylüyor... " diye belirtti.Ü   KOMPLO KURULDUĞUNU ÖNE SÜRDÜ   Şen, savunmasında kendisine komplo kurulduğu iddiasında da bulundu. Şen, "Bu olaylardan 1 Haziran 2018'de ifadeye çağrıldığım zaman haberim oldu. Bu davadan dolayı almam gereken mesleki terfilerimi alamadım. Mesleki itibarım ayaklar altına alınmıştır" ifadelerini kullandı.   Ünal’ın avukatı da, mağdurun aklının karıştığı iddiasında bulunarak, müvekkilinin beraatını istedi. Sanık avukatı savunması sırasında korucubaşı Fikret Aslan'a "Müşteki ile Kadir Şen'in görüşmesi gerektiğini hiç söylediniz mi?" sorusu yöneltildi. Aslan soruya "O tarihte sokağa çıkma yasakları vardı. Biz Nusaybin'e gidemiyorduk. Ben şehit ailesi olduğum için o zaman beni ziyarete gelmişlerdir. Onun dışında görüşmemiz olmamıştır. Sokağa çıkma yasağına kadar polisleri tanımıyordum" diyerek yanıt verdi.   ÖNCEKİ İFADESİNİ İNKAR ETTİ   Sanık polis memuru Sedat Özdemir ise, alınan savunmasında işkence yaptığına dair suçlamayı reddetti.   Daha önceki ifadesinde kazan dairesinden çıkarılan M.Ş.B.nin kelepçesini kendisinin çözdüğünü kabul eden Özdemir,  bu kez olaydan 2018'de konuya dair ifadeye çağrılmasıyla haberdar olduğunu ileri sürdü.   Özdemir, "İddianamede geçen olay tarihinden 6 ay sonra Ankara'ya tayinim çıktı. Olay tarihi hain darbe girişiminden 6 ay sonraya tekabül eder. Siz de takdir edersiniz ki; o dönem teşkilâtımızda kimsenin kimseye güvenmediği bir dönemdir. Şahsı nezarethanede çıkardığım söyleniyor ancak benim böyle bir şey yapmam söz konusu değildir. Şahsı görsem de tanımam. Ünal Uyar müdürümden ne öncesinde ne de sonrasında herhangi birini nezarethanede çıkarmam konusunda ne talimat aldım  ne de bir duyumum oldu. Önceki ifadelerimde belirttiğim gibi bizim ekip aracımız kaza yaptı. Ben ona bakmaya gitmiştim. Şahsın nezarethanede çıkarılması konusunda ne bir bilgim ne bir görgüm söz konusudur" dedi.    SAVCI, TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINI İSTEDİ   Sanıkların dinlenmesinin ardından mahkeme heyeti, duruşma savcısından arama mütalaa istedi. Savcı, Ünal Uyar'ın üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, kuvvetli suç şüphesinin bulunması ve adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı gerekçeleri ile tutukluluk halinin devamı yönünde mütalaa sundu.    SANIK AVUKATINDAN SKANDAL İŞKENCE SAVUNMASI!   Savcının bu yönlü mütalaası üzerine yeniden söz alan Uyar'ın avukatı, işkence iddiasını kabul etmediklerini belirterek, olayın gerçekleşmiş olması ve mağdurun çıplak fotoğraflarının çekilmiş olması durumunda dahi işkence suçunun vasıflarının oluşmadığı savunmasında bulundu.    Sanık avukatı, iddiaları kabul etmemekle beraber anlatılanlar gibi olması durumunda bile işkence değil, sadece “eziyet suçu”nun unsurlarının oluştuğunu savundu. Avukat, "İddialar gerçekleşmiş ise bile işkence suçunu oluşturabilmesi için sistematik olarak gerçekleşmesi gerekiyor. Ama iddianameye göre olay 20 dakika içinde olup gitmiş..." ifadelerini kullandı.   Ara kararını açıklamayan Mahkeme heyeti, Uyar'ın tutukluluk halinin devamına karar vererek bir sonraki duruşmayı 27 Ocak 2020'ye erteledi.