‘Faili meçhul’ gazeteci cinayetleri konuşuldu 2019-11-15 21:04:20   İSTANBUL – MLSA’nın “Faili meçhul gazeteci cinayetlerinde cezasızlıkla mücadele” başlığıyla düzenlediği panelde konuşan Sırbistan Faili Meçhul Gazetecileri Araştırma Komisyonu Başkanı Veran Matic, gazeteci cinayetleri ile yüzleşmenin tek yolunun hakikatler komisyonu olduğunu söyledi. Medya ve Hukuk Araştırmaları Derneği (MLSA), Şişli'de bulunan Hrant Dink Vakfı’nda “Faili meçhul gazeteci cinayetlerinde cezasızlıkla mücadele” paneli düzenledi. Öldürülen gazeteci Uğur Mumcu'nun kızı Özge Mumcu, Sol ve Onur Yayınları’nın kurucusu İlhan Erdost’un kızı Alaz Erdost, Malta’da bombalı saldırıda öldürülen gazeteci Daphne Anne Caruana Galizia’ın oğlu Matthew Caruana Gaiza, öldürülen Özgür Gündem Gazetesi Muhabiri Hafız Akdemir’in yeğeni Veysi Polat, Sırbistan Faili Meçhul Gazetecileri Araştırma Komisyonu Başkanı Veran Matic ve İnsan Hakları Derneği(İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin’in konuşmacı olarak katıldığı panele, çok sayıda gazeteci ve Sivil toplu Kuruluşu (STK) katıldı. ‘İKİ GÖREVİM VAR’ Panelde açılış konuşmasının ardından kısa bir konuşma yapan Malta’da bombalı saldırıda öldürülen gazeteci Daphne Anne Caruana Galizia’ın oğlu Matthew Caruana Gaiza,“2 yıldır annem bir cinayete kurban gittiğinden beri hem ben ve ailem sürekli yolardayız. Sürekli annemin davasını uluslararası alana duyuruyoruz ve asla gündemden düşmesine müsaade etmiyoruz. Benim 2 görevim var. Birincisi annemin faillerini bulmak ve araştırdığı suikasta neden olan yüksek düzeyde hükümetten cereyan eden Paradise Papers yolsuzluğunun üzerine gitmek. İkinci görevim ise sadece annemin aile bireyleri olarak değil bu insanlığın insanlık ailesinin bireyleri olarak bu cinayetleri durdurmak ve bunu yapmamızın yöntemi de bu cinayetin mümkün kılan şeyin mümkün olanını bulmak” dedi. ‘BASKILAR HİÇ BİTMEDİ’ Kısa bir konuşma yapan Uğur Mumcu’nun kızı Özge Mumcu ise, Türkiye’de 1949 yılından bu günlere kadar gazeteci ölümlerinin bitmediğini söyledi. Dünya ve Türkiye’de gazetecilere baskıların hiç bitmediğini ifade eden Mumcu, Uğur Mumcu cinayetinden sonra açılan dava sürecini anlattı. ‘SOYKIRIM COĞRAFYASINDA YAŞIYORUZ’    Ardından moderatörlüğünü İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin’in yaptığı panel gerçekleştirildi. Kısa bir konuşma yapan Keskin, 1990 yılından bu yana insan hakları hareketi içinde olduğunu, faili meçhul cinayetlere çok fazla tanık etmiş biri olduğunu söyledi. “Soykırım coğrafyasında yaşadığımızı unutmamalıyız” diyen Keskin, “Faili meçhul cinayetleri Teşkilatı Mahsusa geleneğinden ayrı düşünemeyiz. Faili meçhul cinayetleri, bu yok etmekler anlayış içerisinde konuşmak gerekiyor. Bize devrim olarak sunulan sistem aslında soykırımı gerçekleştiren ittihatçı sistemin devamıdır” diye konuştu. ‘BABAMLA İLGİLİ ANIM YOK’ İlhan Erdost’un kızı Alaz Erdost da, “Ben 7 Kasım 1980 yılında Mamak askeri cezaevinde askeri araçta kardeşlerinin gözü önünde öldürülen yayınca ilhan Erdost’un kızıyım. Benim sizinle babamla ilgili anlatacak anım yok. Çünkü onu hiç tanımadım. Kokusunu bilmiyorum, sesini annemle kaydettikleri kasete türkülerle öğreniyorum. Hayatımda var olmayan şeyleri anlatacağım. Ben sizle masal paylaşacağım. Hiçbir zaman babasının küçük kızı olmamış Alaz’ın masalını anlatacağım. Babam ve amcam Sol ve Onur yayınlarının sahipleri ve Marksist Leninist klasikleri basıyorlar. 12 Eylül 1980 den sonra basın evine kapatılma kararı geliyor ve 5 Kasım 1980 de gözaltına alınıyorlar. Benim babam 7 Kasım öldürülüyor. Basım evi açıldıktan 11 gün sonra. Ölüm kararına da açılma kararına aynı kişi imzalıyor. Aradan 30 yıl geçtikten sonra zar zor dava açıldı ancak o davada 2016 yılında zaman aşımına uğradı. Size olmayan bir hukuku, adaleti, matematiği ve olmayan bir ihmali anlattım. Küçük bir kız çocuğu olmamış biri olarak anlattım. Ben sıkılmadan anlatmaya devam edeceğim, babalar var olsun diye” diye konuştu. ‘ATEŞTEN GÖMLEK GİYMEK GİBİ’ Katledilen Özgür Gündem Gazetesi Çalışanı Hafız Akdemir’in yeğeni Veysi Polat da, 90’lı yıllarda özgür basın kurumlarında çalışmanın ateşten gömlek giymek gibi bir şey olduğunu söyledi. 8 Haziran 1992 yılında Diyarbakır’ın Sur ilçesinde katledilen Hafız Akdemirin yeğeni ve olayın tanığı olduğunu belirten Polat, devlet hiçbir zaman olayın faillerini bulmak istemediğini söyledi. Hafız Akdemir ile işe giderken silahlı saldırıya uğradıklarını onun kafasından vurulduğunu kendisinin de yaralandığını anlatan Polat, o hali ile katili kovaladığını ve yüzünü gördüğünü ifade etti. Emniyette alınan ifadesinin ardından 27 yıl boyunca hiçbir mahkemenin kendi ifadesine başvurmadığını dile getiren Polat, “Hafızı öldüren katilin 7 kişiyi daha öldürdüğünü öğrendik. Katil hakkında kırmızı bülten ile arama kararı çıkartıldı ve yakalandı. Katil sadece 10 yıl cezaevinde kaldıktan sonra şimdi aramızda dolaşıyor. Biz itirazımızı yaptık. Bu gün Hafız’ın ismi özgür basın geleneğinden gelen gazete, TV, ajans ve birçok kurumda yaşıyor. Her büroda fotoğrafları asılı ve bu bizim için gurur kaynağı ” dedi. ‘HAKİKATLER KOMİSYONU KURULMALI’ Son olarak konuşan Sırbistan Faili Meçhul Gazetecileri Araştırma Komisyonu Başkanı Veran Matic, ülkesinde geçmişte yaşanan gazeteci cinayetlerini anlattı. 30 yıldır gazetecilik yaptığını söyleyen Matic, gazeteci cinayetleri ile yüzleşmenin tek yolunun hakikatler komisyonu ya da daha başka oluşumların kurulması ile ola bileceğini ifade etti. Yapılan konuşmaların ardından panel soru ve cevap bölümü ile sona erdi.