Sosyolog Doğan: İnsanlık suçlarına sessiz kalanlar bu suça ortak olur 2019-10-18 09:08:42 İSTANBUL – Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye başlatmış olduğu saldırıda birçok insanlık suçunun işlendiğine dikkati çeken sosyolog Ayşe Tepe Doğan, insanlık suçları işlenirken sessiz kalanların da bu suça ortak olduğu söyledi.   Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıları 9 Ekim’den bu yana devam ediyor. Saldırının çok boyutlu olduğunu ve meşru olmadığını belirten sosyolog Ayşe Tepe Doğan, “Türkiye’nin bu operasyonu meşru bir zemine oturtma çabası, uluslararası camiada da karşılığını bulmadı. Türkiye’nin bu operasyonu yapacağını herkes tarafından biliniyordu. O yüzden operasyondan sonra bunu kınamak pek de samimi bir yaklaşım değil. Önemli olan operasyonları durduracak adımların atılmasıdır” dedi.   ‘OPERASYON KÜRT KAZANIMLARINA YÖNELİK’   Başlatılan operasyonun birkaç ana başlıkla irdelenmesi gerektiğini vurgulayan Doğan, “İlk olarak; Türkiye’nin Osmanlıdan ve Cumhuriyet tarihinden aldığı mirasla söyleyebiliriz ki; iktidarda kim ve hangi geleneğe sahip olursa olsun Kürtler söz konusu olduğunda mümkün olduğunca Kürtlerin oluşturacağı adı ne olursa olsun herhangi bir oluşuma tahammül etmeyecek. Hatta mümkün mertebe Kürtlerin her kazanımına engel olmaya çalışacaktır. Operasyonun en büyük nedenlerinden bir budur” diye belirtti.    ‘SURİYELİ GÖÇMENLER DEZAVANTAJA DÖNÜŞTÜ’   İkinci bir neden olarak; Türkiye’nin bölgede İslam alemi açısından liderlik pozisyonuna yükselmek istemesinden kaynaklı olduğunu söyleyen Doğan, operasyonun üçüncü boyutunun ise, Suriyeli göçmenler meselesi olduğunu akardı. Doğan, “Milyonlarca Suriyelinin Türkiye’ye gelişini kendisi açısından ekonomik avantaj (yapılan yardımlar) ve politik bir tehdit unsuru olarak kullanmaya çalışsa da artık bu durumun dezavantaja dönüştü. Bu durum Suriyelilerin geri gönderilmesi yaklaşımını da beraberinde getirdi. Operasyonun bir boyuttu da budur” ifadelerini kullandı.   ‘İNSANLAR NEFESSİZ BIRAKILIYOR’   “Her savaş aynı zamanda bir göçtür, yerinden edilmedir” hatırlatmasında bulunan Doğan, bölgede yaşayan halkın, bu kadar ağır bir askeri harekatta yaşam alanı bulmasının güç olduğunu ifade etti. Operasyonla birlikte birçok insanın yerinden edildiğini belirten Doğan, “Bölge halkına göç etmekten başka bir çare bırakılmadı. Ama unutulmaması gereken bir şey var; o da göçler sonucunda olan travmalardır. İnsanları nefes aldıkları topraklardan koparmak bir anlamda onları nefessiz bırakmaktır. Ekonomik sosyal ve psikolojik olarak tam bir yıkım anlamına gelir. Barınma sorunlarından, eğitim, sağlık ve psikolojik sorunlara kadar savaş mağdurlarını büyük sorunlar beklemekte ve bu durum kolayca çözülebilecek bir durum değildir” dedi.   ‘AMAÇ DEMOGRAFİK YAPIYI DEĞİŞTİRMEK’   Türkiye’nin girdiği alanlara Suriyeli göçmenleri yerleştireceğine dair yaptığı açıklamalara da değinen Doğan, “Boşaltılan yerlere belli ki Türkiye için artık bir yük olarak görülen (insanlar asla bir yük değildir) Suriyelilerin geri gönderilmesidir. 4 milyona yakın Suriyelinin göç edilen yerlere yerleştirildiğini düşündüğünüzde küçük bir Avrupa devletinin nüfusuna ulaşmış olunacaktır. Önemli olan Kürdün yerine Arap, Arap’ın yerine Kürt yerleştirilmesi değildir. Önemli olan bu yerleşim alanlarının ilerde nasıl ve hangi amaçla kullanılacağıdır. Türkiye için bunu iyi niyetle okumak pek mümkün görünmemektedir. Sonuç olarak bu operasyon sadece bölgenin demografik yapısını değiştirmeye yönelik olmasa da en önemli hedeflerinden biri olduğunu söylemek mümkündür” diye belirtti.   ‘MİLİTARİZM HER YERE NÜFUZ EDİYOR’   Türklerin ve Kürtlerin binlerce yıldır beraber yaşadığını ve tarih boyunca bazı sorunlu ilişkilerinin de olduğunu hatırlatan Doğan, toplumun başat olan kesimlerin her dönem egemen güçlerin yanında kendilerini özdeşleştirmesi bu sorunu derinleştirdiğini vurguladı.  Doğan, “Bu gün gerçekleşen operasyonla her yerde asker selamlarının çakılması militarizmin her yere nasıl nüfuz ettiğini de göstermektedir. Bir ilişkinin sorunlu olması düzelmeyeceği anlamına gelmemektedir” diye aktardı.   ‘SESSİZ OLMAK SUÇA ORTAK OLMAKTIR’   Yapılan operasyonla birlikte birçok insanlık suçunun işlendiğine dikkati çeken Doğan, insanlık suçları işlenirken sessiz kalanların da bu suça ortak olduğu söyledi.  Operasyonla birlikte Türkiye’de gerçekleşen demokrasi ittifakının da parçaladığını belirten Doğan, yerel seçimlerle birlikte iktidarı değiştirme umudunun yeşerdiği demokrasi bloğunun bu operasyonla birlikte Kürtleri yalnız bırakması bu ittifakı zora soktuğunu belirtti.   KÜRT SORUNU DERİNLEŞİR   Doğan, “Bu durumda Kürtlerin daha çok içe kapanacağı belki de kaçınılmaz olacaktır. Böylesi bir operasyonun tabiri caizse sempatik karşılanması, gazetecilerin bombalar patlarken poz vermeleri ve işi ‘estetik’ bir malzemeye dönüştürmeleri Kürtler açısından elbette sempatiyle karşılanmayacaktır. Aksine böylesi topyekun bir destek sorunun çözüleceğine olan inancı da zayıflatacaktır. Yine milliyetçiliğin yükseltildiği her dönemde geri dönen linç kültürü ve bunun olağanlaşması Kürt sorununun çözümü önündeki engelleri güçlendirecektir” diye konuştu.   MA / Naci Kaya