Nusaybin'de bir haftada neler oldu? 2019-10-15 09:32:32 MARDİN – Kuzey ve Doğu Suriye'ye dönük bir haftasını geride bırakan saldırıların ardından sınır hattı Nusaybin'de 11 kişi yaşamını yitirdi, çok sayıda aile göç etti. Cenaze törenlerinde AKP'li yetkililere tepki gösterilirken, silah seslerinin azalmasıyla birlikte kente geri dönüşler başladı.    Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye karşı 9 Ekim günü başlattığı operasyon bir haftasını geride bıraktı. Saldırılarla birlikte Urfa’nın Ceylanpınar ve Akçakale ilçelerinin yanı sıra çatışmaların en yoğun yaşandığı merkezlerin başında Mardin’in Kızıltepe ve Nusaybin ilçeleri geldi. Özellikle Qamişlo kentinin hemen karşısında yer alan Nusaybin kentinde günlerce bombardıman ve silah sesleri hiç susmadı.    HAVANLAR NERDEN GELDİ?   Söz konusu ilçeye bugüne kadar nereden geldiği halen yoğun bir şekilde tartışılan çok sayıda havan ve roket düştü. Bu roket ve havan mermilerinin birçoğu şans eseri patlamazken, 10 Ekim günü patlayan havan mermisinden kaynaklı Fatma Yıldız (47) ve çocukları Leyla Yıldız (16) ile Emine Yıldız (12) hayatını kaybetti. 11 Ekim tarihinde düşen havan mermilerinden kaynaklı ise 9 yurttaş hayatını kaybetti. Yine patlamalardan kaynaklı şimdiye kadar 70'i aşkın yurttaş yaralandı. Yaralı yurttaşların birçoğunun tedavisi ise, Nusaybin, Kızıltepe, Mardin merkez, Diyarbakır ve Batman'daki hastanelerde devam ediyor. Düşen havan ve roketler, can kayıplarının yanı sıra kentte çok sayıda ev ve işyerinde maddi hasara neden oldu.    Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile Demokratik Suriye Güçleri (QSD), havanların kendi taraflarından atılmadığını açıkladı. QSD Sözcüsü Kino Gabriel, Nusaybin’e düşen havan topları ile ilgilerinin olmadığını belirterek, 2014 yılında MİT, ordu ve hükümet temsilcilerine ait “karşı tarafta bir roket fırlatırız” ses kaydını hatırlattı.    VALİ, EMNİYET MÜDÜRÜ VE AKP'Lİ BAŞKANA TEPKİ    Patlamaların ve buna bağlı can kayıplarının artmasıyla birlikte kent sakinlerinden operasyona karşı tepkiler de yükselmeye başladı. Yaşamını yitiren ve yaralananların yakınları ile hastanede toplanan kalabalığın tepkisinden ilk olarak İlçe Emniyet Müdürü ve Mardin Valisi Mustafa Yaman nasibini aldı. Daha sonra hastane önüne gelen AKP Nusaybin İlçe Başkanı Latif Özel, “Merak etmeyin, devletimiz arkamızda” diye yurttaşlara seslendiği esnada tepkiler yükseldi. Hastane önündeki yüzlerce kişi, “Devlet bizi öldürüyor. Bizi öldüren devlet mi bizim arkamızda?” sözleriyle tepkilerini dile getirdi. Özel, bunun üzerine hastaneye sığınmak zorunda kaldı.    SOYLU 'BARIŞ' İSTEĞİNE BAKACAK   9 kişinin yaşamını yitirmesinin ardından kente bu kez İçişleri Bakanı Süleyman Soylu geldi. Soylu’nun gelişiyle birlikte, ailelerden yaşamını yitirenlerin taziye evlerine bayrak asmaları istendi. Ancak aileler bunu kabul etmedi. Soylu, bu nedenle sadece iki taziye ziyaretinde bulundu. Soylu, gittiği bir taziyede bir yurttaşın “Barışı ne zaman düşüneceksiniz, nereye kadar savaş devam edecek?” sorusu karşısında “Bakacağız” demekle yetindi.    Benzer durum patlamada hayatını kaybeden anne ve iki çocuğu için Şırnak'ın İdil ilçesine bağlı bir köyde kurulan taziyede de yaşandı. Burada da, askerler zorla taziye evine 3 Türk bayrağı astı.    Ayrıca devlet yetkililerin yaralıları ziyaretleri sırasında benzer tepkilerle karşılaştıkları öğrenildi.    HDP'NİN VEKİLLERİ KENTE ALINMIYOR    Soylu'nun ziyareti sonrası kentte inceleme yapmak isteyen HDP'li milletvekilleri de engellendi. Meclis Başkanvekili Mithat Sancar, milletvekilleri Pero Dündar ve Ebru Günay’ın aralarında olduğu HDP heyetinin ilçeye girişi engellendi. Heyetin kente alınmamasına da “Güvenliğinizi sağlayamayız” gerekçe gösterildi.    Ancak bir süre sonra aralarında AKP'nin önceki dönem milletvekillerinden Orhan Miroğlu'nun bulunduğu bir grup AKP'li kente sorunsuz bir şekilde giriş yaptı.   Dün de kente giriş yapmak isteyen HDP'li milletvekillerine benzer bir şekilde engel çıkarıldı.    SINIRA SESSİZLİK, KENTTE GÖÇ    Öte yandan çatışmaların başlamasıyla birlikte kentte bir göç dalgası başladı ve özellikle sınıra yakın evlerin neredeyse tümü tahliye edildi. Eşyalarının bir kısmını yanına alarak evlerini terk etmek zorunda kalan aileler, geri döneceklerinin hesabını yaptıklarından yakın köyler ve merkezlere yerleşti. Kent sakinlerinin birçoğu da çatışmaların yoğunlaşmasıyla beraber daha iç kesimlerde yaşayan yakınlarının yanına geçti. 9 kişinin yaşamını yitirmesinin ardından kent adeta hayalet şehre dönüştü. Kent merkezindeki esnafın yüzde 60'ı ise kepenk indirdi. Göç edenler ile şehirde kalmayı tercih edenler arasındaki tartışmalar da dikkat çekti.    Söz konusu göç, son 3 gündür kentte çatışma ve silah seslerinin azalmasıyla neredeyse durdu. Çevre il ve ilçelere yerleşen aileler de kente geri dönmeye başladı. Geri dönüşler ile birlikte birçok işyerinin kepenkleri yeniden açılmaya başladı.    ANA AKIM MEDYA KENTİ TERK ETTİ   Çatışma haberlerinin yayılmasıyla birlikte, ana akım medya da ilk günden kentin bir noktasında kamp kurdu. Ana akım medya çalışanları, sokaklarda halkın nabzını tutmak yerine genelde bir otel locasında sınırı arkalarına alarak yayın yaptı. Sokaklara inmek istediklerinde ise, bağlı olduğu kuruluşların süngerlerini sökmek zorunda kaldı. Kent halkının tepkisiyle karşılayan ana akım medya çalışanlarının birçoğu, kısa bir süre sonra istediklerini alamayınca kenti terk etmeye başladı.    Yine ana akım medyaya tepkili olan kent sakinlerinin her mikrofon uzatıldığında “Hangi basın” diye sormayı eksik etmemesi dikkat çekiyor.    Tüm bu acı ve zorluklara rağmen doğdukları toprakları terk etmemekte ısrarlı olan kent sakinlerinin ilk dillerinden dökülen kelime ise "barış olsun, savaş dursun" oluyor.    ‘SAVAŞI DURDURSUNLAR’   Bu acıyı yaşayanlardan biri olan ve isminin yazılmasını istemeyen bir taziye sahibi, "Biz savaşı kimin çıkardığını biliyoruz. İnsanlarımızın neden öldüğünü, sebebinin kim olduğunu biliyoruz. Gelip bize burada sahip çıkıyorlar gibi yapmasınlar. Bir şey yapmak istiyorlarsa savaşı durdursunlar. Ama onlar için nasıl olsa iki taraf da Kürt değil mi? Buraya gelip, bizim üzerimizden propaganda yapmaya çalışıyorlar. Nusaybin halkının düşüncesini herkes biliyor. Bizi bu şeylerle kandıramayacaklarını onlar da biliyor. Eğer bizi çok düşünüyorlarsa gidip bu savaşa bir son versinler” ifadeleriyle düşüncelerini aktardı.    'HANGİ TARAFTAN KAYNAKLANDIĞINI BİLİYORUZ'   Yaşanlardan kaynaklı sık sık iş yerini kapatmak zorunda kalan esnaf Sıtkı Köprü ise, kentteki sessizliğin sebebinin kimden kaynaklandığını herkesin bildiğini belirterek, “Hayat durmuş durumda. Halkımız yerini, yurdunu terk etmek zorunda kaldı. Biz halkın endişesinin hangi taraftan kaynaklandığını da biliyoruz. Biz bunu hak etmedik” dedi.   Nusaybin’in Akçatarla Mahallesi'ne göç eden İbrahim adlı yurttaş ise, görüntü yerine sadece fotoğrafının çekilmesini isteyerek, "Gitmek istemiyoruz ama çocuklarımız halen çok küçük. Eşyaları yüklerken bile gidip gitmeme konusunda halen kararsızız” ifadelerini kullandı. Tek beklentilerinin barış içinde bir yaşam olduğunu belirten İbrahim, “Ama bu devlet bir kez daha Kürtlere düşman olduğunu gösterdi. Onların barış sözleri bile inandırıcı değil” dedi.    Çatışmaların yerini sessizliği bırakmasıyla birlikte kenti terk etmekten vazgeçtiğini aktaran Muhammet Şemin isimli yurttaş da, halkın geri dönmesini beklediklerini ifade etti.    ‘HALK HERŞEYİN FARKINDA’   Devletin savaşı başlattığını ancak halkın güvenliği için herhangi bir önlem almadığını kaydeden Yaşar isimli yurttaş da, kenti terk etmeyi düşünmediklerini vurguladı. Yaşanan son gelişmelerle birlikte ortalığın daha da sakin olduğunu dile getiren Ahmet Demir ve Fikret Atuğ isimli yurttaşlar da halkın her şeyin farkında olduğunu belirterek, halkın kenti terk etmesinin çözüm olmadığını dile getirdi.    3 MAHALLE BOŞALTILDI, ASKERLER SINIRDAN ÇEKİLDİ   Çatışmalar kent merkezinin yanı sıra sınır hattındaki kırsal mahallelerde de yaşandı. Kırsal mahallelerde yaşanan çatışmalar ve bombardımandan kaynaklı şimdiye kadar Kızıltepe ve Nusaybin'e bağlı 3 mahalle boşaltıldı. Bunun yanı sıra, sınır hattındaki asker kulübeleri ise tümden boşaltıldı. Askerler, sınır kulübelerinden mahallelere yakın karakollara çekildi.    MAHALLE SAKİNİ: ÖLECEKSEK DE BURADA ÖLECEĞİZ   Kent merkezindeki tepkinin bir benzeri kırsal mahallelerde de ortaya çıktı. Sınırla aralarında üç adım bulunan kente bağlı Durakbaşı (Kasr-i Serçehan) mahallesi de tepkilerin yükseldiği noktalardan biri.    Mahalle sakinlerinden Ayşe Alparslan, “Biz buradayız, o zaman bizi de öldürün. Biz şu an kafesteyiz. Her tarafımızda karakol var. Biz savaş istemiyoruz. Bizim nasıl ciğerimiz yanıyorsa onun da ciğeri öyle yansın. Biz burada ölsek de evlerimizi terk etmeyeceğiz. Ben buradan çıkmam. Biz buradan çıkıp nereye gideceğiz? Biz kendi toprağımızda, kendi köyümüzde olacağız. Öleceksek de kendi toprağımızda ölelim" sözleriyle tepkisini dile getirdi.