Beybahçe Katliamı’nın üzerinden 3 yıl geçti: Asıl failler açığa çıkarılmadı 2019-08-19 09:02:38 ANTEP – Beybahçe’de bir düğüne yönelik yapılan ve 40’ı çocuk 56 kişinin hayatını kaybettiği bombalı saldırının üzerinden 3 yıl geçti. Avukat Yakup Koca, asıl faillerin açığa çıkartılmadığını belirterek, “Ölenlere rahmet dilemek dışında bir şey yapılmadı” dedi.  Antep’in Şahinbey ilçesine bağlı Beybahçe Mahallesi’nde 20 Ağustos 2016 tarihinde Kürt bir ailenin düğününe yönelik DAİŞ’in gerçekleştirdiği canlı bombalı saldırıda 40’ı çocuk 56 kişinin hayatını kaybetmesinin üzerinden 3 yıl geçti. İlk duruşmasının 19 Eylül 2017’de, karar duruşmasının 14 Mart 2019’da görüldüğü patlama dosyasının 2 yıllık yargılama sürecinde mahkeme heyeti, mağdur ailelerinin hakikati ortaya çıkarma adına yaptığı tüm talepleri reddedip mevcut sanıkları cezalandırarak dosyayı kapattı. Aynı gerekçeyle bir sanığı beraat ettirip, başka bir sanığı cezalandıran heyetin aldığı kararda hakikatin ortaya çıkmadığını düşünen avukatlar, kararı istinaf ederek, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne taşıdı.    Devam eden istinaf sürecini ve yargılama sürecini değerlendiren müşteki avukatlarından Yakup Koca,  patlamanın asıl faillerinin tümüyle yargılanmadığı kanaatinde olduklarını belirterek, patlamanın sorumlularından DAİŞ’in Antep emiri Kadir Cabael’in eşi sanık Fadile Cabael’in duruşmada “Kocam öldürüldü” sözünün ardından tahliye edilip, beraat ettirilmesinin katliamın asıl faillerinin nasıl korunduğunu gösterdiğini söyledi.    RAHMET DİLEMEK DIŞINDA   Patlama gecesi olay yerine gittiklerini aktaran Koca, orada insan psikolojisinin kaldırabileceği bir ortamla karşılaşmadıklarını söyledi. Beybahçe’nin Türkiye Cumhuriyeti tarihinin sayısal olarak en kanlı, saldırının hedefinin çocuklar olması dolayısıyla da en trajik katliamı olduğunun altını çizen Koca, şöyle devam etti: “Kanlı katliamın üzerinden 3 yıl geçti. 3’üncü yıldönümünde geldiğimiz yargı aşaması da hiçbir bakımda içi açıcı değildir. Ne faillerin soruşturuluyor olması bakımından ne de mevcut devam eden yargılamalar bakımından ciddi bir çaba gösterilmiyor. Bu tür olaylardan ders çıkarılması gerektiğini her defasında tekrarlasak da biz bunun çokta önemsenmediğine şahit oluyoruz. Çünkü mevcut kirli siyaset devam ediyor. Mevcut güvenlik önlemleri vatandaşın güvenliğinden ziyade daha çok muhaliflerin hapis edilmesi, demokrasi ve hukuk ilkelerinin ters düz edilerek yerle bir edilmesi için yürütülüyor. Bu nedenle katliamın biz nedenlerinin ortaya çıkarılmadığı kanaatindeyiz. Patlamanın 3’üncü yıldönümünde geriye baktığımızda ölenlere rahmet dilemek dışında çok bir şey yapılmadığını görüyoruz.”   YARGILAMA VİCDANLARI RAHATLATMADI   Yargılamanın toplum vicdanını rahatlatacak düzeyde yürütülmesi gerektiğini söyleyen Koca, dava dosyasının Kayseri’ye taşınmış olmasının bir nevi faillerin hukuka uygun bir şekilde yargılanmayacağının ilk göstergesi olarak gördüklerini vurguladı. Mahkeme heyetinin sadece mevcut sanıkları yasaların el verdiği ölçütte cezalandırdığını paylaşan Koca, şunları kaydetti: “Birkaç istisna dışında bu tür kanlı katliamların faillerinin çoğunun ne yazık ki yargılanamadığını, birçoğunun kayıp veya ölü ele geçirilmesi sebebiyle yargılanamadığını görüyoruz. Bu durum Beybahçe katliamı içinde geçerlidir. Fail ölü olarak ele geçiriliyor. Bu sebeple kendisiyle birlikte birçok bilgiyi götürmüş kabul ediliyor. Biz mağdur ve maktul avukatları olarak bu yargılamanın bizleri ve toplumu kesinlikle tatmin etmediğini defalarca dile getirdik. Mevcut sanıkların biz insanlığa karşı işlenen suçlardan sorumlu tutulması gerektiğini belirttik. Saldırıda ihmali olduğunu düşündüğümüz kamu görevlilerinin yargılanmadığını da gerekçe göstererek istinaf talebinde bulunduk. Bu sebeple karar şuan yerel mahkemeden Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf sürecindedir. Tabi sanık avukatları da yine kirli ilişkilere atıf yaparak müvekkillerinin kurban olarak seçildiğini olayla ilgileri olmadığını gerekçe göstererek istinaf talebinde bulundular.”    BÜYÜK ÇELİŞKİLER VAR   Amaçlarının sanıkların ömürlerinin onlarca katı tutarında hapis cezası almaları olmadığını sözlerine ekleyen Koca, asıl amaçlarının olayın gerçek faillerinin yargılanması ve olayda ihmali bulunan kamu görevlilerinin yargılanması olduğunu ifade etti. Bu talep yönünden kararı istinafa taşıdıklarını hatırlatan Koca, “Yargılanan sanıklar bu olayın sadece küçük bir parçasıydı. Saldırının arkasında ki güçlerin gizli detayların açığa çıkartılması, kamusal alandaki ihmalin ortaya çıkarılması, bu anlamda katliamın asıl faillerinin sorgulanması ve yargılanması gerektiği zannıyla hareket ettiğimiz için sürekli soruşturmayı genişletilmesi yönünde çok sayıda talebimiz oldu. Ne yazık ki mahkeme bir an evvel eldeki sanıklara olabildiğince ağır cezalar verip dosyadan el çekme yoluna gitti. Sanık Fadile Cabael’in ve emniyete ve iddianameye göre planlamayı pişmanlığı sebebiyle gelip emniyete bildirmek isteyen suça sürüklenen çocuk Hamza Nuri Çalıkuşu’nun saldırıda ki rolü, planlamadaki yeri hem iddianamede hem de savcılığın esasa hakkındaki mütalaasında detaylarıyla anlatılıyor. Aynı mahkeme bu beyanlara itibar ederek diğer sanıklara yüzlerce yıl hapis cezası verirken bu 2 sanığa beraat kararı verdi. Mahkeme bu konuda hem beyana itibar etme, hem de beyanları kabul edip diğer sanıkları cezalandırırken bu beyanlarda bulunan sanıkları beraat ettirmesi dosyadaki en büyük çelişkisidir” ifadelerini kullandı.    YARGITAY, ANAYASA MAHKEMESİ, AİHM…   Diğer Kürt katliamı dosyalarında olduğu gibi Beybahçe dosyasında da bazı delillerin “evrensel hukuk normlarının üzerinde bir mükemmellikle” heyet tarafından değerlendirildiğini anlatan Koca, “O şekilde adeta kılıfa uydurularak kamu vicdanında fail olarak görünen kişinin beraat ettirilmesi sağlanıyor. Bu da bu dosyada Fadile Cabael olarak görülüyor. Çünkü parmak izi patlayıcının konduğu poşette çıkmıştı. Heyet bu gerekçeli kararda hayatın olağan akışına uygun olarak yorumladı.  Bizim bütün istinaf taleplerimiz evrensel hukuk normlarının emrettiği ve hukukunda gereği olan taleplerdir. Faillerin cezalandırılması, herhangi bir soruşturmaya tabi tutulmayan faillerin soruşturmaya dâhil edilmesi, soruşturmanın genişletilmesi ve mevcut sanıkların işledikleri suçlarında insanlığa karşı suç işlenen suçlar kapsamında değerlendirilmesi yönünde talepte bulunduk. İstinaftan hukuk normlarına uygun karar çıkmadığı takdirde ise bir sonraki yol Yargıtay’dır. Onun ardından Anayasa Mahkemesine bireysel başvurularla süreci ilerleteceğiz. En nihayetinde iç hukuk yollarının bizleri hukuken rahatlatmayacak bir süreçle sonuçlanması durumundan da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuru yolumuzu kullanmaktan çekinmeyeceğiz” dedi.    NE OLMUŞTU?   Antep'te, 20 Ağustos 2016'da DAİŞ’in Kürt bir ailenin sokak düğününü hedef alan bombalı saldırısında, aralarında kadın ve çocukların da olduğu 56 kişi yaşamını yitirmişti. Soruşturma kapsamında 16 Ekim 2016'da hücre evine düzenlenen operasyonda, örgütün il genelindeki faaliyetlerini planlayan, lojistik destek sağlayan ve "canlı bomba" hücrelerini yöneten sorumlusu Mehmet Kadir Cebael, Şehitkamil ilçesinde saklandığı evde operasyonla öldürülmüş, aynı gün başka bir canlı bombanın üzerindeki patlayıcıyı infilak ettirmesi sonucu 3 polis hayatını kaybetmişti.   Antep'te 12 sanık hakkında açılan ve kamu güvenliği gerekçesiyle Kayseri'ye nakledilen davada, mahkeme heyeti, sanıklar Abdurrahman Alnajjar, Ahmet Köşgeroğlu, Hacı Polat, Hasan Uzun, Mehmet Karakurt, Mehmet Şahin Erğan, Ali Çalıkuşu ve Mehmet Çalıkuşu'na "Anayasa’yı ihlal" suçundan birer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası vermişti.   Heyet, 57 kişinin ölümü ve sonrasında 3 polisin yaşamını yitirmesi olaylarına ilişkin de "kasten öldürme" suçundan sanık Abdurrahman Alnajjar'ı 60 kez, diğer sanıklar Ahmet Köşgeroğlu, Hacı Polat, Hasan Uzun, Mehmet Karakurt, Mehmet Şahin Erğan, Ali Çalıkuşu ve Mehmet Çalıkuşu'nu ise 57'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırmıştı.   Ayrıca 8 sanığı, 87 kişinin yaralanması nedeniyle de "öldürmeye teşebbüs" suçundan her bir yaralı için 18'er yıl hapis cezasına çarptıran mahkeme heyeti, sanıklar Yunus Sarı ve Enes Karataş'a, "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 9'ar yıl hapis cezası verirken, sanıklar Fadile Cebael ve çocuk sanık Hamza Nuri Çalıkuşu'nun delil yetersizliğinden beraatına karar vermişti.