Suriye'de halklar devrimi kutlayacak 2019-07-18 10:03:52 KOBANÊ - Suriye'de ne rejim, ne de kontrolü egemenlerin elinde olan selefi gruplara yanaşmadan 3'üncü yol olarak demokratik ulusu inşa eden Kuzey ve Doğu Suriye halkları, devrimin 7'nci yıldönümünü kutlamaya hazırlanıyor.   Ortadoğu'da ABD’nin Irak’a müdahalesi ardından Tunus ile başlayan "Arap Baharı" denilen halkların demokrasi arayışı, 2011 yılında patlak veren Suriye iç savaşı ile başka bir boyut kazandı. Egemen güçlerin 3'üncü paylaşım savaşını verdiği sahada başlangıçta aktörler eliyle bir tarafı ABD kontrol ederken, diğer tarafın başına Rusya geçti. Rusya iktidarda yer alan statükocu Arap Sosyalist Partisi (BAAS) rejimini, ABD ise Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) adı altına topladığı ve “muhalifler” olarak adlandırılan İslami kesimleri destekledi. Bu durum iki blok halinde şekillenirken, hem uluslararası hem de bölgesel ortakları gelişti. Tüm bu cenderenin içinde ise halkların 3'üncü yol olarak seçtiği Rojava Devrimi ise, alternatif bir yol bularak farklı bir Suriye’yi öneriyordu.   2011'DE İLK PROTESTO DERA'DA YAŞANDI   Önce halk protestolarının geliştiği ülkede, ilk protesto Suriye’nin güneyinde bulunan Dera’da yaşandı. İlk çatışmalar ise ülkenin kuzeyinde bulunan ve halen taraflar arasında krize neden olan İdlib’te meydana geldi. ABD’nin öncülük ettiği ve Avrupa ülkeleri, Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’ın desteklediği ÖSO, kısa bir süre içinde rejimi yıpratarak, önemli mevziler elde etti.   7’NCİ YIL   Kürtlerin öncülük ettiği ve üçüncü yol olarak ilan edilen Rojava Devrimi'nin fitili ise 2012 yılının 18 Temmuz gecesi yakıldı. Kürtler farklı bir yol izleyeceklerini ifade ederken, Kobanê, Efrîn ve Dêrik gibi kentlere bayrak dikip özerk yapılar ilan edildi. Rojava Devrimi olarak sahneye çıkan sistem 7’nci yılında Kuzey ve Doğu Suriye Bölgesi kentlerini bölgesel ve dünya çapında destek bulunan selefi El Kaide uzantılı Nusra Cephesi ve DAİŞ'ten özgürleştirerek halkların demokratik ulus projesini hayata geçirdi. Devrim, bölgenin statüsünün tartışıldığı günümüzde, iç savaşı derinleştirmek isteyen bölgesel güçlerin karşısında direnmeye devam ediyor.   ÖSO NEYDİ NE OLDU   Suriye iç savaşında yer alan bütün İslami örgütler, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) adı altına toplandı ve bu proje ile ABD savaşa dahil oldu. ABD’nin yanında ise İngiltere, Almanya, Fransa, Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar gibi güçler yer aldı. Önceleri Suriye’nin kuzey, güney ve doğusunda önemli mevzi ve kentler ele geçiren ÖSO, daha sonra bir bir bunları kaybetti. Şimdi sadece Cerablus, Bab, Ezaz, İdlib ve Efrîn gibi kentlerde bulunan ÖSO’yu ayakta tutan ise Türkiye. Talan, hırsızlık, yağma, tecavüz ve katliamlarla dolu bir kimlik edinen ÖSO, şimdi bulunduğu alandan da çıkarılmak isteniyor. Suriye halklarına herhangi bir çözüm önerisi bulunmayan, aksine Efrîn ve İdlib gibi yerlerde de var olan krizi daha da derinleştiren ÖSO, Suriye halkları için tahribatın adı oldu.    SURİYE REJİMİ KAYBETİ Mİ KAZANDI MI?   Ülkenin özellikle kuzey ve doğusunda önemli kentlerin kontrolünü kaybeden Suriye rejimi, en güçlü olduğu Haleb ve Şam’da bile düşürülme tehlikesi yaşadı. Haleb’in doğusunu ÖSO gruplarına kaptıran rejim güçleri, Şam’da da Guta, Kalamun ve Duma gibi yerlerde büyük zorluklar yaşadı. Suriye rejimi sadece Akdeniz’e kıyısı bulunan Tartus, Lazkiye ve Banyas gibi merkezlerin kontrolünü elinde bulundurabildi. Rusya’nın 2015 yılında Suriye savaşına dahil olmasıyla işler değişirken, o günden bu güne Suriye rejimi; Dera, Kuneytra, Haleb’in doğusu, Şam’da Guta ve Kalamun, Dêra Zor kent merkezi ve Hama ile Humus’un kırsalları başta olmak üzere birçok kırsal alanı selefi grupların elinden tekrar aldı. Suriye rejimi bu şekilde giderek gücünü de arttırdı.   KANTONLAR VE SERÊKANIYÊ SALDIRISI   Kürtlerin öncülük ettiği sistem ise, daha sonra Cizîr, Kobanê ve Efrîn kantonlarını ilan etti. Demokratik özerklik temelinde adım adım ilerleyen Kürtler, daha sonra Suriye’nin diğer halkları ile de bir araya gelip demokratik ulus tarzında örgütlendi ve Suriye krizine çözümler aramaya koyuldu. Bunun yanında krize cevap arayan halklara saldırılar da başlarken, ilk saldırılar ÖSO içinde en güçlü olan ve şimdilerde Heyet Tehrir El Şam (HTŞ) olarak bilinen El Nusra tarafından yapıldı. Rojava’nın önemli kentlerinden biri olan Serêkaniyê’ye saldıran El Nusra, burada yenilgiye uğratıldıktan sonra farklı bir aşamaya geçildi.    SERÊKANIYÊ’DEN KOBANÊ’YE   Suriye’de her iki bloğun yanında izlediği siyaset ve anlayış ile halklara farklı bir kapı açan Rojava; giderek yaşanan savaşın seyrini de değiştirdi. Bunu gören halklar sisteme yüzünü dönünce paralelinde saldırılar da arttı. Adı DAİŞ olan selefi örgütlenme, aslında her iki bloğun bazı temsilcileri tarafından da desteklendi. Irak’tan başlayıp adım adım Suriye’yi ele geçiren DAİŞ, ülkede ele geçirdiği Rakka, Minbic, Bab, Cerablus, Girê Spî başta olmak üzere neredeyse tüm kentleri ÖSO’dan aldı. Adeta ÖSO’nun rolünü alan DAİŞ, en büyük saldırılarını da Kürtlere dönük gerçekleştirdi. Önce Şengal’de bir kıyım yaşatan DAİŞ, Suriye’de halkın umudu olan ve devrimin ilk filizlendiği yer olan Kobanê’yi seçti. Suriye savaşında bir dönüm noktası olan Kobanê’de, YPG/YPJ güçleri denklemi değiştirecek bir zafere imza attı.   DEMOKRATİK SURİYE GÜÇLERİ İLAN EDİLDİ   Kobanê’nin zafer coşkusu, etrafındaki yerleri de sararken, askeri güçler çıtayı genişletip Suriye’deki diğer güçleri de kapsayacak şekilde Demokratik Suriye Güçleri (QSD) çatısı altında mücadele yürütmeye başladı. Bu çıkış beraberinde uluslararası birçok askeri, siyasi ve diplomatik ilişkilenmeyi de getirerek farklı ittifaklar oluşturdu. En somut ifadesi ise uluslararası koalisyonun QSD ile beraber çalışması olurken, Kobanê’den sonra Rakka’ya açılan kapı olarak bilinen Girê Spî’nin alınması Cizîr ve Kobanê kantonlarını birleştirdi.   ARAP COĞRAFYASININ KURTARILMASI    Girê Spî’den sonra Siluk ve Eyn İsa gibi yerler de DAİŞ’ten alınırken, bu sefer de Haleb’e açılan kapı olarak bilinen Minbic özgürleştirildi. Devrim, Minbic’in alınması ile Arap coğrafyasına iyice etki ederken, Minbic’ten sonra Kuzey Suriye yönetimi oluşturuldu. Minbic’le birlikte Suriye sahasında hem uluslararası, hem bölgesel ve yerel güçler arasında Fırat’ın doğusu ve batısı denklemi de savaşa dahil oldu. Minbic’ten sonra Tabqa ve Rakka’nın da alınması Suriye’deki askeri ve siyasi dengeleri rejim ve devrim güçleri arasına iterken, her iki güç daha fazla karşı karşıya gelmeye başladı. Rakka’da DAİŞ halifeliğine son verilmesi Arap dünyasından Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Ürdün gibi güçlerle ilişkilenmeyi de beraberinde getirdi.    FIRSAT KOLLAYAN TÜRKİYE VE EFRÎN   Her fırsatta bölgede oluşturulan ve tüm dünyaca ilgi gösterilen sistemi yıkmak için elinden geleni yapan taraf ise Türkiye oldu. Bu anlamda tüm siyasi, askeri ve diplomatik yolları zorlayan Türkiye en sonunda uluslararası güçlerin de onayını alarak, 2018’de Efrîn’e yönelik operasyona başladı. ABD ve Rusya’nın da dahil olduğu bir anlaşma çerçevesinde, Efrîn Türkiye ve desteklediği selefi grupların eline geçerken, Kuzey ve Doğu Suriye halkları Efrîn’in geri alınması için her platformda mücadelesini sürdürüyor.   KUZEY VE DOĞU SURİYE ÖZERK YÖNETİMİ İLAN EDİLDİ   Tüm bunların yanında geniş bir coğrafyaya yayılan yeni sistem, yeni bir örgütlenmeye ihtiyaç duydu. Suriye’nin doğusunda DAİŞ’ten özgürleştirilen yerler ile devrimin başladığı ilk yerler arasında yönetimin daha sağlıklı olabilmesi için yeni bir siyasi örgütlenmeye gidildi. Kantonlar ve meclisleri olan kentler arasında koordine sağlamak için Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ilan edilirken tüm idari yapı buna göre şekillendi. Devrimde Arap ve Kürt coğrafyalarının birleşimi olarak da adlandırılan bu yönetimde Arap, Kürt, Ermeni, Süryani, Türkmen, Asuri ve Çerkez halkından temsilciler bulunuyor.   DAİŞ BİTİRİLDİ   Askeri savaşın halen devam ettiği Suriye’de en büyük zafer DAİŞ’in bitirilmesi oldu. DAİŞ’e ilk darbe de son darbe de QSD güçleri tarafından vurulurken, selefi yapılanmanın elinde olan son yer ise Dêra Zor’un Hecin beldesine bağlı Baxoz köyü oldu. 54 ülkeden 11 bin DAİŞ’li burada esir alındı. Bunlar arasında tüm dünyaya saldıran ve katliamlar gerçekleştiren ekipler de bulunuyordu. Aileleri ile 50 bini aşan bir sayı QSD güçlerince esir alındı. DAİŞ’in bitirilmesi sadece Suriye halkları için değil, tüm dünya halkları için bir bayram günü oldu. DAİŞ’in Newroz günü bitirilmesi devrime farklı bir anlam kazandırırken, devrim güçleri DAİŞ’e verilen rolü yerle bir etti.    SINIRDA ASKERİ SEVKİYAT   Halkların Devrimi'nin 7’nci yıl dönümünün kutlanmasına saatler kala, yanı başındaki Türkiye yine hareketlendi. Bölgenin Kobanê, Serêkaniyê ve Girê Spî kentlerinin sınırına askeri sevkiyat yapılıyor. Tüm tehditlere karşı ayakta olan Kuzey ve Doğu Suriye halkları, 19 Temmuz günü herkese özgürlüğün ve ortak yaşamın mesajını verecek.   MA / Nazım Daştan