DTK’den 14 Temmuz açıklaması 2019-07-13 16:00:19   DİYARBAKIR – Demokratik Toplum Kongresi (DTK) tarafından 14 Temmuz Ölüm Orucu’nun yıl dönümüne ilişkin yapılan yazılı açıklamada, “14 Temmuz direnişi, zindanlardan başlayıp dalga bütün Kürdistan coğrafyasına ve toplumuna yayılan ve karşılık bulan bir milad olmuştur” denildi.   Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’ndeki insanlık dışı uygulamalara karşı 14 Temmuz 1982’de başlatılan büyük ölüm orucunun 37’nci yıldönümüne ilişkin yazılı açıklama yaptı.    14 Temmuz’un tarihsel bir dönüm noktası olduğu belirtilen açıklamada, bedenlerini ölüm orucuna yatıran PKK’nin öncü kadroları Hayri Durmuş, Kemal Pir, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek şahsında insanlık dışı uygulamalara karşı direnenler anıldı.    12 Eylül darbesinin Kürtlere ve Türkiye’nin devrimci güçlerine yönelik bir saldırı dalgasına dönüştüğünün altı çizilen açıklamada, “Faşist 12 Eylül diktatörlüğü ve sistemi, Kürdistan ve Türkiye’deki devrimci-demokratik bütün toplumsal muhalefete karşı büyük bir saldırı ve imha politikası yürüterek toplumsal muhalefeti, özellikle de Kürt halkının özgürlük mücadelesini tümden tasfiye etmeyi amaçladı. Bu amaçla yürütülen askeri operasyonlarla on binlerce devrimci, demokrat ve yurtsever gözaltına alındı, ağır işkencelere tabi tutularak tutuklandı.  Zindanlarda ağır işkenceler eşliğinde teslim alınmaya çalışıldı” denildi.   ‘12 EYLÜL FAŞİST DİKTATÖRLÜĞÜ AKP TARAFINDAN SAHİPLENİLMİŞ’   12 Eylül darbesi ve Kenan Evren cuntasının “Tek tip toplum yaratma” sistemi olduğu kaydedilen açıklamanın devamında, “12 Eylül faşist diktatörlüğü, tamamen işkenceler ve baskılar eşliğinde tek tip bir toplum yaratmayı hedefleyen bir sistem projesiydi. Aradan 37 yıl geçmiş olmasına rağmen 12 Eylül faşist diktatörlüğünün yaratmış olduğu sistem, günümüzde AKP tarafından sahiplenilmiş, daha da derinleştirilmiş ve içselleştirilmiş politikalarla,  kendisi gibi düşünmeyen ve yaşamayan herkesi düşman görerek imha ve tasfiye etmek istemektedir. 12 Eylül Faşist diktatörlüğünün, en stratejik hedefi, Kürdistan illerindeki zindanlara doldurduğu binlerce PKK kadrosu, Kürt yurtseveri ve demokratı şahsında, topyekûn Kürt halkını ve onun özgürlük mücadelesini tasfiye etmekti” ifadelerine yer verildi.    ‘TESLİMİYET İHANETLE SONUÇLANDIRILMAK İSTENDİ’   Yine Diyarbakır Cezaevi’nin işkencelerin ve buna karşı direnişin başladığı yer olduğuna dikkat çekilen açıklama, şöyle devam etti: “Özgürlük mücadelemizin önder kadrolarının Amed zindanında olması da, Amed zindanında ki mücadele ve direnişi tarihsel, siyasal ve toplumsal anlamda önemli kılmış,  teslimiyet ve ihanet politikalarının boşa çıkartılmasında tayin edici kılmıştır. Amed zindanında tutsak edilen PKK kadroları ve Kürt yurtseverlerine karşı insanlık tarihinin tanık olduğu en vahşi ve insanlık dışı işkenceler yapıldı. Ağır işkenceler eşliğinde ‘itirafçılık’ politikaları dayatıldı, teslimiyet ihanetle sonuçlandırılmak istendi.”   DTK’nin açıklamasında devamla şu ifadelere yer verildi:    “Toplumsal-demokratik muhalefetin tamamıyla susturulduğu ve bastırıldığı 12 Eylül darbe koşullarında,  halkımızın başkaldırı ve direniş iradesi ‘Amed Zindan Direnişi’nin öncülüğündeki zindan direnişleriyle, 12 Eylül faşist diktatörlüğünün teslimiyet ve ihanet ettirme politikalarını boşa çıkarmış, topyekün bütün ulusal demokratik muhalefete ve dinamiklere soluk aldırmış, cesaret ve özgüven kazandırmış, ayağa kaldırarak harekete geçmesini sağlamıştır.   ‘TESLİMİYET POLİTİKASI TARİHİN ÇÖP SEPETİNE ATILMIŞTIR’   1982 yılı Newroz’unda üç kibrit çöpü ile direniş meşalesini yakan büyük kahraman Mazlum Doğan’ın direniş ve mücadele meşalesini, 1982 17 Mayıs’ında Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Mahmut Zengin ve Eşref Anyık’ın harılandırdığı direniş ateşi, 1982 14 Temmuz’unda Kürdistan devriminin önder kadroları Hayri Durmuş, Kemal Pir, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek’in öncülüğünde zafere taşınmış, ihanet ve teslimiyet politikası iflas ettirilerek, geri dönüşü olmayan bir biçimde tarihin çöp sepetine atılmıştır.   14 TEMMUZ MİLAD OLMUŞTUR   14 Temmuz direnişi, zindanlardan başlayan, dalga bütün Kürdistan coğrafyasına ve toplumuna yayılan ve karşılık bulan bir milad olmuştur. 14 Temmuz direnişi;  bir kültür, bir yaşam felsefesi, yeni bir toplumsal başarma ve kazanma refleksi ve disiplinini, bütün Kürdistan toplumu ve özgürlük mücadelesine hâkim kılmış, sürekli yaşanan içsel bir olgu haline getirmiştir. Bütün karanlıkları, korkuları, umutsuzluk ve güvensizlikleri yok etmiş, aydınlık yarınlarımızın müjdesini vermiş, fedakârlığın, umudun, azmin, kararlılığın, cesaretin ve başarma iradesinin öncülük şahsında teslimiyete ve ihanete müdahale etmenin adı olmuştur.    14 TEMMUZ DİRENİŞ RUHU   Bugün özgürlük mücadelemiz ve halkımız, inkâr edilen, yok sayılan, tasfiye ve imha ile yüz yüze kaldığı koşullardan; tüm dünya insanlığının gıpta ile baktığı, Ortadoğu halklarının umudu haline geldiği, halkımızın özgür bir statü sahibi olacağı koşullara ulaşmış, kapitalist–sömürgeci sisteme karşı demokratik bir sistemi Rojava gerçekliğinde yaşanır kılmışsa, bunda 14 Temmuz direniş ruhunun zafere odaklanan başarısının tüm toplumsal ve ulusal dinamiklerimiz tarafından içselleştirilmesi belirleyici olmuştur.   MUTLAKA KAZANACAĞIZ   Bu inançla, 14 Temmuz büyük ölüm orucu direnişçilerini ve kahraman şehitlerini büyük bir saygı minnettarlıkla anıyor, 14 Temmuz direniş ruhu ve yol göstericiliğinde başarmaya ve özgürleşmeye dair inancımızı ve kararlılığımızı bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Mutlaka kazanacağız!”