'Çocuk İşçiliği ile Mücadele Yılı' ilanı karanlık tabloyu değiştiremedi 2019-06-12 14:24:47 DİYARBAKIR – 2 milyonu aşkın çocuk işçinin bulunduğu Türkiye’de, “Çocuk İşçiliği ile Mücadele Yılı” olarak ilan edilmesine rağmen 2018 yılında çocukların işgücüne katılma oranı artıp, 67 çocuk iş cinayetlerinde can verdi. Geride kalan Mayıs ayında yaşanan 163 iş cinayetinin kurbanlarından 9’u yine çocuktu.    Bugün 12 Haziran yani Dünya Çocuk İşçiliği İle Mücadele Günü. Dünyanın dört bir yanında önüne geçilemeyen en büyük yaralardan biri çocuk işçiliği. Birleşmiş Milletler (BM), çocuk işçiliğinin önüne geçmek amacıyla 2002 yılında bu günü Dünya Çocuk İşçiliğiyle İle Mücadele Günü olarak ilan etti. Ancak Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 2016 yılı verilerine göre dünyada 5-17 yaş arası 218 milyon çocuk işçi var.  İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'ne (İSİG) göre Türkiye’deki çocuk işçi sayısı ise 2018 itibarıyla 2 milyon dolayında.   Ülkedeki çocuk işçiliğine dair tablo yine oldukça karanlık. Geçmiş yıllara baktığımızda 2013 yılında 59 çocuk, 2014 yılında 54 çocuk, 2015 yılında 63 çocuk, 2016 yılında 56 çocuk, 2017 yılında 60 çocuk iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.   AKP Hükümeti, kendi iktidarı döneminde yıldan yıla artan bu çocuk ölümleri üzerine 2018’i “Çocuk İşçiliği ile Mücadele Yılı” olarak ilan etti. Bu kapsamda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı koordinasyonunda çocuk işçilerle mücadele ulusal programı (2017-2023) çıkarıldı. Ancak atılan kimi adımlar görünürlükten öteye geçmedi. Öyle ki Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 2017 yılında 15-17 yaş grubundaki çocukların işgücüne katılma oranı yüzde 20,3 iken, bu oran 2018 yılında yüzde 21,1 olarak gerçekleşti.   İSİG verilerine göre 2018 yılında yaşanan iş cinayetlerinde 67 çocuk yaşamını yitirdi. Üstelik bunlardan 23’ü henüz 14 yaş ve altındaydı. 2019 yılında da tablo farksız sadece geride kalan Mayıs ayında yaşanan 163 iş cinayetinden 9’u yine çocuktu. Bu ölümler tarım, kimya, ağaç, metal ve taşımacılık gibi işkollarında gerçekleşti.   ‘BİR ŞEYLER YAPIYORMUŞ GÖRÜNTÜSÜ VAR’   Eğitim Sen Diyarbakır 1 No’lu Şube Eşbaşkanı Abbas Şahin, Türkiye’nin çocuk işçiliğinin önüne geçme konusunda uluslararası sözleşmelere imza atmasına rağmen sadece bir şeyler yapıyormuş gibi göründüğü kanatinde.  Ülkede halen 2 milyona yakın çocuk işçinin bulunmasına dikkat çeken Şahin, çocukların özellikle mevsimlik tarım işçisi olarak Kürdistan coğrafyasından farklı bölgelere giderek aileleriyle birlikte yaşamlarını sürdürmek için çalışmak zorunda kaldığını ifade etti. Çocukların eğitim ve öğrenim alanından uzaklaşmasının ekonomik sebeplerin yanında siyasal ve toplumsal sebeplerinde olduğunu dile getiren Şahin, “Mesela bölge açısından baktığımız zaman anadillerinde eğitim görmemesinden kaynaklı çocukların eğitimden uzak kaldığını görüyoruz” diye konuştu.   Türkiye’de iktidarların sermaye sınıfını nasıl daha fazla geliştirebilirim çabası içerisinde  olduğunu belirten Şahin, çocuk işçiliğinin sermaye sınıfı için “ucuz iş gücü” anlamına geldiğini vurguladı.    “Çocukların çocukluğunu yaşayabildiği bir dünya yaratılması gerektiğini düşünüyoruz” diyen Şahin, bu dünyayı çocuklardan miras aldığımızı ve yine onlara miras bırakmayacağımızın bilinciyle hareket edilmesi gerektiğini kaydetti.   ‘ÇOCUKLAR UCUZ İŞ GÜCÜ OLMAYA İTİLİYOR’   Rengarenk Çocuklar Derneği Başkanı Dilan Taşdemir de, çocuk işçiliğinin dernek olarak her zaman gündemlerinde olduğunu belirtti.   Bu meseleye dair “Mevsimlik değil, her zaman çocuk” diye bir saha çalışması projesi de gerçekleştirdiklerini paylaşan Taşdemir, yine proje kapsamında bir çalıştay gerçekleştirdiklerini aktaran Taşdemir, “Mevsimlik çocuk işçileri ile ilgili bu bölgeden insanlar Türkiye’nin batısındaki yaklaşık 19-20 kentine gidiyor. Mevsimlik tarım işçiliğinin temelinde istihdam eksikliği bulunuyor. Yoksulluktan dolayı çalışmak zorunda kaldıkları için çocuk eğitimini bırakıyor” diye belirtti.   “Çocukların ucuz iş gücü olmaya itildiğini” söyleyen Taşdemir, bebeklikten 18 yaşına kadar her yaş grubundan çocuğun mevsimlik tarıma gittiğini kaydetti. Ailelerin çocuklarını bırakacakları bir yeri ve şansı olmadığı için 10-11 yaşlarındaki kız çocuklar bir yandan küçük kardeşlerine baktığını bir yandan da çalıştığına dikkat çeken Taşdemir, “Aynı yaştaki erkek çocuklar tam zamanlı çalıştırılıyor. Evrensel Çocuk Hakları Bildirgesi’nde çocukların eğitim, sağlık barınma vb. hakları var iken çocuk, mevsimlik işçi olarak çalışıyor ve haklarından mahrum kalıyor. Eğitimden mahrum kalıyor. Anadilini, konuşamadığı için kendini ifade edemiyor” dedi.   ‘KAYIT DIŞI İSTİHDAMIN YÜZDE 98’İ ÇOÇUK’   Ezilenlerin Hukuk Bürosundan Avukat Sezin Uçar ise Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) mevcut kriterlerini hatırlatarak, Anayasa olmak üzere pekçok yasal düzenleme ile çocukların çalışmalarının yasak olduğuna dikkat çekti. Yapılan düzenlemelerin çocuğun gereksinimlerini göz önüne alan, çocuk odaklı bir bakış açısına sahip olmadığının altını çizen Uçar, “Kayıt dışı istihdamın yüzde 98’inin çocuklardan oluşuyor olması dahi başlı başına bu soruna dikkat çekmek için önemli bir veridir” dedi.   Ucuz işgücüne duyulan ihtiyacın çocuk sömürüsünü derinleştirdiğini ifade eden Uçar, “Bu sömürü biçimi diğer toplumsal eşitsizliklerden de doğrudan etkilenmiştir. Örneğin kız çocukları ve göçmen çocukları, çocuk işçi sömürüsünü daha çok yaşayan kesimleri oluşturmaktadır” diye konuştu.   MA / Ömer Çelik