İHD’den Diyarbakır Cezaevi raporu: Açlık grevindeki kadınlar sesli cevap veremiyor 2019-05-18 20:46:49 DİYARBAKIR - İHD Diyarbakır Şubesi Cezaevi Komisyonu Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’ni ziyaret ederek tutukluların maruz kaldığı ihlalleri ve açlık grevleri eylemcilerinin yaşadıkları sorunları raporlaştırdı. Raporda, 154 gündür açlık grevinde olan Evin Kaya, gazeteci Kibriye Evren ve Hilal Ölmez’in sesli cevap veremedikleri, dengede durma konusunda sıkıntı yaşadıkları belirtildi.    İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Cezaevi Komisyonu, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride karşı Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’nde 16 Aralık’ta açlık grevine giren gazeteci Kibriye Evren, Hilal Ölmez ve Evin Kaya’yı ile diğer eylemcileri, 29 Nisan’da sevk edildikleri Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nu ziyaret etti. Ziyaret sonucunda, komisyon tespit raporu hazırladı.    İHD Diyarbakır Şube Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Gurbet Yavuz ve Denetleme Kurulu Başkanı Avukat Hediye Saltan, tutukluların yaşadığı hak ihlallerini raporlaştırarak ihlallerin sonlanması ve taleplerinin bir an önce değerlendirilmesi için Adalet Bakanlığı’na sorumluluklarını yerine getirme çağrısında bulundu.   Diyarbakır Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nu 7 Mayıs’ta ziyaret edildiği belirtilen raporda, yapılan görüşmelere bir bir yer verildi.   EVİN KAYA TİTREME NÖBETLERİ GEÇİRİYOR   Cezaevinde açlık grevinde olan eylemcilere refakat eden Songül Aşıla’nın anlatımları raporda şöyle yer alıyor:    “Evin Kaya’nın diş etlerinde şişkinlik, kanama ve iltihaplanma mevcut. İlk grupta bulunanlar arasında durumu en ağır olan kişidir. Evin’in nabzı son dört gündür 40-50 gibi çok düşük seviyededir.   Çok yoğun titreme nöbeti geçirmektedir. Sol gözünde yoğun bir kızarıklık mevcut. Son zamanlarda kuru öksürükleri artmış durumda. Tek başına kısa bir mesafeyi dahi yürüyemiyor. Uzun zamandır kabızlık şikayeti bulunmaktadır. Regl düzensizliği ile birlikte çok yoğun regl kanamaları mevcut. Dün fenalaştığı için ambulans geldi, ancak Evin tedaviyi kabul etmediğinden koğuştan ayrılmadı.    KİBRİYE EVREN’İN BURNUNDA KANAMALAR GELİYOR   Kibriye Evren son günlerde çok yoğun titreme nöbeti geçirmektedir. Üşüdüklerini söylüyorlar. Üzerlerine battaniye örtüp ısınmaları için sıcak su torbaları vermemize rağmen ısınmadıklarını söylüyorlar. Tek başına kısa bir mesafeyi dahi yürüyemiyor. Regl düzensizliği artmış durumda. Ağız ve burunda kanamalar meydana gelmektedir. Baş dönmesi ve halsizlik artmış durumdadır.    HİLAL ÖLMEZ’DE GÖZLERDE KÜÇÜLME    Hilal Ölmez diğer mahpuslardaki benzer şikayetler ve durumlar görülmektedir. Göz kapağının sarkmasıyla gözünde küçülme meydana gelmiştir. Yoğun uyku düzensizliği sorunu bulunmaktadır.  Düzenli sağlık kontrolü yapılmaktadır. Bu kontrolü sağlıkçılar ve revir doktoru yapmaktadır.   E Tipi Cezaevi’ne Araştırma Hastanesi’nden bir hekim haftada iki kez gelmesine rağmen henüz dışarıdan bir hekim gelmemiştir. Grevciler günde 1 adet B1 ve 2 adet kompleks B vitaminlerini almaktadırlar.”   Raporda, Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’nden sevk edilen açlık grevi eylemcilerinin nakil esnasında ayrı ayrı ve yanlarında refakatçi olmadan, kelepçeli şekilde ambulansla sevklerinin gerçekleştirildiği belirtildi.   Hazırlanan raporda cezaevinde karşılaşılan hak ihlalleri ise şu şekilde aktarıldı:    YENİ CEZAEVİNDEKİ HAK İHLALLERİ SIRALANDI    “Nakil olduktan sonra (8 gün) bize yalnız iki kez sıcak su verildi. Koğuşta 12 kişi olmamıza rağmen bu su yalnız 4 kişiye yetmiştir. Kadın mahpusların temizliği regl kanamaları ve akıntılar açısından duş ihtiyacı acil bir durumdur. Saçlarımız çok uzun bu yüzden bitlenecek diye korkmaktayız. Cezaevi idaresi ile görüştüğümüzde bize sorunun kendilerinden kaynaklanmadığını söylediler. 2 gün önce A2 koğuşuna saat 3 civarında memurlar tarafından arama yapılacak diye baskın yapılmıştır. Aramanın sebebini söylemeyen memurlar sadece tuvalet ve banyoya bakıp çıkmışlardır. Bu durum açlık grevinde bulunan mahpusları endişelendirmiştir. Avlularda hem kamera hem de her duvarda bir pencere bulunmaktadır. İnfaz koruma memurları ve teknisyenler bu pencereler önünden geçerken kafalarını uzatıp avluya bakmaktadırlar. Avluda bulunan çamaşır ipinde kadın mahpuslar iç çamaşırları da dahil bütün çamaşırlarını çamaşır ipine asmaktadır.    Ayrıca koğuşun alt katında bir kamera bulunmaktadır. Bu kamera tuvalet ve banyoya dönük monte edilmiştir. Banyonun küçük ve uygun olmaması dolayısıyla mahpuslar kıyafetlerini banyo dışında giymek durumundadırlar. Bu yüzden banyodan havlu sarılı vaziyette üst kata çıkmak zorunda kalmaktadırlar. Başı örtülü kadın mahpuslar da sürekli olarak tedirgin oldukları için örtülü bir şekilde dolaşmaktadır. Bu durumlar kadın mahpusların mahremiyetin önemsenmediğini göstermektedir. Mahpusların insan onuruna yakışır bir ortamda yaşama hakları bulunmaktadır.”   1 MART’TA AÇLIK GREVİNE GİREN TUTUKLULARA B1 VERİLMİYOR    Cezaevinde 1 Mart’tan beri açlık grevinde olan Elif Atdemir ile de görüşen heyet, Atdemir’in anlatımlarına  raporda şu şekilde yer verdi: “ Benimle aynı odada kalan mahpuslardan Zelal Fidan, Kumru Tokay da 1 Mart’tan beri açlık grevindedir. Şu an bize B12 vitamini veriliyor, B1 verilmiyor. Bize günde bir defa bir pet bardak içinde yoğurt ve meyve suyu veriliyor. Ben greve başladığımda 49,9 kilo iken, şu an 44,5 kiloyum. Benim nabzım çok düşük seyrediyor. Bu cezaevinde revir doktoru günde bir iki defa geliyor, sağlık personeli ise düzenli olarak günde 2 defa geliyor. Açlık grevlerini bırakmak için ikna veya herhangi bir saldırı olmadı. Her gün tansiyon, saturasyon, nabız, kilo ve ateş ölçülüyor. Benim daha önce geçirdiğim ameliyat veya herhangi bir hastalığım yoktur. Daha önce 3 günlük açlık grevine girmiştim; ama uzun süreli olmadı. Kan, kusma ve dişeti iltihabı yok. Kabızlık durumum var. Günde 5-6 defa idrar, dışkı ise 2 günde bir ancak olabiliyor. Herkes kendi iradesi ile başladı. Bende unutkanlık başladı, ellerim sürekli soğuk ve morarmış gibi duruyor. Mide ağrıları, baş ağrıları var. Uyku düzenim bozulmuş, bu cezaevine geldiğimizden beri 2 defa gece saat 01.30 sıralarında gelip sadece tuvalet banyoyu arıyorlar. Geçen gece saat 01.30-02.00 sıralarında gelip mazgala vurdular, sahur verme gerekçesiyle. Gürültü olunca sesten rahatsız oluyorum. Avukat görüş giriş ve çıkışlarında, oda giriş ve çıkışlarında ellerimizi T şeklinde yapmamızı bu şekilde üstümüzü arayacaklarını söylüyorlar, biz zaten kollarımızın yeteri kadar açık olduğunu arama yapabileceklerini söyleyince tartışma oluyor ve bu şekilde sıkıntı yaşıyoruz.   TANSİYON ÖLÇÜM ALETİ YOK    Berrin Kurt ise şunları söylüyor: “Ben B-11 odada 12 kişi kalıyoruz. Kaldığım odada 4 kişi açlık grevindedir. Bunlar Kibriye Evren, Evin Kaya, Hilal Ölmez ve Mekiye Ormancı’dır. Ben tutuklanmadan önceki süreçlerde hastanede radyoloji bölümünde çalıştığım için sağlık alanında grevde olanlara bazı durumlarda yardımcı olabiliyorum. Greve ilk başladıkları günden beri onlarlayım ve refakatçiyim. Ben grevde değilim. Kibriye Evren, Hilal Ölmez ve Evin Kaya ile ilgili şunları söyleyebilirim: Şu an tansiyonları sürekli düşük seyrediyor. (7-4) Gece fenalaşınca bazen revir aracılığıyla baktırabiliyoruz. Bu cezaevine yeni geldik ve grevdeki kişiler için tansiyon ölçüm aleti talep ettik henüz bir cevap alamadık. Şu an havalandırmaya çıkamıyorlar, biz onları havalandırmaya götürmezsek tek başlarına çıkamıyorlar, tek başlarına kişisel ihtiyaçlarını gideremiyorlar. Sese, kokuya ve ışığa aşırı hassasiyetleri var.    SESLİ CEVAP VEREMİYORLAR    Evin Kaya sanırım ilk başladığında 55-56 kiloydu, şu an 46 kilodadır. Kibriye Evren 8-9 kilo kadar vermiş. Hilal Ölmez sanırım ilk başladığında 68 kilodaydı, şu an 56 kilodadır. Onlara seslendiğimizde sesli cevap vermek yerine, bizim olduğumuz tarafa dönüyorlar, sesli cevap veremiyorlar. Halsizlik var, günde en fazla 3 saat uyuyabiliyorlar. Dengede durma konusunda sıkıntı yaşıyorlar. Yaslanmadan oturamıyorlar, onları sandalyeye oturttuğumuz da ayaklarını uzatması için başka bir sandalye de getiriyoruz. Mekiye Ormancı’nın tansiyonu bir düşük, bir yüksek seyrediyor. Koku, ışık ve sese duyarlılık var. Sanırım greve başladığında 56 kiloydu, şimdi 50 kilo.   KABIZLIK SORUNU    Özlem Seyhan’la yapılan görüşmede şu ifadelere yer veriliyor: “Oda B12 de 13 kişi kalıyoruz. Benim kaldığım odada 4 kişi açlık grevinde. Açlık grevinde olanlar: Derya Aslan, Semire Direkçi, Mehtap Metin ve Zülfiye Kişmir. 1 Mart’tan beri açlık grevindeler. Ben açlık grevinde değilim. Açlık grevinde olan mahpusların yaşadığı sorunlar: Diş etinde şişlik var. Yüzde, burun etrafında sivilcelenme ile birlikte şişlik oluyor. Baş ağrıları, uykusuzluk ve halsizlik var. Kabızlık problemi var. İdrar günde 8-10 defa oluyorken, dışkı ise daha geç oluyor, Zülfiye Kişmir 1 haftadır tuvalete gidemiyor kabızlık sorunu nedeniyle. Regl olduklarında ciddi sancılar ve baş ağrıları oluyor, regl kanamalarında azalma var. Unutkanlık problemi var. Sese kokuya ve ışığa duyarlılık var. Bu cezaevinde kameralar var. Ortak alanları gören kamera mutfağı görüyor, tuvalet ve banyonun da kapısını görüyor. Kamera havalandırma bölümünde de var bu kamera odalarımızı ve tuvaletin penceresini görüyor. Kadınlar olarak bu durumdan çok sıkıntı yaşıyoruz. Özellikle grevde olan arkadaşlarımız. Diğer koğuşta gece araması yapılıyor; ama sadece tuvalet ve banyo da gerekçe ise tuvalette uzun süre kalınca şüphe çektiği söyleniyor. B1 verilmiyor ancak B 12 veriliyor. Sese, kokuya ve ışığa aşırı hassasiyetleri var. Günde 2 defa Sağlık personeli ve doktor kontrol için geliyor.     TESPİT VE SONUÇ   Komisyon, tespit ve sonuçları da şöyle sıraladı:    “* Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nden, Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna sevk işlemleri sırasında, açlık grevinde bulunan ve sağlık açısından kritik aşamada bulunan mahpusların, ambulansta kelepçelenerek götürüldükleri tespit edilmiştir.    * Gece vakti yapılan aramanın hukuka uygun olmadığı tespit edilmiştir.   * Kimi mahpuslara iaşelerinin verilmediği tespit edilmiştir.   * Diyarbakır Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndaki avluda yer alan pencerelerin ve koğuşlarda bulunan kameraların, mahpusların özel yaşam ve mahremiyetlerini ihlal ettiği tespit edilmiştir.   * Sıcak su ihtiyacının karşılanmadığı tespit edilmiştir. Temel ihtiyaçlar arasına yer alan sıcak suyun mahpuslara verilmemesinin, sağlık hakkının ihlaline yol açtığı tespitine varılmıştır.”   Heyet tutuklu ve açlık grevi eylemcilerine yönelik gerçekleşen ihlallerin önlenmesine dair şu önerilerde bulundu:   * Öncelikle, Türkiye’deki infaz rejimi mevzuatının ve politikasının uluslararası insan hakları hukukuna ve özel olarak da mahpus haklarına uygun hale getirilmesi gerekmektedir.   * Mahpuslara uluslararası hukukun emrettiği şekilde insana yaraşır bir şekilde bir muamele gösterilmelidir.   * Mahpusların sağlığa erişim haklarının sağlanması, koruyucu sağlık hizmetlerine önem, hastalığı olanların tedavi olanaklarından yararlanmaları için gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir.   * İmralı Hapishanesi’nde uygulanan tecridin hiçbir hukuki dayanağının olmadığı, hukuk dışı bir infaz sistemi olduğu, Devletin İdari Yapısı tarafından ve Güvenlik Merkezli olarak yönetilip ve sürdürüldüğü görülmektedir. Tecridin kaldırılması amacıyla açlık grevine giren mahpusların talepleri, yasal ve meşrudur. Mahpusların açlık grevi eylemi konusunda, siyasal iktidarın ölümler yaşanmadan barışçıl yollarla gerekli tedbirleri alması ve talepleri değerlendirmek üzere harekete geçmesi gerekmektedir. Soruna temel hak ve özgürlüklerin esas alınarak yaklaşılması ve taleplerin bu doğrultuda değerlendirilerek çözüme kavuşturulması için biran önce Adalet Bakanlığı’nı sorumluluğunu yerine getirmeye davet ediyoruz.”