Ölüm orucundaki Topkaya: Kim zulme seyirci kalıyorsa bu suçun ortağıdır 2019-05-17 13:44:01 DİYARBAKIR - Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde 18 gündür ölüm orucunda olan Ahmet Topkaya, tecridin herkesin sorunu olduğunu vurgulayarak, “Zulüm ile abat olunmaz; kim ki zulme seyirci kalıyorsa bu suçun ortağıdır” dedi.    Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde 30 Nisan’dan bu yana ölüm orucunda olan Ahmet Topkaya, “Kim ki zulme seyirci kalıyorsa bu suçun ortağıdır” mesajı verdi. Topkaya’nın Kürtçe haber sitesi e-rojname’ye gönderdiği mektup şöyle:    “Direnen yoldaşlar şahsında selam ve sevgilerimi iletiyorum. Özgür ve müreffeh Kürdistan için canını feda eden yiğit halka kahraman evlatlarını minnetle anıyor, anılarına ne pahasına olursa olsun sahip çıkacağımızı dost ve düşman herkesin bilmesini istiyoruz, yaptığımız çağrıların gayesi içine girmiş olduğumuz ölüm orucu eyleminin anlaşılması ve gereklerinin yerine getirilmesidir.    TECRİT HERKESİN SORUNU    Tecrit bugün zindan kapılarında coplanan, sürüklenen, hakarete maruz kalan sadece annelerimizin sorunu değildir. Kendine demokrat, solcu, insanım diyen herkesin sorunudur. Tecrit demek milyonlarca insanın iradesinin ayaklar altına alınıp, hiçleştirmesi demektir. Tecridin sürdürülmesi demokratik değerlerin ortadan kaldırılmasıdır. Tecridi yıkmamak yüzyıllık cumhuriyet tarihinin yaptığı katliam, zülüm ve baskısını meşrulaştırmak, üstelik dolaylı olarak destek vermek demektir. Zulüm ile abat olunmaz; kim ki zulme seyirci kalıyorsa bu suçun ortağıdır.   MAZLUM, İBRAHİM VE DENİZLERE BAKSINLAR!   83 yıl önce Dersim’de Tertele vahşetinin acısı halen yakıcıdır. Kim ki Seyit Rıza’yı, Şêx Said’i, Leyla Kasım’ı, Qazi Muhammed’in Çarçıra Meydanı’ndaki darağacına giderken ki intikam çığlığını unutursa, Kürtlüğünü sorgulamalıdır. Biz kadim topraklarda yaşayan yiğit halkın evlatlarıyız, küçük bir avukat görüşüyle gardlarımızı indireceğimizi sananlar Besê, Alişêr, Bêrîtan, Mazlum, İbrahim ve Denizlere baksınlar. Onlar asla düşmandan bir beklenti içerisinde olmadılar. Kendileri için değil bu halk için kendilerini feda ettiler. Bu fedai çizgiye hiçbir kaygı ve tereddüt duymadan sahip çıkacağımızı bedeli ne olursa olsun vermeye hazır olduğumuzu bilmenizi isteriz. Kemal ve Hayriler bize nasıl direneceğimizi öğretti, biz ise bu kutsal direniş mirasını zaferle taçlandıracağımızın sözünü veriyoruz.    DÜN BOYUN EĞMEDİK BUGÜN DE…   Anneler Günü’nde, annelerimize gözyaşını reva görenlerle hesabımız bitmemiştir. Kürdistan gençleri hesabını soruyor ve sormaya da devam edecektir. Geçmişte Kürt gençleri faşizme boyun eğmedi, bugün de boyun eğmeyecektir. Şüphesiz direniş nihai sonucu belirleyecektir. Nasıl ki Kobanê’de, Cizre’de, Sur’da direniş kazandıysa, bugün de kazanmanın ismi, fıtratı direniştir. Halkımız bugün tarihi bir sorumluluk üstlenmemizi emretti. Biz de tarihi sorumluluk bilinciyle görevimizi yerine getireceğiz.    DİRENEN KÜRT’ÜN YEMİNİ!   21. yüzyıl nice kahramanlıklara tanık olmuş, özgür Kürt’ün yüzyılıdır. Herkes bunu iyi bilsin ki tarih yargılamaktan asla çekinmedi. Bugün tarihi sorumluklarını yerine getirmeyenler, tarihe hesap vermekten kurtulamayacaklardır. Utanç ve azap içinde yaşamaktansa onurluca bir yaşamı tercih etmek insan olmanın gereğidir. Keşkelerle, kaygılarla yerinde bocalamaktansa, kararlı adımlarla faşizmi yıkmak direnen Kürt’ün yemini olacaktır.”