Gazeteci Yasul: Açlık grevcileri dışarıdaki eylemlerden güç alıyor 2019-04-24 09:15:19 İSTANBUL – Cezaevinden tahliye olan Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi Yazıişleri Müdürü İshak Yasul, açlık grevindeki bazı tutukluların bağırsaklarında kanamalar başlayıp, durumlarının kritik aşamaya geldiğini aktardı. Yasul, tutukluların dışarıda yapılan eylemlerden güç aldığını da belirtti.  Özgürlükçü Demokrasi gazetesine 28 Mart 2018'de kayyum atanmış ardından 8 Temmuz tarihinde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılmıştı. Kayyum atandıktan sonra gazetenin çalışanlarına yapılan operasyon kapsamında gazetenin İmtiyaz Sahibi İhsan Yaşar ve Yazıişleri Müdürü İshak Yasul’un da aralarında bulunduğu 6 kişi tutuklanırken 14 kişi hakkında dava açıldı. Davanın 4’üncü duruşmasında mütalaa veren savcı, Hicran Urun, İhsan Yaşar, Pınar Tarlak, Mehmet Ali Çelebi, İshak Yasul ve Reyhan Hacıoğlu için "Örgüt üyesi olmak", "Zincirleme olarak örgüt yayınlarını basmak ve yayınlamak" ve "Örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla, Ramazan Sola ve Mizgin Fendik için de "Örgüte üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek örgüte yardım etmek" iddiasıyla ceza istedi. Aynı duruşmada Yasul ve Urun tahliye edilirken, gazetenin İmtiyaz Sahibi İhsan Yaşar ve editörler Mehmet Ali Çelebi ile Reyhan Hacıoğlu ise hala tutuklu.    10 Nisan’da tahliye olan Yasul, cezaevinde yaşanan hak ihlalleri ve tecridin kaldırılması talebiyle devam eden açlık grevlerindeki durumu değerlendirdi.    ‘OPERASYON KARARI 2014 MGK’SİNDE ALINDI’   Özgürlükçü Demokrasi gazetesine yönelik tavrın 30 yılda Kürt basınına yönelik  baskının devamı olduğuna işaret eden Yasul, son 4 yılda artan savaşla birlikte Kürt basınına yönelik baskının arttığını belirterek, "2014 MGK’sinde ‘Çöktürme planı’ adı altında alınan kararlardan bir tanesi de Kürt basını üzerinde bir baskı ortamı yaratarak çalışamaz duruma getirmekti. Bize yapılan operasyonda bu karar doğrultusunda yapıldı” dedi.    ‘MAHKEMELER BASKININ BİR AYAĞINI OLUŞTURUYOR’   İddianamede kendilerine yöneltilen suçlamaların tamamen gazetecilik faaliyeti olduğunun altını çizen Yasul, özellikle Efrin ile ilgili yaptıkları haberlerin suç unsuru olarak gösterildiğini söyledi. Haberlerin suç unsuru olarak görülmesinin Türkiye’de basın özgürlüğünün geldiği durumu ortaya çıkardığını belirten Yasul, “Zaten bugün mahkemeler de Kürt basınına yönelik baskının bir diğer ayağı olmuş durumda. Mahkemede bile bizim yaptığımız haberleri illegalize etmeye dönük bir tutumları var” diye ifade etti.    ‘İKTİDAR HABER ALMA HAKKINA TAHAMÜL ETMİYOR’   Kayyum atanmasından önce gazetenin internet sitesinin her gün kapatıldığını söyleyen Yasul, buna ilişkin 22 Aralık’ta 22 aylık bir ceza aldığını belirtti. Mahkemelerin de artık kendi hukuk kurallarını tanımayan bir noktaya geldiğini vurgulayan Yasul, “Cezaevinde bir duruşmaya SEGBİS’le katılmıştım. Mahkeme karar verirken SEGBİS’i kapatmayı unutmuşlardı. Orada mahkeme başkanı üye hakimin bir fikrine karşı şöyle bir cevabı vardı: ‘Biz ne uğraşacağız. Gitsin istinaf uğraşsın. Biz bunlarla uğraşamayız. Zaten başka dosyadan tutuklular.’ Bize karşı böyle bir tavırları vardı. Gazeteciler her zaman toplumsal olayların tanığıdır. Ama yakinen bunu yaşamak bambaşka bir şey. Bir gazeteci herhangi bir kuruma, kuruluşa, örgüte, hiçbir siyasi yapıya bağlı değildir. Gazeteci, insanların haber alma hakkını yerine getirmek zorundadır. Çünkü bu toplumun haber alma hakkıdır. Anayasal olarak da, ahlaken de, vicdanen de bu böyledir. Ama iktidar buna tahammül edemiyor” diye vurguladı.     ‘TOPLUM AÇLIK GREVLERİNE SES VERMELİ’   Türkiye tüm cezaevlerinde olduğu gibi tahliye edildiği Silivri 5 Nolu Cezaevi’nde de çok sayıda tutuklunun açlık grevinde olduğunu söyleyen Yasul şunları söyledi: “Grevdeki insanların temel talebi hukukun yerine getirilmesidir. Zindanlarda direniş yürütenlerin güç ve moral aldığı şeyler var. Bunlar değerler ve uğrunda mücadele ettiği amaçlardır. En önemlisi de başarıya olan inançlarıdır. Grevler toplumdaki fay hatlarına ve çatlaklıklara karşı geliştirilen bir eylemlilik halidir. Tutuklular baskıya karşı ‘Beni baskılayan susturan ve kontrol altına alan pratiklere karşı eylemim bir cevaptır. Ne yaparsa yapsınlar ben yine özgürce ve insanca yaşamanın peşinden koşacağım. Toplumun daha iyi koşullarda yaşayabilmesi için ne gerekiyorsa yapacağım’ diyor. Toplumda kendisine demokratım, aydınım diyen herkesin buna karşı ses vermesi gerekir.”    ‘ADIM ATILMAZSA ŞAHADETLER OLACAK’   Dışarıda yapılan eylemlerin tutuklulara büyük güç verdiğini aktaran Yasul, eylemde olan kişilerin demokrasi mücadelesinin öncüleri olduğunu dile getirerek, "Eğer bir adım atılmazsa şahadetler olacaktır. Özellikle bazı arkadaşların bağırsaklarında iltihaplanma ve kanamalar yaşanmaya başlandı. Arkadaşlarımızın bedeni her gün erimekte. Ama buna rağmen halka ‘Biz burada direniyoruz. Kesinlikle taviz vermeyeceğiz. Başarıya olan inancımız yüksektir. Umudumuz yüksektir. Sizleri de bu umuda ve inanca davet ediyoruz’ mesajı vermemi istediler.”   MA / Ferhat Çelik