Önderoğlu: Bu uygulama peşinen cezalandırma ve hizaya getirmedir 2019-04-15 12:28:20 İSTANBUL - KHK’yle kapatılan Özgür Gündem gazetesiyle dayanışma amacıyla bir gün genel yayın yönetmenliği yaptığı için yargılanan Erol Önderoğlu, “Bu tür uygulamalar, peşinen cezalandırma ve hizaya getirme amacına uygun” olduğunu söyledi.  Bu tarz bir mesleki faaliyeti olan 24 yıllık bir gazeteci olarak Özgür Gündem gazetesiyle ilgili dayanışmaya niçin katıldığım aslında çok açıktır. Kampanya duyurusuna göz atıldığında ve 14 yıl 6 ay hapisle yargılanan bir gazeteciyle ilgili basit bir araştırma yapıldığında dayanışmaya katılmış olmanın haklılığı ortadadır” dedi.    Kanun Hükmünde Kararnameyle (KHK) kapatılan Özgür Gündem gazetesiyle dayanışma amacıyla başlatılan "Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği" kampanyasına katılan Erol Önderoğlu, Şebnem Korur Fincancı ve Ahmet Nesin’in "Örgüt propagandası" suçlamasıyla yargılandığı davanın duruşması İstanbul Adliyesi 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada Fincancı, Önderoğlu ve avukatlar hazır bulundu.    Halkların Demokratik Kongresi (HDK) önceki dönem eş sözcüsü Onur Hamzaoğlu, İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV) temsilcileri, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Genel Sekreteri Christophe Deloire, RSF Doğu Avrupa temsilcisi Johann Bihr, RSF Britanya temsilcisi Rebecca Vincent, RSF Almanya temsilcisi Christiana Mihr ve çok sayıda kişi duruşmayı izledi. Duruşma kimlik tespitiyle başladı.    ‘10 GÜN TUTUKLU KALDIK’    Daha sonra savunması alınan Önderoğlu, “Özgür Gündem gazetesinin 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla başlattığı sembolik dayanışma kampanyasına destek verdiğimiz için, ‘terör örgütü propagandası’, ‘suç veya suçluyu övmek’ ve ‘suç işlemeye alenen tahrik’ şüphesiyle açılan soruşturma kapsamında 20 Haziran 2016 tarihinde kendiliğimizden ifade vermeye geldiğimiz İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde tutuklandık. Ulusal ve uluslararası dayanışmanın hiç azımsanmayacağı bir süreçte, bir günde hazırlanan bir iddianamenin mahkemenizce kabul edilmesinden sonra, 10 günlük tedbir amaçlı tutukluluğum Silivri Cezaevi’nden sona erdi. Şebnem Korur Fincancı ve Ahmet Nesin’le birlikte, belki son yıllarda görülmüş en kısa ‘tedbir amaçlı tutukluluğu’ yaşadık. Çünkü, yıllar öncesinde ve halen birçok gazeteci meslektaşım, birçok hak savunucusu, birçok aydın, bu tür keyfi muameleye aylarını, yıllarını tüketti, halen de tüketiyor” dedi. Önderoğlu, “Bu tür uygulamalar, peşinen cezalandırma ve hizaya getirme amacına uygun olarak, Türkiye’nin adil yargılama, ifade özgürlüğüne dair temel taahhütlerini çiğnediği gibi, gazetecilerin ve hak savunuların korunmasına dair Birleşmiş Milletler kararlarına, AGİT tavsiyelerine ve AİHS hükümlerine de aykırıdır” diye belirtti.    ‘4 BİN 882 HABER, ARAŞTIRMA VE KÖŞE YAZISINDA İMZAM VAR’   Gazetecilik deneyimine dikkat çeken Önderoğlu, “Kuruluşundan beri emek verdiğim Bağımsız İletişim Ağı (BİA) Projesi’nin hak haberciliği odaklı bir yayını olan Bianet.org sitesine göz attığınızda, 15 yılı aşkın bir sürede 10 binden fazla haber kaleme aldığımı; 4 bin 882 haber, araştırma ve köşe yazısında imzam bulunduğunu görebilirsiniz. Haber içeriği bakımından ise, haberlerin büyük çoğunluğunun, AB reform sürecine, yasal süreçlere eşlik eden tartışmalarla kamuoyuna duyurulması, medya ve ifade özgürlüğü alanına etkilerinin ve gazetecilere yönelik süregiden baskıların kamuoyuna aktarılmasından ibaret olduğu anlaşılabilir” dedi.    1996 yılından beri merkezi Paris’te bulunan, 1985 yılında kurulmuş kar amacı gütmeyen uluslararası dernek statüsündeki Sınır Tanımayan Gazeteciler’in (Reporters Sans Frontières - RSF) Türkiye temsilciliğini yaptığını hatırlatan Öndroğlu, ilk araştırmasını gözaltında öldürülen gazeteci Metin Göktepe ile ilgili yaptığını söyledi. 4 yıl boyunca RSF olarak Türkiye’de muazzam bir dayanışmanın parçası olduklarını dile getiren Önderoğlu, “Gözaltında dayak şiddet ve işkence ile öldürülen gazeteci Metin Göktepe’nin katilleri her kimse gün yüzüne çıkması ve yargılanmaları için öyle zannediyorum ki, katkımız olmuştur. Nitekim yargılananlar hakkında mahkûmiyet kararı verilmiştir” diye konuştu.    ‘DAYANIŞMAYA KATILMANIN HAKLILIĞI ORTADADIR’   Bugüne kadar hakkında hiç bir soruşturma yürütülmediğini ve yargılanmadığını sözlerine ekleyen Önderoğlu, şöyle devam etti: “Bu tarz bir mesleki faaliyeti olan 24 yıllık bir gazeteci olarak Özgür Gündem gazetesiyle ilgili dayanışmaya niçin katıldığım aslında çok açıktır. Kampanya duyurusuna göz atıldığında ve 14 yıl 6 ay hapisle yargılanan bir gazeteciyle ilgili basit bir araştırma yapıldığında dayanışmaya katılmış olmanın haklılığı ortadadır. Çoğulculuğa ve halkın haber alma hakkını gerçeklere bağlı olarak yerine getirmesi gereken medyaya inanıyorum. Sansür ve baskı olmadan yazabilen medya olmadan demokratik bir toplumdan da söz edilemeyeceğine inandığım için ‘dayanışmaya’ katıldım. Medyaya baskı sarmalı, 2000-2010 döneminde göreceli bir değişiklik ve gevşeme gösterse de, bugüne kadar hiç bir zaman durmadı; gazetecileri tutuklamak ve ceza tehdidi ile ve hapishaneyle hizaya getirmeye çalışan siyasal iktidarın baskılarına sürekli tanık olduk. Benim 24 yıl boyunca işim ise, siyasi görüşü veya çalıştığı medyasının politik duruşu ne olursa olsun, gazeteci hakları kapsamında kaldığı sürece politik-kültürel yelpazedeki yeri ne olursa olsun, tüm meslektaşlarıma destek vermek oldu. Zamanla, kimi dostum oldu, kimi arkadaşım kaldı; kiminin ise yüzünü bile görmek istemedim. Ancak hakları savunulması gerektiğinde, daima yanlarında olmaya çalıştım.”    ‘DOSYA İLK GÜN NEYSE HALA O’   Suçlamaları reddeden Önderoğlu, şunları ifade etti: “3 Mayıs 2016 tarihinde Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla ve açık bir mesajla başlatılan dayanışma kampanyasının mahiyeti nedir? Tutuklanmamız hakkaniyete uygun mudur? 11 duruşma boyu yargılanmamız, hak savunucularının ve gazetecilerin korunmasına dair Türkiye’nin uluslararası düzlemde altına imza attığı taahhütlere uygun mudur? Dosyada, buna ilişkin hiçbir değerlendirme bulunmuyor. Ne yazık ki, soruşturmanın açıldığı gün dosyanın durumu neyse karar aşamasına gelen dava dosyamızın bugün de gelmiş olduğu durumunun değişmediğini görüyoruz. Sonuçta, telaşla, 1 günde hazırlanmış bir ‘suçlama’  metnine, iddianameye 2,5 yılımızı verdik.”    BERAATİNİ İSTEDİ   Söz konusu yargılamayı, Türkiye’de gazetecilerin ve hak savunucularının sindirilmesinin bir parçası olarak gördüğünü vurgulayan Öndroğlu, devamla şunları söyledi: “Mesleki faaliyetler veya mesleki dayanışma nedeniyle yargılanmak, demokrasi özlemi içerisinde yaşayan herkese ağır gelir. Bugünkü endişemiz ise, şahsen örselenmek, itilip kakılmak, Demokles’in Kılıcı gibi cezalandırma tehdidi yoluyla tacizlere uğramak değildir. Endişemiz tüm toplum adınadır; o da hepimizi bir arada tutma gücü olan adalet duygusunun aşınmasıdır. Bir yandan kamuoyu önünde iktidarın sözlü saldırılarına uğrayan akademisyenler, hak savunucularıyla gazeteciler; ceza soruşturmaları ve kovuşturmalarına boğulurken, hak mücadelesini ölüm tehditleri ve silahlanma çağrıları yapmak suretiyle açıkça sindirme yoluna giren mafya liderlerine ‘sınırsız ifade özgürlüğü hakkı’ tanındığına tanık oluyoruz.”    Önderoğlu, “Yaklaşık üç yıldır süren, üç suçlamaya da hiçbir kanıt ve delilin bulunmadığına inandığım bu davada, beraatımı ve gazetecilik faaliyetlerimi özgürce yürütme hakkımı talep ediyorum” dedi.    SÜRE TALEP ETTİ   Önderoğlu’nun avukatı Tora Pekin de, “Tüm sanıkların savunmaları tamamlandıktan sonra savunma yapmanın daha doğru olduğunu düşünüyor ve savunma için süre talep ediyorum” diye belirtti.    Şebnem Korur Fincancı da, avukatının Perşembe gününden bu yana sağlık sorunlarından dolayı hastanede yattığını, avukatı olmadan savunma yapmak istemediğini ve bu nedenle avukatının hazır olduğu zaman savunma yapmayı talep etti.    MAHKEME ERTELENDİ   Ahmet Nesin’in avukatı Özcan Kılıç ise, bir günlük sembolik bir görevi yapan kişinin basın kanunundan dolayı sorumlu tutulamayacağı yönünde bazı “kovuşturmaya yer yoktur” kararlarıyla beraat kararlarını mahkemeye sundu. Kılıç, Basın Kanunu’na göre, hangi durumlarda sorumlu tutulacağına ilişkin incelemenin yapılması için tevsi tahkikat (kovuşturmanın genişletilmesi) talebinde bulundu. Kılıç, “Gazetenin sorumlu yazı işleri müdürü İnan Kızılkaya’nın yargılamaları devam ediyor belki beraat alacak. Bu hususun bekletilebilir bir unsur olabileceğini düşünüyorum. Karar vermek için bu yargılamanın sonucunun beklenmesini istiyorum” diye konuştu.    DURUŞMA ERTELENDİ    Mahkeme, avukatların savunma için süre talebini ve Önderoğlu’un vareste tutulma talebini kabul etti. Kılıç’ın kovuşturmanın genişletilmesi talebini reddeden mahkeme, bir sonraki duruşmayı 17 Temmuz saat 10.00’a bıraktı.