Baba Sabri Beçet: Biz o kadar kardeşiz ki bir taziye evi dahi vermiyorlar! 2019-03-24 10:45:27   ANTEP – Öcalan üzerindeki tecridi protesto için yaşamına son veren Ayten Beçet’in babası Sabri Beçet, hükümetin ölümleri izlediğini belirterek, “Biz o kadar kardeşiz ki bir taziye evi dahi vermiyorlar. İşte bizim kardeşliğimiz bu kadardır” dedi.    PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecridi protesto etmek için Gebze Kapalı Cezaevinde yaşamına son veren Ayten Beçet’in (24) cenazesi İstanbul’dan polis tarafından kaçırılarak, gece geç saatlerde Antep’te toprağa verildi. Yaklaşık 20 akrabasının dışında kimsenin cenaze törenine katılmasına izin verilmezken, aile evi ve mezarlık abluka altına alındı. Bu sürede yaşadıklarını anlatan baba Sabri Beçet, "tam bir eziyet" dedi. Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuşan baba Sabri Beçet, cenazesine çok zor yetiştiğini belirtti.    Açlık grevi ve yaşanan ölümlerin hükümet tarafından görmezden gelindiğini vurgulayan Beçet, “Biz hükümete ne desek boştur. Bu mücadele 40 yıldır sürüyor. 40 yıldır biz bugün söylediğimiz şeyleri tekrarlıyoruz. Ancak hükümetler halkın taleplerine kulak tıkadığı için biz bugün bu hallere düştük. Bugüne kadar sesimiz duyulsaydı. Böyle bir sonuçla karşı karşıya kalmazdık” diye konuştu.    ‘AMAÇLARI BİZDEN HABERSİZ GÖMMEKTİ’   Sabah işten geldikten sonra Tatvan’dan Ayten’in eski bir cezaevi arkadaşının kendisini aradığını anlatan Beçet, ağlayarak bir şey demeden telefonu kapattığını söyledi. Daha sonra komşuların yayılan haber üzerine eve geldiğini belirten baba Beçet, “Biz de haberlerden öğrendik. İstanbul’dan beni arayarak ‘Senin kızın bizde. Hastanede morgda sizi bekliyor. Gelip alacaksınız’ dediler. Biz de bu telefon üzerine arabayla İstanbul’a doğru yola çıktık. Biz Ankara’ya yetişince Antep Emniyet Müdürlüğü'nden bizi aradılar. Bana ‘Cenazeyi size vermezler. Cenaze bizde, savcılık emriyle uçağa bindirip Antep’e gönderecekler. Yetişemezsiniz cenaze gider’ dediler. Benden havalimanına gidip imza atmamı istediler. Onların amaçları bizden habersiz götürüp gömmekti. Ankara’dan hemen geri döndük. Yol boyunca sürekli peşimizdelerdi. Antep’e yetişince bizi zorla mezarlığa götürdüler. Gece emniyet ve jandarma tüm güçlerini bizim cenazemiz için kullandı. Bire bir öz akrabalarını da cenazenin defin işlemine katılmasına izin vermediler. Kendi başımıza defnettik” diye belirtti.    ‘TÜM HALKLAR BU SESİ DUYMALI’   Devletin gün boyunca kendilerine sürekli zorluk çıkardığına dikkat çeken Beçet, şöyle devam etti: “İstanbul’da da Antep’te de cenazemize sahip çıkamadık. Devlet bugün tüm güçlerini kullanarak bizleri oyaladı. Hâlbuki yapılacak olan cenazenin hiç kimseye zararı dokunmazdı. Cezaevlerindeki açlık grevlerinden yükselen sesin herkesçe duyulması gerekiyor. Tek Kürt halkı değil bütün halklar bu sesi duyulmalıdır. Yeter artık bu soruna bir el uzatsınlar. Tüm dünyaya söylüyorum. Yüreklerde yanan bu ateşe bir çare bulsunlar. Vicdanı, merhameti olan herkes bu yaşananlara ses çıkarmalıdır.”   ‘ONLARIN CİĞERİ HİÇ YANDI MI?’   Bu topraklara barışın gelmesi için hükümet yetkililerinin çaba harcaması gerektiğini hatırlatan Beçet, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu işin Kürt’ü Türk’ü yok. Barış herkes lazımdır. Sırf dün cenazemiz için en az 2 bin polis jandarma ayaktaydı. Onlar da rahatsız biz de. Hükümet kendi evinde oturuyor. Çocuklarımızın ölümünü izliyor. Buna bir el uzatılsın. Bir çare bulunsun. Açlık grevleri ve yaşanan ölümler hükümet tarafından görmezden geliniyor. Bizim çocuklarımızın ölümü görmüyorlar. Hele bir de kendi çocuklarına bir şey olsun. O zaman iş değişir tabii. Kendilerinin ciğerleri bizimkinin yandığı gibi hiç yandı mı? Hiç çocukları gözlerinin önünden ayrıldı mı? Bunu bir düşünsünler.”   ‘O KADAR KARDEŞİZ Kİ BİZE TAZİYE EVİ DAHİ VERMİYORLAR’   AKP’li Şahinbey Belediyesi’nin taziye evini kullandırtmadığını kaydeden baba Beçet, sözlerini şöyle tamamladı: “Biz de taziyemizi kendi evimizin önünde kuracağız. Biz o kadar kardeşiz ki bir taziye evi dahi vermiyorlar. İşte bizim kardeşliğimiz bu kadardır. Ben Kürtler ile Türkler arasında ben herhangi bir kardeşlik göremiyorum. Hepsi yalandır. Bugün çıkmış meydanlarda oy toplamak için sürekli ‘Kürt kardeşim’ diyor. Kürt senin kardeşin falan değil sen Kürt’ü düşmanın gibi görüyorsun. Bugün biz kardeş olsaydık. Bize yapılanlar böyle mi olurdu? Bizi terörist ilan ediyorsun. Diğer taraftan oy için ‘Kardeşim’ diyorsun. Böyle bir mantık yok. Hem beni terörist ilan et hem de ‘kardeşim’ de. Bir taraftan oyumu al diğer taraftan beni öldür. Kürt halkına yalvarıyorum. Kürtler aklını başına toplasın. Bu gerçekleri görsünler. Bu taziye çadırı bugün benim evimin önünde kurulacaksa yarın da başkalarının evinin önünde kurulacak. Kürt halkı kendine sahip çıkmadığı sürece bu durumları daha çok yaşarız. Başkalarının gölgesi altında yaşadığımız yeter, biz bize yeteriz.”