Beybahçe Katliamı’nda karar: Hakikate ulaşılmadı 2019-03-14 18:11:30   KAYSERİ  – Antep'te 40'ı çocuk 56 kişinin katledildiği DAİŞ'in canlı bomba saldırısına ilişkin açılan davada, saldırganın kimliği ve ihmali bulunanları sorgulamayan mahkeme eldeki sanıkları cezalandırarak dosyayı kapattı. Mağdur ailelerin avukatları, gelinen aşamada hakikatte ulaşılmadığını vurguladı.    Antep’in merkez Şahinbey ilçesine bağlı Beybahçe mahallesinde 20 Ağustos 2016 tarihinde DAİŞ’in Kürt bir ailenin düğününe yönelik canlı bomba saldırısı sonucu 40 çocuk 56 kişinin ölmesi ve ardından düzenlenen operasyonda yine canlı bombayla 3 polisin öldürülmesine ilişkin açılan dava Kayseri 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde 7’nci duruşmada karara bağlandı. Sanıkların yoğunluğu ve güvenlik önlemleri nedeniyle 250 kişilik Konferans Salonu’nda görülen davada tutuklu sanıklar Mehmet Ş.E., Enes Ç., Suriyeli Abdurrahman A., Ali Ç., Mehmet Ç., Ahmet K., Hacı P., Hasan U., Mehmet K., Yunus S. hazır edilirken, çocuk Nuri Çalıkuşu ile hastalığı gerekçesiyle ara duruşmada tahliye edilen Fadile Cabael duruşmaya katılmadı.   Duruşmaya patlamada yakınlarını kaybeden ailelerin birçoğu izleyici olarak katılırken, müşteki vekilleri avukat Berivan Özpolat, Adnan Erol, Eylem Sarıoğlu, Alaattin Arslan, Yakup Koca ve Dilan Coşkun hazır bulundu. Duruşmayı Diyarbakır ve Antep Barosu’nun gönderdiği temsilcilerin yanı sıra Halkların Demokratik Partisi (HDP) Antep Milletvekili Mahmut Toğrul da takip etti.    Kapalı görülen ve basın mensuplarının alınmadığı davada, iddia makamı önceki duruşmada tutuklu yargılanan 10 sanığa 1’er kez "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme", 59’ar kez de "kasten adam öldürme" suçlarından toplam 60’ar kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla "adam öldürmeye teşebbüs",  "tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme" ve "DEAŞ silahlı terör örgütü üyeliği" suçlarından cezası istemişti. Savcı, önceki mütalaasına hiçbir ekleme yapmayacağını beyan etti.    İddia makamının ardından Antep Barosu adına katılma talebinde bulunan Avukat Derya Çiçek’in talebi reddedildi.   2 yıldan beridir süren duruşmaya bir hafta önce katılma talebinde bulunduğu öğrenilen Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın avukatı, söz alarak sanıkların en ağır şekilde cezalandırılmasını talep etti.    Avukat Yakup Koca ise, duruşmanın SEGBİS yoluyla kayda alınmasını talep etti. Ancak mahkeme heyeti teknik aksaklıkları neden göstererek duruşmanın kayda alınamayacağını söyledi.     ‘ADLİ MAKAMLAR ÖZENSİZ VE DİKKATSİZDİ’   Duruşmada ilk sözü alan avukat Berivan Özpolat, soruşturma aşamasında adli makamların gerekli özen ve dikkatle çalışmadığına değindi. Antep Cumhuriyet Başsavcılığı'nın büyük ihmalinin ve sorumsuzluğunun olduğunu vurgulayan Özpolat, “Biz gerçeğin ve hakikatin ortaya çıkarılması adına daha önce heyetiniz tarafından reddedilen tüm taleplerimizi yineliyoruz. Bu taleplerin kabul edilmesini istiyoruz. Verdiğimiz talepler kovuşturma aşamasının sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve maddi hakikatin ortaya çıkarılmasına yöneliktir” dedi.    Oturarak savunma yapmak isteyen avukatlara baskı yapan mahkeme başkanı, avukatların ayakta konuşmasını istedi.    ERDOĞAN'IN TANIKLIĞI İSTENDİ   Müşteki avukatlarından Özpolat, patlamanın ardından yaptığı konuşmalarda patlamaya ilişkin önemli bilgiler paylaşmasını neden göstererek AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın tanık olarak dinlemesini istedi.    ‘EN AĞIR CEZA DAHİ ADALETİ SAGLAMAYACAK’   Özpolat’ın ardından konuşan avukat Eylem Sarıoğlu da, “Biz elde ki sanıkların cezalandırılmasını değil, gerçeğin, hakikatin ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Gelinen noktada hakikate ulaşabilmiş değiliz. Sanıklara en ağır cezayı verseniz dahi, adalet sağlanmayacaktır. Gerçek sorumluların yargı önüne çıkarılması gerekiyor. Ancak gerçek failler adalet karşısına çıkarılırsa adaletten söz edebiliriz” dedi.   HÂKİMİN DERDİ ‘AYAKTA’ SAVUNMA   Mahkeme başkanının ayakta savunma yapma baskısına karşın oturarak savunma yapmak isteyen avukat Adnan Erol’a mahkeme başkanı oturarak savunma yapması durumunda beyan için söz vermeyeceğini söyledi. Erol ise, uzun bir savunma yapacağı için ayakta savunma yapması durumunda enerji kaybı yaşayabileceğinden dolayı oturarak savunma yapma isteğini yineledi. Mahkeme heyetinin, Erol’a beyan için söz hakkı verilmemesine karar vermesi üzerine Erol’da mağdur aileleri için ayakta beyan vermeyi kabul ederek tekrar söz aldı.    ‘EN KİLİT İSİM NEDEN TAHLİYE EDİLDİ?’   Verilen kısa aranın ardından tekrar başlayan duruşmada, Erol sanıkların dosya kapsamındaki durumlarına teker teker değindi. Huzurdaki sanıkların bu suçun failleri olduğu, ancak başkaca sanıkların bu dosyadan kaçırılmaya çalışıldığını aktaran Erol, “Bu dosyanın en kilit ismi olan Fadile Cabael neden tahliye edildi? Cabael’in ciddi bir sağlık problemi olmamasına rağmen tahliye edilmiş olmasının mahkeme heyeti tarafından hukuki bir açıklaması halen yapılmadı. Müebbet hapis cezasıyla yargılanan Cabael’in serbest bırakılmasından sonra iki duruşmaya da gelmemesine ilişkin yaptığımız itirazlar heyet tarafından göz ardı edildi. Adeta göz göre göre Cabael yargılamadan kaçırıldı” ifadelerini kullandı.   ‘SAĞLIK RAPORU NEREDE?’   Erol’un savunmasından sonra konuşan avukat Yakup Koca ise, sanıkların verdiği savunmaların dosya kapsamına uymasının mümkün olmadığını ifade etti. Fadile Cabael’in tahliye edilmesine neden gösterilen sağlık raporunun ortada olmadığını vurgulayan Koca, “Fadile Cabael neye göre bırakıldı. Cabael’in sağlık raporu nerede?” diye sordu.     SANIK AVUKATI: DOSYANIN ASIL FAİLLERİ KORUNUYOR   Avukat beyanlarının ardından verilen aranın bitmesiyle, sanık savunmalarına geçildi. İlk konuşan sanık Mehmet Şahin Erğan, örgüt içerisinde faaliyet yürütmediğini ve dosya kapsamında yer alan suçları işlemediğini ileri sürerek beraatını istedi. Erğan’ın beyanının ardından söz alan avukatı Müslüm Doğan ise, “Bu dosyanın asıl failleri korunuyor. Bu dosyanın üstü kapatılmaya çalışılıyor. Müvekkilim en fazla IŞİD üyesi olabilir. Müvekkilimin suçu işlediğine dair dosyada somut delil yok” diye savundu.   BEKLENEN KARAR   Sanık beyanlarının ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, çocuk Hamza Çalıkuşu’nun ve Fadile Cabael’in tüm suçlardan beraatına, Abdurrahman El Naccar’a anayasayı ihlalden müebbet hapis cezası, Enes Karataş’a örgüt üyeliği suçundan 9 yıl hapis cezası, Mehmet Karakurt’a Anayasayı ihlalden müebbet, adam öldürmekten 56 kez ağırlaştırılmış müebbet, adam yaralamadan 44 kez 18 yıl hapis cezası ile 43 kez 18 yıl hapis cezası, silahlı terör örgütüne üye olmaktan 9 yıl ve patlayıcı madde bulundurmak ve kullanmaktan16 yıl 10 ay 15 gün hapis ve 67 bin 500 adli para cezasına, Mehmet Şahin Erğan, Mehmet Çalıkuşu, Hasan Uzan, Hacı Polat, Ahmet Köşgeroğlu, ve Ali Çalıkuşu’na anayasayı ihlalden müebbet, adam öldürmekten 56 kez ağırlaştırılmış müebbet, adam yaralamamdan 44 kez 18 yıl ile 43 kez 18 yıl hapis cezası, patlayıcı madde bulundurmak ve kullanmaktan 16 yıl 10 ay 15 gün hapis ve 67 bin 500 lira adli para cezasıyla cezalandırılmalarına karar verdi.   KARARA TEPKİ    Duruşmanın ardından milletvekili Mahmut Toğrul, dosya avukatları Bahri Oğuz, Berivan Özpolat, Adnan Erol’un yanı sıra patlamada yakınlarını kaybeden aileler, adliyenin önünde çıkan karara tepki gösterdi. Patlamada rol alan figüranların cezalandırıldığını ancak başroldekilere ceza verilmediğini aktaran Toğrul, “Bu patlamanın gerçekleşmesinde ihmali olan kamu görevlilerine ceza verilmedi” dedi.    ‘BAŞROLÜNDE OLANLAR CEZASIZ KALDI’   Katliamının Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gerçekleştirilen en kanlı katliamlardan biri olduğunu vurgulayan Toğrul, patlamanın ardından ilk önce delillerin karartıldığını ve olay yerinin alelacele belediye tarafından temizlendiğini belirtti. Antep’te görülebilecek olan davanın Kayseri’ye taşınmasıyla ailelerin acısının üzerine zahmette eklendiğini ifade eden Toğrul, şöyle konuştu: “Patlamalar bir silsile olarak geldi. Öncelikle Mersin ve Adana il binalarımız bombalandı. Arkasından 5 Haziran 2015 tarihinde İstasyon Meydanı'nda partimizin mitingi bombalandı. Suruç’ta gençler can verdi. Devamında barış isteyen emekçilere yönelikte büyük bir saldırı gerçekleştirildi. Nihayetinde 20 Ağustos 2016 tarihinde de Beybahçe'de 40’ı çocuk 56 can hayatını kaybetti. Biz mahkemeye baktığımızda mahkeme bu olaylar arasında ki çok açık olan bağlantıyı görmek istemedi. Olayın planlayıcıları ve arkasında ki güçler açığa çıkarılmadı. Açığa çıkarılmayan bir diğer önemli yönde İlhami Bali, Yunus Durmaz ve Kadir Cabael bu olayların baş aktörleriydi. Bu kişilerin canlı yakalanması gerekirken maalesef sağ yakalanmayarak gerçeklerin ortaya çıkması engellendi. Bugün duruşmada bu olay rol alan figüranlar ceza aldılar. Ancak olayın asıl başrolünde olanlar cezasız kaldı. Başrolde olanlardan birisi Antep emiri Kadir Cabael’in eşi Fadile Cabael beraat etti.”   ‘FAİLLER ARKA PLANDA BIRAKILDILAR’   Katliamın gerçekleştiği andan itibaren savcılığın delilleri adeta sakladığını ifade eden avukat Berivan Özpolat ise, dosyadaki mevcut durumun ve delillerin yeterli dikkatle değerlendirilmediğini belirterek, "Olay yerinden delillerin dikkatle ve detaylı bir şekilde toplamamıştır. Yargılamanın başından itibaren katılan ve mağdur vekilleri itinalı bir şekilde dosyadan uzaklaştırılmaya çalışıldılar. Bu kadar kapsamlı ve önemli bir dosyada kararın alelacele ele alınmış olması doğru olmadı. Onlarca tevsii tahkikat talebimiz makul bir gerekçe gösterilmeden reddedilerek yargılamanın bu şekilde kapatılması da kamu vicdanını rahatsız etti. Bu kararla gerçek failler arka planda bırakıldılar. Biz en başından itibaren bu dosyanın basit adli bir dosya olmadığını anlatmaya çalışıyorduk. Ancak bizi anlamadılar. Dosyada hakikate ulaşma noktasında en büyük engel tüm taleplerimizi reddeden mahkeme heyeti oldu” diye konuştu.