Barış Akademisyenine 'şehit ailesini ziyaret' cezası! 2019-02-12 20:44:10   İSTANBUL  - "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisini imzaladıkları için yargılanan 9 akademisyen hakim karşısına çıktı. Görülen duruşmalarda iki akademisyene 1 yıl 3 ay, bir akademisyene ise 1 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Mahkeme Gülsüm Güvenli'ye hapis cezasının yanı sıra "şehit ailesini ziyaret etme" yükümlülüğü getirdi. "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisini imzaladıkları için "örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla yargılanan 9 akademisyenin duruşmaları 3 ayrı mahkemede görüldü. İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 29 Mayıs Üniversitesi'nden Hilal Alkan Zeybek ve Bilgi Üniversitesi'nden Bülent Bilmez'in ikinci duruşması görüldü. İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Prof. Dr. Bülent Tanju'nun üçüncü duruşması, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nde de Boğaziçi Üniversitesi'nden araştırma görevlileri Şenay Çınar ile Zeynep Arıkan Yılmaz, Güzel Sanatlar Bölümü'nden Seramik Okutmanı Sakine Çil ile Yrd. Doç. Dr. Meltem Gürle'nin ikinci, İstanbul Üniversitesi'nden Hatice Kurtuluş Aydal'ın ve Galatasaray Üniversitesi'nden Gülsün Güvenli'nin dördüncü duruşmaları görüldü. İKİ DURUŞMA ERTELENDİ İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 29 Mayıs Üniversitesi'nden Hilal Alkan Zeybek ve Bilgi Üniversitesi'nden Bülent Bilmez'in ayrı ayrı duruşmaları görüldü. Zeybek, yurt dışında olduğu için duruşmaya katılmazken, Avukatı Benan Molu duruşma salonunda hazır bulundu. İlk duruşmada sanığın savunmasının istinabe yoluyla alınmasına karar veren mahkemenin gerekli evrakları Adalet Bakanlığına gönderdiği fakat Adalet Bakanlığının henüz cevap vermediği anlaşıldı. Zeybek'in avukatı Molu'nun istinabe cevabının beklenmesini talep etmesi üzerine duruşma yurt dışı istinabe süresi dikkate alınarak 22 Ekim 2019'a ertelendi. Bilgi Üniversitesi'nden Bülent Bilmez'in ikinci duruşmasına yurtdışında bulunan Bilmez katılamadı. Bilmez'in avukatı Sennur Baybuğa duruşmada hazır bulundu. Adalet Bakanlığı'nın istinabe evraklarına henüz cevap vermemesinden dolayı mahkeme duruşmayı 22 Ekim 2019 tarihine ertelendi. 1 YIL 3 AY CEZA VERDİ İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi'nde de emekli mimarlık tarihçisi Prof. Dr. Bülent Tanju'nun yargılandığı davanın karar duruşması görüldü. Duruşmada Bülent Tanju ve avukatı Tora Pekin hazır bulundu. Tanju ve Pekin son savunmalarını mahkemeye yazılı olarak sundu. Savcı, 8 Kasım 2018'de verdiği esas hakkındaki mütalaayı tekrar etti. Son sözü sorulan Tanju, bildiriyi şiddet karşıtı olduğu için imzaladığını ve suçlamaları kabul etmediğini söyledi. Aranın ardından hükmünü açıklayan mahkeme "Örgüt propagandası yapmak" suçlamasıyla Tanju'ya bir yıl altı ay hapis cezası verdi. Ceza daha sonra 1 yıl 3 aya indirildi. Mahkeme hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi. İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nde de 6 akademisyenin duruşması görüldü. Günün ilk duruşmasında Boğaziçi Üniversitesi'nden araştırma görevlisi Şenay Çınar hakim karşısına çıktı. Çınar ve avukatı İyanet Aksu duruşma salonunda hazır bulundu. Savunma yapan Çınar bir edebiyatçı olarak bildiride barış dili kullanıldığını söyledi. Bir akademisyen ve insan olarak, çatışmamazlık günlerine geri dönülmesi için bildiriyi imzaladığını belirten Çınar beraatını talep etti. Savcının mütalaa vermesinin ardından Çınar son savunmasını yapmak üzere süre talebinde bulundu. Duruşma 13 Haziran gününe ertelendi. İKİ ADAMİSYEN DURUŞMAYA KATILAMADI Zeynep Arıkan Yılmaz ve Meltem Gürle yurtdışında olmalarından dolayı duruşmaya katılamadılar. Yılmaz ve Gürle'nin avukatı İyanet Aksu savunma için süre talebinde bulundu. Mahkeme heyeti son savunma için süre verilmesini, bir sonraki duruşmada mütalaadan sonra son savunmaları alacağını söyledi. Günün dördüncü duruşmasında Sakine Çil hazır bulundu fakat avukatı şehir dışında olduğundan dolayı duruşmaya katılamadı. Avukatı olmadan savunma yapmak istemediğini belirten Sakine Çil savunma için ek süre talep etti. Mahkeme heyeti Çil'in savunma yapması için duruşmayı 26 Şubat gününe erteledi. İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen bir diğer duruşma da İstanbul Üniversitesinden Hatice Kurtuluş Aydal'ın duruşması oldu. Esas hakkında son savunmasını yapan Kurtuluş-Aydal şu ifadeleri kullandı: "40 senedir politik bir insanım ben ve yaklaşık 30 senedir de akademisyen ve sosyal bilimciyim. Ben bu güne kadar şiddete karşı mücadele etmiş bir insanım. Şiddeti savunmam mümkün değil. Ama esas hakkında mütalaada şiddeti savunan bir sanık konumunda olmak gerçekten çok üzücü. Çok haksızlık edildiğini düşündüm hepimize, bana. Ben aile içi şiddetten tutun da okul içi şiddet, çocuklara şiddet, yaşlılara şiddet, politik şiddet ve teröre karşı çıkmış bir insanım ve bütün hayatımı taraşsanız bunun dışında bir tek şey bulamazsınız. Suçlu olduğuma inanmıyorum. Metnin hukuki açıdan suç teşkil ettiğine inanmıyorum." Beraatını talep eden Kurtuluş Aydal, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını istedi. Verilen aranın ardından kararını açıklayan mahkeme Aydal'a 1 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Mahkeme heyeti cezada indirime gitmezken hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi. MAHKEME'DEN 'ŞEHİT AİLESİNE' ZİYERET KARARI Günün son duruşmasında ise Galatasaray Üniversitesi'nden Gülsün Güvenli hakim karşısına çıktı. Esas hakkında son savunmasını yapan Güvenli, suçlu olduğunu düşünmediğini ve Anayasal hakkı olan ifade özgürlüğünü kullandığını söyledi. Hakimin "Pişman mısın?" sorusu üzerine Güvenli, "Pişman olmak için suç kastının olması gerekir. Ortada bir suç yok" diye yanıt verdi. Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti Güvenli'ye 1 yıl 3 ay hapis cezası verdi. Mahkeme hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi. Mahkeme ayrıca bu davada daha önce örneğine rastlanmayan bir kadar daha verdi. Mahkeme Güvenli'nin beş yıl denetimli serbestlik süresine tabi tutulmasına karar verirken Güvenli'nin bir "şehit ailesini" ziyaret etmesi hükmünü getirdi. Kararda şöyle denildi: "5 Ağustos 2015 tarihinde Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde silahlı saldırı sonucu PKK tarafından şehit edilen komiser Ahmet Çamur'un eşi Gökçen Çamur ve ailesine başsağlığı ve taziye ziyaretinde bulunmakla yükümlü tutulmasına, kararın infazının takibinin Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğünce yerine getirilmesine karar verildi." Kararın açıklanmasının ardından Güvenli, "Onur duyarım. Ben bütün ölümlere karşıyım. Bildiriyi de bu amaçla imzaladım" dedi.