Eğitimin hali içler acısı 2019-01-18 15:14:20 HABER MERKEZİ – 2018-2019 eğitim ve öğretim yılının ilk yarı yılına dair değerlendirme raporlarını açıklayan Eğitim Sen şubeleri, bilimsellikten uzak biçimde dizayn edilen eğitim alanında toplumun dilsel ve dinsel olarak tekleştirilmeye çalışıldığını, idarecilerin yandaşlardan seçilip muhaliflerin elendiğini, eğitim yuvası olmaktan hızla uzaklaştırılan okulların içler acısı halde olduğunu kaydetti.   Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) şubeleri,  2018-2019 eğitim ve öğretim yılının ilk yarıyıl değerlendirmesine dair raporlarını açıkladı.   Diyarbakır’da Eğitim Sen Şubeleri tarafından hazırlanan rapor, düzenlenen basın toplantısı ile Şube Kadın Sekreteri Zeynep Kaya tarafından paylaşıldı. Cumhuriyet tarihi boyunca eğitim sisteminin sadece toplumu tekleştirme ve asimilasyon yönü geliştirilerek bilimsellik yönünün geri plana itildiğini söyleyen Kaya, ülkenin yönetime gelen her iktidarın kendine biat eden bir toplum yaratma telaşına girdiğini belirtti.    Kaya, “16 yıldan beri tek başına iktidarda olan AKP, 7 bakan değiştirmiş ve 7 bakan da bir önceki bakanın yaptığını eleştirerek sistemi yeni baştan dizayn sürecine girmişti. Bu değişikliler tesadüfi olmadığı, bilinçli bir program dahilinde yapıldığı şimdi daha net olarak ortaya çıkmıştır. AKP iktidarı özellikle eğitim sitemini bilimsellikten uzaklaştırarak kendine göre dizayn sürecine girdi ve iktidarına biat eden bir toplum yaratma telaşıyla ağır aksak giden eğitim sistemini daha da çözümsüz sorunlarla baş başa bıraktı” dedi.    ‘LİSTELERİ HAZIRLAYAN TUTUKLANDI’   Kaya, devamında şunları belirtti: “AKP iktidara geldiği günden 15 Temmuz 2016 yılına kadar FETÖ cemaatiyle birlikte ülkeyi yönetti. Özellikle bölgede gençlerin asimilasyonu için yurtlar, dershaneler, evler kurarak iktidarın politikalarını uyguladı. 15 Temmuz’da ülkede bir darbe girişimi yaşandı ve yüzlerce sivil hayatını kaybetti. 20 Temmuz’da OHAL ilan edildi ve hukuk rafa kaldırılarak ülke KHK’larla yönetilmeye başlandı. AKP, darbe girişimini bir lütuf olarak gördü ve bu lütfu sonuna kadar kullandı. Ülke genelinde milli eğitimde OHAL boyunca 41 bin 397 eğitim emekçisi ihraç edildi. Diyarbakır’da 144 Eğitim Sen üyesi öğretmen, memur ve akademisyen ihraç edildi. Darbelerin panzehiri ülkede demokrasiyi geliştirmek iken, tamamen anti demokratik ve hukuksuz uygulamalar devreye kondu. Şubat 2015 yılında dönemin başbakanı Davutoğlu tarafından yayınlanan bir genelge ile Vali Yardımcısı Remzi Kattaş’ın hazırlattırdığı listeler doğrultusunda 2016 yılında Diyarbakır’da 4900 eğitimci fişlenip açığa alındı. Bu listeyi hazırlayan Remzi Kattaş FETÖ soruşturması sonucunda görevinden alınıp tutuklanmıştır.”    KAYMAKAMIN EŞİ ŞUBE MÜDÜRÜ YAPILDI!   Dicle Üniversitesi’ndeki akademik kadroların ise yandaşlara peşkeş çekildiğini söyleyen Kaya, özellikle OHAL dönemiyle birlikte idareci atamalarının yandaş sendika vasıtasıyla yapılmaya devam edildiğini vurguladı. Kaya, ülke geneline ve Diyarbakır özeline baktıklarında her 10 idareciden 9’unun yandaş sendika üyesi olmasının aslında ülkenin içler acısı durumunu ortaya koyduğunu ifade etti.   “Diyarbakır’da Sur Kaymakamı’nın kendi eşini şube müdürü olarak görevlendirmesi tarafsızlık ve objektiflik ilkesine göre hareket etmesi gerekenlerin toplumu sürükledikleri yozlaşmanın  artık son noktası olmuştur” diyen Kaya, torpil ve liyakatsızlığın bu kadar hızla geliştiği bir yerde toplumun da hızla yozlaştığını, yapılan her türlü haksızlık ve hukuksuzluğun ise normalleştiğini kaydetti.   ‘400 BİN KİŞİ ATAMA BEKLİYOR’   Kaya, iktidara eleştirel, muhalif yaklaşıp, farklı kimlik ve mezheplerden olanların hukuksuz bir şekilde elendiğini, öğretmen atamalarının öğretmenlik meslek ilkelerine göre değil, iktidarın siyasal çizgisine göre belirlenmesinin önünün açıldığını da dile getirdi.   Kaya, “Bakanlığın resmi rakamlarına göre 137 bin öğretmen açığı bulunuyor, 78 bin civarı ücretli öğretmen çalıştırılıyor. Buna rağmen her yıl ortalama 20 bin öğretmen ataması yapılarak adeta geleceğimizin teminatı gençlerimiz ve aileleriyle dalga geçilmektedir. Eğitimde iş güvencesi olmadan çalışmanın süreklilik ve verimlilik açısından sorun olmasına rağmen iktidar kendi memurunu oluşturmak için sözleşmeli öğretmenlik kavramını getirmiştir. Sınav, mülakat, güvenlik soruşturması, sözleşme yenileme gibi şeyleri ortaya atarak eğitimde olması gereken her şeyin içini boşaltmıştır. Hatta artık iktidar ve çevresinden tanıdıkları olamayanların atamasının yapılmadığı ortaya çıkmıştır” dedi.    ANADİLSİZ EĞİTİM   Kaya, asimilasyon politikalarının ise tüm itirazlara rağmen sürdürüldüğünü vurguladı. Kaya, “Asimilasyon bir insanlık suçu olmasına rağmen, Türkiye’nin hemen hemen her bölgesinde cumhuriyet tarihi boyunca bu suç uygulanmıştır. Toplumsal farklılıkları sorun olarak gören zihniyet, bu farklılıkları ortadan kaldırmayı da kendine hak olarak görmüştür. Bütün politikaları farklılıkları yok etmek üzerine olmuştur, olmaya da devam etmektedir. Diyarbakır’da yüz binlerce öğrenci bir dönemi daha anadillerinde eğitim almadan bitirdiler. Bu politika kademeli olarak halkın anadilini kullanmasının önüne geçerek dilin yok edilmesini sağlamaktır” diye konuştu.   ‘TEK DİN, TEK MEZHEP’   Yine 2018 yılında MEB’in, eğitimde “tek din, tek mezhep” politikalarını arttırarak sürdürdüğüne dikkat çeken Kaya, şunları belirtti: “MEB’in merkezi olarak Diyanet İşleri Başkanlığı, yerellerde ise İl müftülükleri başta olmak üzere, büyük çoğunluğu dini cemaatlerin uzantısı olan kimi vakıf ve derneklerle çeşitli konu başlıkları altında imzalanan işbirliği protokolleri, okullarımızın dini grupların temel faaliyet alanları haline getirilmesine neden oldu. Eğitim sistemi, eğitim biliminin en temel ilkelerinden, laik-bilimsel eğitim anlayışından hızla uzaklaşırken, okullarda dinselleşmeye ve inanç istismarına dayanan uygulama ve faaliyetler kaygı verici boyuta ulaştı.”    EĞİTİM SEN’İN TALEPLERİ   Eğitim Sen olarak anadilde demokratik, laik, bilimsel ve kamusal eğitim istediklerini ifade eden Kaya, “Müfredatın çağa uygun hale getirilmesi gerici yoz cinsiyetçi söylemlerden ve uygulamalardan arındırılması. Kadrolaşmaya son verilip objektif kriterlere göre idareci atamaları yapılmalı. Sözleşmeli öğretmenlik atamalarından bir an önce vazgeçilip kadrolu ve güvenceli atamalar yapılmalı. Toplumsal vicdanı yaralayan ve yozlaştıran taciz, tecavüz ve şiddeti teşvik edici cezasızlık sisteminden bir an önce uzaklaşıp, ciddi yaptırımlar uygulanması. OHAL komisyonu lağvedilip ihraç edilen kamu emekçileri bir an önce görevlerine iade edilmelidir” dedi.   VAN    Eğitim Sen Van Şubesi  de, 2018-2019 eğitim-öğretim yılının ilk dönemini şube binasında düzenlediği toplantı ile değerlendirdi. Toplantıda açıklama yapan Şube Sekreteri Orhan Buran, 2018 yılında eğitim sisteminin iktidar eliyle uçuruma doğru sürüklediğini söyledi. 2018 yılında çocukların eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanması için hiçbir somut adımın atılmadığını belirten Buran,“Yoksul, emekçi ailelerin çocukları başta olmak üzere, kız çocukları, kırsal kesimde yaşayan çocuklar; eğitim hakkından eşit koşullarda ve parasız olarak yararlanamadı. Bölgesel, cinsel, sınıfsal eşitsizlikler, anadilinde eğitim gibi en temel sorunlar iktidarın çözmek bir yana daha da derinleştirdiği temel sorunlar olarak eğitim sisteminin öncelikli gündem maddeleri olmayı sürdürdü” dedi.    ‘DEMOKRATİK EĞİTİM HAKKI İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ'   Okullarda yaşanan yoğun dinselleşme ve eğitimi ticarileştirme uygulamalarıyla okulların eğitim yuvası olmaktan hızla uzaklaştırıldığını kaydeden Buran şu çağrıda bulundu: “Ayrım yapmaksızın herkesin eğitimin hakkından, eşit koşullarda parasız olarak yararlanması için mücadele etmek, kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim hakkını reddeden her türlü adım ve uygulamaya karşı mücadele etmek 2019 yılında da önceliğimiz olacaktır. Eğitim Sen olarak ülkenin ve çocuklarının geleceğinden endişen eden herkesi kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim hakkı için birlikte mücadeleye çağırıyoruz.”