DTK Eş Başkanı Öztürk: Leyla Güven tecridin kırılmasında kararlı 2019-01-16 09:19:35 DİYARBAKIR - PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın kardeşiyle görüştürülmesini değerlendiren DTK Eş Başkanı Berdan Öztürk, "Görüşme zaten Sayın Öcalan’ın yasal hakkıdır. Arkadaşlarımız bunun için değil tecridin kırılması için açlık grevi eylemleri başlattı. Amaç Kürt halkının iradesinin özgürleştirilmesidir" dedi. PKK Lideri Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridin kaldırılması istemiyle tutuklu bulunduğu Diyarbakır E Tipi Cezaevinde 70 gündür girdiği açlık grevini sürdüren DTK Eş Başkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in açlık grevinin 66'ncı gününde, 12 Ocak'ta PKK Lideri Abdullah Öcalan kardeşi Mehmet Öcalan ile görüştürüldü. Güven ve 228 tutuklunun görüşme sonrası açlık grevlerini sürdürme kararını ve görüşmeyle atılan adımın ne anlama geldiğini DTK Eş Başkanı Berdan Öztürk, Mezopotamya Ajansı'na (MA) değerlendirdi.   'TECRİT KÜRTLERİN İRADESİNE UYGULANIYOR'   PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın 1999 yılında Türkiye'ye getirilmesiyle tecridin başladığını kaydeden Öztürk, 5 Nisan 2015'te ise tecridin ağırlaştırıldığını söyledi. Öcalan'ın hükümlü bulunduğu İmralı Cezaevinde normal cezaevlerinden farklı bir sistem uygulandığını vurgulayan Öztürk, "Bu tecrit Sayın Öcalan şahsında uygulanmıyor. Herkes iyi biliyor ki tecrit Kürt halkının iradesine yöneliktir. Sayın Öcalan, Kürt halkının iradesini temsil ediyor. Bugün Kürt halkını iradesizleştirmek ve savaşı derinleştirmek isteyenler, tecridi ağırlaştırarak başladılar" diye konuştu.   Öcalan'ın avukatları, vasileri ve ailesiyle görüşmesinin anayasal bir hak olduğunu anımsatan Öztürk, tecridin Kürt halkıyla sınırlı olmadığını ve tüm Türkiye halklarının tecrit altında olduğunu belirtti.   'GÜVEN ÇÖZÜM YOLU İÇİN EYLEME BAŞLADI'   Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) 30 Ekim 2014'te yaptığı toplantıda “Çöktürme Planı”nı hayata geçirdiğini aktaran Öztürk, "MGK toplantısında alınan 'Çöktürme Planı' ilk olarak İmralı Adası'nda devreye konuldu. Kürt halkını bitirmeyi hedeflediler. Her taraftan Kürt halkına saldırmaya başladılar. Bugün bu boşa çıkarıldı. Eş Başkanımız Leyla Güven ve açlık grevindeki bütün tutsaklar bugün buna öncülük ediyorlar. Kürtler bitmedi, Kürtler iradesine sahip çıkıyor. Leyla Güven ve diğer arkadaşlarımız çözüm yolu, barış yolunun açılması için bu eyleme başladı" ifadelerini kullandı.   Türkiye'nin PKK Lideri Öcalan'ın barış rolünün farkında olduğuna işaret eden Öztürk, "Sayın Öcalan'ın sesi ne zaman duyulduysa, faşizm, ölüm yaşanmadı. Barış ve demokrasi sesi yankılanıyordu. Bugün bu ses kıstırılmak isteniyor. Amaçları budur. Açlık grevi eylemleri de tüm bunlar için, tecridin kaldırılması için başlatıldı. Artık tecrit kabul edilemez" dedi.   'GÖRÜŞMEYLE YENİ SÜREÇ HAVASI YARATILIYOR'   Öcalan'ın kardeşiyle görüştürülmesinin anayasal bir hak olduğunu anlatan Öztürk, "Amaçları, bir görüşme sağlandı, ondan sonra 2 yıl 3 yıl boyunca görüşme gerçekleştirmemesidir. Gitti, görüş, bitti. Hayır olmaz, burada kurnazlık yapılıyor. Yerel seçimler geliyor. Kürt halkında bir umut yaratarak, yeni bir sürecin başladığı havası yaratmak istiyorlar. Ancak böyle bir durum söz konusu değil" şeklinde konuştu.   'GÖRÜŞME SEÇİM ODAKLI POLİTİKADIR'   Açlık grevlerinin Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması istemiyle başlatıldığına dikkati çeken Öztürk, şunları söyledi: "Görüşme zaten Sayın Öcalan’ın yasal hakkıdır. Arkadaşlarımız bunun için eylem başlatmadı. Tecridin kırılması için açlık grevi eylemleri başlatıldı. Amaç Kürt halkının iradesinin özgürleştirilmesidir. Devlet burada ne yaptı; bir görüşme gerçekleşsin, bunu iki, üç yıl daha sürdürürüm politikası yürütmek istiyor. Bu seçim odaklı bir politikadır."   'LEYLA GÜVEN KARARLI'   Görüşme sonrası Güven'in "Tecrit kalkmadı, eylemimiz sürecek” yönündeki açıklamasına işaret eden Öztürk, "Leyla Güven ve diğer arkadaşlarımız tecridin kırılmasında kararlı. Leyla Güven'in açıklaması da kararlılığı bir kez daha gösterdi" dedi.   'EYLEMLER YAYILIYOR'   Güven'in açıklamasından sonra Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel ve HDP eski Milletvekili Selma Irmak'ın da açlık grevi eylemi başlattıklarını duyurduğunu hatırlatarak şu ifadeleri kullandı: "Leyla Güven'le birlikte 250'nin üstünde arkadaşımız açlık grevini sürdürüyor. Hewlêr'de, Strasbourg'ta, Galler'de de eylemler sürüyor. Eylemler yayılıyor. Bugün vicdan sahibi olan herkes, insan haklarını savunan, demokratım diyen kim varsa, bugün tecride karşı sesini yükseltmelidir. Yarın zindanlarda şehadet yaşanırsa, herkes dönüp vicdanına bakmalı. Arkadaşlarımızın talebi şeffaftır. Kendileri için bir şey istemedikleri gibi, talepleri gerçekleştirilebilecek taleplerdir. Bu Kürtlerin, Türkiye halklarının ve uluslararası bir sorundur."   'ŞEHADET YAŞANIRSA SORUMLU ONLARDIR'   Açlık grevinin 70'inci gününde olduğunun altını çizen Öztürk, Güven'in durumunun kritik aşamada olduğunu vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: "60 günden sonra tehlikeli bir aşamaya geliyor. Bugün çok büyük bir tehlike. Bu nedenle Türkiye halklarına ve dünya kamuoyuna çağrıda bulunuyoruz; bu sadece Kürt halkının sorunu değil, vicdan sahibi herkes harekete geçmelidir. Bir kez daha Kürt halkına, Türkiye halklarına, CPT’ye ve Avrupa Konseyi’ne çağrıda bulunuyoruz; bu kabul edilemez, bir arkadaşımızın şehadeti yaşanırsa, sorumlular onlardır."   'SESSİZLİK BİZİ BU GÜNLERE GETİRDİ'   Sessizliği eleştiren Öztürk, şunları dile getirdi: "2015 yılından bu yana bir karar alınmış ve bu karar ile Kürt halkına saldırılar oluyor. Cizre, Nusaybin ve Sur'da yaşanan büyük katliamlara karşı sessiz kalındı. Kimse ‘görmedim, duymadım’ diyemez. Bu sessizlik bizi bu günlere getirdi. Güçlü bir ses çıkarsaydık, bugün arkadaşlarımız bu eylemleri gerçekleştirmeyecekti. Tecritten söz edilmezdi. Bu saatten sonra sessiz kalınmamalı."    'CPT'NİN SESSİZLİĞİ UTANÇ TABLOSUDUR'   Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ni (AİHM) "İkiyüzlü" olmakla suçlayan Öztürk, "İnsan hakları prensipleri üzerine kurulu bu kurumlar, konu Sayın Öcalan olunca sessiz kalıyorlar. Kendileri ile çelişkili durumdalar. CPT’nin sessizliği utanç tablosudur. Bütün Avrupa devletlerinin ayıbıdır. Türkiye birçok sözleşmeye imza atmasına rağmen, gerekenleri yapmayınca müdahale edilmelidir. Bu yapılmıyorsa en büyük utançtır" diyerek tepki gösterdi.   'TECRİDE KARŞI SESSİZLİK BOZULMALI'   Öztürk, "Sayın Öcalan'ın fikirlerini savunun demiyoruz. Kim olursa olsun, hukuk ve insan hakları ayaklar altına alınıyor, buna karşı ses çıkarmalı. Her şeyden önce tecride karşı durmalı" çağrısında bulundu.   'TECRİDE KARŞI SESİMİZİ YÜKSELTELİM'   Öztürk, HDP tarafından tecrit ve açlık grevlerine dikkat çekmek amacıyla 19 Ocak'ta Diyarbakır’da, 3 Şubat'ta ise İstanbul'da düzenlenecek mitinglere ilişkin, "Tecrit kaldırılmadığı sürece, Sayın Öcalan barış fikirlerini dile getirmedikçe Türkiye halkları bunun bedelini ödeyecek. Tayip Erdoğan ve Devlet Bahçeli ödemiyor. İmralı'da başlayan saldırılar Kürt halkı üzerinde ve Türkiye halklarını da bir ateşin içine atmış durumda. Bu ateşten çıkmak için tecrit kaldırılmalı. Miting de tecridin kaldırılması talebiyle düzenleniyor. Halkımızda miting alanında tecride karşı sesini yükseltmelidir" çağrısı yaptı.    MA / Özgür Paksoy