KESK seçim tutumunu belirledi: Demokratik, özgürlükçü, ekolojik yerel yönetim 2019-01-11 11:53:47   ANKARA – Yerel seçimlere ilişkin tutumunu belirleyen KESK, demokratik, katılımcı, şeffaf, toplumsal cinsiyet eşitliğini esas alan, özgürlükçü ve ekolojik bir yerel yönetim anlayışının öncelikleri arasında olduğunu açıkladı.   Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 31 Mart yerel seçimlere ilişkin tutumunu, Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (TÜM BEL-SEN) genel merkezi toplantı salonunda yaptığı basın toplantısı ile açıkladı. Basın açıklamasına KESK’e bağlı sendikaların yöneticilerinin yanı sıra, KESK MYK üyeleri ile KESK Eşbaşkanları Mehmet Bozgeyik ve Aysun Gezen katıldı.   Açıklamayı yapan Bozgeyik, demokratik, katılımcı, şeffaf, toplumsal cinsiyet eşitliğini esas alan, özgürlükçü ve ekolojik bir yerel yönetim anlayışının öncelikleri arasında olduğunu kaydetti.   Parlamentoyu büyük oranda işlevsiz hale getiren AKP ve MHP iktidar bloğunun Mart 2019 yerel seçimlerinden galip gelerek, bir yandan tek adam rejimini her alanda kurumsallaştırmayı bir yandan da meşrutiyet sorunlarını gidermeyi hedeflediğini belirten Bozgeyik, seçim öncesinde siyasette, ekonomide ve yaşamın her alanında gerilim, kutuplaşma ve şiddetin giderek tırmandırıldığına dikkat çekti. Bozgeyik, “Bu seçim parlamentonun etkisiz ve göstermelik olarak varlığını koruduğu, padişahlık yetkileriyle donatılmış ‘yeni’ başkanlık sisteminin onaylanıp onaylanmadığının da referandumu olacaktır” dedi.   ‘SEÇİM HALKIN İRADESİNE SAHİP ÇIKMA MÜCADELESİDİR’   İktidarın kayyum politikasını halk iradesinin reddi ve gaspı üzerine kurduğunu söyleyen Bozgeyik, şöyle devam etti: “Tek adam rejiminin yereldeki izdüşümü olan kayyumlar eliyle halkın seçme ve seçilme hakkı elinden alınmıştır. Üstelik yapılacak seçim sonuçları ne olursa olsun yeniden kayyum atama tehdidi de en yetkili ağızdan sıklıkla ifade edilmektedir. Dolayısıyla önümüzdeki seçim aynı zamanda seçme ve seçilme hakkının gaspına karşı bu hakkın korunma ve halkın kendi iradesine sahip çıkma mücadelesidir.”   ‘SEÇİMLER DEMOKRATİKLEŞME MÜCADELESİNDE KATKI SAĞLAYACAK’   Doğrudan demokrasi ve katılımcı yönetim anlayışının yerelden başladığının altını çizen Bozgeyik, yine önümüzdeki yerel seçimlerin Türkiye’nin demokratikleşmesi mücadelesinde önemli katkıların olacağını belirterek, “Mahallelerden, semtlerden, köylerden başlayacak demokratik, eşit ve bir arada yaşam doğru bir yerel yönetim anlayışıyla mümkün ve kalıcı olacaktır.  Adil, eşitlikçi, laik, demokratik, şeffaf ve katılımcı yerel yönetim anlayışının hâkim kılınması makro sorunlarımızın çözüm zeminini de güçlendirecektir” diye konuştu.   Bozgeyik, son olarak konfederasyonlarının 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde ki tutumlarını şu şekilde sıraladı:   “*Karar alma ve denetleme mekanizmalarında gerçek katılımcılığı ve şeffaflığı gözeterek, yönetimleri halkın katılımına açan ve ‘geri çağırma’ ilkesini kabul eden,   *Demokratik ve katılımcı bir yerel yönetim anlayışının öncelikle il genel ve belediye meclislerinde karşılık bulması gerektiğine inanan, gereğini yerine getiren,    *Yerel yönetimleri birer şirket olarak değil, halka hizmet veren kurumlar olarak gören ve yerel hizmetlerin verilmesinde kar değil, toplumsal yararı esas alan,   *Yerel hizmetlerin sunumunda özelleştirme ve taşeronlaştırmaya karşı çıkan, Başta bütçe olmak üzere yerel yönetimlerin bütün plan ve uygulamalarını toplum merkezli, eşitlikçi ve demokratik bir biçimde hazırlamayı ve uygulamanın her aşamasında,  sokak, mahalle ve kent meclislerine şeffaf bir şekilde hesap vermeyi taahhüt eden,    *Üretimden tüketime kadar bütün toplumsal süreçlerin adil, eşit ve demokratik işleyişini savunan,    *Yerel yönetimleri, doğa insan yabancılaşmasının aşılmasının temel alanı olarak kabul edip, her düzeyde ‘tavizsiz’ bir şekilde ekolojik yerel yönetim anlayışını esas alan,     *Yerellerde yaşayan halkı evrensel kültür ve gelişmelerle buluşturmaya yönelik sosyal ve kültürel katılım projeleri oluşturmayı hedefleyen,    *Özgürlükçü bir yaklaşım üzerinden çok kültürlü, çok dilli ve çok kimlikli yaşamı birer zenginlik olarak görerek birlikte yaşamı temel alan, kamusal hizmetleri herkes tarafından ulaşılabilir, nitelikli, eşit, parasız ve anadilinde sunan;   *Yurttaşlar arasında sınıfsal konum, kan bağı, cinsiyet, cinsel yönelim, yaş, din veya inanca dayalı hiçbir ayrımcılığa izin vermeyerek; yerelleri eşitlik idealinin yaygınlaşma alanları olarak gören,    *Yaşlılar, engelliler, kadınlar, gençler ve çocukların toplumsal yaşama katılımını artırmaya yönelik ücretsiz sosyal ve kültürel tesisler ile kreşler, bakımevleri ve eğitim merkezleri oluşturmayı hedefleyen,   *Ulaşım, temiz su, alt yapı, ısınma, çöp vb. hizmetlerin halka doğrudan, sürekli, nitelikli ve ücretsiz ulaştırılmasını birincil görevi olarak gören,    *Kentsel dönüşüm vb. uygulamaları rant ve talan aracı olarak değil, değişik kültürlerden insanların beraber yaşayabilecekleri bir kent algısı üzerinden ele alan,   *Kentlerin toplumsal mülkiyeti olan kamusal alanları sermayenin değil, toplum ve halk yararına kullanan,   *Tüm yönetim düzeylerinde kadınların eşit temsiliyetini esas alan,   *Emekçilerin demokratik, ekonomik, sosyal ve özlük haklarına öncelik vererek çalışanları gözeten,   *Başta toplu sözleşme ve grev hakkı olmak üzere emekçilerin sendikal hak ve özgürlüklerini tanıyan,   *Demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla eksiksiz bir biçimde yaşama geçirilmesi gerektiğine inanan, yerel düzeyde bunun gereklerini yerine getiren, anlayış ve programların taşıyıcısı adaylara oy verilmesini savunmaktadır.”