‘Madde bağımlılığı için güçlü bir koordinasyon oluşturulmalı’ 2018-11-16 09:13:58 DİYARBAKIR - Zorunlu göç, çatışma, işsizlik ve gelecek kaygısının travmatize ettiği kesimlerde madde bağımlılığının yaygın olduğunu belirten akademisyen Mustafa Altıntop, "Sorumlu olan tüm kurumlar; şapkasını önüne koyup güçlü bir koordinasyon oluşturmalı” dedi.  Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç ile Mücadele Örgütü'nün (UNODC) 2017 verilerini kullanarak hazırladığı 2018 raporuna göre, dünya genelinde 250 milyona ulaşan uyuşturucu kullanıcısı sayısı, Türkiye'de de resmi rakamlara göre son 3 yılda yüzde 20 artarak 1.5 milyona kadar çıktı. İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre, geçen sene uyuşturucu nedeniyle 941 kişi hayatını kaybetti. Türkiye’de toplamda 100’e yakın faaliyet gösteren tedavi merkezlerinin çoğu kısa süreli ayakta tedavi hizmeti veriyor. “Uyuşturucu satıcısının ayağını kırmaya polis görevlidir" açıklaması yapan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun; vali, kaymakam ve belediye başkanlarına “Bu metruk binalar yıkılmalıdır. Bu konuda kanun, kural da dinlemeyin” talimatı, tablonun vahametini gözler önüne seriyor.   Madde bağımlılığına ilişkin çalışmalar yapan ve bu konuda mastır tezini hazırlayan Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler bölümündeki görevinden ihraç edilen akademisyen Mustafa Altıntop, madde bağımlılığı ve mücadele yöntemlerini değerlendirdi.    ‘SOSYAL BİR OLGU’    Altıntop, madde bağımlığının büyükşehirlerde daha yaygın olduğunu söyledi. Bağımlılığın büyükşehirlerde gelişmesinin, madde bağımlılığının sosyolojik temeline işaret ettiğinin altını çizen Altıntop, kentleşmenin getirdiği, kültürel çatışma, işsizlik gibi durumlara karşı mücadele edememenin getirdiği bir sonuç olduğunu vurguladı. Altıntop, “Mustarip olduğumuz herhangi sosyal bir sorunun tetikleyebileceği bir olgudur” dedi.   ‘GERÇEK DÜNYA AĞIR GELİYOR’    Mastır tezini de madde bağımlılığı üzerine yaptığını ifade eden Altıntop, yaptığı görüşmelerde yaşadığı bir anekdotu, “Görüştüğüm gençlerden biri, uyuşturucu kullanmasını ‘Yaşadığım dünya bana ağır geliyor, kendim için ideal dünyayı yaratmak zorundayım’ dedi. Kendi gerçek dünyası ağır geliyordu ona, ideal dünyasını yaratmak zorundaydı. Bu cümlelerin arkasında kendi gerçek dünyasında birçok engelle karşılaştığını görebiliyoruz. Çünkü bu bariyerler, aşabileceği bariyerler değildi” sözleriyle anlattı.    90’LI YILLAR TRAVMASI   Emniyet ve İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre, Kürt coğrafyasında Diyarbakır, Mardin ve Urfa’da uyuşturucu kullanımına ilişkin “kritik” iller arasında yer alıyor. Diyarbakır’da madde bağımlılığına karşı mücadele çalışması sırasında gözlemlerini aktaran Altıntop, Kürt coğrafyasında 90’lı yılların getirdiği zorunlu göçü hatırlatarak, “Kent dinamiğinde yaşanan bazı aksaklıklar, bazı toplumsal hareketler, politik çatışma dönemlerinde madde bağımlığının kullanım sıklığının arttırdığını görüyoruz. Diyarbakır’da 90’lı yıllarda özellikle travmatize olmuş insanlar olduklarını görüyoruz. Aynı zamanda burada yine bir sosyal sorundan mustarip olan işsizlik, aile içi çatışma yaşayan insanların da madde kullanımı eğiliminin yüksek olduğunu görüyoruz” diye konuştu.   ÇATIŞMALARDAN ÖNCE SUR’DAKİ DURUM   Diyarbakır’da madde kullanımın en yaygın olduğu ilçelerin başında Sur’un geldiğine işaret eden Altıntop, şöyle devam etti: “Madde kullananların birçoğunun aslında 90’lı yıllarda zorunlu göçe tabi tutulan insanlardır. Bu, dikkat çekici bir durum. Aslında yaşamış oldukları travmatik durumun onları madde kullanmaya ittiklerini gösteriyor. Bugün Sur’da yaşanan savaş öncesi durumda, Sur’da madde kullanımı minimize olmuş bir haldeydi. Belediye burada birtakım çalışmalar yapıyordu. Sivil toplum örgütleri daha açık şekilde bu konuya eğiliyordu. Sur’da birçok insanın evi yıkıldı, birkaç yıl sonra nerede, hangi şartlar altında yaşayacakları belli değil, insanların ciddi anlamda güvenlik endişeleri var. Orada madde bağımlılığıyla mücadele bağlamında herhangi bir çalışma da yok. Çünkü, silahların patladığı bir yerde çalışma yapılamaz.”    ‘KORUYUCU, ÖNLEYİCİ TEDBİRLER’   Madde bağımlılığının psikososyal nedenleri olduğunu dile getiren Altıntop, İçişleri Bakanı Soylu’nun “ayak kırma”, “metruk bina yıkma” çözümüne atıfta bulunarak, “Metruk binaları yıkabilirsiniz, madde kullanıcılarını hapsedebilirsiniz, ama bu sorunu sağlıklı bir şekilde çözmüş olduğunuzu göstermez, sorunu da çözmez. Yani madde ile iltisağı olan her bir kullanıcıyı kalkıp bir yere mahkum da edebiliriz. Ama bu şekilde madde kullanımı sorunu çözülecek mi? Madde bağımlılığıyla mücadelede en önemli nokta; koruyucu ve önleyici tedbirlerdir” ifadelerini kullandı.   PSİKOSOSYAL BOYUT   Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlıları Tedavi ve Araştırma Merkezi (AMATEM), Çocuk ve Ergen Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi’nin (ÇEMATEM) detoks merkezleri olarak kullanıldığını, ancak bunun yetersiz olduğuna dikkat çeken Altıntop, şöyle konuştu: “Yani maddenin muadillerine sadece ilaç vererek biz bu sorunu ortadan kaldırmıyoruz. Bu işin psikososyal bir boyutu var. Ben yapmış olduğum mastır tezinde, gençler; kendi tedavi süreçlerinin 3 ila 4 hafta arasında sürdüğünü dile getiriyor. Bu, 3 ila 4 hafta arasında çözülemeyecek kadar büyük bir sorun. Avrupa’da integratif tedavi dedikleri bir yöntem uyguluyorlar. Madde bağımlılığına bütünlükçü bir bakış açısı getiriyor bu yöntem. Ortalama tedavi süreci 3 ila 4 yıl sürüyor. Yani 3 ila 4 yıl gibi uzun bir sürede bile halledilmeyecek bir sorunu burada detoks merkezleri üzerinde çözmek mümkün değil. Hele güvenlik tedbirini artırarak halletme mantalitesi gayri bilimsel bir mantalite olarak çözüm alınmayacak bir metottur.”   ‘POLİTİKALAR GÖZDEN GEÇİRİLMELİ’   Bağımlılıkla mücadelede sivil toplum örgütlerinin işin içine katılarak kurumlar arası bütünlüklü bir politikanın oluşturulması gerektiğini kaydeden Altıntop, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun için de derinlemesine bir bakış açısı gerekiyor. Öncelikle, insanlar neden bunu ekiyor? Burada, tarım politikasının gözden geçirilmesi gerekiyor. İkincisi insanlar bunun satışını nasıl yapıyor? Güvenlik politikasının eleştirilmesi gerekiyor. Üçüncü olarak, kullanım yaşına baktığımız zaman 13, 14, 15 yaşları, okul çağı dönemi öne çıkıyor. Okullarımızda, bununla mücadele etmek adına nasıl çalışmalar yapıyoruz? Bunu sorgulamamız gerekiyor. Dolayısıyla, ortadan kaldırmakla ilgili bir irade varsa, sorumlu olan tüm kurumların; hatta sivil toplum örgütlerinin bile şapkasını önüne koyup güçlü bir koordinasyon oluşturmalı.”   Madde kullanımı sorununun multidisipliner bir ekip çalışmasını gerektirecek bir alan olduğunu ifade eden Altıntop, madde bağımlılığıyla mücadelenin uzun erimli, zaman, sabır ve çok ciddi bir motivasyon gerektirdiğini söyledi.