‘Güven'in açlık grevi İmralı tecridine karşı çığlıktır’ 2018-11-16 09:10:41 İZMİR - 1995 yılında 100 tutuklu ile birlikte 47 gün açlık grevinde kalan HDP MYK Üyesi Mahfuz Güleryüz, DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in başlattığı açlık grevi talebinin açık ve net olduğunu belirterek, “Leyla Güven’in açlık grevi, İmralı tecridine ve toplumdaki sessizliğe karşı adeta bir çığlık olarak ortaya çıktı” dedi.  Türkiye'de yaşanan hukuksuzluklara dikkat çekmek amacıyla 1995 yılında Buca Cezaevi’nde 47 gün açlık grevinde kalan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Mahfuz Güleryüz, tutuklu Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in açlık grevi eylemini değerlendirdi.    ‘GELECEĞE DAİR KAYGILAR TAŞIYORDUK’    100 tutuklu ile birlikte 47 gün açlık grevinde kaldıklarını belirten Güleryüz, “Biz açlık grevine girerken ülkenin siyasal durumuna karşı; barış, kardeşlik, eşitlik ve hukukun tesis edilmesi taleplerinde bulunuyorduk. Ülkenin geleceğine dair kaygılar taşıyorduk. Bugün Leyla vekilimizin başlatmış olduğu açık grevi benzer içeriktedir. Ülkede çocukların gelecekte ölmemesi ve kaos sürecinin bitmesi için  geliştirilmiş bir eylemselliktir” dedi.    ‘GÜVEN’İN TALEBİ AÇIK VE NETTİR’   HDP’li vekillerin tutuklanmasını “Kürt halkına vurulmuş bir darbe” sözleriyle yorumlayan Güleryüz, demokratik siyaset kanallarının doğru değerlendirmesi durumunda Güven’in cezaevinden şimdiye kadar çıkarılabileceğine vurgu yaptı. Güven’in açlık grevinin amacının çok kapsamlı olduğunu söyleyen Güleryüz, şöyle devam etti: “Leyla vekilimizin açlık grevi, tutukluluk koşullarına dair yapılmış olan bir itiraz değildir. Kamuoyu tarafından bu tarz değerlendirilmelerin yapıldığına tanık oluyoruz. Meselenin tümüyle bundan bağımsız ele alınması gerekiyor. Leyla vekil, bugün tahliye edilse dahi açlık grevine devam edeceğini düşünüyorum. Açlık grevinin talebi, çok açık ve nettir. Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın üzerinde yıllardır devam eden hukuksuz ve insanlık dışı tecridin kaldırılmasına dönüktür. ‘Bu süreçte doğrumu? Zamanlaması uygun mu?’ diye sorular soruluyor. Barış ve müzakere masasının hemen devrilmesinden sonra Sayın Öcalan üzerinde yıllardır hukuksuz ve insanlık dışı tecrit yoğunlaştırıldı. Kürt halkı, tecridin son bulması için çeşitli girişimlerde bulunsa da bugüne kadar bir çözüme ulaşmış değil. Yapılan değerlendirmelerimizde İmralı’da başlayan tecrit, çözümsüzlüğün üzerine kurulan bir politikadır. Ortadoğu çözümsüzlüğü, Türkiye’deki kaos ve krizin derinleşmesinin esas nedenlerinden biri Sayın Öcalan üzerindeki tecrittir. Zamana ve şartlara bakmaksızın bu meselenin bir an önce temel politika haline getirilip çözüm iradesi olarak ortaya çıkarılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.    'ÇÖZÜME DAİR ATILMIŞ BİR ADIMDIR'   “Leyla Güven’in açlık grevi, İmralı tecridine ve toplumdaki sessizliğe karşı adeta bir çığlık olarak ortaya çıktı” diyen Güleryüz, eylemi, “Türkiye’deki çözüme dair atılmış bir adım” şeklinde değerlendirdi.    Güleryüz, “Bu anlamda Leyla Güven'in eylemi, toplum ve tüm demokratik kitleler tarafından çok güçlü bir şekilde sahiplenilmeli. Tecridi ancak birlikte kırabilir ve çözümsüzlük sürecini aşabiliriz” diye konuştu.