İddianamede DAİŞ'lilerin yaptıkları bir bir anlatıldıBek: Neden cinayetler IŞİD eylemi olarak ele alınmıyor 2018-11-15 09:09:16 ADANA - Yusuf Güldiren'in öldürülmesine ilişkin hazırlanan iddianamede, DAİŞ'lilerin Kobanê eylemlerini nasıl provoke ettiği gözler önüne serildi. Avukat Tugay Bek, "Bunca bilgi ve verilere rağmen neden bu cinayetler IŞİD eylemi olarak ele alınmıyor" diye sordu. Adana'da Kobanê eylemleri sırasında Allah'a küfrettiği iddia edilerek DAİŞ'liler tarafından öldürülen Yusuf Güldiren cinayetine ilişkin 2015'te Adana Cumhuriyet Savcısı Mehmet Gündüz tarafından DAİŞ'li Servet Koç ve Taner Güler ile ilgili iddianame hazırlanmıştı. İddianameyi kabul eden Adana 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nce Koç hakkında “kasten öldürme” iddiasıyla müebbet ve iki kez "tehdit suçunu işlemek" gerekçesiyle ise 4 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası; Koç’un kaçmasına yardım eden Taner Güler hakkında ise, “suçluyu kayırma”  iddiasıyla 6 aydan 5 yıla kadar hapisle cezalandırılma talebiyle dava açmıştı. Davada Koç hakkında bulunan yakalama kararı sürüyor. DAİŞ'lilerin Adana'da Kobanê dayanışma eylemlerini nasıl provoke ettiği de iddianamede yer aldı.    İddianamede yer alan 2014/Cin-54 Nolu Fezlekede; polis bazı DAİŞ'lilerin beyanları üzerinden Ercan Güler, Talip Güler, Taner Güler, Cumali Güler ve Servet Koç'la ilgili yaptıkları çalışmalara yer verdi.    MİNİBÜSÜ OTO KAPORTAYA GÖTÜRDÜ   Fezlekede Ercan Güler'in Fevzipaşa, Ova ve Bahçeşehir mahallerinde evi olup, Furkan Tantuni isimli işyerini işlettiğ, Kobanê dayanışma eylemleri sırasında Bahçeşehir ve Fevzipaşa mahallesinde akşamları toplanarak siyah giydiği, yüzüne maske taktığı, sakalını kestirdiği ve elinde av tüfeğini alıp olayları organize ettiğine yer verilerek, "10 Ekim 2014 günü saat 21.15 sıralarında Yusuf Güldiren yaralandıktan ve olayı haber aldıktan hemen sonra Fevzipaşa Mahallesi'ne 01 DAG 60 plakalı beyaz renkli Volkswagen Cady ile ayrıldığı ve Bahçeşehir Mahallesi'ndeki ikametine gittiği, daha sonra Fevzipaşa Mahallesi'ne kendisine destek amaçlı gelen şahıslara telefon açarak oradan ayrılmalarını söylediği, birkaç gün sonra Fevzipaşa Mahallesi'ne giderek işyerine yakın yerde bulunan Yusuf Güldiren'in taziye evine giderek orada bulunan şahıslardan minibüsle ilgili bilgi almaya çalıştığı ve aldığı bilgiler doğrultusunda eniştesi Servet Koç'a ait 26 HK 575 plakalı beyaz renkli Hyundai H100 marka kapalı kasa minibüsü oto kaportaya göndererek tamir ve boya işlemi yaptırdığı, mahallesinde 14 Ekim 2014 günü Kadri Bağdu isimli şahıs faili meçhul şahıslarca ateşli silahla öldürüldükten sonra bu olayı PKK terör örgütü sempatizanlarının bu olayın kendisinden bildiklerini bahane ederek, arkadaşı ve komşusu olan Murat Bulanık'a işyerini, otolarını ve ikametlerini satması için noterden vekâletname vererek yanlarına kardeşi Talip, Taner Güler, amcasının oğlu Cumali Güler ve eniştesi Servet Koç'la birlikte yasadışı olaylarla Suriye'ye gittiği" belirtildi.   ‘SİLAH ALDILAR MASKE TAKTILAR’   Talip Güler'in ağabeyi Ercan Güler'in yanında çalıştığı ve sürekli birlikte hareket ettiğinin kaydedildiği fezlekede, Talip Güler'in Güldiren cinayetinde yüzleri maskeli ve siyah giyimli silahlı kişilerce beraber hareket ettiğinin altı çizildi. Fezlekede, Talip Güler'in Koç'un minibüsünü oto kaportaya götürdüğünü ve diğer DAİŞ'lilerle birlikte Suriye'ye gittiğine yer verildi. Taner Güler'in iki eşli olduğu, Ova ve Bahçeşehir mahallelerinde ikamet ettiğinin ifade edildiği fezlekede, Taner Güler'in Huzurevleri Mahallesi'nde Furkan Et isimli işyerinin olduğu ve Kobanê dayanışma eylemleri sırasında Fevzipaşa Mahallesi'nde elinde silahla siyah giyinip maske taktığı ve ağabeyi Ercan Güler'in işyeri civarında konumlandığının bilgisi paylaşıldı.   ‘TREN HATTINDA KONUMLANDILAR’   Fezlekede Taner Güler'le ilgili de şu ifadeler yer aldı: "10 Ekim 2014 tarihinde abisi Ercan Güler'in Bahçeşehir Mahallesi'nde bulunan ikametinin oraya gittiği, orada toplandıktan sonra eniştesi Servet Koç'a ait ve Servet Koç'un kullandığı plakasız beyaz renkli Hyundai H100 minibüse 6 ila 7 kişilik grupla ve amcasının oğlu Cumali Güler ile bindiği, Cumali Güler'in sağ tarafa oturduğu ve Fevzipaşa Mahallesi'ne geldikleri, genelde Fevzipaşa Mahallesi tren hattı ray sokağın güney tarafı merkez otogara yakın yerde beyaz Hyundai H100 marka minibüsle sabit bekledikleri, olaydan sonra aynı oto ile kaçtıkları olaydan sonra işyerini devrettiği ve abisi Ercan Güler, kardeşi Talip Güler, amcasının oğlu Cumali Güler ve eniştesi Servet Koç ile birlikte Suriye ülkesine gitti."   EN İNCE AYRINTISINA KADAR NE YAPTIKLARI ANLATILIYOR   Servet Koç'un Furkan Et isimli işyeri sahibi olduğu ve Ercan Güler'in kızı kardeşiyle evli olduğunun aktarıldığı fezlekede, Koç'un 26 HK 575 plakalı beyaz renkli Hyundai H100 marka kapalı kasa minibüsü işlerinde kullandığı ve Kobanê dayanışma eylemleri sırasında bu minibüsün plakalarını söküp, Fevzipaşa Mahallesi'ne kayınbiraderi Ercan Güler'e destek amaçlı gittiği aktarıldı. Fezlekede Koç'la ilgili de şunlar belirtildi: "10 Ekim 2014 tarihinde Bahçeşehir Mahallesi'nde Ercan Güler'in evine giderek burada toplandıkları, 26 HK 575 plakalı beyaz renkli Hyundai H100 marka kapalı kasa minibüsün plakasını söktüğü, Servet Koç'un kullandığı minibüse kayını Taner Güler, Cumali Güler ve 6 ila 7 kişilik grubu bindirerek Fevzipaşa Mahallesi tren hattı ray sokağın güney tarafı merkez otogara yakın yere gittiği için Servet Koç ve Cumali Güler'in av tüfeği ile Yusuf Gülderin’i vurduğu, olaydan sonra işyerini hiç açmadığı ve devir ettiği arkadaşı Murat Bulanık'a adına kayıtlı malların satışı için noterden vekâletname verdiği ve kayınları Ercan, Talip, Taner ve akrabası Cumali Güler'le birlikte yasadışı olaylarla Suriye ülkesine gitti."   ‘GÜLDİREN’İ CUMALİ GÜLER VE SERVET KOÇ VURDU’   Kobanê eylemleri sırasında Şakirpaşa Mahallesi'nde Cumali Güler'in işyerinin yağmalandığını ve olaylar sırasında işyerine ve ikametine gitmediğinin belirtildiği fezlekede, Cumali Güler'in Ercan Güler ile birlikte hareket edip evinde kaldığına yer verildi. Fezlekede Cumali Güler ile ilgili ise şunlar aktarıldı: "Olay tarihi olan 10 Ekim 2014 akşamı Bahçeşehir Mahallesi'ndeyken Servet Koç'un kullandığı plakasız beyaz renkli Hyundai H100 marka kapalı kasa minibüse amcasının oğlu Taner Güler ve 6 ila 7 kişilik siyah giyimli, sakallı maskeli ve tüfekli açık kimlikleri tespit edilemeyen grupta bindiği ve birlikte Fevzipaşa Mahallesi tren hattı ray sokağı güney tarafı merkez otogara yakın gittikleri ve orada Ova Mahallesi'nde toplanan PKK terör örgüt yandaşlarının saldırı ihtimaline karşı bekleme yaptıkları, olay günü ve saatinde yanlarından geçen Yusuf Güldiren'i Allah'a küfür etmesi üzerine Cumali Güler ve Servet Koç'un minibüsten indiği, Cumali'nin Yusuf Güldiren'in yanına gittiği, Servet'in minibüsün arka kapağını açtığı ve Cumali'nin yanına gittiği, siyah giyimli ve yüzlerinde maske ellerinde av tüfeği olduğu, olayı Cumali Güler ve Servet Koç'un gerçekleştirdiği, olaydan sonra olaydan sonra amcasının oğlu Ercan, Talip, Taner Güler ve akrabası Servet Koç ile birlikte yasadışı yollardan Suriye ülkesine gittiği şekilde duyumlar alınmıştır."    HER BİRİNİN AYRI SUÇLARDAN KAYDI VAR   Fezlekede; Güler ve Koç'un yurtdışına resmi giriş ve çıkışlarının olmadığı ve Talip Güler adına 4, Taner Güler adına ise bir av tüfeği ruhsatının olduğu belirtildi. Ercan Güler'in "Silahlı terör örgütüne üye olma. Terör örgütünün propagandasını yapma” ve “6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Hakkında Kanunu” suçlarından kaydı olduğu, Taner Güler'in "Kanuna Aykırı Toplantı ve Yürüyüşlere Silah veya 23'üncü Maddede belirtilen aletlerle katılma suçundan" kaydı olduğu, Servet Koç'un kaydının olmadığı ve Cumali Güler'in ise; "durumunun şüpheli olduğunun" belirtildiği fezlekede, "Yapılan çalışmalarda ise yakalanmaları mümkün olmamış, adı geçen şahıslar hakkında yakalama kararı çıkartılması için hazırlanan tahkikat evrakı ikmalen gönderilmiştir" ifadelerine yer verildi.    AVUKAT BEK: İŞİD EYLEMİ OLARAK ELE ALINMIYOR   Devam eden davada Koç'u firari sanık olduğuna değinen avukat Tugay Bek, diğer DAİŞ'lilerin olayı Koç'un üzerine yıktığını aktardı. Bek, "Cinayette kullanılan aracı temizleyip, yurtdışına kaçıyorlar. Daha sonra cinayet sadece Servet Koç’un üzerine yıkılıyor. Diğerleri de bundan aklandıklarını düşünerek, İŞİD saflarında çatışmalara girip daha sonra Türkiye’ye geliyorlar. Servet Koç ise bu davanın firari sanığı olarak aranıyor” dedi. Emniyetin Güldiren’in öldürmesini meşru gördüğünü ve olayın faili olarak sadece Koç’u gösterdiğini aktaran Bek, “Bu olayın organize bir şekilde yapıldığını Koç itiraf ediyor. Buradan bizim talebimiz şudur. Bunca bilgi ve verilere rağmen neden bu cinayetler İŞİD eylemi olarak ele alınmıyor. Neden bu organizasyon içerisinde bulunanlar bundan dolayı yargılanmıyor? Biz burada kasıt ve hukuka aykırılık olduğunu düşünüyoruz. Bunun biran önce düzeltilmesini talep ediyoruz” diye çağrıda bulundu.    MA / Cemil Uğur - Hamdullah Kesen