Gazi mahallesinde öldürülen gençlerin davasında tanıklar dinlendi 2018-11-08 16:50:54   İSTANBUL - Gazi'de öldürülen Barış Kerem ve Oğuzhan Erkul'un faillerinin yargılandığı davada tanık polis memurları dinlendi. İddia makamı; olay anına dair görüntüleri, maktullerin elbiselerinin ve olay günü görevli polislerin kullandığı silahların incelenmesini istedi.    İstanbul’un Sultangazi ilçesinde yer alan Kent Ormanı girişinde 14 Nisan 2017 tarihinde "dur" ihtarına uymadıkları iddiasıyla polisin açtığı ateş sonucu yaşamlarını yitiren Barış Kerem ve Oğuzhan Erkul'un faillerinin yargılandığı davanın duruşması, İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmaya, saldırıda yaralanan Demirhan Erkul, Birkan Yüksel ile avukatları hazır bulundu.    Duruşmada, polisler Ahmet Bilgin, İsmet Özer, Tuncay Aydemir ve Levent Ayhan hazır bulundu. Duruşma, gelen belgelerin okunmasıyla başladı. Sonrasında ise tanık polisler dinlendi.    TANIKLAR DİNLENDİ    İlk olarak polis Tuncay Aydemir, tanıklık beyanında bulundu. Aydemir, olay günü polis amiri Zafer Sağlam'ın ihbar alması üzerine “shortland” aracıyla yola çıktıklarını ve araçta şoför olarak görev yaptığını söyledi. Aydemir, aracında Erkan, Zafer ve Davut isimli arkadaşlarının bulunduğunu, yurt dışında bulunan Cemil isimli bir kişinin daha araçta yer aldığını belirtti. Aydemir, "Bizimle birlikte çevik kuvvete ait araç da yola çıkmıştı. Birlikte olay yerine gittik. Ben aracın içindeydim. Diğerleri aşağıya indi. Diğer araç benim sağ tarafımda yer almaktaydı. Aramızda bir aracın geçişi kadar mesafe bulunmaktaydı. Yol benim solumda kalmıştı. Kapımda etrafı gözlemlemek amacıyla yarı açık vaziyetteydi. Amirim Zafer ve diğer çevik kuvvetin amiri olan şahıs, kent ormanı güvenlik görevlileriyle görüştüler. İhbarda da belirtildiği gibi yüzleri maskeli, uzun namlulu silahlı kişilerin orman içinde bulunduğu ihbarının doğu olduğu anlaşıldı. Tim amirimiz Zafer Sağlam'ı bölgede bulunan karakolun komutanı arayarak, durumu bildirmiş, biz de onun için bölgeye intikal etmiştik. Yanımda getirdiğim polis arkadaşlar güvenlik amaçlı oradaydı. Araçlarının etrafında güvenlik önlemi almışlardı, çevik kuvvet mensupları araçları arayacaklardı. İlk önce beyaz Audi marka beyaz bir araç geldi. Dur ihtarına istinaden araç durdu ve içerisinde arama yapıldı. Bir sıkıntı olmadığı anlaşılınca aracın geçişine izin verildi. Daha sonra davaya konu siyah araç hızlı bir şekilde benim sol tarafımdan gelip aracımın önünden geçti. Geçerken ben siyah aracın ön yolcu koltuğunda siyah bir cisim gördüm. Ben bu aracın ön canımdan görerek fark ettim. Çünkü yönüm yolun tam sağında kalmaktaydı. Yanımdan geçerlerken fark ettim. Araç hızını azaltmadığı için diğer memurların dur ihtarında bulunduğunu gördüm. Araç, önce durur gibi yaptı sonrasın da birden hızlandı. Sağ taraftaki arkadaşların üzerine doğru yöneldi. Memurlardan birinin silah diye bağırdığını duydum. Araç daha sonra kaldırıma çıktı ve kaçmaya başladı. Silah sesleri duydum. Ben de aracımla takip etmek için geri geri manevra etmeye başladım ve aracın arkasından hareket etmeye başladım. Aracım ağır olduğu için geride kaldım ve yakalayamadım. Sokaklarda devriye attık. Sokaklarda gezerken küçük çocuklar bizi durdurdu. Siyah bir aracın havaya ateş ettiğini söylediler. Sonra bize aracın bulunduğu ihbarı geldi" dedi.    'NEREYE DOĞRU ATEŞ ETTİKLERİNİ HATIRLAMIYORUM'   Aydemir'in beyanları ardından Mahkeme Başkanı Ali İhsan Horasan, Aydemir'in eski beyanlarına atıfta bulunarak, "Önde oturan şahsın ayaklarının arasında uzun namlulu silah namlusuna benzeyen bir cisim gördüm" sözlerini hatırlattı. Aydemir, önceki beyanlarının doğru olduğunu söyledi. Aydemir'in Erkul ve Kerem'in içerisinde bulunduğu araca polislerin uyarı amaçlı havaya ve araca doğru ateş ettiğini beyan etmesi üzerine sorduğu soruya, "Memurların ateş ettiğini gördüm. Nereye doğru ateş ettiklerini hatırlamıyorum" dedi. Kullandığı zırhlı araçta kamera olup olmadığı veya kaç tane olduğu yönündeki soruya Aydemir, araçta kamera olup olmadığını bilmediğini söyledi.  Aydemir, "Bana yönelik bir saldırı olmadı. Ancak diğer arkadaşlarımın üzerine araç sürüldü. Ancak silahlı bir saldırı girişimi olmadı" dedi.    'FARLARI YANIYORDU'   Aydemir'in ardından polis memuru İsmet Özer dinlendi. Levent Ayhan isimli çevik kuvvet müdürünün ihbarı iletmesi üzerine olay yerine gittiklerini ileri sürerek, güvenlik önlemi aldıktan sonra "İleride siyah bir Peugeot’u gördüm. 100- 150 metre mesafede duruyordu. Yolun ortasında durmuştu ve farları yanıyordu. Daha sonra hızlı bir şekilde gelmeye başladı. Bize doğru geldiğinde dur ihtarında bulundular. Araç yavaşladı; ancak tekrar hızlanarak hareket etti. Kaldırıma çıkmadan bir memurun, 'silah var' diye bağırdığını duydum. Daha sonra araç kaçmaya başladı. Bunun üzerine uyarı ateşi yapıldı. Kimlerin ateş ettiğini bilmiyorum. Silah sesleri duymuştum. Daha sonra ateş yapılan yere doğru gittiğimde araca doğru ateş edildiğini, hatta aracında isabet aldığını gördüm" ifadelerini kullandı.    'KANUN MADDESİ EKLEMEK İSTEDİK'   Aracın, kendilerinden uzaklaştıktan sonra kaybolduğunu ve sokaklarda karşılaştıkları gençlerin kendilerine siyah bir aracın etrafa ateş ettiğini söylediğini iddia eden  Özer, araç bulununca karakola döndüklerini ileri sürdü. Özer, olay anına ilişkin iki tutanağın tutulma gerekçesini "Tutanakların düzenlenme sebebi, sonradan düzenlenen tutanakta kanun maddesi eklenmek istendi. Bu nedenle ikinci tutanak düzenlendi" diye açıkladı. Özer, polislere yönelik herhangi bir saldırının olmadığını ve araçta silah görmediğini dile getirdi.     'GEÇİCİ OLARAK GÖREVLENDİRİLMİŞTİM'   Tanık polis Ahmet Bilgin de olay günü geçici olarak Sultangazi'de görevlendirildiklerini söyledi. Bilgin, de Özer ve Aydemir'in beyanlarına benzer beyanlarda bulundu. Bilgin, iki ayrı tutanak tutulmasındaki amaçlarını, "Sayın mahkeme işinizi öğretmek gibi olmasın ama daha ayrıntılı bir tutanak düzenlemek istedik" diyerek açıkladı. Bilgin, araçtan kendilerine dönük herhangi bir saldırının olmadığını ifade etti. Bilgin de, Özer ve Aydemir gibi, "Farklı silah sesleri duydum" iddiasında bulundu.    'ARACIN İSABET ALDIĞINI GÖRDÜM'   Tanık polis Levent Ayhan da, TEM Güvenlik Büro Amirliği'nde görevli olduğunu, ihbar sonucu olay yerine gittiklerini söyledi. Ayhan olay anını şu sözlerle anlattı: "Kent ormanının giriş çıkış noktasında kontrol noktası oluşturduk. İki zırhlı araç yolu kesmiş vaziyetteydi. Projektörler vardı. Tepe lambalarımız yanıyordu. İlk başta beyaz renkli Audi marka bir araç geldi. Onu kontrol ettik. Araçta bir sıkıntı bulunmadığından yoluna devam etmesine müsaade ettik. Bu esnada siyah aracı gördüm. Biz beyaz aracı kontrol ederken ileride bekliyordu. Takriben 500 metre ötemizdeydi. Beyaz araç geçtikten sonra bu araç bize doğru hızlı bir şekilde gelmeye başladı. Özel harekata ait aracı geçtikten sonra dur ihtarında bulunduk. Ancak buna riayet etmedi. Devam etmesi üzerine özel harekat amiri Zafer aracın sol arka kapısına yönelerek kapıyı açmaya çalıştı. Araç hareket halinde olduğundan arka kapıya müdahale edebildi. Aracın kapısı açıldı. İçeriden birisi kapıyı tekrar kapattı. Sonra araç birden bire hızlanarak memurun üzerine gitti. Kenan isimli polis memuruna çarptı. Çarpmadan önce polislerden biri silah diye bağırdı. Bu esnada ben bir ateş sesi duymadım. Araç bize ait aracın arkasına çarparak kaldırıma çıktı. Bu esnada memur arkadaşlar havaya doğru uyarı ateşi açtı. Araç durmadan devam etti. Aracın olduğu yönden silah sesleri duyduk. Akabinde, bizim ön kısmımızda yer alan memurlar aracın tekerlerine doğru ateş ettiler. Ben hemen arkalarındaydım. Ben o yüzden ateş edemedim. Aracın isabet aldığını da gördüm." Ayhan, kendilerine dönük herhangi bir saldırının olmadığını, bir polisin "silah var" demesiyle her şeyin başladığını belirtti. Ayhan, polislerin ateş etmesine yönelik herhangi bir emrin olmadığını, polislerin kendi inisiyatifi doğrultusunda ateş ettiğini söyledi.    'TEHDİT HER ZAMAN VARLIĞINI SÜRDÜRMEKTEDİR'   Avukatların, telsiz kayıtlarını sorması üzerine Ayhan, "Her ne kadar böyle bir durum söz konusu olsa da söz konusu bölge yoğun terör olaylarının yaşandığı bir yerdir. Her zaman teyakkuz halindeyiz. Tehdit her zaman varlığını sürdürmektedir" diye yanıtladı.   Ardından söz alan Meral Hanbayat, olay mahallinde keşif yapılması yönündeki taleplerini yinelediklerini, ayrıca kriminal laboratuvarının düzenlediği raporlar ile ATK'nin düzenlediği raporlar arasında çelişkilerin mevcut olduğunu vurguladı. Hanbayat, olay anında dair tüm görüntü kayıtlarının istenilmesini talep etti.     SAVCI KEŞİF İSTEDİ   İddia makamı da eksik hususların giderilmesini ve olay yerinde keşif yapılması talebinin kabulünü mütalaa etti.    Ardından mahkeme heyeti verdiği kararında, maktullere ait olay anında üzerlerinde bulunan elbiselerin adli emanetten istenilmesine, Cumhuriyet Savcılığı'na ve emniyet müdürlüğüne yazı yazılarak maktullere ait ölü muayene, otopsi işlemine ilişkin tüm resmi ve video kayıtları ile suça konu siyah Peugeot marka aracın incelenmesine dair görüntülerin varsa video kayıtlarının istenilmesine, emniyet müdürlüğüne yazı yazılarak olay tarihinde görevli polislere ait silahların nelerden ibaret olduğu, hangi memurun hangi silahı kullandığının bildirilmesini, tüm bu eksik hususların giderildikten sonra dosyanın ATK'ye gönderilerek kriminal laboratuvarının raporları da gözetilerek, maktullere ait giriş çıkış deliklerinin net bir şekilde tespit edilmesini, yapılan atışların uzak atış, yakın atış ya da bitişik atış olup olmadığının tespit edilmesini, ayrıca maktullerdeki ve araçtaki mermi atıkları, gömlekler, kovanlar, giriş çıkış delikleri, oluşan tahribatlar da göz önünde bulundurularak, mermilerin hangi silahtan atıldığının tespit edilmesine karar verdi.    Avukatların ve iddia makamının olay yerindeki keşif yapılması yönündeki talebini gelecek duruşma değerlendirme kararı alan mahkeme heyeti, duruşmayı 14 Mart gününe erteledi.