HDP’nin ekonomist milletvekili Katırcıoğlu: Derin bir kriz sürecindeyiz 2018-10-20 16:43:18   İZMİR -  Yeşil ve Sol Gelecek Partisi tarafından düzenlenen panelde konuşan ekonomist Prof. Dr. Erol Katırcıoğlu, “Türkiye’de yaşanılan ekonomik krizin bir önceki krizleri arattığını belirterek, “Önümüzdeki dönem daha kötü yaşayacağımız bir dönem olacak” dedi.   Yeşil ve Sol Gelecek Partisi İzmir İl Örgütü tarafından düzenlenen "Ekonomik, Ekolojik Kriz Nedenler ve Sonuçları"  konulu panel Fuar’da bulunan Gençlik Tiyatro Merkezi'nde partinin Eş Sözcüsü Avukat Arif Ali Cangı’lı moderatörlüğünde gerçekleşti. Konuşmacı olarak, “Nedenleri ve Sonuçları ile Ekonomik Kriz” adıyla sunum yapan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili ekonomist Prof. Dr. Erol Katırcıoğlu, “Tarım Ekonomik ve Ekolojik Kriz” adlı sunumu Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı ve “Ekolojik tahribat Kriz ve Geleceğimiz” adlı sunumu ise partinin Eş sözcüsü Eylem Tuncaeli yaptı. Panele Aydın Çevre Platformu (AYÇEP), Ege Çevre Platformu (EGEÇEP) ve çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı.   ‘KÜRESEL ISINMA SINIRI GEÇECEK’   İlk sözü alan Cangı, dünya sanayi öncesi döneme göre yaklaşık bir derece ısındığını ifade etti. Cangı, küresel ısınmanın 2030 ile 2052 yılları arasında bir buçuk derece sınırını geçeceğini belirterek, “Küresel ısınmayı 1 buçuk derece ile sınırlandırmak, ekolojik sistemler ve yaşam alanları üzerindeki birçok kalıcı etkinin önlenmesi anlamına geliyor. Bunun için 2030 yılında 2010 yılına göre yüzde 45 azaltma ve 2050 yılında net sıfır emisyona ulaşmak gerekiyor” dedi.   ‘400 MİLYON İNSAN RİSK ALTINDA’   Cangı, dünyanın 1 buçuk derecelik ısınma eşiğini geçip 2 dereceye doğru ilerlediği taktirde bazı bölgelerin 2 ve ya 2 buçuk derece ısınacağını savundu. 2050 yılına kadar sıcak hava dalgalarından etkilenen insan sayısı 350 milyon artabileceğini dile getiren Cangı, “2 derecelik bir artışta, 1 buçuk derecelik bir ısınmaya nazaran, her yaz büyük Avrupa şehirlerinde sıcaklık nedeniyle gerçekleşen ölümler yüzde 15 ila yüzde 22 artacak. Akdeniz’de, 1 buçuk derecelik ısınma durumunda tatlı su kaynakları yüzde 9 azalacak, 2 derecelik ısınma için bu azalmanın yüzde 17 olması bekleniyor. Buzullardaki mevcut hacmin yüzde 28 ila yüzde 44’ü mevcut iklimde er veya geç eriyecek. 1 buçuk derece ve 2 dereceye kadar ısınma durumunda ise, buzulların erimesi sonucunda 0,15 ila 0,2 metrelik deniz seviyesi artışı gerçekleşecek. 2030 yılında sahil şeridinde yaşayan 400 milyon insan risk altında” diye konuştu.    ‘ÇİFTÇİLERİN ÖRGÜTLENMESİ YAPILMALI’   “Tarım Ekonomik ve Ekolojik Kriz” adlı sunumu yapan emekli öğretim görevlisi Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı da, tarımın çöküş nedenlerinin dış etmenler olduğunu savundu. Tarım da yalanlar ve aldatmacaların olduğunu belirten Kaymakçı, Avrupa Birliği (AB) ve ABD’de tarımsal desteklemelerin olmadığını söyledi. Dünya Borsa Fiyatlarının aldatmaca olduğunu ifade eden Kaymakçı, tarımın çöküş nedenleri için neler yapıldı, sorusunu sordu. Tarımsal kitlerin çoğunluğunun özelleştirildiğini hatırlatan Kaymakçı, şöyle devam etti: “Çiftçilerin örgütlenmesi yapılmalıdır. Kooperatifler ekonomide güçlü değiller. Ekonomik iktidar odakları çiftçilerin ürettikleri ürüne ve yarattıkları katma değere rahatlıkla el koyabiliyor. Tarımda çöküşün başlıca göstergelerin nedeni kırsal kesim yoksullaştırılarak devlet ve halk bütünleşmesi parçalanma sürecine sokuldu. Göç etmek zorunda bırakılan köylüler, kentlerde daha ucuz işgücünü oluşturmaya başlatıldı. Desteklemelerde hedef kitle küçük ve orta ölçekli işletmeler olmalıdır. Ekonomik örgütlenmede kooperatifler temel olmalıdır. Kooperatifler aracılığıyla üreticileri sanayici yapmalıdır. Toprak Reformu Yapılmalıdır. Dış ticarette gümrük fonları iç pazarı koruyacak şeklinde düzenlenmelidir.”   ‘DAHA KÖTÜ DÖNEMLER YAŞACAĞAIZ’   “Nedenleri ve Sonuçları ile Ekonomik Kriz” sunumunu yapan milletvekili Erol Katırcıoğlu da, krizin bir önceki krizlerde daha derin olduğuna dikkat çekti. 2001 yılında ekonomik krizin yaşandığını hatırlatan Katırcıoğlu, ardından bir iyileşme sürecine girildiğini belirtti. Krizin Türkiye’nin kaderi olduğunu vurgulayan Katırcıoğlu, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: “Yaşadığımız kriz ilk olarak toplumsal, siyasal ve ekonomik krizdir. Krizin toplumsal olma halini konuşmamız lazım. Bugün ekonomiyi yönetenlerin yaptığı açıklamaları, aldıkları önlemleri konuşulması lazımdır. AKP hükümeti 2001 krizinden sonra 2002 de iktidara geldi. 2009 yılı ekonomi yüzde 5 yakın bir daralma yaşandı. Bu gelişme başlı sebepler ile birlikte değerlendiğinde AKP hükümetinin kimyası bozuldu. Tarımın milli gelir içindeki payı çok azaldı. Önümüzdeki yıl Türkiye’nin ödemesi gereken borç 200 milyar dolar. Şuan Türkiye’nin bunun ödeyecek gücü yok. Bu borcu döndürmesi için yabancı sermayeye ihtiyaç var. Yabancı sermaye Türkiye güvenmediği için gelmiyor. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak geçen gün ‘hazine 2 milyar dolar borçlandı yüzde 7 buçuk borçluyuz’ dedi. Bundan sevinç duyan bir maliye bakanımız var. Çok olumsuz yöne evrilen bir Türkiye var. Önümüzdeki dönem daha kötü yaşayacağımız bir dönem olacak.”    ‘SERMAYE KÜRESELLEŞİYOR’   “Ekolojik Tahribat Kriz ve Geleceğimiz” adlı sunumu yapan Tuncaeli de, kapitalizmin yapısal kriz dönemleri, ekolojik tahribatın ve yıkımın yoğunlaşması üzerine durdu. Sermayenin insan ve doğa arasında uzlaşmaz bir çelişkiye neden olacağını ifade eden Tuncaeli, şöyle konuştu: “Her sabah daha karmaşık, daha kirlenmiş bir dünyada uyanıyoruz. Hepimiz sermayenin çevrim sürecinde bize biçilen rolü oynuyoruz. Vakit nakittir ve sermayenin kaybedecek nakdi yok. Sermaye küreselleşiyor,  biz yabancılaşıyoruz. Ekolojik kriz doğayı ve doğanın parçası olan insanlığı yıkıma sürüklemeye devam ediyor. İklim değişimi, çevre ve sosyal sorunları çözmede kuvvetli bir demokrasi olmadan başarılı olamayız. Katılımcı demokrasi, yurttaşlara problemlere karşı etkili çözüm geliştirme fırsatı verir. Biz, biyo çeşitliliği ve ormanları, okyanusları, buzul ve dağ buzullarını içeren kritik ekosistemi korumak ve eski haline getirmeyi amaçlamalıyız.”    ‘TARIM BİTTİ’   Konuşmaların ardından AYÇEP üyesi Şermin Çetin ise, Aydın’da yaşadıkları ekolojik sorunları dile getirdi. Topraklarını sermayeye peşkeş çekilmesine izin vermeyeceklerini belirten Çetin, şunları söyledi: “İnsanlarımız toprakta üretim yapamazsa taş mı yiyecek. Yem, süt ve saman çok pahalı oldu. Ürünlerimiz bizden ucuza alıyor. Aydın’da 4 yıldır JES’ler ile uğraşıyoruz. Toprağa sen ne ekersen toprak onu verir. Biz toprağa borçluyuz. Binlerce zeytin ağacımız var, yiyecek zeytinimiz yok. Türkiye’de tarım bitti.”