HDP eğitim raporu açıkladı: 25 milyonun dili yok sayıldı 2018-09-14 14:02:50   ANKARA -  2017- 2018 Eğitim ve Öğretim Dönemi’ne ilişkin rapor açıklayan HDP, eğitim sisteminin AKP iktidarı döneminde krize dönüştüğü kaydetti. Raporda, sorunların ağırlaştığına dikkat çekilirken, Antep Milletvekili Mahmut Toğrul, "25 milyon kişinin konuştuğu Kürtçe dili yok sayılıyor" dedi.    Halkların Demokratik Partisi (HDP) 2017-2018 Eğitim ve Öğretim Dönemi’ne ilişkin hazırladığı raporu, partinin genel merkez binasında yaptığı basın toplantısı ile açıkladı. Açıklamaya, Eğitim Politikaları ve Kültür-Sanat Alanından Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Sevtap Akdağ, milletvekilleri Hüseyin Kaçmaz, Mahmut Toğrul ve Mehmet Rüştü Tiryaki katıldı.    Açıklamayı yapan Sevtap Akdağ, AKP'nin eğitimin sorunlarını çözme kapasitesine sahip olmadığının kanıtlandığını söyledi. Akdağ, Türkiye’nin eğitim sistemindeki köklü sorunların 16 yıl içinde daha da derinleştiğine dikkat çekti.    'OKULLAR ÇOKLU GELİŞİMİNE UYGUN DEĞİL'   OECD ülkeleri ortalamasında ilkokuldan üniversiteye kadar geçen eğitim süresinde öğrenci başına yapılan yıllık harcamanın 10 bin 759 dolar olduğunu ifade eden Akdağ, bu miktarın Türkiye’de 4 bin 259 dolar olduğunun bilgisini verdi. Akdağ, şöyle devam etti: "MEB verilerine göre, bu çağda ikili eğitim yapılan okul oranı yüzde 25,71’dir, diğer bir deyişle her dört okuldan birinde ikili eğitim yapılmaktadır. Bu eğitim öğretim yılı başında ben yaptım oldu anlayışıyla değiştirilen lise kayıt sisteminin yarattığı kaosu çözmek için fazladan daha kaç okulun ikili eğitime geçirildiğine dair verilere ulaşmak da mümkün olamıyor. Okulların yapısı öğrencilerin çoklu gelişimine uygun değil. Okulların yüzde 87’sinde spor salonu yok. Kütüphanesi olmayan okul oranı yüzde 61; çok amaçlı salonu olmayan okulların oranı yüzde 62’dir. 2016 yılı ilkokul düzeyi net okullaşma oranı yüzde 94.87 iken, 2018 yılında yüzde 91,54’e gerilemiştir. Yüzde 100 okullaşma hedefiyle yol çıkıp bu noktaya nasıl gelindiği cevaplanmayı hak eden bir soru olsa gerek."   'AÇIKÖĞRETİMDE PATLAMA'   2003-2004 eğitim öğretim yılında açık öğretim okulları bünyesinde 267 bin 235 öğrenci bulunduğunu, 2017-2018 eğitim öğretim yılında ise bu rakamın rakam 6 kata yakın artışla 1 milyon 586 bin 823 kişiye çıktığını vurgulayan Akdağ, açık ortaokula devam eden toplam 191 bin 202 kişiden 117 bin 216’sının yani yüzde 61,3’inin kız öğrenci olmasının  özellikle kız öğrencilerin daha ortaokul yıllarının başında örgün eğitimin dışına itildiğinin açık bir göstergesi olduğunu dile getirdi.    'ÖZEL OKULLARA KAYNAK AKTARILIYOR'   1 milyon 334 bin 048 öğrenci taşımalı eğitim kapsamında taşınarak “Taşımalı Eğitim”de tüm zamanların taşımalı eğitim rekorunun kırıldığını aktaran Akdağ, taşımalı eğitim ile yaklaşık 17 bin köy okulunun kapatıldığını belirtti. Sevtap, açıklamalarına şöyle devam etti:    "Özel okullara kamu kaynakları akıtılıyor. MEB’in açıkladığı, 2017-2018 örgün eğitim istatistiklerine göre geçen yıl yüzde 7,6 olan özel öğretimin payı bu yıl binde 7’lik artış ile yüzde 8,3 olmuştur. Toplamda 306 bin öğrenci için özel okullara ödenen eğitim öğretim desteğine tam 1 milyar 278 milyon TL bütçe ayırmıştır. 2017-2018 eğitim öğretim yılında özel öğretimin payı da tüm zamanların rekorunu kırmıştır. 2017-2018 eğitim öğretim yılı itibariyle özel ilkokullarda okuyan öğrenci sayısı 4+4+4 düzenlemesiyle birlikte yüzde 40 artışla 233.740 özel ortaokulda yüzde 96 artışla 321.779 ve özel liselerde ise yüzde 305 artışla 559.838 sayısına ulaşarak, özel öğretimde öğrenci sayısı bakımından da tüm zamanların rekoru kırılmıştır."   'OKULLAR VE YURTLAR TARİKATLARA EMANET'   Devlet okulları ve yurtlarının yetersizliği sonucu çocukların çocuk istismarı ile gündeme gelen okul ve yurtlara mahkum edildiğini söyleyen Akdağ, şunları dile getirdi: "Türkiye’de tarikat okul ve yurtlarındaki öğrenci sayısı 210 bin dolayındadır (üniversiteler hariç). 4 binin üzerindeki özel yurdun 2 bin 480’i bir tarikatla bağlantılı iken bu yurtlarda kalan öğrenci sayısı 224 bini bulmaktadır."    İMAM HATİPLERDE ARTIŞ    2015-2016 eğitim yılı verilerine göre, toplamda bin 622 olan imam hatip ortaokulu sayısının, 2017-2018 yılı sonunda yüzde 76 artışla 2 bin 859’e çıktığını kaydeden Akdağ, bin 149 olan toplam imam hatip lisesi sayısının, iki yılın sonunda yüzde 40 artışla bin 604’e ulaştığını söyledi.    'ANADİL EĞİTİMİNDE GELİŞME YOK'   Akdağ, halklar mozaiği olan Türkiye coğrafyasında onlarca yaşayan dil bulunduğunu hatırlatarak, anadilinde çok dilli eğitimin, hem bu mirası geleceğe taşımada, hem de çocukların gelişimine en üst düzeyde katkıda bulunmada vazgeçilmez bir eğitim ilkesi olduğunun altını çizdi.  2014 yılında Yaşayan Diller ve Lehçeler dersi için 17 öğretmenin atamasının yapıldığını belirten Sevtap,  2017 Şubat atamalarında ise Kürtçe dili için sadece ve 2 Kurmanci ve 1 de kirmançki branşında olmak üzere toplam 3 öğretmen kadrosu açıldığına dikkat çekti.    'MÜFREDAT DELİK DEŞİK '   Eğitimde, "Cinsiyetçilik sorunu" ve AKP’nin karma eğitimi ortadan kaldırma hevesi ile ataerkinin okullarda kurumsallaştığını sözlerine ekleyen Akdağ, şunları söyledi: "Cinsiyetçiliğin hızla yaygınlaştırıldığı geçen dönem, aynı zamanda okullarda mekânların cinsiyete göre bölündüğü ya da başka bir şekilde söylemek gerekirse siyasi iktidarın karma eğitim uygulamasına son vermek için adeta nabız yoklandığı bir dönem olmuştur. Karma eğitim konusundaki yönetmelik değişikliği bunun güncel ipucunu oluşturmaktadır."    SINAV KAOSU   AKP ve MEB tarafından yaratılan sınav kaosunun sonucunun çocuklarda ciddi bir travmaya neden olduğunu da ifade eden Akdağ, bu duruma örnek olarak 2 Haziran 2018’de yapılan sınav gününü verdi. Akdağ, sınavda okul bahçelerinde, soru kitapçıklarının başında ağlayan yüz binlerce çocuğun gözyaşları ve ailelerinin öfkesinin eğitim sisteminin durumunu gözler önüne serdiğini anımsattı.    'İKTİDAR EĞİTİM SORUNLARINI ÇETREFİLLİ HALE GETİRİYOR'   AKP iktidarının ekonomik, sınıfsal, cinsiyete bağlı vb. eşitsizlikler ve anadilinde eğitim gibi en temel sorunları,  çözmeye yanaşmadığını aksine çeşitli düzenleme ve uygulamalarla giderek daha fazla çetrefilli hale getirdiğini anlatan Akdağ,  yıllardır yapısal sorunlar biriktiren eğitim sisteminin AKP iktidarının elinde “eğitim krizine"  dönüştüğünü dile getirdi.  Eğitimin AKP iktidarının insafına bırakılmayacak kadar ciddi bir mesele olduğunu ve bu temelde bütün emek ve demokrasi güçlerini bu meseleyi birlikte ele almaya davet eden Akdağ, "Çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceğine sahip çıkmaya ve bu yolda mücadele etmeye çağırıyoruz" dedi.    Rapor açıklandıktan sonra, HDP Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki ve Antep Milletvekili Mahmut Tuğrul, kısa birer açıklama yaptı.  Tiryaki, kayıt adı altında öğrenci velilerinden toplanan paralara ilişkin olarak, "Aslında bu uygulama yasak. Bütün eğitim kurumlarında zorla değil ama gönüllü olarak bağış toplanıyor. Okulların giderlerin büyük bölümü MEB tarafından karşılanmadığı için bu yüzden velilerden para toplanıyor” diye belirti.     'HER GELEN BAKAN BU SİSTEMLE OLMAZ DİYOR'   Daha sonra konuşan Toğrul ise, "AKP politikasının temel saç ayağı ticarileşme, özelleştirmedir. 16 yıllık iktidarında AKP’nin en sıkıntılı alanı eğitim sistemidir. Şimdiye kadar 7 bakan değiştirdi, her gelen bakan bu sistemle olmaz bunu değiştirmemiz gerekiyor. Bu sistem gerçekten tıkanmış bir sistemdir. Çocuklarımızı doğru dürüst okullara yerleştirmeyi beceremeyen bir sistemle iş yürütülüyor. Her gelen düzeltmek isterken daha da kaotik hale getiriyor" diye konuştu.    '25 MİLYON İNSANIN KONUŞTUĞU DİL YOK SAYILIYOR'   Anadilde eğitim yasağına da dikkat çeken Toğrul, şunları söyledi: "Bu tekçilik ile çoğulcu iki anlayışın çarpışmasıdır. 25 milyon insanın konuştuğu bir yok sayılıyor hatta asimilasyona tabii tutuluyor. Çözüm sürecinde Artuklu Üniversitesi’nde kurulan ve daha sonra ismini değiştirdikleri Yaşayan Diller Enstitüsünün neler yaşadığını biliyoruz. Bu Enstitünün 9 üyesi herhangi bir gerekçe gösterilmeden ihraç edildiler. Sadece yaşayan diller enstitüsünde bilimsel kaliteli yayın yaptıkları için ihraç edildiler. Ondan sonra hiç bir öğrenci o kadroya alınmadı. Tekçi, ırkçı asimilasyoncu bir bakış açısı ile çoğulcu herkesin kendi dili ve kimliği ile yaşayacağı iki paradigma çatışıyor. Anadolu halklar, kültürler mozaiğidir. Bu çoğulcu bir eğitim politikasına da ihtiyacı ortaya koyuyor."