Güllü: Devlet çocukları politikalarına alet ediyor 2018-08-11 09:05:50 DİYARBAKIR - Devletin korumakla yükümlü olduğu çocukları kendi güncel politikalarına alet ettiğini belirten Gülesra Güllü, çocuk istismarındaki asıl sorunun mevcut yasanın düzenli ve adil işlememesinden kaynaklı olduğunu söyledi. Şiddeti Önleme ve Rehabilitasyon Derneği'nin 2 Mart'ta yayınladığı verilere göre Türkiye'deki çocuk istismar vakaları 10 yılda 700 kat arttı. Geçtiğimiz günlerde Türk Telekom iletişim firmasının spor kulübünün çocuk basketbol takımında yaşları 11 ila 14 arasındaki çocukların, cinsel istismara maruz bırakıldığı ortaya çıktı. Yine Beykoz’da 12 yaşındaki kız çocuğunun, ilçenin çeşitli mahallelerinde oturan birden fazla kişi tarafından üç gün boyunca cinsel istismara maruz bırakıldı. Sadece bu iki olay son günlerde istismar olaylarının arttığını gözler önüne sermeye yetiyor.    İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Çocuk Komisyonu Üyesi Gülesra Güllü, artan çocuk istismarının nedenleri ve alınabilecek önlemlere ilişkin değerlendirmede bulundu.   Toplumda çocuğun bir birey olarak kabul edilmediğini belirten Güllü, çocuğa iktidar kurabilecek bir nesne olarak bakıldığını söyledi. Çocuk istismarı vakalarında yasaların yeterli şekilde uygulanmadığını ifade eden Güllü, “Devletin bu konuda yeterli tedbir almaması, mağdur beyanlarının çoğu zaman yaşından kaynaklı gerçekçi ve yeterli görülmemesi, beyanlarına kuşkuyla yaklaşılması, koruma tedbirlerinin etkin uygulanmaması çocuk istismarını artıran hukuki nedenlerdir. Bunun yanında mağdurun maruz kaldığı istismardan dolayı kendini suçlu görmesi, bundan utanç duyduğu ve korktuğu için gizlemesi istismarcıya cesaret vermektedir” diye konuştu.     İktidarın çocuk istismarını örtbas etmek için bu vakalara münferit olarak baktığının altını çizen Güllü, “Devlet koruma yükümlülüğünü yerine getiremediğinde eksikliğini örtbas etmek adına olayı münferitmiş gibi gösteriyor. Son zamanlarda tarikat yurtlarındaki sistematik istismar vakaları da bunun göstergesidir” ifadelerini kullandı.   ‘DEVLET ÇOCUKLARI KENDİ POLİTİKALARINA ALET EDİYOR’   Devletin çocuğu koruyan politikalar üretirken onun üstün yararını gözetmesi gerektiğine dikkat çeken Güllü, sözlerini söyle sürdürdü: “Bir dönem devletin yakın olduğu cemaat yapılarına uygun olarak sevgi evleri kurulmuş ve bu evlerde cemaat ideolojileri empoze edilmeye çalışılmış. Yine koruma adı altında bu evler şehirden uzakta yerler seçilerek tamamen izole edilmiştir. Ancak cemaatle devletin arası bozulunca bu evler kapatılmıştır. Bu da göstermektedir ki devlet korumakla yükümlü olduğu çocukları kendi güncel politikalarına alet etmektedir” diye belirtti.     ‘POLİS YERİNE PSİKOLOGLA GÖRÜŞMELİ’   Kriz anında çocuğun üstün yararını gözeten mekanizmaların önünün açılması gerektiğini belirten Güllü, “Örneğin istismara uğrayan bir çocuk ilk anda neden psikologla değil de polisle muhatap olmaktadır? Her şehirde çocuk izleme merkezlerinin olmaması, olan şehirlerde ise çocuk izleme merkezlerinin cinsel istismar mağduru çocuklarla görüşmesi çocukları travmatize edip örselenmelerine neden olmaktadır” diye kaydetti.   ‘SUÇLU YERİNE SUÇU ORTADAN KALDIRMALI’   Asıl sorunun mevcut yasanın düzenli ve adil işlememesinden kaynaklı olduğuna dikkat çeken Güllü,  son olarak şunları söyledi: “İstismar halinde ya da kaçırılma durumlarında iyi hal indirimi yerine yasanın olduğu gibi uygulanması insan haklarına aykırı hadım gibi cezaların gündeme getirilmesine gerek bırakmayacaktır. Toplumdaki bu sağlıksız çocuk algısının bir sonucu olan bu vakaları ceza ve ceza politikaları üzerinden gündemleştirmek yerine önlenmesi adına ‘Neler yapılabilir?’i konuşup bunun için çabalamak daha doğru olur. Suçluyu ortadan kaldırmak yerine suçu ortadan kaldırmaya yönelik politikalar üretilmelidir. Ve önlenebilirliği konusunda bahsettiğimiz çocuk algısını değiştiren çalışmalar, çocuk haklarının görünürlüğü ve uygulanabilirliği gibi çalışmalar da değerlendirilecek diğer önemli bir husustur.”   MA / Melike Ceyhan