Uca: Cizre ile Şengal’in resmi aynı kalemle çizilmiş 2018-08-10 09:12:31   DİYARBAKIR - DAİŞ’in Êzidîlere dönük gerçekleştirdiği katliamın 4’üncü yıl dönümünde Şengal ve Musul’da ziyaretlerde bulunan HDP’nin Êzidî Milletvekili Uca, DAİŞ’in tahribatını, bölge kentlerinde ilan edilen sokağa çıkma yasaklarıyla karşılaştırarak, “Cizre, Sur, Musul ve Şengal’in resmi aynı kalemle çizilmiş” dedi.   Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri, Kadın Meclisi üyeleri, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) delegeleri, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) yöneticileri, Tevgera Jînen Azad (TJA) üyeleri, Zorla Alıkonulan Kadınlarla Mücadele Platformu aktivistleri ve Süryani Dernekleri Federasyonu’nun da aralarında bulunduğu bir heyet, DAİŞ’in 3 Ağustos 2014’te Şengal’de Êzidîlere yönelik gerçekleştirdiği 73. fermanın 4’üncü yıldönümünde Musul ve Şengal’de ziyaretlerde bulundu. Heyette yer alan ve aynı zamanda Êzidî olan HDP Batman Milletvekili Feleknas Uca, 3 gün boyunca sürdürdükleri ziyaretlerde edindikleri izlenimleri aktardı.   ‘KADINLARIN GÖRDÜĞÜ İŞKENCEYİ HİSSETTİK’   Şengal yolculuğunun ilk durağının DAİŞ tarafından kaçırılan binlerce Êzidî kadının aylarca işkenceye maruz kaldığı Musul’da bulunan Badoş Zindanı olduğunu belirten Uca, “Êzidî kadınlarına yönelik soykırımın tanığı olan zindanı görünce, Musul’da yaşanan katliamlar gözler önüne serildi. DAİŞ o zindanı terk ettiği zaman soykırımın izlerini silmek için yıkarak gitmişti. Ancak 500 kişinin bulunduğu toplu mezarlar yıkımdan arda kalmıştı. Burada Êzidî kadınların pazarlarda satılması ve gördükleri işkenceyi hissettik. Çünkü çok ağır bir süreçti” hatırlatmasında bulundu.   ‘AYNI FOTOĞRAF KARESİNİ GÖRDÜM’   Heyetin ikinci durağı olan Şengal’den ilk izlenimlerinin yeni yaşamın örülmesi olduğunu ifade eden Uca, DAİŞ’in saldırıları üzerine göç etmek zorunda kalan 90 bin Êzidî’nin köylerine geri döndüklerini ve köylerini yeniden inşa ettiklerinin bilgisini verdi. Aynı zamanda saldırılar sırasında yaşanan ağır göçün tanığı olan Uca, duygularını şöyle aktardı: “Bastığınız her karışta kadınların ve çocukların işkenceye maruz kaldığını hissediyorsunuz. Hangi dağın hangi kayasında katledilenlerin kemiklerinin olduğunu hissediyorsunuz. İnsanların tozlar arasında çıplak ayakla göç etmek zorunda kaldığı o koridordan geçtiğiniz zaman, aynı fotoğraf karesini gördüm.”   ‘ŞENGAL’E GERİ DÖNÜŞ DAİŞ’E EN BÜYÜK MESAJDIR’   DAİŞ’e karşı direnen ve 2 yılı aşkın süre boyunca DAİŞ’in elinde kalarak işkenceye maruz bırakılan kadınların Şengal’de direnişi sürdürdüğünü vurgulayan Uca, “DAİŞ çetelerinin eline düştüler, göç etmek zorunda kaldılar ama Êzidxan’a geri döndüler. Bu DAİŞ’in katliamlarına verilen en büyük mesajdır. Dönüşler halen sürüyor. Şengal tarihimizin en önemli parçasıdır. Êzidxan’a dönüşler olmazsa, bu inanç tarihte yaşam süremez” diye belirtti.    ‘REŞO AMCANIN YARASI BÜTÜN ÊZİDÎLERİN YARASIDIR’   DAİŞ saldırıları sonucu öldürülen binlerce kişinin halen toplu mezarlarda olduğunu ifade eden Uca, tanık olduğu bir anı şöyle anlattı: “Reşo amca her gün toplu mezarlara gelerek saatlerce bekliyor. 2 oğlu ve yeğeni DAİŞ tarafından katledilmiş ve toplu mezara konulmuş. Reşo amcanın yarası, bütün Êzidîlerin yarasıdır. Kürtlerin hep birlikte Êzidîlerin yaralarını sarmak için ortaklaşmalı.”   ‘BÜYÜK MESAJ BİRLİKTE MÜCADELEDEDİR’   DAİŞ’in saldırıları sonucu Musul ve Şengal’de ortaya çıkan fotoğrafın, bölge kentlerinde ilan edilen sokağa çıkma yasakları ardından yaşanan yıkımı hatırlattığına dikkat çeken Uca, şöyle devam etti: “Musul ve Şengal’de, Cizre ile Sur’u gördük. O fotoğraf bize yabancı gelmedi. Çünkü o fotoğrafı bölge kentlerinde daha önce görmüştük. Cizre, Sur, Musul ve Şengal’in fotoğrafını yan yana getirdiğiniz zaman aynı zihniyeti göreceksiniz. Resim aynı kalemle çizilmiş. Bu nedenle aynı yara ortaya çıkıyor. Bu anlamda yaralarımızı birlik ile sarabiliriz. Bu katliamlara verilecek en büyük mesaj birlikte mücadeledir.”    ‘ÊZİDÎLER İRADESİNE SAHİP ÇIKTI’   3 Ağustos’ta gerçekleştirilen anma etkinlikleri kapsamında Êzidî Gençleri Birliği’nin (YCÊ) üyesi gençlerin Şengal Dağı’na yaptıkları meşaleli yürüyüş ve Şengal Genel Meclisi’nin ilan edilmesinin tarihi olduğuna dikkat çeken Uca, şunları söyledi: “Anma etkinliğinde yaşanan bütün acılar tazeliğini koruyordu. Halk Şengal Dağı’na yürüyerek iradesine sahip çıktı. Özellikle gençlerin verdiği mesaj iyi okunmalı. Şengal Dağı’nda yaşamak, katliama en büyük cevaptır. Şengal Genel Meclisi’nin ilan edilmesi bütün Şengal’in temsilliyetidir. Katliama karşı direnenler örgütlenerek, geleceğini kendisi belirleyecek.”