Av. Leygara: Vali verilen yetki ile isterse Newroz'da kente sokmayacak 2018-07-24 10:07:26   DİYARBAKIR - OHAL’in yerine getirilen düzenlemelerle valilere bir kişinin kente girişini yasaklaması yetkisi verilmesini değerlendiren Av. Cabbar Leygara, OHAL valilerinin 90’lı yıllarda bu yetkiyi devlet görevlilerinin işlediği suçları örtbas etmek için kullandığını hatırlattı. Leygara, bu yetki ile bir bir valinin, Newroz zamanında siyasetçi veya gazetecileri bir kente sokmayabileceğini de söyledi.   OHAL’in kaldırılmasının ardından AKP’nin Meclis Başkanlığı’na sunduğu “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”nin içeriği ile ilgili tartışmalar devam ediyor. Meclis Adalet Komisyonu’nda kabul edilen tasarıya göre, 5442 Sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nda yapılacak değişiklikle valiler, kamu düzenini veya güvenliğini bozacağı düşünülen kişiler hakkında 15 günü geçmemek üzere ildeki belirli yerlere giriş ve çıkışı sınırlayabilecek, toplantı düzenlenmesine, kişilerin toplanmasından, silah nakline kadar yasaklar getirebilecek.    Valilere verilecek bu yetki, 1987 yılında ilan edilip 2002 yılına kadar toplam 15 yıl boyunca, süresi 46 kez meclis kararıyla uzatılan OHAL döneminde “süper yetkiler” ile donatılan OHAL Bölge Valileri’ni akıllara getirdi. O dönem valilere, çalışmalarında sakınca görülen personelin sürgün edilmesine, köy, mezra ve benzeri yerleşim birimlerini boşaltma yetkisi verildi.   OHAL’in en katı şekilde uygulandığı 1990’lı yıllarda Diyarbakır’da avukatlık ve belediye başkanlığı gibi birçok görevde bulunan Av. Cabbar Leygara, valilere verilecek yetki ile valilerin 90’lı yıllarda kendilerine verilen yetkileri nasıl kullanıldığını değerlendirdi.    ‘BU YETKİ OHAL’İN KALICILAŞTIRILMASIDIR’   Av. Leygara, sıkıyönetimin kaldırılarak OHAL’in ilan edildiği 1987 yılı üzerinden 31 yıl geçmesine rağmen valilere verilmek istenen yetkilerle Türkiye’de demokrasinin 90’lı yıllara döneceğine dikkat çekti.  Valilere bir kişiyi 15 gün süreyle kente girmesini engelleyen düzenleme ile 90’lı yıllarda OHAL Bölge Valisi’ne verilen yetkinin aynı olduğunu hatırlatan Leygara, “Eskiden OHAL Bölge Valileri vardı, şimdi Türkiye’nin 81 il valisi OHAL valisi olacak. Eskiden OHAL valilerine süper yetkiler nedeniyle ‘süper valiler’ derlerdi. Şimdi ise bu düzenlemeyle 81 ilin valisi ‘süper vali’ olacak” dedi.    Valilere şüpheli gördükleri kişilerin 15 gün süreyle kente girmesini yasaklama yetkisinin verilmesinin Anayasa’da güvence altına alınan seyahat, çalışma özgürlüğü,  toplantı ve gösteri yürüyüş haklarını aykırı olduğunu vurgulayan Leygara, “Valilere verilen bu yetki, OHAL’in kalıcılaştırılmasıdır. Zaten bu düzenleme Anayasa’ya aykırı olduğu için bunlar için 3 yıl süre şartı koymuşlar. Bu yetki istisnai değil, kalıcılaştırılan bir yetkidir. Bu düzenleme ile yürütme yani Başkanlık Sistemi güçlendiriliyor. Yasama, yargı ile sivil toplum ve kanaat önderleri devre dışı bırakılıyor. Umarım OHAL dönemini hatırlatan bu uygulamadan vazgeçerler” diye kaydetti.    KENTLERE GİRİŞLERİN YASAKLANMASI   90’lı yıllarda OHAL bölge valilerinin birçok yasakları ve engellemeleriyle karşılaştıklarını söyleyen Leygara, “O dönem görev yapan bir arkadaşımız, siyasi partilerin il başkanları,  sendikacılar, avukat ve insan hakları savunucuları, OHAL Valisi’nin kararıyla ikamet ettikleri illerden başka illere sürgün edildi. Örneğin 90’lı yıllarda avukatlık yapıyorsunuz. Hakkınızda sürgün kararı çıktığı zaman size bir yer söylüyorlardı. Yozgat’a, Çankırı’ya, Rize’ye veya Kastamonu’ya sürgüne gidiyordunuz. Bu kararlar defalarca uzatıldı. OHAL Valisi kararıyla bölgedeki birçok il başkanımız (HEP), Ankara’ya ya da başka kentlere sürgün edilerek orada yaşamaya mahkûm bırakıldı. O yıllarda parti genel başkanlarımız illere sokulmuyordu. Bununla insanların siyaset yapma hakkı ellerinden alındı” dedi.   Av. Leygara, 90’lı yıllarda OHAL valilerine verilen bu yetkinin il valilerine verilmesi durumunda bu yetkinin ne şekilde kullanılabilineceğine ilişkin oldukça dikkat çekici bir örnek de verdi.     “Bir vali Newroz zamanında bir kente gelmek isteyen bir siyasetçi, siyasi parti başkanı ya da gazeteciye sizi 15 gün süreyle kente sokmuyorum diyebilecek”  diyen Leygara, 90’lı yıllarda benzer uygulamalarla sıkça karşılaştıklarını ifade etti.   90'LI YILLARDAN ÖRNEKLER   Av. Leygara, valilere verilecek olan 15 günlük yasaklama süresinin basit görünse de bunun amacının çatışmaların yoğunlukla yaşandığı bölge kentlerinde yaşanabilecek insan hakları ihlallerinin takibi ve denetimini yapmak ile bunun raporlaştırılmasını engellemek olduğunu da vurguladı. Leygara, insan hakları ihlallerinin yoğunlaştığı yerlere girmeleri engellenen sivil toplum ve basın çalışanları, insan hakları ihlallerini yerinde inceleyip kamuoyuna paylaşamadığı zaman bu hak ihlalleri ve keyfiyetin önüne geçilemeyeceği ve bunun sınırsız olacağı uyarısında bulundu.    Leygara, bu konuda yine geçmişte karşılaştıkları kimi örnekleri şu şekilde verdi: “Biz İnsan Hakları Derneği’nde (İHD) yöneticiyken 90’lı yıllarda yakılan köylere gidemedik. Biz Lice’ye tesadüfen vatandaş olarak girdik, sonra bizim kimliğimiz fark edildi, apar topar oralardan çıkarıldık. Lice’nin yandığına şahit olduk, ama olayı belgeleyemedik. Çünkü gazetecileri kente sokmadılar. Bizde de fotoğraf makinesi yoktu. Kulp yakıldı, gidemedik. Cizre yakıldı, gidemedik. Gidemedik derken hem insan hakları savunucuları, sivil toplum örgütü yöneticileri hem basın hem de dünya basını oralara gitmesi yasaklandığı için neler yaşandığını göremedi. Bu nedenle bu kentlerde yaşananları yerinde inceleyemedik.”    ‘SUÇLARI ÖRTPAS ETMEK İÇİN KULLANDI’     Kentlere girişi yasağının kolluk güçlerinin vatandaşlara yönelik hak ihlallerinin yoğun olarak yaşandığı dönemlerde kullanıldığını anımsatan Av. Leygara, “Mesela köyler yakılırken bu kullanıldı. Bir faili meçhul cinayeti araştıran gazeteciye karşı kullanıldı. Veya bir hak ihlalini yerinde incelemek isteyen bir insan hakları savunucusuna yönelik kullanıldı. Geçmişte ilan edilen OHAL döneminde yaşadığımız deneyimler bize bunu gösteriyor. Kimsenin orada nelerin yaşandığından haberi olmayacak. Yani devlet görevlilerinin işlediği suçları örtbas etmek, ifşa edilmemek için, gerçeğe ulaşmamak için dönemin OHAL valileri yetkilerini bu şekilde kullanıyorlardı” diye konuştu.    ‘YARGI İŞLEVSİZ KALACAK’   Av. Leygara, il valilerine bir kişi hakkında 15 gün süreyle kente girmesini yasaklama yetkisi verilmesi durumunda, valilerin bu yetkiyi bir kişi hakkında 10 ya da daha fazla kez kullanabileceğine de dikkat çekti. Leygara, “Bu valilerin keyfine kalan, iki dudağından çıkan bir uygulamaya dönüşür. Valinin bu kararına karşı idare mahkemesine başvursanız, bunun bile pratik bir değeri yoktur. Bu 15 günlük sürede yargı da bir şey yapamaz. Hukuka aykırılık çıksa bile ancak tazminata hükmedebilir” dedi.   MA / Deniz Tekin