Cezaevindeki çocuklar zamanla yaşıtlarının gerisinde kalıyor 2018-07-23 09:21:45   ANKARA - Türkiye’de 0-6 yaş arasındaki 560 çocuk, anneleriyle birlikte cezaevinde. TPD Genel Sekteri Ebru Ergin, annesi ile cezaevinde kalan çocukların zamanla yürüme, koşma, ellerini iyi düzeyde kullanma, zıplama gibi ve bilişsel alanlarda yaşıtlarının gerisinde kaldığını paylaştı.   Adalet Bakanlığı'nın 2017 yılı verilerine göre, 0-6 yaş arasında bulunan 560 çocuk anneleriyle birlikte cezaevlerinde büyüyor. 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunu’nun 65’inci maddesinde yer alan “Hükümlünün bakıma muhtaç çocuklarının barındırılması” hükmü doğrultusunda tutuklu ya da hükümlü olan anneler, çocuklarını 6 yaşını doldurana kadar yanlarında tutabilmekte.    Türk Psikologlar Derneği (TPD) Genel Sekteri Psikolog Ebru Ergin ve Psikolog Özge Şahin, cezaevlerindeki çocuklara dair yapılan araştırmaları, bu konudaki varsayımları ve çocukların gelişimlerini değerlendirdi.   ‘İKİ KARŞIT GÖRÜŞ VAR’   Tutuklu/hükümlü annelerin yanlarında kalan çocuklarına dair görüşlerin iki grupta toplandığını belirten Psikolog Ebru Ergin, bir görüşe göre çocukların annelerinin yanında kalması ve ceza infaz kurumlarının büyük çocukları da barındıracak biçimde genişletilmesinin çocuğun gelişimi açısından uygun bulunduğunu aktardı. Ergin, “Bu bakış açısı, anne ve çocuk arasındaki duygusal bağın önemini ve anneden ayrılmanın çocuğun duygusal gelişimini olumsuz yönde etkileyebileceğini vurgulamaktadır” dedi.   Karşı görüşü savunan araştırma sonuçlarına göre ise, ceza infaz kurumlarının çocuklara uygun mekânlar olmadığı yönünde olduğunu ifade eden Ergin, şöyle devam etti: “Bu bakış açısı ayrıca şunu da önermektedir; çocuğun anne ile kurduğu duygusal bağ çok önemli olmakla birlikte çocuk bu bağı başka bir kişi ile de kurabilir ve bu nedenle çocuğun dışarıda olması gelişimi açısından daha uygundur.”   ‘BİLİŞSEL GELİŞİMDE YETERSİZ KALIYORLAR’   Ergin, İngiltere’de yapılan bir araştırmaya dair ise şu örneği verdi: “İngiltere’de 18 ay cezaevinde annesi ile birlikte kalan çocuklar üzerinde yapılan bir araştırmada annenin yanından alınıp, devlet korumasına verilmiş çocukların gelişimsel düzeyleri karşılaştırılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre her iki grup çocuğun sağlıklı fiziksel gelişim bakımından eşit düzeyde oldukları görülmüştür. Ancak ceza infaz kurumlarında annesinin yanında kalan çocuklar zaman geçtikçe yürüme, koşma, ellerini iyi düzeyde kullanma, zıplama gibi ve bilişsel alanlarda yaşıtlarının gerisinde kalmaya başlamışlardır. Oturma ve emeklemenin başlamasıyla birlikte ceza infaz kurumlarındaki çocukların olanakları dışarıdakilere kıyasla gittikçe daha yetersiz kalmaya başlamaktadır.”   ‘AKRANLARINI YAKALAYIP, YAKALAMADIKLARI BİLİNMİYOR’   Ergin, çocukların hareket kabiliyetlerinin gelişiminin sadece fiziksel değil, aynı zamanda bilişsel gelişimlerine de katkı sağladığına dikkat çekti. Ergin, bunu şöyle açıkladı: “Çünkü hareket eden çocuk yeni şeyler öğrenmek için daha fazla olanağa sahiptir ve çocuğun çevresini keşfetmeye başlaması bilişsel gelişimi açısından oldukça önemlidir. Dolayısıyla ceza infaz kurumunda hareketi kısıtlanan çocuk hem fiziksel hem de bilişsel gelişim bakımından yaşıtlarının gerisine düşmektedir. Çocuklar, ceza infaz kurumlarından çıktıktan sonra gelişimsel olarak izlenmeye devam ettiklerinde ise zamanla yaşıtlarını yakaladıkları gözlemlenmektedir. Ancak ülkemizde çocuklar 6 yaşına kadar ceza infaz kurumlarında kalabilmektedir. Çocukların dışarıdaki yaşıtları ile gelişimsel olarak farklılık gösterip göstermedikleri, dışarıya çıkınca akranlarını yakalayıp, yakalayamadıkları ise bilinmemektedir.”   ‘ANNESİNDEN AYRI KALAN ÇOCUKLARDA GÜVEN SORUNU OLUŞMAKTA’   Çocukların anneleriyle deneyimlediği ilişkilerin gelişimleri açısından oldukça önemli olduğunu vurgulayan Ergin, annesinden ayrılan çocukların anneleriyle güvenli ilişkiler kuramadıkları için gelişimlerinin pek çok boyutunun olumsuz yönde etkilendiğini kaydetti.   Ergin, annesi cezaevinde olan ve kendisi dışarıda büyüyen çocuklarla yapılan bir araştırmada ise çocukların kimseye güvenmediğinin ortaya çıktığını paylaştı. Ergin, “Çocuğuyla beraber cezaevinde kalan anneler ve çocukları açısından bakıldığındaysa, tutuklu/hükümlü annelerin maruz kaldığı stresli ve zorlu yaşam şartları, annelerin çocuklarına yönelik bakım verme davranışlarının niteliğini olumsuz yönde etkileyebilmekte ve anne-çocuk arasında güvenli bir ilişkinin kurulmasını zorlaştırabilmektedir. Özellikle kapalı ceza infaz kurumlarındaki katı kurallar, küçük yaştaki çocukların anlayabileceği ve uyabileceği nitelikte olmaktan çok uzaktır. Çocuklarının taleplerini karşılamayan anneler daha fazla stres yaşamakta ve bu stresten zarar gören de yine çocuklar olmaktadır” diye konuştu.   ‘ALTERNATİF ÇÖZÜM BULUNMALI’   Annesinden ayrı kalan ve annesiyle cezaevinde kalan çocuklarla yapılan araştırmada annesinin yanında kalan çocuklarda daha az kaygılı/depresif davranış bozukluğu sergilediğinin gözlemlendiğini aktaran Ergin, “Bu çalışmanın sonuçları bize şunu söylemektedir;  insan gelişimi açısından tek bir doğru yoktur. Anne ile birlikte cezaevinde kalan çocuklar cezaevinin olumsuz koşullarından etkilenirler. Ceza infaz kurumlarında kalan çocuklar ve anneleri bu dezavantajlı grup içinde daha da dezavantajlı bir konumdadır ve onların yaşadığı zorluklar anne ve çocuğu ayırarak değil ancak iyi uygulamaların hayata geçirilmesi ile azaltılabilir” dedi.   ‘ÇOCUKLARA YAŞINA UYGUN ORTAMLAR HAZIRLANMALIDIR’   Psikolog Özge Şahin’e göre ise, çocuk doğduğu ilk andan itibaren hayatta kalabilmek için başka birine ihtiyaç duymakta. “Hem ülkemizde hem de dünyada ilk temas kişisi, temel bakım veren kişi annedir” diyen Psikolog Şahin, “Çocuğun en temel haklarından olan yaşama ve gelişme hakkının elde edilebilmesi için çocuğun yaşına uygun olan bir ortamda yaşaması gerekir. Her şeyden önce fiziksel ihtiyaçlarının karşılanabildiği yaşına uygun yemekler, destekleyici mamalar, mevsim koşullarına uygun temiz giysiler, yaşanılan ortamın düzenlenmesi vb. bir ortamda olmalıdır” diye belirtti.     ‘BABASINA, AKRANINA, OYUNCAKLARINA DA İHTİYACI VARDIR’   Gelişimleri için uygun ortamın yanı sıra çocukların düzenli olarak doktor kontrolünde olmasının da önemli olduğunu vurgulayan Şahin, şunları söyledi: “Çocuğun doktora gitmesi için illa ki hasta olması beklenmez, sağlıklı çocuklar da kontrollerden geçebilmelidir. Biliyoruz ki duygusal ihtiyaçlar da en az fiziksel ihtiyaçlar kadar önemlidir. Çocuğun yemek yemek kadar sevilmeye, desteklenmeye, değer görmeye de hakları ve ihtiyaçları vardır. Öte yandan bu ihtiyaçlar çocuğun sadece annesi tarafından karşılanmaz. Çocuğun babaya, öğretmene, akrana da ihtiyacı vardır. Son olarak çocuğun bilişsel gelişimi için -özellikle erken dönemde beyin gelişimi çok hızlı olmaktadır- gerekli uyaranlara maruz kalmaları gerekmektedir. Uyaranların ses, renk, oyuncak, farklı nesneler vb. az olduğu kapalı kurumlar çocukların bilişsel gelişimi açısından risk olabilmektedir.“   Kapalı kurumların zaten doğası gereği stres ve kaygı yaratabilecek olan yapılar olduğunu belirten Şahin, kadınların zaten cezaevi koşullarından etkilendiklerini buna ek olarak anne rollerinin de farklı kaygılar oluşturduğunu söyledi.   MA / Berivan Altan