Antalya'nın 4'e 1'i taş ve maden ocaklarına tahsis edildi 2018-07-22 09:02:55   ANTALYA - TBB Kent ve Çevre Kurulu üyesi Avukat Tuncay Koç, taş ocaklarının ruhsat işlemlerinin devredildiği Maden İşleri Genel Müdürlüğü'nün alanı görmeden tahsis ettiğini belirterek, "Tüm ruhsatlar aynı anda faaliyete geçse Antalya'nın yüzölçümünün 4'e 1'i tahsis edilmiş olacak" dedi.    Doğası, denizi ve tarihi mekanları nedeniyle Türkiye'de turizmin önemli merkezlerinden biri olan Antalya'da ranta açılan alanlarla doğa talan ediliyor. Türkiye Barolar Birliği (TBB) Kent ve Çevre Kurulu ile Çevre ve Ekoloji Hareketi Avukatları üyesi avukat Tuncay Koç, kentte yaşanan doğa talanına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Antalya'nın geniş bir orman alanına sahip olduğunu ile orman ve denizin birleşmesi nedeniyle turizmin gözdesi bir kent olduğunu belirten Koç, bu alanların kimi işletme ve ocaklara tahsis edildiğini söyledi.    Ormanları bekleyen tehlikelerin turizm ve taş, kum ve maden ocaklarını olduğunu ifade eden Koç, 2014'te maden kanunundaki değişikle ocakların tümünün, maden sınıflandırılmasına alındığını ve orman alanlarının bu ocaklara tahsis edildiğini ifade etti. Bini aşkın işletmeye açık maden ocağı olduğunu dile getiren Koç, ruhsat verilmeyen işletme sayısının da bundan daha fazla olduğu yönünde bilgiye sahip olduğunu söyledi.    İNCELEME YAPILMADAN OCAKLARA TAHSİS EDİLİYOR   Taş ocaklarının ormanların yoğun olduğu Elmalı ve Fenike'de olduğuna dikkat çeken Koç, burada sedir ormanlarının taş ocaklarına tahsisli durumda olduğunu, daha önce taş ocaklarının İl Özel İdaresi'nden izin alarak açıldığını şimdi ise Maden İşleri Genel Müdürlüğü'ne bağlandığını söyledi. Koç,"Maden İşleri Genel Müdürlüğü elindeki envantere göre masa başında hiç alanı görmeden yerleri tahsis etmeye başladı. Antalya'da binden fazla tahsis var ise Maden İşleri Genel Müdürlüğü alanı sadece harita koordinatlarından biliyordur. Yerine gidip inceleme yapmamıştır" ifadesinde bulundu.    KORKUNÇ BİR RAKAM VAR   Koç, Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporunun ağaçlık alanı 25 hektar altında olanlara verildiğini ve şirketlerin de alanları bunun altında göstermeye çalıştıklarını belirterek "Bu da maden ocaklarının çevreye ne kadar zarar verdiği de net olarak da tespit edilemiyor. Tüm ruhsatlar aynı anda faaliyete geçse o zaman Antalya'nın yüzölçümünün 4'te birinin tahsis edilmiş durumda olacak. Böyle korkunç bir rakam var"  dedi.    EKOSİSTEM BOZULACAK   Projelerin hayata geçirilmesi durumunda Konyaaltı plajının yok olmakla karşı karşıya kalacağına dikkat çeken Koç, "Konyaaltı plajı 40 metre kadar küçülmüş duruma. Bu şekilde sahilin alanı daralacak ve yok olacak Lara plajının ise akıbeti bilmiyor. Bu iki büyük proje Konyaaltı ve Lara plajlarında belediye tarafından yapılıyor. Bir Boğaçay Projesi diğeri ise Lara plajına kurvaziyer yat liman projesidir. Boğaçay projesiyle denizi bu 750 metreye kadar içeriye alacaklar. Bu şekilde etrafında bulunan araziler tuzlanmaya başlayacak ve ekosistem bozulacak. Yukardan Boğaçay'dan gelen suların kanalı doldurmasıyla burası durgun bir su havuzuna dönüşecek. Kötü görüntüyle ve kokuya neden olacak Etrafa hem kötü bir görüntü hem de kötü bir koku oluşacak" dedi.   Yargı süreçlerine değinen Koç, şirketlerin devletle iç içe olduğunu ve mahkemelerin projenin büyüklüğüne göre karar verdiğine dikkat çekti.