Sündüs Katliamı 25 yıldır karanlıkta! 2018-07-18 12:19:54   VAN - Sündüs Yaylası'nda 18 Temmuz 1993 yılında askeri kıyafetler giyen bir grubun uzun namlulu silahlarla yaptığı tarama sonucu çoğu çocuk 24 kişi yaşamını yitirdi, 2’si çocuk 4 kişi ise şans eseri kurtuldu. Üzerinden 25 yıl geçmesine rağmen katliam hala aydınlatılmadı.   Bugün ülke tarihinin en büyük katliamlarından biri olan Sündüs’ün 25'inci yılı. 18 Temmuz 1993 tarihinde Sündüs Yaylası'nda hayvanlarını otlatmak için kalan 28 yurttaş, askeri kıyafetler giyen bir grup tarafından gece saat 21.30 sularında uzun namlulu silahlarla tarandı, 14’ü çocuk 24 kişi yaşamını yitirdi, 2’si çocuk 4 kişi ise şans eseri kurtuldu. 25 yıl önce yaşanan katliamda; Zehra Ağaç (1), Yunus Sabırlı (2), Bahar Turan (3), Eylem Elmalı (4), Hamim Yaşa (4), Azat Sabırlı (7), Sevim Ağaç (7), Muhammet Yaşa (8), Zozan Turan (10), Hürriyet Sevgili (12), Nezahat Elmalı (12), Yıldız Güzel (13), Azime Elmalı (14), Semra Sabırlı (17), Menice Yaşa (18), Gülnaz Söylemiş (18), Hediye Turan (20), Hikmet Sabırlı (20), Neşide Ağaç (32), Sedef Elmalı (35), Muhteber Sabırlı (38), Beybun Sevgili (40), Müzeyyen Yaşar (42), Huri Samsa (55) yaşamlarını yitirdi.    DEP MİLLETVEKİLİ SİNCAR: BU OLAYIN PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ   Devlet yetkililerinin olayın yaşandığı günden bugüne olayı PKK'ye mal etmeye çalışsa da katliamın JİTEM'ci oldukları belirtilen silahlı bir grup tarafından yapıldığı bölgede yaşayan herkesçe konuşuldu. Görgü tanıkları ve çevre köylerde yaşayan herkes olayı JİTEM'in yaptığını söyledi. Katliamın ortaya çıkarılması için büyük bir çaba gösteren Demokrasi Partisi (DEP) Milletvekili Mehmet Sincar, ardından da bu konuyu araştırmak isteyen 2 kişi yine katledilerek olayın üzeri tamamen kapatılmak istendi. Yine o dönem bölgeye giden birçok gazeteci ve yazar ise tehdit edilerek ilçeden çıkarıldı.    Katliam yaşandıktan 5 gün sonra Bahçesaray ilçesine giden Sincar ve beraberindeki partililer, hem tanıklarla hem de ilçenin mülki amirleriyle görüştü. Sincar, köyde toplanan halka, "Sonucu ne olursa olsun bu olayın peşini bırakmayacağız" dedi. Bu ziyaret, aynı zamanda köye yapılan ve tanıklarla bir araya gelinen ilk ziyaret olarak tarihe geçti.    ‘DEVLET BU OLAYIN ÜZERİNE BİLEREK GİTMİYOR’   Ardından Ankara'ya giden Sincar, olayın araştırılması için Meclis Araştırma Komisyonu’na önerge verdi. Sincar, önergesiyle ilgili olarak Meclis kürsüsünde şunları söylemişti: "Demokrasi Partisi olarak olayı yerinde incelemek amacıyla, 2 milletvekili ve Parti Meclisi üyelerinden oluşan bir heyetle bölgeye gittik. Burada Sayın Vali ile olay hakkında görüştük. Sayın Vali, olayın PKK gerillaları tarafından gerçekleştirildiğini söylemekle yetindi; ancak olayın PKK tarafından işlendiğine dair kesin bir kanıt veya belge ortaya koyamayacağını söyledi. Daha sonra DEP il binasında katledilen insanların yakınlarıyla görüşüp, olay hakkında detaylı bilgi edindik. Bir gün sonra ise İnsan Hakları Derneği yöneticilerinden oluşan bir grupla Bahçesaray'a gittik. Kaymakam ve Belediye Başkanı ile görüştükten sonra, olayda ölenlerin yakınlarıyla görüştük. Gerek ölenlerin yakınları, gerek ilçe sakinleri ve gerekse olaydan yaralı ve sağ olarak kurtulan kişiler, 'kesinlikle PKK'den şüphelenmediklerini, PKK ile hiçbir sorunları ve alıp veremedikleri olmadığını, PKK'nin bu olayı yapması için hiçbir nedenin bulunmadığını' söyledi. İncelememiz boyunca, edindiğimiz izlenimler ve bilgiler sonucunda olayla ilgili bazı karanlık ve şüpheli noktalar olduğunu ve devletin bu olayın üzerine bilerek gitmediği ve gizlemeye çalıştığı kanısına vardık."    Sincar, olayla ilgili yaptığı bu açıklamadan 40 gün sonra ise Batman çarşı merkezinde öldürüldü.    KATLİAM 25 YILDIR AYDINLATILMADI   Yaşanan katliamla ilgili açılan davada ise 25 yıl geçmesine rağmen hala bir sonuç çıkmadı. Katliamın zaman aşımına uğramasına kısa bir süre kala faillerin bulunması için harekete geçen İnsan Hakları Derneği (İHD) ve İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) Van şubeleri ile Van Barosu suç duyurusunda bulunarak, katliamı zaman aşımına uğramaktan kurtardı. Ancak başvuruyu değerlendiren Van Cumhuriyet Başsavcılığı, 12 Şubat 2014'te "zaman aşımını" gerekçe göstererek, kovuşturmaya yer olmadığı hükmüyle "takipsizlik kararı" verdi. Verilen bu karar üzerine aileler, avukatları aracılığıyla Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi'ne itirazda bulundu. İtiraz dilekçesinde, "takipsizlik" kararı verilen dosyanın "insanlığa karşı işlenmiş suç" kapsamında değerlendirilmesi istendi. Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi ise suç tarihinden sonra yürürlüğe giren TCK. 77. maddesi ile uluslararası sözleşmeler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) uygulamalarında "insanlığa karşı işlenen suç"larda zaman aşımının olmayacağı kanaatine vararak, savcılığın verdiği "takipsizlik" kararını kaldırarak dosyayı tekrar Van'a gönderdi. Van Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma yeniden açılırken, soruşturma halen devam ediyor.    'ETKİN BİR SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMÜYOR'   Soruşturmaya müdahil olan Van Baro Başkanı Murat Timur, Sündüs Katliamı’nın karanlık ve 90'lı yılların karakteristik olaylarından biri olduğunu söyledi. Dosyada şu ana kadar tek bir şüphelinin dahi bulunulmadığını ifade eden Timur, "Soruşturma aşamasından itibaren savcılık sadece iki işlem yaptı. Biri otopsi, ikincisi bazı tanıkların ifadesine başvuruldu. Birincisi yapılan otopsiler delil elde etmeye yönelik yapılmadı. Tanık beyanları ise bir takım veriler vermesine rağmen yapılan soruşturmanın genişletilmesine neden olmadı. Yine 25 yıl önce yaşanan bu olayla ilgili yerinde inceleme yapılmadığı için de deliller ortadan kayboldu. Bu nedenle şu ana kadar sürdürülen soruşturma sonuç alıcı bir soruşturma olmadı. Bu kadar vahim bir olayda şüphelileri ortaya koyacak bir soruşturma yürütülmemiş olması kuşku ve şüpheleri daha da derinleştirmektedir. Bu katliam insanlığa karşı bir suç olduğu için adalet duygularını tekrar gerçekleşmesi açısından yapılacak tek şey şüphelileri ortaya koyacak bir soruşturma yürütmektir. Ancak görülüyor ki, böyle giderse sonuç alınmayacaktır. Toplumsal barış ve adaletin sağlanması için geçmişte yaşanan karanlık olayların ortaya çıkarılması lazım. Bunlar ortaya çıkmadığı sürece toplumsal adaletin ortaya çıkması da mümkün olmayacaktır" diye konuştu.    'KATLİAMI YAPANLAR HALA ARAMIZDA'   Sündüs Katliamı’nın faillerinin ortaya çıkması için yıllarca mücadele veren MAZLUMDER Van eski Şube Başkanı Yakup Aslan, ailelerin insan haklarıyla ilgili derneklere başvurusu ile sürecin başladığını söyledi. Katliamla ilgili birçok yönlü araştırmalar içerisine girdiklerini söyleyen Aslan, "Bu süreç içerisinde katliamda yaşamını yitirenlerin aileleri ile görüştük. Bu görüşmelerde karanlıkta kalmış birçok noktanın olduğunu gördük. Bunlardan en önemlisi ise Mehmet Sincar'ın Bahçesaray'da ailelere; 'Bu işin arkasında kim varsa ortaya çıkaracağız' demesinin ardından kısa bir süre sonra Batman'da katledilmesidir. Sincar'ın ardından da bu konuyu araştırmak isteyen iki kişi yine karanlık bir şekilde katledilmişlerdir. Bu örnekler bile katliamın nasıl olduğu yönünde bize birçok emare veriyor. Yine davaya bakan avukatın Bahçesaray'daki aileler ile görüşmesinden sonra karanlık çevrelerce tehdit edilip davadan çekilmesi ve apar topar Van'dan taşınması da manidar bir durumdur. Yine gazeteciler tehdit edildi. Bütün bunlar gösteriyor ki bunu yapan karanlık bir güçtür. Bu gün maalesef hala aramızda dolaşıyor" diye konuştu.   'SÜNDÜS KARANLIKTA KALMASAYDI ROBOSKİ OLMAZDI'   Katliamın yapıldığı tarihteki olaylara bakıldığında Madımak, 33 asker, Eşref Bitlisi olayı gibi yaklaşık yüze yakın faili meçhul olayın yaşandığını ifade eden Aslan, "O dönem, Tansu Çiller, Mehmet Ağar, Veli Küçük, OHAL Valisi Hayri Kozakçıoğlu gibi bir ekibin ülkeye hakim olduğu bir dönemdi. O dönem Sündüs ile ilgili yaptığımız tüm görüşmelerde tüm oklar JİTEM'i gösteriyordu. Bu olayın da koruculuğu kabul etmeyen kesimlere gözdağı verme amacı taşıyan organizeli bir katliam olduğunu düşünüyoruz. Bunun diğer bir kanıtı da, Diyarbakır'da itirafçı olarak kayda geçen Murat İpek ve Murat Demir'in konuyla ilgili yaptığı açıklamalardır. Eğer Sündüs Katliamı itiraflar ışığında ortaya çıkarılmış olsaydı daha sonra yaşanan Roboski Katliamı benzeri katliamlar yaşanmazdı" diye konuştu.   MA / Adnan Bilen