Peker davasında müşteki akademisyen: Bu tür olaylar daha da yaygınlaşacak 2018-07-16 09:04:17   İSTANBUL - Müşteki akademisyen Özgür Müftüoğlu, suç örgütü lideri Sedat Peker'e verilen beraat kararını hukuk dışı bulduğunu ifade ederek, “Bu kararla beraber bu tür olaylar daha da yaygınlaşacaktır” dedi.    Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) mezuniyet töreninde daha önce yapılmış bir karikatürü pankart yapıp taşıdıkları için öğrencilere tutuklama kararı veren yargı, akademisyenleri “Oluk oluk kanınızı akıtacağız” sözleriyle tehdit eden suç örgütü lideri Sedat Peker hakkında beraat kararı verdi.    Anadolu Adliyesi 20'nci Asliye Ceza Mahkemesi, “Oluk oluk kanlarınızı akıtacağız ve akan kanlarınızla duş alacağız" ifadeleri nedeniyle Peker hakkında "tehdit" ve "suç işlemeye tahrik" suçlamasıyla açılan davada ceza unsurları oluşmadığı gerekçesiyle beraatine karar verdi.   Davanın müştekilerinden barış akademisyeni Doktor Öğretim üyesi Yonca Demir ve akademisyen Yardımcı Doçent Doktor Özgür Müftüoğlu, Peker'e verilen beraat kararını değerlendirdi.    ‘BU TÜR OLAYLAR YAYGINLAŞACAK’    Temel taleplerinin adalet olduğunu vurgulayan Özgür Müftüoğlu, hukuk sistemi içerisinde bir kişinin bir başkasını tehdit etmesinin cezai karşılığının olması gerektiğini söyledi. Ancak yargılama sonucunda bunun gerçekleşmediğini söyleyen Müftüoğlu, şöyle devam etti: "Bu, Türkiye’deki adalet sisteminde büyük bir sorun olduğunu gösteriyor. Bir taraftan bakıyorsunuz karikatür taşıyan öğrenciler tutuklanıyor, öbür taraftan böylesine büyük bir tehdidi savuran, insanları ölümle tehdit eden bir durum karşısında ‘burada bir suç unsuru bulunmadığı’ belirtiliyor. Türkiye’deki adalet sistemine olan inancım azdı; ama şu an zayıflamış durumda. Bu kararın toplumda umutların kırılmasına neden olduğunu düşünüyorum. Türkiye’nin bir an önce hukuk sistemine geri dönmesi gerekir. Hukukun üstünlüğünün, adaletin tesis edilmesi, toplumsal barış açısından da Türkiye’nin refahı, insanların mutluluğu, huzuru açısından son derece önemli olduğunu düşünüyorum. Yoksa bu tür olayların karşılıksız kalması, insanların şiddete yönelmelerine neden olacaktır. Bu kararla beraber bu tür olaylar daha da yaygınlaşacaktır. Bu durum da Türkiye’deki insanların özgür düşüncelerini ifade etmelerinin önünde bir başka büyük engel olarak da karşımıza çıkacaktır.”    ‘YARGININ BARIŞA YÖNELİK TUTUMUNU GÖSTERİYOR’        "Savaş halk sağlığı sorunudur" dedikleri için Türk Tabibleri Birliği (TTB) yöneticilerinin gözaltına alındığını hatırlatan Müftüoğlu, "Onur Hamzaoğlu hoca da barış talep ettiği için aylardır cezaevinde. Onun dışında yüzlerce, binlerce insan barış istediği için cezaevinde. Biz eğer bir ülkede barış içerisinde yaşamak istiyorsak, bizim burada şiddeti ve savaşı değil, elbette ki barışı savunmamız lazım. Bu noktada Sedat Peker’in de bizlere karşı tehdit söyleminde bulunmasının sebebi, barış talep ettiğimizden kaynaklıdır. Verilen karar, aynı zamanda Türkiye’de yargının barışa yönelik tutumunu da büyük ölçüde gösteriyor. Barışı suçlayan, tehdit edenler cezasız kalırken barış isteyenler cezaevlerinde ya da mahkeme koridorlarında bulunuyor. Bu, Türkiye’deki toplumsal barışa yarar sağlamayacaktır. Sorunları daha da derinleştirecektir" diye belirtti.   'KARAR SKANDAL’    Davanın müştekilerinden akademisyen Yonca Demir de, mahkemenin beraat kararının skandal ve hukuk devletine yaraşmayan nitelikte olduğunu belirtti. Peker’in herhangi bir insan olmadığı, bir suç örgütü lideri olduğuna dikkat çeken Demir, "Kendisinin sabıka kaydına bakıldığında bu görülüyor. Tehditleri korkunç ve herhangi birinin savurduğu bir tehdit değil. Dolayısıyla hepimiz verilen karardan çok rahatsız olduk" dedi.    Mahkeme hakiminin iki defa değiştiğini hatırlatan Demir, "Hakimin zorlandığını tahmin etmek güç değil. Belki de Sedat Peker’e ceza vermesi halinde hayatını tehlikeye atacağını düşünüyordu. Bu o kadar mümkün ki, kendisini anlıyorum. Avukatımız konuşmasında bu noktaya da dikkat çekti. Bu zorluğa ve bu politik konjonktüre rağmen hakkaniyetli ve cesur bir karar vermesini istedi" ifadelerini kullandı.     ‘MEŞRU BİR HAREKET OLARAK SAVUNMA YAPILDI’   Mahkeme salonunda yaşananlara da dikkat çeken Demir, "Bizim iki kadın cesur avukatımız vardı. Sedat Peker’in ise dört erkek avukatı vardı. Sadece söyledikleri ve üsluplarıyla değil, beden dilleriyle de hakim üstünde baskı kurdular. Avukatımızın bu baskıya, bu şova, bu saygısızlığa izin vermeme uyarıları sonuçsuz kaldı. Zaten hakime yönelik saygısızca bir durum içindeydiler. Bunun üzerine yer yer avukatımızla diğer avukatlar arasında doğrudan tartışmalar yaşandı. Örneğin; avukatımız konuşurken karşı taraf oturduğu yerden sözünü kesti, o esnada bir kişiye karşı üç kişi şeklinde cevap veriyorlardı. Gördüğüm kadarıyla hakim, bu tür durumlarda dahi karşı tarafa etkili müdahalede bulunamadı. Bu yüzden adamın yapabileceklerinin yaydığı korkudan etkilenerek karar verdiğini düşünüyorum. Bizzat bize savrulan tehdidin kendisi bile bu korkunun bir parçasıdır. Ben bu tehdidi savursam o kadar korkutucu olmaz; ama geçmişinde bu tür şeyleri yapmış ya da yaptırmış birisi söylediği zaman tabi ki bir korkuya neden olur, dikkat edilmesi gereken bir duruma dönüşür. Mahkemede Peker’in avukatları Peker’in yılın işadamı olmasından, çok hayırsever olmasından, devletine milletine düşkünlüğünden dem vuruyorlardı. Zaten mahkemede, vatan millet, devletin bekası denilerek bu tür şeyleri yapma hakkı varmış gibi bir savunma çizgisi izlediler. Bu sırada Alpaslan Türkeş’ten falan alıntı yapmayı da ihmal etmediler. Avukatın 'başbuğumuz' diye andığı Türkeş demiş ki ‘Eğer bizim davamızdan dönen olursa onu vurun, eğer ben Alpaslan Türkeş dönersem bu davadan beni de vurun’  Dolayısıyla onlar için bu meşru bir hareket, davadan dönen vurulur" diye konuştu.    Demir, son olarak davaya ilişkin neler yapacaklarını ileriki günlerde basın açıklamasıyla duyuracaklarını söyledi.   MA / Bilal Seçkin