Kenanoğlu: Sırrı Süreyya Önder’in barışın toplumsallaşmasına rolü büyük 2025-04-27 09:46:57 İSTANBUL- Barışın toplumsallaşması için Sırrı Süreyya Önder’in rolünün çok büyük olduğunu vurgulayan HDK Eş Sözcüsü Ali Kenanoğlu, “Sırrı Süreyya Önder bir ekol olarak, yaşadığı dönem içerisinde bu mücadelenin bir neferi, bir önderi haline dönüşmüştür” dedi.  Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder, 15 Nisan gecesi evindeyken aort damarının yırtılması sonucu Şişli’de bulunan Florence Nightingale Hastanesi’ne kaldırıldı. Burada 12 saati aşkın bir ameliyat sonrası hastanenin yoğun bakım ünitesine alınan Önder’in hayati tehlikesi devam ediyor.     Önder’in rahatsızlandığı ilk andan bugüne kadar farklı siyasi görüş ve çevrelerden binlerce kişi hem hastaneyi ziyaret ederek hem de mesajlar yayınlayarak geçmiş olsun dileklerini iletti.  DEM Parti İmralı Heyeti üyesi Pervin Buldan ile Faik Özgür Erol ile 19 Nisan’da İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’la bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmede Abdullah Öcalan, Önder için gönderdiği mesajında, “Sırrı Süreyya Önder’e yaşadığı rahatsızlık nedeniyle şifa diliyorum. Adıyamanlı ve Türkmen kökenli ideal biri olarak Baba İshak geleneğini temsil ediyor. Büyük barış çabasını topluma yansıtan, toplumsal ön yargıları şahsında kırabilen biridir” ifadelerine yer verdi.     Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Ali Kenanoğlu, barışın toplumsallaşması konusunda Sırrı Süreyya Önder’in rolüne dair değerlendirmelerde bulundu.    Türkiye’deki aydın sınıfının halktan kopuk olduğunu vurgulayan Kenanoğlu, Önder’in bunu yerle bir eden bir kişilik olduğunu ifade etti. Önder’in halkın içinde halkın diliyle konuştuğunu belirten Kenanoğlu, “Sırrı Süreyya Önder çok çeşitli olaylarda vicdanlı bir şekilde ortaya çıkmış birisidir. O anlamıyla Sırrı Süreyya Önder'in sahip olduğu sol sosyalist ideolojiye hiçbir zaman sıcak bakmamış kesimler içerisinde dahi sempati oluşturuyor. Çünkü vicdanlı bir insan. Geçmişten bugüne kadar bütün süreçlerde vicdanlı davranmış ve hakkaniyetli bir şekilde mazlumun yanında yer almış birisi. Sırrı Süreyya Önder'in kullandığı dili horlananların, ezilenlerin ağzından duymuşlar. Halkın diliyle entelektüel birikimini buluşturması ve bunu halkın diliyle bulunduğu bütün ortamda kullanıyor olması çok büyük bir sempatiye yol açmıştır. O anlamıyla Sırrı Süreyya Önder'e çok ciddi bir sahiplenme var” dedi.   ‘ÖNDER’İN ROLÜ ÇOK BÜYÜK’   Bütün mücadelenin barış içerisinde bir gelecek oluşturmak olduğunu vurgulayan Kenanoğlu, “Barış meselesi örgüt, parti ve devletlerden de ötedir. Kapı komşumuzla barışık olmamız, aynı acılara ağlamamız, aynı bayramlarda ortak sevinci paylaşmak önemlidir. Toplumun barışık olması böyle bir şeydir. Bu teklik anlamında değildir. Farklılıklarımızla hepimizin değerinin hepimiz açısından kabul gördüğü bir topluluktan bahsediyoruz. Bu Sırrı Süreyya kişiliğinde vücut bulmuş bir şeydir. Çünkü bazen süreçler kişilerin özgünlükleriyle belirgindir ve öyle ilerler. Görüşmeye gidilir, resmi olarak durulur. Bunlar işin kitabi kısmıdır. Ama kişilikle, sempatiklikle katılan değer çok farklıdır. O anlamıyla barışın toplumsallaşması konusunda rol modeldir. Hastaneye düştüğünde onun sözleri, videoları sanal medyada dolaşmaya başladı. Ve bu da toplumun çok farklı kesimleri tarafından paylaşılıyor. Sırrı Süreyya Önder sadece ayaktayken, bu mücadeleye devam etmiyor. Aynı zamanda hastanede yoğun bakımda yatarken de bu çalışmasını sürdürüyor. Hastaneye gelen insanlar sadece Sırrı Süreyya Önder’in hastalığına değil aynı zamanda onun toplumun gelecekteki ortak yaşam için de önemli biri olduğuna vurgu yapıyor. O anlamıyla Sırrı Süreyya’nın rolü çok büyük” ifadelerini kullandı.   BABA İSHAK İSYANI VE SIRRI SÜREYYA ÖNDER   DEM Parti İmralı Heyeti’nin Abdullah Öcalan’la yaptığı son görüşmede Abdullah Öcalan’ın Önder için “Baba İshak geleneğinin temsilcisi” demesini de değerlendiren Kenanoğlu, 2023 genel seçimlerinde Adıyaman Milletvekili adayı olduğunu ve “Buraya Baba İlyas'la Baba İshak’ı buluşturmaya geldim” dediğini dile getirerek, “Çünkü ben Baba İlyas'ın memleketindeyim. Baba İlyas o dönemlerde Amasya ve çevresindeki işte Amasya sancağındadır. Benim doğduğum topraklar olan Tokat da o zamanlar Amasya sancağına bağlı ve Baba İlyas orada yaşıyor. Baba İshak ise Adıyaman'daki bir Türkmen toplumunun önderi ve Baba İlyas'ın halifesi. İkisi birbiriyle irtibatlı.  Birlikte Selçuklu'nun o dönemki hegemonik yapısına karşı, halkın sömürülmesine karşı bir mücadele yürütüyorlar. Baba İlyas Amasya'dan, Baba İshak Adıyaman'dan yürüyüşe başlıyor. Aynı anda yürüyüşe başlıyorlar ve bunlar Maliye Ovası'nda buluşuyorlar. Maliye Ovası'nda Selçuklu Devleti ile karşı karşıya kalıyorlar. Düzenli ordu olan Selçuklular, halk isyanını Maliye Ovası'nda mağlup ediyor. Baba İlyas Amasya Kalesi'nde katlediliyor ve bugün mezarı Amasya'nın İlyaslı köyündedir.  Bir halk direnişi olarak tarihsel bir anekdot. Tarihsel önemi var” şeklinde konuştu.   ‘ÖCALAN’IN TARİHSEL ANEKTODU ÇOK ÖNEMLİ’   Abdullah Öcalan’ın, Önder’i “Baba İshak geleneğinin temsilcisi” olarak nitelendirmesinin önemli olduğunu belirten Kenanoğlu, “Baba İshak, Adıyaman bölgesinde zalimin zulmüne karşı mazlumların birlikteliğini ve örgütlenmesini sağlayan kişi ve kendisi bir Türkmen’dir. Sırrı Süreyya Önder gibi. Ama sadece Türkmenlerle birlikte hareket etmiyor. Adıyaman ve çevresinde yaşayan bütün mazlumlarla birlikte hareket ediyor ve onları örgütlüyor. Onları Babaîlere katıyor. Baba İlyas da Amasya, Tokat ve Sivas o bölgesinde bunu yapıyor. Yozgat'ta Bozoklar da var. Sırrı Süreyya Önder de öyle. Adıyamanlı Türkmen kişi olarak sadece Türkmenlerin değil, bütün bulunduğu coğrafyadaki mazlumların sözcüsü, onların mücadelesinin ortağı olup birçok insanın da bu mücadele içerisinde olmasına vesile olmuş birisidir. O anlamıyla bu tarihsel anekdot çok önemli” diye belirtti.    ‘MÜCADELEYE KALDIĞI YERDEN DEVAM EDECEK’   Kenanoğlu, bu toprakların tarihinin halkların birlikteliğine dayandığını kaydederek, şunları söyledi: “Bu topraklar vicdanlı insanların yaşadığı topraklardır. Tıpkı Babaîler’de olduğu ve daha sonra Celaliler'de olduğu gibi. Bu topraklar, tarihin birçok noktasında mazlumların dayanışmasının güçlü olduğu topraklardır. Bugün de o topraklardan Sırrı Süreyya Önder çıkmıştır. Sırrı Süreyya Önder bir ekol olarak, yaşadığı dönem içerisinde bu mücadelenin bir neferi, bir önderi haline dönüşmüştür. O anlamıyla katkısı büyüktür ve olmaya da devam edecektir. Biz sağlığına bir an önce kavuşmasını, bir an önce bu misyona uygun mücadelesini sürdürmesini ve birlikte yoldaşlık etmeyi çok arzu ediyoruz. İnşallah kısa zamanda sağlığına kavuşacak ve mücadeleye kaldığı yerden devam edecektir.”    MA/ Melik Çelik