Her deprem sonrası aynı soru: Hazırlıklı mıyız? 2025-04-25 09:12:34 İZMİR - Türkiye ve Kürdistan kentlerinde 1924’ten beri meydana gelen depremlerde on binlerce kişi yaşamını yitirdi, her deprem sonrası verilen sözler ise unutuldu, yönetmelikler de rant amaçlı kullanıldı.  Deprem bilimcileri uzun yıllardır Marmara Depremi için uyarılarda bulunurken, 23 Nisan'da İstanbul'da peş peşe depremler ve çok sayıda artçılar meydana geldi. Sabah saatlerinde Silivri açıklarında Marmara Denizi'nde 3.9 büyüklüğünde deprem yaşanırken, hemen ardından aynı bölgede 6,2 büyüklüğünde bir deprem daha yaşandı.    Yaşanan deprem sonrasında İstanbullu binlerce yurttaşın geceyi sokakta geçirmesi, bir kere daha "Depreme hazır mıyız" sorusunu akıllara getirdi. Özellikle İstanbul için Bahçelievler ve Fatih ilçelerinde yapı stokuyla çok ciddi risk taşıdığı uyarıları uzmanlar tarafından yapılırken, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası'nın raporuna göre; kentteki büyük çaplı toplanma alanlarının önemli bir kısmı imara açıldı ve bu alanlara, AVM ve konut projesi gibi yapılar inşa edildi. TMMOB'un verdiği bilgiye göre, İstanbul'da şu anda kriterleri karşılayan 77 toplanma alanı bulunuyor ve AFAD'ın saydığı yerlerin önemli bir kısmını küçük park ya da kalabalık grupları alamayacak kadar küçük açık alanlar oluşturuyor.   VERİLEN SÖZLER TUTULMADI   Aktif fay hatları üzerinde kurulu coğrafyadan kaynaklı cumhuriyet tarihi boyunca birçok büyük depremin yaşandı. Türkiye ve Kürdistan kentlerinde ağır yıkımlar ve can kayıpları yaşandı. Son olarak 6 Şubat 2023'de Mereş'in Bazarcix (Pazarcık) ve Elbistan ilçelerinde meydana gelen iki depremde resmi rakamlara göre 11 kentte 53 bin 537 kişi yaşamını yitirdi, yüz binlerce kişi yaralandı ve on binlerce bina yıkıldı.    Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, deprem sonrasında bir yıl içerisinde 319 bin konutun inşa edilerek, depremzedelere teslim edileceğini söyledi. Fakat Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 24 Ocak 2025 itibarıyla, deprem bölgesinde 201 bin 580 konut, köy evi ve iş yeri teslim edildiğini açıkladı.   Binlerce insan hala deprem bölgesinde konteyner kentlerde yaşamaya devam ederken, 15 Mart 2023'de Semsur ve Riha'da yaşanan sel felaketinde, depremzedeler için kurulan çadır ve konteynerleri su bastı.    İMAR AFFI   1999'da Kocaeli’nin Gölcük ilçesindeki depremden sonra, binaları depremlere daha dayanıklı yapmak için yeni bina yönetmelikleri çıkartıldı. Fakat deprem sırasında yeni inşa edilmiş binaların çökmesi, kamuoyunda bina sağlamlık standartlarında şüphelere neden oldu. İktidar bu yönetmeliklere rağmen gerekli güvenlik sertifikaları olmadan inşa edilen veya genellikle ilave kaçak katlar için periyodik olarak “imar affı” çıkardı. 6 Şubat depreminin etkilediği bölgede ise deprem öncesinde 75 bin binaya inşaat affı verildi. Şehir plancısı Buğra Gökce'ye göre; 2018 genel seçimlerinden önce depremden etkilenen 10 ilde 294 bin 165 olmak üzere ülke çapında 3,1 milyon yapıya “imar affı” verildi. Yine 1999 Gölcük depreminin ardından afet önleme ve acil durum hizmetlerinin geliştirilmesi için alınmaya başlanan "deprem vergisi"nden toplanan 88 milyar liranın nereye harcandığı, kamuoyuna açıklanmadı. Bu paraların hükümete yakın şirketler tarafından yapılan otoyol inşaat projelerine harcandığı iddia edildi.    YÖNETMELİKLER RANT İÇİN KULLANILDI   Kentleri inşa eden ve denetlemesi gereken TMMOB'un, AKP iktidarı döneminde 6235 Sayılı ‘Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu’, 4708 Sayılı ‘Yapı Denetimi Hakkında Kanun’ ve 3194 Sayılı İmar Yasası, orman arazileri ile ilgili 2B Yasası, “Bütün Şehir Yasası” gibi önemli mevzuatlarda yapılan birçok değişiklikle mesleki denetim uygulaması değiştirildi. 2013’te 3194 Sayılı İmar Yasası’nda yapılan düzenlemeyle, TMMOB'un denetim uygulaması ortadan kaldırıldı. Deprem tedbiri adı altında yapılan yasal düzenlemeler ise müteahhitlerin rant anlayışına hizmet etti. 16 Mayıs 2012'de yürürlüğe giren "6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun" ile riskli alan ve riskli bina gibi yeni yasal statüler oluşturuldu. Yeni yasa, riskli yapı olarak tespit edilen binaların yıkılıp yenilenmesini yasal zorunluluk haline getirdi. Ancak yürürlüğe giren yasa riskli alanlardan önce piyasa değeri yüksek bölgelerde uygulamaya konuldu, yer seçiminde acil yenilenmesi gereken alanlara değil, emlak değerleri açısından yüksek değerdeki yerlere öncelik verildi.    YARGILAMALAR   Depreme karşı önlemler alınmazken yıkılan binalarla ilgili yapılan yargılamalar da cezasızlık ile sonuçlandı. 1999 Gölcük depremi sonrasında yapım hatalarından çöken binaların müteahhitlerine yaklaşık 2 bin 100 dava açıldı, bu davalardan bin 800'ü kamuoyunda Rahşan Affı olarak bilinen Şartlı Salıverme ve Erteleme Yasası ile cezasız kaldı. Geriye kalan üç yüz davanın yüz on kadarında ceza verildi, birçoğu ertelendi. Kalan davalar ise 16 Şubat 2007 tarihinde yedi buçuk yıl geçtikten sonra zaman aşımına uğrayarak, düştü. Yine 2003'de Çewlig'de yaşanan yıkımla ilgili yapılan yargılamada, Bingöl Ağır Ceza Mahkemesi ‘taksirle ölüme neden olmak’ suçundan okulu yapan müteahhit Şeref Bozkuş’a 3 buçuk, kontrol mühendisi Şadiye Topçu ve mühendis İsmet Elhakan’a da 2 buçuk yıl hapis cezası verdi. Davada yargılanan 6 sanık da beraat etti. Yargıtay, yerel mahkemenin verdiği cezaları onadı. Kararın onanmasından sonra Bozkuş 1 buçuk, Elhakan ise 1 yıl cezaevinde kalarak tahliye oldu. Hayatını kaybedenlerin yakınlarının açtığı davada ise Elazığ Bölge İdare Mahkemesi, Eğitim Bakanlığı'nın ailelere 50 bin ile 120 bin TL arasında değişen tazminat ödemesine karar verdi.   Diğer depremlerde de sorumlular hakkında açılan davalarda benzer kararlar verildi.    Cumhuriyet tarihi boyunca yıkıcı birçok depremin yaşandığı ve aktif fay hatlarının bulunduğu coğrafyada alınan önlemlerin yetersizliği ve binaların durumu sürekli tartışma konusu oldu.    Cumhuriyet tarihi boyunca yaşanan bazı depremler ve yarattığı yıkımlar;   "* 13 Eylül 1924'de Erzirom Hesenkeleh (Pasinler) ilçesinde yaşanan 6.8 büyüklüğündeki depremde 60 kişi yaşamını yitirdi.    * 7 Mayıs 1930'da Colamerg'de yaşanan 7.2 büyüklüğündeki depremde 2 bin 514 kişi yaşamını yitirdi, yaklaşık 3 bin bina hasar gördü.    * 1 Mayıs 1935'de Qers’ın Dîgor ilçesinde yaşanan 6.2 büyüklüğündeki depremde 200 kişi yaşamını yitirdi.     * 19 Nisan 1938'de Kırşehir'de yaşanan 6.7 büyüklüğündeki depremde 3 bin 860 bina yıkıldı, 224 kişi yaşamını yitirdi.    * 27 Aralık 1939'da Erzingan'da yaşanan 7.9 büyüklüğündeki depremde 116 bin 720 bina bütünüyle yıkılırken, 32 bin 968 kişi yaşamını yitirdi, 100 binden fazla kişi ise yaralandı.    * 20 Aralık 1942'de Tokat’ın Niksar ilçesinde yaşanan 7.0 büyüklüğünde depremde 3 bin kişi yaşamını yitirdi.    * 20 Haziran 1943'de Sakarya'nın Adapazarı ve Hendek ilçelerinde yaşanan 6.6 büyüklüğündeki depremde 336 yaşamını yitirdi.   * 27 Kasım 1943'de Kastamonu Tosya ve Samsun Ladik ilçelerinde yaşanan 7.7 büyüklüğündeki depremde 4 bin kişi yaşamını yitirdi.   * 1 Şubat 1944'de Bolu Gerede ilçesinde yaşanan 7.4 büyüklüğündeki depremde 3 bin 959 kişi yaşamını yitirdi.   * 31 Mayıs 1946'da Muş Gımgım ilçesinde yaşanan 5.9 büyüklüğündeki depremde 839 kişi yaşamını yitirdi.   * 17 Ağustos 1949'da Çewlîg Kanîreş (Karlıova) ilçesinde yaşanan 6.8 büyüklüğündeki depremde 450 kişi öldü, 3 bin 500 bina hasar gördü.   * 19 Ağustos 1966'da Muş’un Gimgim (Varto) ilçesinde yaşanan 6.9 büyüklüğündeki depremde 2 bin 394 kişi yaşamını yitirdi.   * 28 Mart 1970'de Kütahya'da yaşanan depremde bin 86 kişi öldü, bin 260 kişi de yaralandı.    * 22 Mayıs 1971'de Çewlîg'de yaşanan 6.8 büyüklüğündeki depremde 878 kişi yaşamını yitirdi, 700 kişi yaralandı, 9 bin 111 bina hasar gördü veya yıkıldı.   * 6 Eylül 1975'de Amed Licê ilçesinde yaşanan 6.6 büyüklüğündeki depremde 2 bin 385 kişi yaşamını yitirdi, 8149 bina hasar gördü veya yıkıldı.   * 24 Kasım 1976'da Wan Bêgirî (Muradiye) ilçesinde yaşanan 7.5 büyüklüğündeki depremde 3 bin 840 kişi yaşamını yitirdi, 9 bin 232 bina hasar gördü. 2000 kilometrekarelik bir alandaki evlerin yüzde 80'i yıkıldı.   * 30 Ekim 1983'de, Erzirom'da yaşanan 6.9 büyüklüğündeki depremde bin 155 kişi yaşamını yitirdi, 537 kişi yaralandı, 3 bin 241 konut ağır, 3 bin konut orta ve 4 bin konut hafif hasar gördü.    * 13 Mart 1992'de Erzingan'da yaşanan 6.8 büyüklüğündeki depremde 653 kişi yaşamını yitirdi, 8057 bina hasar gördü veya yıkıldı.    * 17 Ağustos 1999'da merkez üssü Kocaeli’nin Gölcük ilçesi olan 7.4 büyüklüğündeki depremde resmi raporlara göre 17 bin 480 kişi yaşamını yitirdi, 23 bin 781 kişi yaralandı. 2010 yılında yayımlanan Meclis araştırması raporuna göre 18 bin 373 kişi yaşamını yitirdi.    * 12 Kasım 1999'da Düzce'de yaşanan 7.2 büyüklüğündeki depremde 845 kişi yaşamını yitirdi, 4 bin 948 kişi yaralandı, 12 bin 939 ev de yıkıldı.    * 1 Mayıs 2003'de Çewlig'de yaşanan 6.4 büyüklüğündeki depremde en az 176 kişi yaşamını yitirdi, 625 bina çöktü veya ağır hasara uğradı. Çeltiksuyu'ndaki yatılı okulda koğuş bloku çöktüğünde 84 kişi yaşamını yitirdi.    * 23 Ekim 2011'de Wan'da yaşanan 6.6 büyüklüğündeki depremde 601 kişi yaşamını yitirdi, 4 bin 152 kişi yaralandı, 2 bin 262 bina yıkıldı.   * 30 Ekim 2020'de merkez üssü Yunanistan'ın Sisam Adası açıkları olan 6.9 büyüklüğündeki depremde Türkiye’de 117 kişi yaşamını yitirdi, bin 34 kişi yaralandı; Yunanistan’da ise 2 kişi yaşamını yitirdi ve 19 kişi yaralandı."   Bunların yanı sıra yine Wan, Xarpet ve Afyon gibi birçok kentte onlarca kişinin yaşamını yitirdiği depremler meydana geldi.    Her deprem sonrası verilen sözler ise kısa bir süre sonra unutuldu.    MA / Tolga Güney