‘Yaşam borcumu ödemek istiyorum’ 2018-06-13 09:04:35 ANKARA - Diyarbakır Cezaevi’nde PKK öncü kadrolarıyla dayanışmak için girdiği ölüm orucunda yaşamını yitiren Devrimci Yol Kürdistan Sorumlusu Orhan Keskin’in ablası HDP milletvekili adayı İpek Gür, “Türkiye ve Kürdistan devrim hareketinde ölenlere yaşam borcum var" dedi. Devrimci Yol Kürdistan Sorumlusu Orhan Keskin, 12 Eylül dönemi tanıştığı PKK öncü kadrolarıyla birlikte Diyarbakır Cezaevi’nde ölüm oruçlarında yaşamını yitiren Türkiyeli bir devrimci. Orhan Keskin’nin öğretmen ablası İpek Gür, Türkiye devrimci hareketi ve Kürt hareketi arasındaki kurulmak istenen ittifakı Keskin’in bir adım daha ileri götürdüğünü söylüyor.   Gür, “Orhan, Kürt hareketinin öncüleriyle tanışıklığını yoldaşlığa dönüştürdü. Orhan bir devrimciydi ve devrimci dayanışma sorumluluğunu yerine getirdi” dedi.   ‘BENİM DEVRİMCİ KARDEŞİM VAR’   HDP Ankara 2'nci Bölge Milletvekili Adayı olan Gür için Ankara sokaklarındaki seçim çalışmaları, kardeşi Orhan Keskin’in ona bıraktığı miras. Gür, her gün erken saatlerinde HDP’li yoldaşlarıyla buluşarak seçim bürolarında çalışma programı çıkartıyor. Ardından esnaf, pazar, aile ziyaretleri, bildiri dağıtımı ve halk buluşmalarıyla günü tamamlıyor. 35 yıla mahkum edilen Orhan Keskin’in yoldaşı Manisa Cezaevi’nde 1991 yılından beri tutuklu olan Fercan Kaya tarafından kendisi için yapılan rengarenk kolyesini de Gür, boynundan çıkarmıyor.   “Benim nereden ya da hangi sıradan aday olduğum aklıma bile gelmiyor” diyen Gür, şunları ifade etti: “Türkiye ve Kürdistan devrim hareketinde ölenlere yaşam borcum var. Ben HDP’de bunun için varım. Demokrasi ve özgürlük mücadelesi vererek yaşam borcumu ödemek istiyorum. Bu savaşta benim yaptıkların, ölenlerin yapıtlarının yanında hiçbir şeydir. Onlar kanlarıyla taşları önümüze döşediler ve bize ‘bu taşlardan yürüyerek mücadelenizi verin’ dediler. Nefesimin sonuna kadar çalışmak zorundayım. Çünkü benim devrimci bir kardeşim var. Kardeşim Kürdistan’da, zindanda bedenini ölüme yatırdıysa ben de kardeşime layık olmalıyım. Onun inandığı mücadeleyi daha da ileri taşımak için, kardeşimin bayrağını yükseltmek için elbette ki HDP’de olacağım.”   ‘DİYARBAKIR ÇIĞLIĞI BİZİ BU GÜNLERE GETİRDİ’   Gür, HDP’nin yükselen ivmesi, Türkiye siyaseti için kilit konuma gelmesini şöyle yorumluyor: “Diyarbakır Cezaevi’nde faşizm ‘ben seni ve ideallerini öldürürüm’ dedi. Devrimciler de ‘ölümü senin elinden alıyorum, bedenimi insanlık onurunu kurtarmak adına ölüme yatırıyorum’ dedi. Ve bu düşünce Orhan Keskin’i de Cemal Arat’ı da Kemal Pir ile aynı direniş sahnesinde buluşturdu. İnsanlık onuru için verilen mücadele, hakların kurtuluş arzusu ve çığlığı bizlerini bu günlere getirdi.”   Gür, “Mücadeleleri başaralı oldu. Orhanların, Cemallerin atmış olduğu insanlık çığlığı dağlarda yankısını buldu; özgürlük, barış rüzgarları estirdi. Diyarbakır’da bugün her türlü zulme karşı insanlar hayatta ve direniyorsa, Sur’da 200 gün direniyorsa, onların Diyarbakır zindanlarında yakmış olduğu özgürlük ateşinin devamıdır. Kobanê’de IŞİD’e karşı zafer kazanılıyorsa, Diyarbakır zindanından çıkıp gidenlerin çok büyük emeği vardır” dedi.    ‘AYNI DİYABAKIR GİBİ YAN YANA GELMELİYİZ’   AKP-MHP ittifakının politikalarını Diyarbakır Cezaevi’nde yaşanan faşizm uygulamalarının devamı olarak gören Gür, “Biz de aynı Diyarbakır zindanında olduğu gibi Kürdüyle, Türküyle, Çerkeziyle yan yana gelmek zorundayız” dedi. Gür, 24 Haziran baskın seçimlerinin de darbe, savaş ve faşizm ile demokrasi, barış ve özgürlük anlayışı arasında geçeceğini, sandığa bu düşünce gitmek gerektiğini ifade etti.   ‘SÖYLEDİLER Mİ BİLMİYORUM’   Gür, ölüm oruçlarının bitme aşamasına geldiği sıralarda kendi ifadesiyle “Artık hiçbir zaman öğrenemeyeceğim” dediği, daha önce bilinmeyen bir bilgi paylaştı. Gür, şöyle anlattı: “Orhan düşmeden kısa süre önce, ölüm oruçlarının bitmesi yönünde görüşmeler yapılıyor. Orhan’a da eylemi bırakması söyleniyor. Kardeşim birisinin adını veriyor, onu istiyor. O gelmezse bırakmam, diyor. O bana seslenecek öyle bırakacağım, diyor. O kişi Mustafa Karasu. Tabi bildiğim kadarıyla Mustafa Karasu görüşemiyor ya da haber verilemiyor. Acaba, Orhan ölüm orucunu sonlandırıp, tedaviyi kabul etseydi, iyileşme şansı var mıydı, bunu hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz… 53 günden sonra babam Orhan’ı hastanede görmüştü, Ofis yakınlarında, askeri hastane. Orhan babama ‘Cemal’e sahip çık’ demişti. Sonra babam Ankara’ya döndü ve 3 gün sonra Orhan’ın haberi geldi. Devrimciler bedel ödüyor. Binlercesi bedel ödedi ve bunlardan biri bizim kardeşimiz Devrimci Yolcu Orhan Keskin.”   MA / Deniz Nazlım – Selman Güzelyüz