'Çok kimlikli Suriye için Özerk Yönetim bir modeldir' 2024-12-24 09:06:11 İZMİR - Suriye'de çoğulcu bir yapıyla barışın sağlanabileceğini ifade eden Barış Vakfı Başkanı Hakan Tahmaz, "Çok kimlikli bir Suriye'de, Kuzey ve Doğu Suriye'de uygulanan sistem toplumun rızasını alabilecek bir model" dedi.  Suriye'de 61 yıllık BAAS rejiminin 8 Aralık'ta devrilmesinin ardından Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) tarafından geçici hükümet oluşturuldu. Avrupa Birliği ve birçok ülkenin terör örgütleri listesinde yer alan HTŞ'yi birçok ülke meşru hükümet olarak tanıyacağı izlenimi verirken, HTŞ ise "kırmızı çizgilerini" açıklamaya başladı. Türkiye ve ona bağlı Suriye Milli Ordusu (SMO)'nun Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırıları sürerken, Lazkiye, Tartus ve Humus gibi Alevilerin yoğunlukla yaşadığı bölgelerde ise saldırı, işkence insan kaçırma olayları artış gösteriyor. İsrail ise güneyden girdiği Suriye'de ilerlemesini sürdürüyor.    Çatışmaların halen devam ettiği Suriye'de kalıcı bir barış için QSD Kuzey ve Doğu Suriye'de oluşturulan yönetim modelini tüm ülkeye önerirken, Dürziler ise federasyon talebinde bulundu.   Barış Vakfı Başkanı Hakan Tahmaz ile Suriye'nin mevcut durumu ve kalıcı bir barışın koşullarını değerlendirdi.    HTŞ'nin Şam'ı ele geçirdikten sonra İdlip'deki yönetimlerini buraya taşıdıklarını ve güzellemeler yapılmaya başlandığını kaydeden Tahmaz, fakat küçük bir kent olmasına rağmen orada da epey insan hakları ihlalleri yapıldığını söyledi. Esad'ın gitmesine yol açan sürecin küresel ve bölgesel güçlerin nasıl bir Suriye tasarladıklarıyla doğrudan bağlantılı olduğunu belirten Tahmaz, "Çünkü HTŞ'nin askeri ya da siyasi gücüyle yönetim değişmedi. Ona nasıl bir rol verildiği önemli. Türkiye kaynaklı ya da HTŞ söylemleri bize ipuçları veriyor. Verilen mesajlar toplumun kaygılarını haklı çıkaran, diri tutan açıklamalar. Devleti, kurumları, parası olmayan ve Suriye'nin bir kesimini temsil edebilecek güce sahip olan birilerinin Suriye'nin bütününe ilişkin kırmızı çizgiler ifade etmesini çok acemice buluyorum. Bu söylemler başta Kürt ve Alevi kesimler olmak üzere Dürzilerde, kadınlarda kaygıları diri tutuyor. Bu kaygılar HTŞ'nin bakışından kaynaklanan kaygılar. Irak, Afganistan gibi bölge açısından baktığımızda şimdiden hüküm vermek yanlış olacaktır" ifadelerini kullandı.   'DİYALOG KURULMALI'   Colani'nin söylemlerinin toplumsal karşılığının ne olacağının da soru işareti olduğunu dile getiren Tahmaz, 13 yıllık savaşın, büyük kutuplaşmalar yarattığını belirtti. Irak'ta savaş daha kısa sürmesine rağmen halen iç gerilimlerin bitmediğini anımsatan Tahmaz, zamanın kıymetini bilmeden atılacak her adımın Ortadoğu'daki sıkıntıları bitirmeyeceğini vurguladı. Suriye için tek seçeneğin diyalog olduğunun altını çizen Tahmaz, "Takip ettiğim kadarıyla dolaylı ya da doğrudan olarak kesimler arasında ilişki olduğunu hissediyorum. En doğrusu bu ilişkiye şans tanımak, onun önünü açan söylem ve davranışları sergilemektir. HTŞ'ye akıl verenlerin de buna uygun pozisyon takınmaları gerekiyor. Burada belirleyici olanın da Ankara olduğunun altını çiziyorum. Tabiî ki Suriye'nin yeniden yapılanmasına destek ve dayanışma göstermesi doğaldır. Ama uydu yönetim oluşturmaya çalışmak, süreci tıkar" diye konuştu.    BÖLGE BARIŞI   "Suriye'de barış ya da sürdürülebilir bir sistem kurulacaksa Kürt ve Dürzilerin taleplerinin ciddiyetle değerlendirilmesi gerekir" diyen Tahmaz, Kuzey ve Doğu Suriye'de uygulanan sistemin Suriye'nin yeniden inşasında örnek alınacak kazanımları olduğunu vurguladı. Sürecin Suriyeliler ve Suriye'nin siyasal dinamikleri tarafından belirlenmesi gerektiğinin altını çizen Tahmaz, "Çok kimlikli bir Suriye'de Kuzey ve Doğu Suriye'de uygulanan model toplumun rızasını alabilecek bir model. 19 ve 20'nci yüzyılda her şey merkezden belirlenirken, bugün bu sistemlerin tıkandığını düşünüyorum. Meseleye Türkiye'nin bahsettiği gibi sadece silahlı güçlerin merkezileştirilmesine indirgenen bir yerden bakılamaz. PYD silahları bırakabilir. Peki, sonrasında oradaki insanların sosyal, siyasal zeminde temsil edilmeleri sağlanacak mı? Onların rızası alınarak mı bir sistem oluşturulacak? İnsanlığın evrensel kazanımlarını temel alacak modeller tasarlamak gerekir. Türkiye'deki gibi bütün anayasal kazanımları törpüleyerek, farklılıkları yok sayarak, tekçilik üzerinden yaratılan bir model 13 yıldır ödenen bedellerin boşa harcanmasına yol açar. Daha da ötesi karşı karşıya kaldığımız kaos hali sadece Suriye'nin sorunu değil, Suriye'de nasıl bir yol izleneceği bölgedeki yeni şekillenişin yol göstericisi olacak. Onunu için çok daha önemli. Bütün aktörler, bunu dikkate almalı. HTŞ, Esad'ı 12 günde gönderen iradenin kendisi olduğu yanılgısına kapılırsa işi zorlaştırır. Burada eğer çoğulculuğu, yerel yönetimlerin güçlendirildiği modele geçilmezse, bölge açısından iyi şeyler olmaz" şeklinde konuştu.   ÖCALAN'IN ROLÜ   Türkiye'de PKK Lideri Abdullah Öcalan ile ilgili gelişen sürecin de bununla bağlantılı olduğunu belirten Tahmaz, şöyle devam etti: "Yapılan çağrıların kıymetli olduğunu düşünüyorum. Öcalan 'Koşullar yaratılırsa ben çatışmayı politik ve hukuk zeminine taşıyabilirim. Bu kudretim teorik ve pratik olarak var' dedi. İşi zorlaştırmak istemeyen herkes bu gücü kullanmak ister. Toplumun her kesiminin bu kadar büyük bedeller ödediği bir konuda bir şeyler yapacağını iddia eden birinden bunu yapması istenir. Bu zor bir iş değil, bu koşulları biz yaratacak değiliz. Bu koşulları yaratacak iradenin başında Ankara geliyor. Ben bunun test edildiğini düşünüyorum. 'Kobanê'de silahsızlanma önerisi hazırlıyoruz' lafı durup dururken edilemez. Bu sürecin bir parçası. Ama hükümet kendi istediği gibi rotayı yürütemediği için görüşme sürecini uzatıyor. Öcalan'ın konuşmasının barış ortamının sağlanmasına hiçbir zararı olmadığını, aksine güçlendirdiğini çözüm sürecinden biliyoruz. 'İrade gösterebiliriz' diyene 'Bu iradeyi göster' demenin kime ne zararı olabilir. Ama koşulsuz bir şeyler istiyorlarsa, devlet aklı bunların olması ihtimalinin çok zayıf olduğunu bilir."   'BARIŞIN ÖNÜNÜ ÇOĞULCULUK AÇAR'   Yakın tarihte yaşanan Irak tecrübesinin dikkate alınması gerektiğini ifade eden Tahmaz, "Geçmişte Ankara'da oturarak, Irak'ta kırmızı çizgi oluşturmaya kalkışıldı. Irak'ta hala istikrar sağlanamamış durumda. Herhangi bir toplumsal kesimi, yönetim mekanizmalarının dışına attığın zaman orada istikrar sağlanamaz. Eğer Suriye'de çoğulcu, adem-i merkeziyetçi bir yönetimin kurulması için uğraş verilirse, bunun Türkiye barışına önemli toplumsal, psikolojik yansımaları olacaktır. Türkiye'nin Kürtleri kendisi için bir beka sorunu olmaktan çıkarması gerekir. Politik olarak karşı olabilirsiniz, ama ülkenin gerçekliği ise o masada olması gerekir. Barış için demokrasi güçlerinin odaklanması gereken şey burası. Burada oyumuzu pozitif kullanalım, çoğulcu ve merkezi olmayan yönetimi desteklersek barışın önünü açabiliriz. Çünkü toplumsal barışın önünü açan çoğulculuktur" diye konuştu.   MA / Tolga Güney