Taciz davasında ‘ödül’ gibi ceza: Bu çocukları kim koruyacak? 2024-12-13 11:00:36   XARPÊT - Antrenör-öğretmen İsmail Bayraktar'a 4 öğrenciye tacizden 27 ay hapis cezası verilmesini, "ödül" olarak değerlendiren müşteki avukatı Çisel Demirkan, "Bu çocukları kim koruyacak?" diye sordu.    Elâzığ Sosyal Yardımlaşma Spor Kulübü Antrenörü, lise öğretmeni İsmail Bayraktar, 4 öğrencinin şikayeti üzerinde "cinsel taciz" suçundan tutuklandı. Elazığ 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde 10 Eylül'de yargılanmasına başlanan Bayraktar, tacizi gösteren ses kayıtları, mesajlara rağmen suçunu reddetti. Bayraktar, ilk duruşmada tahliye edildi. Dün görülen karar duruşmasında bir çocuk için "delil yetersizliği" iddiasıyla Bayraktar hakkında beraat kararı verilirken, 3 çocuğa yönelik tacizden ayrı ayrı 9'ar ay olmak üzere, 27 ay hapis cezası verildi.    DELİLLERE RAĞMEN ÇOCUKLARI SUÇLADI   Müştekilerin avukatlarından Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği üyesi Çisel Demirkan, sanığa verine cezayı "ödül" olarak değerlendirdi. Çisel Demirkan, benzer dosyalarda, "sanıkların AKP'nin yarattığı karanlığın farkında olduklarını ve buna güvendiklerini" söyledi. Çisel Demirkan, faillerin duruşmalarda, genellikle "Ben babacan davrandım. Onlara kendi çocuğummuş gibi yaklaşmaya çalıştım, yanlış anladılar. Ben aslında öyle bir şey yapmadım. Madem ben böyle biriydim, neden benim yanıma geldiler?" ifadeleriyle savunma yaptığını belirtti. Sanık Bayraktar'ın da benzer savunmalar yaptığını dile getiren Çisel Demirkan, Bayraktar'ın mağdurlara "Ben şeytana uydum, kötü bir şey yapmadım. Size söz verdim, böyle şeyler yapmayacağıma, artık böyle şeyler yapmıyorum" şeklinde mesajlar attığını, tacize ilişkin ses kayıtları olduğunu söyledi. Çisel Demirkan, tüm bu delillere rağmen failin aile ve çocukları suçladığını vurguladı.    Sanık avukatların, Bayraktar'ın hacca gittiği yönünde savunma yaptığını vurgulayan Çisel Demirkan, "Hacca gitmiş olması yaptığı eylemi haklı mı kılıyor? Bütün eylemleri kabul etmiş olmasına rağmen yargının bu adama alt sınırdan ceza vermesi makul mü? Bunun neresi kabul edile bilinir?" sözleriyle tepki gösterdi.     CEZASIZLIK POLİTİKASI    AKP'nin kadınlar ve çocuklar üzerinde "korku imparatorluğu kurmak istemesinin yansımasının cezasızlık politikası olduğunu" ifade eden Çisel Demirkan, "Korku imparatorluğuyla onları evlere kapatmaya çalışıyor. Sussun, konuşmasın, okumasın, öğrenmesin, aydınlanmasın istiyor. Çünkü aydınlanmamış kadın, toplumu da aydınlatamaz ama kadın okursa, aydınlanırsa, mücadele etmeye başlarsa, toplum aydınlanır. AKP bunun çok iyi farkında ve kadınları, çocukları susturmak için en büyük kozunu kullanıyor. Bedenlerine, yaşam haklarına, sağlıklarına, cinsel hayatlarına saldırıyor. Kadınlar ne kadar bağırırsa bağırsın koruma tedbirlerini uygulamıyor, gerekli önlemleri almıyor. Çocuklar bas bas bağırıyor. Soruşturma aşamasında toplanmayacak delillerin farkında olan çocuklar, artık kendi delillerini kendilerini topluyorlar ve istismarı açıkça ortaya koyuyor. Buna rağmen istismar yokmuş gibi kararlar çıkıyor. Dün de öyle bir karar çıktı" ifadelerini kullandı.    'NASIL BİR DELİL BEKLİYORLAR?'   Mesajlara ve ses kayıtlarına rağmen delil yetersizliğinden bir çocuğa dönük tacize karşı ceza verilmediğini dile getiren Çisel Demirkan, "Nasıl bir delil bekliyorlar, gerçekten anlamıyorum. Bu suçlarda sizden tanık tutmanızı bekliyorlar. Siz korku, panik içinde travma yaşarken, 'Neden hemen şikayetçi olmadın' diye soruyorlar. Erkek bakış açısıyla kadının nasıl davranması gerektiğini söylüyorlar. Ne yaşadığını, ne kadar direnebildiğini nereden biliyorsun?" diye sordu.    Bir önleyici, koruyucu tedbirin olmadığının farkında olan mağdurların, "Ben şikâyetçi olursam başıma daha büyük şeyler gelecek, herkes duyacak" düşüncesiyle harekete etmek zorunda bırakıldığını ifade eden Çisel Demirkan, "Bizim toplumumuzda istismara uğramış çocuk, tecavüze uğramış kadın suçlu… Kadına, çocuğa bu eylem zorla yapılmıyormuş gibi… Susmaya zorlanıyorlar. Çünkü AKP bunu istiyor" diye konuştu.    'KİM KORUYACAK BU ÇOCUKLARI?'   Koruyucu tedbirlerin alınmadığına dair Mûş'un Têlî (Korkut) ilçesine bağlı Azaklı'da yaşayan ve bir yıl önce kaçırılarak tecavüze uğrayan ve sokak ortasında katledilen Ayşe İnceyol olayını hatırlattı. Adli kontrolle serbest bırakılan failin, 11 Kasım'da Ayşe İnceyol'u ailesinin yanında katlettiğini anımsatan Çisel Demirkan, "Ayşe tecavüze uğradıktan sonra, 'Koruyun, kurtarın, bu adam beni öldürecek' diye şikâyetçi oldu. Tutuklu yargılanması gereken adam, adli kontrolle dışarıda olduğu için, Ayşe'yi öldürdü. Şimdi bu sanık Bayraktar ne olacak? Tutuklanması gerekirken cezasızlıkla bırakıldı. Başka çocuklara yapmayacağının garantisini kim verecek? Kim koruyacak bu çocukları? Spor salonunda, sokakta, evde, devletin kendi kurumlarında dahi yeterli denetim olmadığı için olmuyor mu bunlar? Burası bir spor salonu, yönetim odası, spor odası var. Bakanlığa soruyoruz 'Neden bir tane bile kamera yok, denetim yok?' Cevap yok. Bu korku imparatorluğunu daha da büyütmek için cezasızlık uyguluyorlar" şeklinde konuştu.    'ÇÖZÜM ÖRGÜTLÜ MÜCADELE'   Bu tür olayların önüne geçebilmenin tek yolunun kadınların örgütlü hareket etmesi olduğunun altını çizen Çisel Demirkan, "Kadınlar örgütlenmediği, örgütlü hareket etmediği sürece bu süreç böyle devam edecek. Bu devranın değişebilmesi ve hem akıl sağlığımızı koruyabilmemiz hem de yaşam hakkımıza ve geleceğimize sahip çıkabilmemiz için kadınların örgütlü mücadele etmesi lazım. Çünkü onlar bizim haklarımızı vermektense, elimizdeki hakları da gasp ediyorlar. Yaşam hakkımızı gasp ediyorlar. Beden bütünlüğümüzü gasp etmeye çalışıyorlar. Bu düzen değişmedikçe bu katliamların, barbarlığın sonu gelmeyecek" diye belirtti.    MA / Rukiye Adıgüzel