'KCK davası' avukatları: Yerel mahkemenin kararına rötuş yapıldı 2018-05-26 11:55:57   DİYARBAKIR - Bölge İdare Mahkemesi’nin aralarında HDP’li kimi milletvekili adaylarının da bulunduğu ‘KCK Ana Davası’nda yargılanan Kürt siyasetçilerin büyük bölümünün cezalarını seçim öncesi onamasının tesadüf olmadığını belirten dava avukatları, yerel mahkemenin kararına sadece rötuş yapıldığını söyledi.   154 Kürt siyasetçinin yargılandığı "KCK ana davası"na bakan Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 28 Mart 2017'de verdiği hükme karşı yapılan itirazı değerlendiren Antep Bölge Adliye Mahkemesi,  139 isim hakkında verilen hükümleri inceleyerek, aralarında HDP'li 4 milletvekili adayının da yer aldığı 89 isim hakkındaki mahkumiyeti dün verdiği kararla onadı.     Yerel mahkemenin verdiği mahkumiyet kararlarına dair 11 bin 84 sayfadan oluşan gerekçeli kararını açıklaması sonrası dava avukatlar Antep Bölge Adliye Mahkemesi’ne itiraz başvurusunda bulunmuştu. Bunun üzerine 122 adet çuval içerisinde 608 klasör ve 2'şer adet 19 cilt gerekçeli karardan oluşan dava dosyası, Ağustos 2017’de İstinaf Mahkemesi’ne gönderilmişti.   8 AYDA KARAR VERİLDİ   Mahkeme, aralarında HDP'den milletvekili adayı olan 5 ismin de bulunduğu 139 siyasetçiye dair yüz binlerce sayfadan oluşan dava dosyasının incelemesini, şaşırtıcı bir biçimde 8 ay gibi kısa sürede tamamlayarak 24 Haziran seçimlerine 1 aydan az gibi kısa süre kala kararını açıkladı.   Yargıtay, 275 sanığın yargılandığı Ergenekon davasında 5 Ağustos 213'de verilen kararın temyiz incelemesini 3 yıl sonra yani 21 Nisan 2016'da, 330 kişinin yargılandığı Balyoz davasında 21 Eylül 2012 açıklanan kararın temyiz incelemesini ise, 9 Ekim 2013'te ancak tamamlayabilmişti.   Bu davalarla kıyaslandığında Bölge Mahkemesi’nin dava dosyasını incelenme süresi benzerlerine göre oldukça kısa.   Davayı en başından beri takip eden avukatlar Cihan Yıldırım ve Mesut Beştaş, Bölge İstinaf Mahkemesi’nin verdiği onama kararını değerlendirdi.    AV.AYDIN: DOSYAYI İNCELEDİKLERİNİ DÜŞÜNMÜYORUM   Baskın seçim kararı alınmasından hemen sonra İstinaf Mahkemesi’nin yerel mahkemenin verdiği kararları onamasının oldukça dikkat çekici olduğunu belirten Av. Cihan Aydın, “Bu davanın sanıklarının önemli bir kısmı Kürt siyasetinin önemli aktörleri ve Kürt siyaseti açısından önemli kişiler. Dolayısıyla seçime 1 aydan kısa bir süre kala böyle bir karanın açıklanması ilginç. İkincisi 620 klasöre yakın bir dosyanın 7-8 ay gibi kısa bir süre içerisinde incelenip sonuçlanması önemli diğer bir nokta. Ben şahsen İstinaf Mahkemesi’nin ‘KCK Ana davası’ dosyasını esas açısından incelediğini düşünmüyorum. İstinaf Mahkemesi, daha çok yerel mahkemenin verdiği kararda yaptığı maddi hatalar üzerinde durmuş. Bizim hem usul hem de esasa ilişkin itirazlarımızı maalesef dikkate almamış. Açıkçası ben dosyayı incelediklerini de düşünmüyorum.  Bu açıdan skandal bir karar” dedi.    ‘BU DAVADA ÇİFTE STANDART VAR’   Aydın, verilen kararla hukuki sürecin bitmediğini, kararın kendilerine tebliğ edildikten sonra dava dosyasını Yargıtay’a taşıyacakları da kaydetti. Yargıtay’ın aynı hataya düşmemesini umduklarını belirten Av. Aydın, şunları söyledi:    “Biz 7 yıl süren yargılama boyunca şunu söyledik. Hukukta ya da davalarda FETÖ izi aranacaksa en baskın iz bu davada. Bu dava her şeyiyle FETÖ’cülerin yürütmüş olduğu bir dava. İddianameyi hazırlayan mütalaayı okuyan, delileri toplayan, arama kararları, iletişimin tespiti kararlarını gibi bütün soruşturma işlemleri yapan polis, hakim ve savcıların tamamına yakını FETÖ mensubu çıktı.    Bence Türkiye şu konuda bir karar vermek zorunda. FETÖ’nün yargı içerisindeki yapılanması ile ilgili konuşulanlar ya yalandır ya da bir çifte standart uygulanıyor. Eğer FETÖ, bir terör örgütü ise yargı içinde faaliyetleri varsa ve bundan dolayı diğer davalarda (Balyoz, Ergenekon, Askeri Casusluk) düşme ve beraat kararları veriliyorsa bu davada da verilmesi lazım. Bu çifte standardın sonuna kadar devam edeceğini düşünmüyorum.”    AV. BEŞTAŞ: YEREL MAHKEMENİN KARARINA  RÖTUŞ ÇEKİLMİŞ   Avukat Mesut Beştaş ise, İstinaf Mahkemesi’nin yeterli ve eksik inceleme yaparak verdiği kararla ile kendi kuruluş amacını inkar ettiğini ifade etti.   Bu kadar geniş ve kapsamlı bir dosyanın bu kadar kısa sürede okunmasının mümkün olmadığı görüşündeki Av. Beştaş, “Bunun için bütün üyelerin kesintisiz şekilde bu dosyaları incelemesi gerekir. Bu kararda müvekkillerin hukuki durumu ile ilgili olarak gerçekten hukuki değerlendirme yapılmıştır diyebilecek durumda olmadığımızı düşünüyorum. Sadece yerel mahkemenin yaptığı ufak çaptaki isim yanlışlıkları düzeltilmiş. Yani bu kararı, yerel mahkemenin kararına rötuş çekme ve düzeltme girişimi olarak değerlendirmek mümkün. İstinaf Mahkemesi’nin kuruluş amacı, yerel mahkemenin kararını detaylıca inceleyerek, hukuki değerlendirmeye tabi kılmaktır” diye kaydetti.     ‘TESADÜF DEĞİL!’   Av. Beştaş da kararın genel seçimlere bir aydan daha kısa bir süre kala verilmesinin tesadüf olmadığı görüşünde.   Beştaş, "Bu dosyada yargılananların tamamı Kürt siyasetinin bel kemiğini oluşturan insanlardan oluşuyor. Bu kararla aslında siyasetçilerin tamamı tasfiye edilmesi, siyasetin dışına itilmesi gibi bir sonuç ile karşı karşıya bırakıyor. Kararın genel siyasi gelişmelerden bağımsız olduğuna inanmıyorum. Seçimlerin hemen arifesinde yargılananlarının bir kısmının milletvekili adayı olduğu bir dosyada böyle bir karar verilmez diye düşünüyorum. Velev ki mahkeme dosyayı inceleyip hukuki değerlendirmesini yapsa bile, seçim arifesine denk geldiği için bu kararı açıklamayı seçim sonrasına bırakabilirdi. Çünkü yargı sadece doğru karar vermek ile mükellef değil, kendi itibarını düşünmek durumundadır. Dolayısıyla seçim arifesinde siyasetçilerle ilgili karar verirseniz, sokaktaki çocuklar da çok iyi bilirler ki siyasete müdahale eğilimi içinde bunu yapıyorsunuz” değerlendirmesinde bulundu.   'BU DAVA BAŞTAN SONA HUKUK DIŞI'   Av. Beştaş, yine davanın soruşturma ve kovuşturmasını yürüten hakim, savcı ve polislerin ezici bir çoğunluğunun "yasa dışı silahlı örgüt üyesi" oldukları gerekçesiyle tutukladığını, bir kısmının ceza aldığına da hatırlattı.   Yani bu insanların örgüt üyesi olmasının nedeninin aslında KCK Ana davası’nda yaptıkları hukuksuz işlemler olduğunu vurgulayan Beştaş, “Dolayısıyla bu işlemleri yapan insanlar bu işlemleri yaptıklarından dolayı örgüt üyeliği ile suçlanıyorsa bu yargılamanın yeniden yapılması gerekiyor. Nasıl yapılacak bu yargılama. O hakim ve savcıların topladığı delilleri yeniden toplamamız lazım.  Yani uygulama yargı uygulaması değil, uygulama örgüt uygulamasıdır. Biz kere biz notadan başlayarak bu davaya itiraz edebiliriz. Bu dava baştan sona hukuk dışı, siyasal amaç ve değerlendirmeler ile Kürt siyaseti hareketini tasfiye girişimi olarak değerlendirmek mümkündür" diyerek, bu konudaki hukuki mücadelelerini sürdürecekleri kaydetti.   MA / Deniz Tekin