Tüzel: DTK asla yasadışı bir oluşum değildir 2018-05-17 12:59:02 DİYARBAKIR - Hakkında 15 yıla kadar hapis istemiyle açılan dava duruşmasında savunma yapan EMEP Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel, bu tür siyasi davalarla demokratik muhalefetin bertaraf edilmek istendiğini söyledi. Tüzel, “DTK'nin yasadışı bir örgüt olarak tanımlanmasını kabul etmem asla mümkün değildir” dedi. Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve HDP eski milletvekili Levent Tüzel hakkında partisini temsilen katıldığı Demokratik Toplum Kongresi (DTK) toplantıları ve 2010-2012 yılları arasında katıldığı 4 ayrı yürüyüş ve basın açıklaması nedeniyle "örgüt üyesi olmak" iddiasıyla 15 yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın yargılamasına devam edildi. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dava duruşmasında Tüzel ve avukatları hazır bulundu. Duruşmayı EMEP yöneticileri ve ÖHP üyesi avukatlar da izledi.    Bir önceki duruşmada, mahkeme başkanı Tüzel'in savunmasını en fazla 3 avukatın yapabileceği yönünde ısrar etmesi nedeniyle duruşma bugüne ertelenmişti.   ‘SİYASİ DAVALARLA MUHALEFET BERTARAF EDİLMEK İSTENİYOR’   Mahkemeye verdiği 7 sayfalık yazılı savunmasında üzerine atılı "silahlı örgüt üyeliği" suçlamasını reddeden Tüzel, “Suç isnadına dayanak yapılan eylemler ve konuşmalar geçen dönem içinde suç değil iken, şimdi değişen siyasi konjonktürde suç konusu yapılmaya çalışılmaktadır. Siyasi konjonktür diye kast ettiğim ülkemizin yüzyıllık Kürt meselesinin çözümünde bir kez daha geleneksel savaş siyasetine başvurularak aynı zamanda demokratikleşme taleplerinin ve demokratik muhalefetin bastırılmasıdır. Bu çerçevede OHAL uygulamalarıyla, hukuk prensiplerinin çiğnenmesiyle, demokratik siyaset yapmanın imkanları yok edilerek kurulmak istenen bir baskı rejimi bu tür siyasi davalarla demokratik muhalefeti bertaraf etmek istemektedir. Burada konu edilen DTK, bu siyasi yaklaşımla 'silahlı terör örgütü' gibi asılsız, hukuki dayanaktan yoksun bir nitelendirmeyle iddianameye ve suçlamaya dayanak yapılmıştır" dedi.   'DEMOKRATİKLEŞME DENİNCE ÖNCE KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ'    Savunmasında partisi, siyasi kişiliği ve bugüne kadar yürüttüğü faaliyetler üzerinde duran Tüzel, şunları söyledi:  “Emek Partisi ülkemizin demokratik siyasi güçleri içinde yer alarak ve onlarla birlikte hareket ederek bu meseleyi ele almış; programındaki yaklaşıma bağlı olarak Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkı çerçevesinde geleceğini belirleme hakkını savunmuş, savaşçı çözümler karşısında dil, kültür ve siyasi haklar çerçevesinde eşit, özgür, ortak yaşamı savunmuş ve bütün bunları demokratikleşmenin bir sorunu olarak ele almıştır. Türkiye’nin demokratikleşmesi denince öncelikle bizim ulusal sorun diye nitelendirdiğimiz siyasi literatürde Kürt meselesi diye ifade edilen ülkemizde yaşayan Kürt halkının ulusal taleplerinin demokratik esaslarla çözümü gelmektedir. Cumhuriyet tarihi ve hükümetleri boyunca bu mesele her iktidarın önündeki iş olmuş, son olarak 16 yıldır iktidar olan AKP hükümeti de bilindiği üzere bu doğrultuda belli siyaset izlemiş ve adımlar atmıştır.”   ‘DTK’Yİ YASADIŞI BİR OLUŞUM OLARAK KABUL ETMEM MÜMKÜN DEĞİL’   Tüzel, iddianamede belirtildiği gibi DTK delegesi olmadığını, sadece çalışmalarını izlediğini ancak bu durumun DTK'nin “yasadışı” bir oluşum olduğu anlamına gelmeyeceğini de vurguladı.   Tüzel, bu yönlü suçlamaya dair “Hukuk nezdinde bir takım yasadışı oluşumların atfettikleri nitelendirmeler, iddianameye aktarılan ifadeler, talimatlar, kararlar, genelgeler vb. yakıştırmalar, DTK’yi Türkiye toplumu ve bizim nezdimizde legal ve demokratik bir oluşum olmaktan çıkartmayacaktır. Şimdi geçen dönemde yani çatışmalar sürecinde barış ve çözüm arayışlarının bir dinamiği olan DTK’nin yeniden çatışmalı bir dönemde siyasi yargılama konusu yapılması hukuken kabul edilebilir olmadığı gibi ahlaki de değildir. DTK, tüm çalışmalarını kamuoyuna açık yapan, toplantı sonuçlarını basın açıklaması ile paylaşan demokratik bir platform olup, silahlı terör yapılanması değildir. Bugün türlü suçlamalara maruz bırakılan DTK’nin, milletvekili olduğum dönemde TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na resmi olarak davet edildiğini, bu davetin de son derece olumlu olduğunu belirtmek istiyorum. Bu açıdan DTK’nin yasadışı bir örgüt olarak tanımlanmasını kabul etmem asla mümkün değildir” ifadelerini kullandı.   ‘EŞİTLİK, ÖZGÜRLÜK VE BİRLİKTE YAŞAM İSTEYENLERE AYAR VERME ÇABASIDIR’   Savunmasının devamında bu soruşturma nedeniyle mağdur edildiğini, kendisi, eşi ve çocuklarının pasaportlarının iptal edilerek, seyahat haklarının engellendiğini belirten Tüzel, “Açıktır ki siyasi iktidar, demokrasi ve barış diyenleri, işçi ve emekçi hakları diyenleri, eşitlik ve özgürlük diyenleri, birlikte yaşam ve kardeşlikte ısrar edenleri hedef haline getirerek bu türden dayanaksız suçlamalarla yargılama yoluna giderek, siyaseti yargı eliyle dizayn etme, siyasi iktidar gibi düşünmeyen ve davranmayanlara ayar verme çabası içindedir. Yine açıktır ki çatışmalı ortam yıllardır ülkemize bir şey kazandırmadıysa aynı şekilde demokratik siyasetin boğulmaya çalışılması da kazandırmayacaktır. Dün olduğu gibi bugün de halkımızın milletvekili seçerek onur ve sorumluluk verdiği bir siyasetçi olarak işçi ve emekçi hakları, eşitlik, özgürlük, demokrasi, barış ve kardeşlik çabalarım devam edecektir” dedi.   ‘KONUŞMALARIM SİYASET HAKKI KAPSAMINDADIR’   Tüzel, savunmasını “Yaptığım konuşmalar da aynı şekilde suç unsuru içermediği gibi dosya kapsamına alınan konuşmalarım düşünce ve ifade özgürlüğü, siyaset yapma hakkı kapsamında olup esasen de milletvekili olduğum döneme ait olup yasama faaliyetleri içindeki, yasama sorumsuzluğu kapsamındaki sözler ve çalışmalardır. Milletvekili olduğum dönemde fezleke konusu edilmemiş bütün bu eylem ve konuşmaların yıllar sonra soruşturma konusu yapılmasının hukuki korunağı, izahı yoktur. Atılı suçlardan beraatımı talep ediyorum” sözleriyle noktaladı.   Tüzel’in savunması sonrası avukatları da suçlamalara dair savunma yaptı. Mahkeme heyeti, avukatlarının savunmaların ardından bir sonraki duruşmayı 25 Ekim’e ertelendi.