DTK Eşbaşkanı Güven tahliye edilmedi: Sözlerimin arkasındayım 2018-05-16 13:53:23 DİYARBAKIR - DTK Eş Başkanı olarak yaptığı konuşmalar nedeniyle tutuklanarak 46,5 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan Leyla Güven tahliye edilmedi. Tüm sözlerinin arkasında olduğunu vurgulayan Güven, "Mesele içerde ya da dışarıda olmak değil mesele demokrasi meselesidir" dedi.    Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven’in yaptığı konuşmalar, Efrin operasyonuna gösterdiği tepki nedeniyle 22 Ocak'ta Diyarbakır'daki evinde gözaltına alınıp 31 Ocak'ta tutuklanması sonrası 25 yıldan 46.5 yıla kadar hapsi istemiyle açılan davanın yargılamasına başlandı. Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmada Güven ile avukatları hazır bulundu. DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, DBP Eş Genel Başkan Vekili Gülcihan Şimşek, HDP Kadın Sözcüsü Dilan Dirayet Taşdemir, Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen, HDP ve DBP il eşbaşkanları, Barış Anneleri Meclisi’nin yanı sıra çok sayıda kişi Güven'e destek için duruşma salonunda bulundu.   3 AVUKAT SINIRLAMASI GERGİNLİK ÇIKARDI    Kimlik tespiti ve iddianamenin özetinin okunmasıyla başlayan duruşmada mahkeme başkanı KHK ile yapılan düzenlemeyi gerekçe göstererek Güven'in en fazla 3 avukat ile temsil edileceğini söyleyerek avukatlarını seçmesini istedi. Bunun üzerine salonda kısa sıra süreli tartışma yaşandı. Avukat Mehmet Emin Aktar, 3 avukat sınırlamasının savunma hakkını kısıtlayacağı, mahkemenin bu yönde karar vermesi durumunda ihsası rey olacağını belirterek sınırlamanın kaldırılmasını istedi. Mahkeme heyeti oy birliği ile aldığı kararla bu talebi reddetti. Ardından Güven'in savunmasına geçildi. Güven, savunmasını tercüman aracılığıyla Kürtçe yaptı. ABD Büyükelçiliğinin Kudüs'e taşınmasını protesto eden Filistinlerine yönelik müdahalesine tepki gösteren Güven, "İsrail'in Filistin halkına yaptığı katliamı kınıyorum. Nerede katliam yapılırsa yapılsın hepsini kınıyorum" dedi.   ‘TECRİT İNSANLIK SUÇUDUR’   Davanın iddianamesinde, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmemesine "Tecrit bir insanlık suçudur. Bunu kabul etmiyorum" sözlerinin suçlama konusu yapılmasına tepki gösteren Güven, “Ben bu sözlerimi yine söylüyorum. Tecridi kınıyorum. Tecrit bir insanlık suçudur diyorum. Cezaevinde bulunan herkes ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmeli. Bugün içerde de dışarda da olsam fark etmez her hafta Adalet Bakanlığına tecridin kaldırılması için dilekçe gönderiyorum. Bunu istemek benim hakkım" dedi.    İddianamede suçlama konusu yapılan bütün konuşmaları DTK Eş Başkanı sıfatıyla yaptığını hatırlatan Güven, yasadışı veya suç olabilecek hiç eyleminin olmadığını söyledi. Kanunlar uygulanacaksa herkes için eşit uygulanması gerektiğini vurgulayan Güven, "Konuşmalarımda kullandığım Kürdistan kelimesi suç olarak gösterilmiş. Evet, ben Kürdistan kelimesini kullandım. Benden önce de Kürdistan vardı. 1921 Anayasası’nda Kürdistan vardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşmasında Kürdistan, Lazistan eyaletinden bahsetti. Ben bu sözleri kullandığım için cezalandırılacaksam Cumhurbaşkanını da cezalandırın. Demokratik özerklikten bahsettiğim için cezalandırılmak isteniyorum. Dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş İstanbul için özerklik istedi. Kanunlar herkes için eşit olmalı. O zaman özerklik diyen Kadir Topbaş da yargılanmalı" diye belirtti.   'AKP GİBİ DÜŞÜNMEMİZİ İSTİYORLAR'   Yıllarca birlikte siyasi parti çalışmalarında bulunduğu Seve Demir ve Türkan Yüksel için yapılan anmaya katılmasının suç sayılmasına tepki gösteren Güven, “Türkan Yüksel'in ailesini yıllarca tanıyorum. Başsağlığı için ailesinin yanına gittim. Anmasına da katıldım. İddianamede, Seve Demir, Asiye Yüksel ve  Mehmet Tunç 'terörist' olarak gösterilmiş ancak bunlar sivil insanlar ve siyaset yürüten insanlar" diye kaydetti.     DTK Eş Başkanı olarak yaptığı konuşmaların iddianameye eksik yansıdığını ifade eden Güven, “Ben bir siyasetçiyim. Konuşmayacağım da ne yapacağım. Sayın Demir ve diğer siyasetçiler konuştuğu için yargılanıyor. Bize ya AKP gibi düşüneceksiniz ya da tutuklanacaksınız denilmek isteniyor. Biz muhalif bir partiyiz. Onlar gibi düşünmek zorunda değiliz. Biz konuştuğumuz hakkımızda çok dava açılıyor. Acaba Kürt olduğumuz için mi yargılanıyoruz" diye sordu.     'BUGÜN DIŞARDA OLSAM İŞGAL DİYECEĞİM'   Efrin operasyonuna gösterdiği tepki nedeniyle tutuklandığına dikkat çeken Güven, “Efrin Rojava'nın bir şehridir. Türkiye'nin buraya operasyon yapmasına karşı çıktım. Efrin halkı kendi topraklarında özgürce yaşayan ve kendisini yöneten bir halk. Türkiye'nin Efrin'e yaptığı işgal  ve operasyona karşı çıktık. Orada siviller, çocuklar öldü. Bugün de Türkiye'nin oraya girmesini reddediyorum" dedi.     Bugün içerde ya da dışarda olmanın bir anlamı olmadığını vurgulayan Güven, “Çünkü dışarı çıktığımızda tecrit için insanlık suçudur, sivilleri öldürmeyin, Demokratik özerklik insanların hakkıdır, Efrin'e girmeyin, işgaldir ve Sayın Selahattin Demirtaş özgür olsun diyeceğiz. Mesele içerde ya da dışarda olmak değil mesele demokrasi meselesidir. Kanunları uygulayabilirsiniz, bana ceza vermek için elinizde bir yetki ve imkan var. Ancak bu düşüncelerimi değiştirememem" diye vurguladı.     Ardından söz alan avukatlar Reyhan Yalçındağ Baydemir, Şivan Cemil Özen ve Cemile Turhallı Balsak, iddianamenin özensiz yazıldığı, suçlama konusu yapılan konuşmaların düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu belirterek, Güven'in tahliyesini istedi.   Kısa bir aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, “kuvvetli suç şüphesi”,  “kaçma ve saklanma şüphesi”, “adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı ve tutuklama tedbirinin ölçülü olacağı” gerekçesiyle tutukluluk halinin devamına karar verdi. Dava, eksikliklerin tamamlanması için 11 Temmuz’a ertelendi.   KÜRT ULUSAL BİRLİĞİNİ İSTEMEKLE YARGILANIYOR   Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Güven hakkında 2016-2018 yılları arasında katıldığı toplamda 14 basın açıklaması, toplantı, cenaze törenine nedeniyle dava açtı. Güven, “Silahlı örgüt kurma veya yönetme”, “Örgüt propagandası yapmak” ve “Halkı kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne kışkırtma” ile  “örgüt üyesi olmak” iddialarıyla hazırlanan iki ayrı iddianamede 25 yıldan 46.5 yıla kadar ceza ile yargılanıyor.    ‘DURUŞU VE CESARETİ UMUDUMUZU ARTTIRDI’    Duruşmanın ardından davaya katılan siyasetçiler Diyarbakır Adliyesi önünde açıklama yaptı. Siyasetçiler adına konuşan DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, Türkiye’de hukuk ve adaletin olmadığını, fikirlerini dile getiren siyasetçilerin tutuklandığını söyleyerek, “Eşbaşkanımız Leyla Güven uzun süredir hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutulmakta. Bugünkü duruşmada bir kez daha gördük ki Türkiye’de hukuk ve adalet yoktur. Leyla Güven gördüğü doğruları ve yanlışları söylemiştir. Özellikle Efrin için yapılan açıklamada fikirlerini beyan ettiği için tutuklandı ve tutukluluk haline devam kararı verildi. Şunu görmekteyiz, Fikirlerini dile getiren siyasetçiler ya gözaltına alınır ya da tutuklanır. Bu duruşma bize bir kez daha bunu tüm açıklığı ile gösterdi. Bizler hukuk ve adaletin Türkiye’de sağlanması için bir mücadelemize devam edeceğiz. Leyla Güven’in duruşu bize cesaret verdi ve umudumuzu artırdı. Verilen mesaj yanlışları toplum ile paylaşmayın. Ancak bizler bu doğruları söylemekten vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.