HDP: Davutoğlu, Fidan, Ala gidin tanıklık yapın 2018-04-16 14:53:37 ANKARA - HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, Selahattin Demirtaş’ın yaptığı savunmada adı geçen Ahmet Davutoğlu, Hakan Fidan, Yalçın Akdoğan ve Efkan Ala’ya “Demirtaş olayları tüm samimiyetiyle anlattı. Sizler de gidin ve tanıklık yapın. Eğer bundan kaçarsanız tarih sizi yargılayacaktır” çağrısı yaptı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kerestecioğlu, ilk olarak tutuklu olduğu dosyadan yargılanan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın duruşmasına değindi.   Demirtaş’ın savunmasının kamuoyundan saklandığını ve davada esas olarak “demokratik siyasetin” yargılandığını ifade eden Kerestecioğlu, “Demirtaş’ın şahsında demokratik siyasete inananlar yargılanıyor. Çözümün diyalogla, müzakere ile sağlanacağına olan inanç yargılanıyor. Demirtaş’ın bugün cezaevinde olmasına neden olanların neredeyse tamamı darbeci oldukları iddiasıyla cezaevindeler. Tüm bu kişiler cezaevinde ama bunların kumpasları nedeniyle Demirtaş 1 buçuk yıldır özgürlüğünden mahrum. Bu insanlar cezaevindeyse Selahattin Demirtaş niye cezaevinde? Demek ki başka bir kumpas daha var. HSK Meclis Darbe Komisyonuna görüş bildiriyor ‘bu darbeciler siyasi kumpaslar yapıyor’ diye. AKP’liler her gün çıkıp ‘darbeciler kumpaslar kurdular’ diyorlar. Peki herkese kumpas kuran bu kişilerin iddiaları nedeniyle neden Demirtaş tutuklu. Bunlar AKP’ye kumpas kurdu da HDP’ye kurmadı mı” diye sordu.   ‘DAVUTOĞLU, FİDAN, ALA; GİDİN TANIKLIK YAPIN’   Kerestecioğlu, “Demirtaş duruşmada Ahmet Davutoğlu, Hakan Fidan, Yalçın Akdoğan, Efkan Ala’nın da tanık olarak dinlenmesini istedi; ama mahkeme heyeti bu talebi reddetti. Mahkeme heyeti reddetmiş olsa da bu kişiler mahkemeye başvurmalı ve tanık olmayı talep etmeliler. Demirtaş olayları tüm samimiyetiyle anlattı. Sizler de gidin ve tanıklık yapın. O dönemi anlatın. Eğer bundan kaçarsanız tarih sizi yargılayacaktır” dedi.   ‘OHAL’İ DARBECİLERE KARŞI İLAN ETMEDİNİZ Mİ?’   OHAL’in yeniden uzatılmasına tepki gösteren Kerestecioğlu, “Hiç utanmadan, sıkılmadan yine bu hafta OHAL’in uzatılması için önerge verecekler! Çünkü OHAL’siz kıpırdayamaz, yaşayamaz hale geldiler. Bir ülkenin gerçek ana muhalefet partisinin lideri siyasetçiler hapisteyken, OHAL sürerken bir ülkede asla demokrasi yoktur. Halkın elinden bütün demokratik kanalları alır, baştan aşağı şaibeli bir seçim yaparak demokratmış gibi bir imaj verir. Neden açıkça ‘diktatörüm’ diye ortaya çıkmazlar? Çünkü uluslararası maliyeti fazladır açıkça diktatör bir rejim, askeri bir diktatörlük kurmanın. Diktatörlük kurarlarsa ABD de, Rusya da, Avrupa da bu ülkeyle yaptıkları silah anlaşmalarını meşru gösteremezler. En kurnazcası ülkede baskı, zapturapt, işkence rejimi kurup adını da demokrasi koymaktır. Siz OHAL’i darbecilere karşı ilan etmediniz mi? Çocuk istismarıyla OHAL’in ne ilgisi var. Ama her şeyle OHAL’in alakası var. İstemedikleri hiçbir sözün söylenmesine tahammülleri yok” şeklinde konuştu.   ‘TASARI TEK BİR ÇOCUĞU DAHİ İSTİSMARA KARŞI KORUYACAK YASA DEĞİL’   Meclis Genel Kurulu’nda bu hafta görüşülecek olan çocuk istismarı suçlarına ilişkin tasarıda hükümetin üzerine düşen sorumluluğu almadığını savunan Kerestecioğlu, “Yalnızca kamuoyunun öfkesini dindirsin diye cezaları artırmış, hadım getirmiş. Fakat bu tasarı tek bir çocuğu dahi istismara karşı koruyacak bir yasa değil. Kamuoyunun yüreği soğusun diye yasa çıkarılmaz. Ülkemizde zaten şahıslara verilen cezalar her zaman yüksektir. Asıl devlet ve devlet görevlilerinin işlediği suçlara doğru dürüst ceza verilmez. İşte bu nedenle 18 yılı 40 yıla, müebbete çevirmekle hiçbir şey halledemezsiniz. İstikrarlı bir politikanız yoksa cezalar hiçbir şeyi önlemez” ifadelerini kullandı.   Son günlerdeki deizm tartışmasına da değinen Kerestecioğlu, “MEB İmam Hatip Lisesi öğrencileri hakkında bir çalıştay düzenliyor, burada öğrenciler arasında deistliğin yani herhangi bir dine bağlı olmadan, bir dine inanmaksızın yalnızca Tanrı veya Allah inancının arttığı tartışılıyor. Nedeni ise İmam Hatip ders kitaplarındaki çelişkiler, baskıcı ve sorgulamaya açık olmayan eğitim sistemi. Bahçeli Grup toplantısında buna tepki gösteriyor, AKP Genel Başkanı Erdoğan ise partisinin grup toplantısı sonunda Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ı yanına çağırarak tüm parti grubunun, misafirlerinin ve ekranı başındaki milyonların gözü önünde azarlıyor. Bir gün sonra da MEB Bakanı İsmet Yılmaz canlı yayınlanan bir TV programına çıkarak adeta özür dilercesine ‘Devlet Bahçeli'nin bu konudaki ‘Densiz bir uydurmadır’ sözleri bizim de görüşümüzdür" ifadesini kullanıyor. Tüm bu yaşananlar neresinden tutarsak elimizde kalıyor. Hepsi nefret suçu” diye konuştu.   ‘DİPLOMA YOKSA YÖNETİCİ OLAMAZSINIZ DEMİYORUZ, YALAN SÖYLEMEYİN DİYORUZ’   AKP İstanbul Milletvekili Metin Külünk’ün yıllardır tartışılan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın üniversite diplomasına dair de “AKP İstanbul Milletvekili Metin Külünk yine Erdoğan’ın diplomasını gündeme getirdi. Dedi ki; ‘Siyaset diploma ile yapılmaz. Büyük mücadeleleri hiç adı duyulmayan diploması yok ama yüreği samimiyeti olan diplomasız yiğitler taşır.’ Fakat kendisi meseleyi yanlış anlamış. Biz diploma yoksa temsil makamında olamazsınız demiyoruz! Diplomasız olabilirsiniz biz size yalan söylemeyin diyoruz! Yalan söylemeyin! Herkes için kural olan sizin için ayrıcalık olamaz diyoruz” ifadelerini kullandı.   SURİYE'DE KİRLİ PAZARLIK   Kimyasal iddialarının ardından ABD öncülüğünde Suriye’ye yönelik gerçekleşen müdahaleye de değinen Kerestecioğlu, “ABD, İngiltere ve Fransa, kimyasal silah kullandığı iddiasıyla Suriye yönetimine ait bazı yerleri bombaladı. Üstelik, tüm ülkeler tarafından yetkilendirilen Kimyasal Silahları Engelleme Örgütü’nün Cumartesi günü bölgede kimyasal silaha ilişkin inceleme yapmasından hemen önce. İngiltere’de May, Fransa’da Macron, ABD’de Trump kendi ülkelerinde hakimiyet kurma savaşı verirken iç siyasette güç kazanmak için mi yaptılar bu saldırıyı tartışmalı. Ayrıca Afganistan’ı ve Irak’ı da mahveden aynı koalisyon değil miydi? Tarihin tekerrürünü yaşıyoruz yine. Savaşta önce gerçekler ölür.    Hatırlarsanız Irak’ın işgalinde de kimyasal silah olduğu gerekçesi kullanılmıştı. Saddam Halepçe’de kimyasal silahla binlerce Kürdü öldürdüğünde ses çıkarmayan dünya, Irak’ın elinde kimyasal silah kalmadığı bir dönemde işgali meşrulaştırmak için bu bahaneyi kullanmıştı. İşte kimyasal silahlar kadar korkunç o kadar vahşi bir şey varsa da yalanlarla insanları savaşlara sürüklemektir. Öyle sapkın bir hal almış ki; lider demeye dilim varmayan bu kişilerden turuncu saçlı olanı çıkıyor ‘en akıllı, en zeki füzeyi yolluyoruz’ diyerek insan-canlı öldüren füzesini övüyor! Saraylısı çıkıyor sürekli verdiği ölüm sayılarını alkışlatıyor. Hükümet kurmayları saldırıyı yetersiz buluyor. Adı ‘insani yardım’ olan bir vakıf, insanlık felaketi olan bombalamaları savunuyor” dedi.   Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın dün bir programındaki konuşmasında sarf ettiği “Teşkilatlarımız da 2019’da bir seçim savaşına hazırlanıyor. 2019’daki bu seçim savaşına Başkomutanımızın liderliğinde hazır mıyız” sözlerine tepki gösteren Kerestecioğlu, “Düşman kim Sayın Berat Albayrak? Kime karşı Kurtuluş Savaşı verecek bu insanlar? Hangi işgal kuvvetleri var bu ülkede? Biz hiçbir şekilde savaşla, kanla beslenenlerden değiliz. Kimin bundan beslendiğini de halkımız çok iyi görüyor aslında. Ama bakın şöyle diyebiliriz isterseniz; evet bu ülkenin bir kurtuluş mücadelesi başladı. İşte o sizlerden kurtuluş mücadelesidir” diye konuştu.