Sincar Davası: Meclis sorumluluğunu yerine getirmeli 2022-12-07 11:34:16   ANKARA - Mehmet Sincar dosyasının aydınlatılmak istenmediğini dile getiren eşi Cihan Sincar, Meclis’in sorumluluğunu yerine getirmesi çağrısı yaptı.   Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, 1993 yılında Êlih’te katledilen Demokrasi Partisi (DEP) Mêrdîn Milletvekili Mehmet Sincar davasındaki gelişmelere ilişkin Meclis’te basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, Sincar’ın eşi Cihan Sincar, oğulları Ferhat ve Felat Sincar da katıldı.   Toplantıda konuşan Beştaş, 4 Eylül 1993’ten bugüne hukukun tecelli etmediğini belirterek, “Adalet yerini bulmadı, bu parlamentonun bir üyesinin katilleri hala yargı önüne çıkarılmadı, hak ettikleri cezalar verilmedi. Ne olmuştur. 4 Eylül 1993 tarihinde Mehmet Batman’daydı. Niçin Batman’daydı? Meclis İnsan Hakları Komisyonu üyesiydi, faili meçhul cinayetleri araştırmak için Batman’a gitmişlerdi. Legal siyasetin temsilcileri HEP ve DEP olarak çalışıyordu. Partimizin de geldiği gelenekte 50’den fazla üyesinin öldürdüğünü biliyoruz. O dönem Tansu Çiller Başbakan, İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar idi. Arşivden çıkardık bunu Mehmet Sincar’ın katledildiği dönemde yapılan açıklamaları içeriyor. Bu arşivde şöyle dikkat çeken bir yer, Adalet Bakanı Seyfi Oktay şunu demiş: Devlet düşen olayın üzerinde duyarlılık ile gidip karanlık nokta bırakmamaktır. Necmettin Cevheri o zaman Devlet Bakanı ve Mehmet Gölhan katilin iki gün içinde yakalandığını açıkladılar. Aradan geçen süre zarfında Mehmet Gazioğlu hemen o dönem, İçişleri Bakanı sıklıkla değişiyordu, 24 Ekim 1993’te İçişleri Bakanı olmuştu. Kendisinin yaptığı ‘tetikçiler firarda, yakalanmadılar’ açıklamasını da görüyoruz. Arşiv unutmuyor. Adaletsizlik ise yüzleşme olmadan, hakikatler ortaya çıkartılmadan unutulmuyor ve unutulamaz” dedi.     ‘DEVLET AYDINLANSIN İSTEMİYOR’   Devletin sorumluları açığa çıkarmadığını ifade eden Beştaş, “Şunu hemen söyleyeyim ne katil yakalandı ne arandı ne de bu olayın peşine düşüldü. Nereden anlıyoruz, 93 yılında bir suikast var, 2001 yılına kadar tek bir kişi yargı önüne çıkarılmadı. Devlet, TBMM üyesini katledenleri bulmadı. Bulamadı demiyorum, devlet bir cinayeti aydınlatmıyorsa, aydınlanmasını istemiyordur. Cinayet aydınlatılabilir, her cinayet her katliam aydınlatılabilir. Yeter ki bunu iktidardakiler devlet erki istesin. Bu nedenle sık kullandığımız bir cümle var, aydınlatılamayan cinayet ve katliam yoktur, aydınlatılmayan cinayetler var. Tıpkı yaktın dönemde Tahir Elçi cinayeti gibi. 2001 yılında Hizbullah’a yönelik bir operasyon yapıldı ve bu dava Cihan Yıldız isimli bir Hizbullah tetikçisine yüklendi ve o dava hala devam ediyor. Cihan Yıldız, Mehmet Sincar’ın da katledilmesinden müebbet hapis cezası aldı ve sonra Hizbullahçıların tamamının tahliye edildiği bir anlaşma sonucunda, Cihan Yıldız da tahliye edildi. Müebbet hapis cezası olduğu halde Cihan Yıldız şu anda serbest. Sürecin ayrıntılarına girmeden söyleyeyim. AİHM DGM’de askeri yargıç olması sebebiyle, adil yargılama hakkı konusunda Hizbullah sanıklarının değil, bütün o dönem yargılananların hepsinin adil yargılanmadığına hükmetti ama tahliye olanlar sadece Hizbullah sanıkları oldu. Benim avukatlık yaptığım yıllarda AİHM’e giden birçok dosyam var, ihlal kararı verilen müvekkillerim tahliye olmadı. Birçok Kürt muhalif tutuklu tahliye olmadı ama bütün Hizbullah sanıkları tahliye oldu” şeklinde konuştu.   JİTEM ELEMANLARI DOSYAYA DAHİL EDİLMEDİ   Davanın 12 Aralık’ta Diyarbakır devam edeceğini aktaran Beştaş, “Davayı sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte takip ediyor olacağız. Ama daha da önemsediğimiz konu, asıl sanıklar asıl katiller neden korunuyor? Kim bunlar? Bir kere ‘Susurluk Raporu’nu ve o dönem ortaya çıkan belgeler, bilgiler ve ifşaatları sadece bir referansla hatırlatmak istiyorum, Mehmet Ağar, JİTEM elemanı Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım, Alaattin Kanat, İsmet Yeşilmen, Adem Yakın, Mesut Mehmetoğlu hakkında hala dava açılmadı. Susurluk Raporu’nda bilgiler belgeler ortaya çıktığı halde, Mehmet Sincar’ın katledilmesinin arkasındaki bu isimler soruşturulmadı, yargılanmadı ve korunuyor. Mehmet Sincar’ın ailesi ve avukatları defalarca devam eden davada bağımsız olarak JİTEM elemanlarının dosyaya dahil edilmesi için taleplerde bulundular. Bütün bu talepler mahkeme heyetleri tarafından reddedildi. Bu kişilerin dosyaya dahil edilmemesi üzerine yeniden yeniden suç duyuruları yapıldı ve hala dahil edilmediler” diye belirtti.   ‘MECLİS KILINI KIPIRDATMADI’   Beştaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “7 yıl hiçbir şey yapılmadan, daha sonra, yani şöyle bir tarih dilimi vereyim. 93’te olay oluyor 7 yıl hiçbir şey yapılmıyor, failler aranmıyor, bulunmuyor, 7 yıl sonra Hizbullah hücre evine yapılan bir baskınla Cihan Yıldız ve Hizbullahçılar yakalanıyor ve Mehmet Sincar davası da yükleniyor. Şimdi de devam ettirilen bir dava, tahliye edilen bir katil ve katilin asıl eşlik edenleri azmettirenleri bu cinayete giden yolu döşeyenleri korumaya devam ediyorlar. TBMM bu konuda hiçbir şey yapmadı, kılını kıpırdatmadı. Kendi üyesi ve milletvekili hakkında bir Araştırma Komisyonu dahi kurmadı. Bu katili bulmak bunun arkasındaki güçleri ortaya çıkarmak için bir irade gösterilmedi. İktidarlar değişti, başbakanlar değişti, cumhurbaşkanları değişti ama Mehmet Sincar’ın katiline yönelik yaklaşım değişmedi. Bu şu demek, eğer ölen Kürt ise, katledilen muhalif ise, bu ülkede hukuk işlemiyor, adalet tecelli etmiyor.    AKP FAİLLERLE İŞBİRLİĞİ YAPIYOR   Bugün de aynı tablo devam ediyor. Daha da vahimi AKP Genel Başkanı Erdoğan ve partisi ortağı sadece 90’lı yıllarda işlenen cinayetleri, katliamları aklamıyor, o katliamların failleriyle işbirliği yapıyor. Ortak hareket ediyor, ilk çıktıklarında biz her şeyi çözeceğiz, geçmişle yüzleşeceğiz. Bir sürü güzel cümleler kurdular ama bugün geldikleri nokta Mehmet Ağar’ın da itirafçıların, Alaattin Kanatların da hamisi ve koruyanı durumundalar. Bunu hepimiz çıplak bir şekilde görüyoruz. Asıl failler Susurluk Raporunda da netleşen Mehmet Ağar, Alaattin Kanat, İsmail Yeşilmen, Mahmut Yıldırım, Adem Yakın Mesut Mehmetoğlu ve isimlerini sayamadığım bu cinayette, bu organizasyonda dahili olan herkesin yargı önüne çıkarılması lazım. Neden bunu önemsiyoruz, çünkü bir zaman aşımı süresi var. 30 yıl dolarsa, bunlar yargı önüne çıkarılamayacak. Bunların hesabı da 30 yıllık zaman aşımı 4 Eylül 2023’te dolacak. Zaman aşımına yabancı mıyız? Hayır. Apê Musa’nın, Kürt bilgesi Musa Anter’in, çok deneyimli bir gazeteci yazarın davası zamanaşımı ile düşürüldü. Birçok JİTEM katliamı zamanaşımıyla düşürüldü. İşte Mehmet Sincar davası da katledilmesi de bu şekilde zamanaşımı yoluna giriyor. Bizim düşüncemizi sorarsanız, bu bir insanlığa karşı suçtur, zaman aşımı yoktur olmamalıdır. Mevcut yargı pratiği, yargının tamamen taraflı ve bağımlı olmasını dikkate aldığımızda, zamanaşımı kararını bir an önce vermek isterler. Şu ana kadar işlem yapmayanlar, şimdi gün sayıyorlar.”   KÜRT SORUNUYLA BAĞLANTISI   Sincar’ın katledilmesinin Meclis için tarihi bir gün olduğunu vurgulayan Beştaş, “İnsan Hakları Komisyonu üyesi milletvekili araştırma yapmak için gittiği Batman’da katlediliyor ve onun katilleri yakalanmıyor, soruşturulmuyor. İşte dün neredeyse bir milletvekili ölecekti, yoğun bakıma kaldırıldı. Bizim hala bir milletvekilimiz bacaklarındaki kırık sebebiyle yatıyor. Bir kurum kendi milletvekiline, halk iradesine sahip çıkmazsa, olacaklar budur. Tabi ki Mehmet Sincar’ın katledilmesi de katillerin yakalanmaması da katillerin korunması da aklanması da Kürt meselesinden ve Kürt meselesinin savaşla, şiddetle çözme iradesinden bağımsız olmadığını önemle tekrar hatırlatmak istiyorum. Mehmet Sincar, başka bir partinin milletvekili olsaydı, Kürt olmasaydı, o dönemki iktidarlara yakın olsaydı, şimdikilere yakın olsaydı, şimdiye dek bu katiller ortaya çıkarılmıştı. Geçmişle yüzleşme dediğimiz, hakikatlerin ortaya çıkartılması dediğimiz ve adalet talebini her gün çığlık çığlığa ifade etmemizin en önemli sebebi de budur. 30 yılda bir milletvekilinin katili yakalanmıyor. Arkasındaki güçler soruşturulmuyor, korunuyor. Nice iktidarlar değişiyor, nice İçişleri Bakanları geliyor, nice nice milletvekilleri seçiliyor ama Mehmet Sincar’ın katillerin hala yok. Biz unutmayacağız. Bu davanın peşini bırakmayacağız” dedi.   GELECEK ADALETSİZLİKLE KURULAMAZ   İşlenen cinayetlerin hesabını soracaklarını dile getiren Beştaş, “Bunların, Mehmet Ağar ve ekibinin işlediği suçların hesabını vermesi için mücadelemize devam edeceğiz. O dönem Hizbulkontra diye nitelendirilen bir çete, şebeke tarafından JİTEM’le birlikte işlenen cinayetlerin açığa çıkması için var gücümüzle çalışacağız. Türkiye toplumunun da bu hukuksuzlukları bu katliamları görmesi ve yüzleşme yapılması için desteğini alacağımıza kuşkumuz yok. Gelecek adaletsizlik hukuksuzluk üzerine kurulamaz. Katliamlar üzerine kurulamaz” şeklinde konuştu.   ‘ÇALMADIĞIMIZ KAPI KALMADI’   Cihan Sincar ise, Kürtçe yaptığı açıklamada eşinin katledilmesinin üzerinden 30 yıl geçtiğini belirterek, “Çocukları henüz küçüktü, bugün torunları oldu. Bugün Mehmet’in torunları failleri arıyor. 30 yıldır çalmadığımız kapı kalmadı. Ancak bütün kapılar yüzümüze kapatıldı. Mehmet iki kez katledildi. Bir kere karanlık güçler katletti, ikinci kez zamanaşımı katledecek. Bu karanlık güçlerin arkasında büyük bir güç olmasaydı, milletvekili sokak ortasında katledilmezdi. Onları evlerinden kaçıramazlardı” şeklinde konuştu.   MECLİS SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRMELİ   Failleri aramaktan vazgeçmeyeceğini vurgulayan Sincar, “Ömrüm yetmezse çocuklarım var, çocuklarımın ömrü yetmezse, torunlarım var. Sonuna karar mücadelemizi sürdüreceğiz. Meclis sorumluluğunu yerine getirmeli” diye seslendi.