BM: Türkiye’de ‘kollektif cezalandırma’ söz konusu 2018-03-20 13:05:58 CENEVRE - BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, Kürt illeri başta olmak üzere OHAL döneminde Türkiye’de hak ve özgürlüklerin durumuna ilişkin hazırladığı raporunun ikincisi yayınladı. Raporda, muhaliflere dönük “kollektif bir cezalandırma”ya girişildiği vurgulandı.   Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Zeid Ra’ad Al Hussein'in daha önce Cizre, Sur, Nusaybin ve Şırnak’ta Türkiye güvenlik güçlerince yürütülen askeri operasyonlar sonucu yaşanan ölüm ve yıkımlara ilişkin yayınladığı raporun ikincisi bugün BM Cenevre Ofisi’nde düzenlenen bir basın toplantısıyla açıklandı. Raporu Al Hussein adına BM Yüksek Komiserlik Basın Sözcülerinden Ravina Shamdasani okudu.    Olağanüstü Hal dönemi içerisinde, 1 Ocak ile 30 Aralık 2017 tarihleri arasında yaşanan hak ihlallerinin yer aldığı rapor için Al Hussein, Türkiye’nin muhaliflere yönelik “Kollektif bir cezalandırma” uyguladığını söyledi.    OHAL döneminde Türkiye’de insan hakları ihlallerinin rutin bir hal aldığını belirten Al Hussein, yüzlerce insanın işkenceye maruz kaldığını, keyfi bir biçimde gözaltına alındığını, düşünce ve ifade özgürlüğünün engellendiğini kaydetti. Darbe girişimi sonrası 160 bin insanın gözaltına alındığını veya tutuklandığı bilgisini paylaşan Al Hussein, aralarında hakim, avukat, savcı, gazetecinin de olduğu 152 bin insanın ise işinden atıldığını aktardı.    Al Hussein, yeni doğum yapmış yaklaşık 100 kadının da yine çocukları ile beraber gözaltına alınıp tutuklandığını ekledi.   ‘BAŞKANLIK SİSTEMİ CİDDİ SORUNLARA NEDEN OLACAK’   Al Hussein, “Nisan 2017 tarihinde yapılan referandumla Başkanlık sisteminin geldiğini ve Başkan’ın yürütme, yargı erki üzerindeki etkisinin ciddi sorunlara neden olacak problemli bir hal aldığını” söyledi.    Yaşanan ihlallere karşı cezasızlığın söz konusu olduğunu belirten Al Hussein, polislerin veya jandarmanın gözaltındakilere cinsel şiddet, elektrik şoku gibi şiddet yöntemlerine başvurduğunu, haklarında soruşturma açılmadığı için de bu durumun şiddeti daha da teşvik ettiğinin altını çizdi.   MEDYAYA DÖNÜK BASKILAR    Al Hussein, muhalif medyaya dönük yönelik ve uygulanan baskılara dair verileri de paylaştı. 300 gazetecinin tutuklandığı Türkiye’de, 100 bini aşkın internet sitesinin de engellendiğine dikkat çeken Al Hussein, kapatılan medya kuruluşlarının büyük bir kısmının ise, Kürtlere yakın yayın yapın yapan Tv, gazete ve internet siteleri olduğunu kaydetti.   Al Husein, yapılan tutuklama ve gözaltıların ise çoğunlukla “terör örgütleri bağlantısı” gerekçesi ile açıklandığına dikkat çekti. Fakat söz konusu bu bağlantıların niteliğinin ortaya konulamadığını vurgulayan Al Husein, tutuklanan ya da ceza verilen birçok kişinin neden gözaltına alınıp, ceza aldıklarını dahi bilmediklerini kaydetti.   HİÇBİR ADIM ATILMADI   Al Husein, Türkiye’nin güneydoğusu ile ilgili olarak daha önce hazırlamış oldukları raporda bir takım önerilerde bulunduklarını da hatırlattı. Ancak Türkiye’nin bu konuda hiçbir adım atmadığını belirten Al Hussein, “Türkiye Savunma Bakanlığı; ‘2015 ile 2017 arasında 10 bin 657 teröristi nötralize ettik’ diyor. Nötralize etmek ifadesi açıkçası beni ciddi bir biçimde kaygılandırıyor. Bu nötralize edilenler kim. Bunların kimlikleri konusunda Türkiye’den bizi bilgilendirmelerini istiyoruz” dedi.    "Türkiye Hükümeti’ne ciddi insan hakları ihlalleri iddialarının soruşturulmasını ve faillerin adalete teslim edilmesini sağlamaya çağırıyorum" diyen Al Hussein, yine ülkenin Güneydoğu’sundaki insan hakları durumunu doğrudan, bağımsız ve nesnel olarak değerlendirebilmek için tam ve sınırsız erişime izin verilmesini istedi.   ‘RAPOR SADECE HAK İHLALLERİNİN ÖRNEKLERİNİ İÇERİYOR’   Raporun 104 mağdur tanık ve yakınları ile yapılan görüşme sonucu oluşturulduğunu belirten Al Hussein, güvenilir materyallerin yanı sıra açık kaynaklı belgeler, uydu görüntüleri ve görsel-işitsel malzemeden de yararlanıldığını paylaştı. Raporun, Türkiye'deki insan hakları durumunun kapsamlı bir açıklaması olmadığını, sadece ülkedeki hak ihlalleri örneklerini gösterdiğini dile getiren Al Hussein, Türkiye’yi uluslararası yasalardan doğan sorumluluklarını yerine getirmeye davet etti.   28 sayfadan oluşan raporda, tanıkların ve mağdurların anlatımlarına geniş biçimde yer veriliyor. Türkiye’de başta Güneydoğu olmak üzere “Kollektif bir cezalandırma”nın uygulandığını kaydedilen raporda, BM’nin Türkiye’ye girişine izin verilmesi, Güneydoğu’da yaşanan yasa dışı infazların araştırılıp sorumluların yargılanması, basın ve ifade özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılması yönündeki öneriler yer alı.   GÖÇ ETTİRİLENLER ZOR DURUMDA    Raporun ardından basının soruları yanıtlayan BM Yüksek Komiserlik Basın Sözcülerinden Ravina Shamdasani, bir soru üzerine Türkiye’deki durum ile ilgili Yüksek Komiserin sürekli olarak Genel Sekreterliği ve Güvenlik Konserini bilgilendirdiğini söyledi. Shamdasani, “Türkiye’nin güneydoğusunda 170 aşkın insan yakıldı ve bazıların kimliği bile tespit edilmiş değil. Yine 500 bini insan göç etti. Bunu raporlarınızda belirttik. Bu insanlar nerede yaşıyor ne yapıyor?” sorusuna da, “Buradaki süreci özel olarak takip etmeye devam ediyoruz. Türk yetkililer bu yönlü sorulara ‘terörle mücadele de 10 bini aşkın insan nötralize edildi’ şeklinde yanıt verildi. Bu açıklamanın kendisi sorunlu. Öte taraftan yerinden edilen insanların durumunu da yakından takip ediyoruz. Çok kötü koşullarda yaşamak zorunda kalıyorlar. Türkiye bizim ülkeye girişimize izin vermediği için doğrudan bölgede inceleme yapamıyoruz” dedi. Shamdasani, ayrıca işkence iddialarına ilişkin sorulara da bunun açık bir şekilde uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu dile getirdi.