Efrin’in bombalanmasına her kesimden tepki: Saldırı bir an önce durdurulmalı 2018-03-14 12:58:16 İSTANBUL - Türkiye’nin Efrin kent merkezi ve çevresini bombalamasına tepki gösteren, Alevi kurumları, BES İstanbul 1 Nolu Şube ve doktorlar, Efrin’in tüm halkların, özgürce eşitçe yaşadığı bir şehir olduğunu söyleyerek, “Savaşa ve AKP politikalarına karşı halk sokağa çıkarak mücadele etmeli” çağrısında bulundu. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) Efrin’e yönelik başlattığı saldırılar 54’üncü gününde. Saldırı ve Efrin kent merkezinin bombalanmasına ilişkin toplumun çeşitli kesimlerinden tepkiler gelmeye devam ediyor.    DEMİR: MAZLUM HALKIN ÖLMESİNİ İSTEMİYORUZ   Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Doğan Demir, Efrin’e yönelik saldırılara ilişkin tavırlarının net olduğunu vurgulayarak, “Bir an önce bu savaşın bitmesi için net olarak tavır koyuyoruz. Gencecik çocuklarımızın bu kirli savaşta ölmesine, öldürülmesine razı değiliz. Bizler bir an önce bu savaşın son bulmasını, insanların ölmemesini istiyoruz” dedi.    Demir, şunları ifade etti: “Orada Kürt, Alevi, Sünni ya da başka bir ırk fark etmiyor. Sivil halka yönelik yapılan her türlü hukuksuzluğa ve haksızlığa karşı durmak zorundayız. O yüzden biz savaşın bir an önce bitmesi gerektiğini söylüyoruz. Yani sadece Türk askerinin orada ölmesi ya da şehit olması değil, oradaki sivil halkın da bir an önce bu dertten kurtulması gerekiyor. Dolayısıyla biz o insanların etnik kimliklerinden ziyade mazlum halkın savaş sürecinde zarar görmesini istemeyiz. Bu konuda tavrımız çok net.”   GÜZEL: SURİYE İŞGAL ALTINDA   “İnsanım” diyen herkesin savaşa karşı durması gerektiğine işaret eden Demokratik Alevi Derneği (DAD) Eyüp Şubesi Eş Başkanı Nergiz Güzel de, “Buna tabi ki de karşıyız. Siviller öldürülüyor. Türkiye toplumunda ise buna tepki veren ya da karşı olan herkese yönelik bir linç politikası başlatılmış durumda” diye belirtti. “Suriye işgal altında” diyen Güzel, “Bu özellikle Kürtlere karşı yapılan bir şeydir. Savaşın her türlüsüne karşıyız. Türkiye’nin bir an önce bu savaştan geri dönmesini istiyoruz” şeklinde konuştu.   ‘YEZİD VARLIĞINI SÜRDÜRÜYOR’   Aleviler olarak katliamlarla anılan bir halk olduklarını hatırlatan Güzel,  şöyle devam etti: “Aleviler olarak maalesef ki başka ülkelere sürgün olarak gitmiş bir toplumuz. Suriye’de Alevi, Ermeni, Türkmenler, Kürtler ve birçok halk var. Bu halklara karşı yürütülen savaşın yanında duran herkesi lanetliyorum. Sadece Aleviler üzerinden götürülmüyor; ama Alevi halkının hala mağdur olduğu ve hatta buradan sürgünler, katliamlardan kaçıp giden ve orada da bu katliamı yaşayan bir durum söz konusudur. Yezid’in yeniden varlığını sürdürdüğü bir dönem yaşıyoruz maalesef.”   KAPLAN: SAVAŞLAR BARIŞ GETİRMEMİŞTİR   Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Genel Başkanı Gani Kaplan, “Örgüt olarak bu konuyla ilgili görüşümüzü açıkladık. Savaşın hiçbir ülkeye barış getirdiği görülmemiştir. Savaşların olduğu ülkelerde görünürde yapay bir barış sağlanmış olsa da o düşmanlığın kalıcı olduğunu gördük. Bugün Kıbrıs Barış Harekatında da iki halkın arasına dikenli tel çekildi o kadar. Halklar arasında bir barış sağlanmamıştır. Kaldı ki Suriye sürecinde de bu noktaya gelmesinde Türkiye Cumhuriyeti devletinin büyük sorumluluğu vardır. Suriye ile Ortak Bakanlar Kurulu toplantısı yaptılar. Orada Esad vardı.  Ne oldu da 2-3 sene sonra Esad diktatör oldu. Ve Türkiye orada yaşananlara müzahir oldu” diye sordu.   ‘HALKLARIN ÖZGÜRCE YAŞADIĞI BİR ŞEHİR’   ÖSO’sunun “terörist” olduğunu dile getiren Kaplan, şu ifadeleri kullandı: “Ona destek oldu şimdi onunla birlikte orada bir operasyona girişti. Efrin’de demokratik yaşam koşullarını oluşturan yönetime karşı Türkiye’den de bir hareket başlatıldı. Biz bunu doğru bulmadığımızı her defasında dile getiriyoruz. Kaldı ki Efrin oradaki tüm halkların, özgürce eşitçe yaşadığı bir şehirdir. O şehirden Türkiye’ye karşı herhangi bir tehdit ve yapılmış bir saldırı yoktur. Şimdiye kadar da olmamıştır. Türkiye’nin orada sınır ötesi harekâtının bir anlam ve mantığını biz bulamadık. Şu anda Alevilerin yüzde 99’una yakını bu savaşa karşıdır. Bir an önce Türkiye oradan çekilmelidir. Bu savaşın hiçbir uluslararası hukukta meşruiyeti yoktur.”   DOĞAN: İŞGAL KİMSENİN HANESİNE İYİ YAZILMAYACAKTIR   AKP’nin uyguladığı savaş politikalarını kabul etmediklerini belirten Büro Emekçileri Sendikası (BES) İstanbul 1 No’lu Şube Başkanı Dursun Doğan, AKP’nin kendisine ait olmayan topraklarda emperyalist politikaların aleti haline geldiğini ve bu konuda ısrarını devam ettirdiğini söyledi. Savaşın bedelini sadece ezilen halkların ve yoksul aile çocuklarının ödediğini vurgulayan Doğan, “Yapılan işgaller kimsenin hanesine iyi yazılmayacaktır. Bu nedenle bu savaş derhal durdurulmalıdır. Herkes kendi ülkesinin geleceğini kendisi belirlemelidir” diye konuştu.   ‘OMUZ OMUZA VERMELİYİZ’   Demokratik kitle örgütlerinin, emek örgütlerinin savaşa karşı tavrının iç açıcı olmadığını kaydeden Doğan, “Sadece oturduğumuz yerden söylemek yerine AKP’nin politikalarını teşhir etmek, savaş politikalarına karşı çıkmak, halkların kardeşliğini savunmak konusunda somut adımlar atmalıyız” dedi. Tüm muhalefete ve demokratik kitle örgütlerine seslenen Doğan, bu mücadelenin çetin bir mücadele olduğunun altını çizerek, “Faşizme karşı mücadele ediyoruz. Bu nedenle hepimizin yan yana, omuz omuza verip bu çetin süreci birlikte atlatmamız gerekiyor. Savaşa ve AKP politikalarına karşı halk sokağa çıkarak mücadele etmelidir” çağrısında bulundu.   SUBAŞI: BARIŞ İNŞA EDİLMELİ   Türkiye’nin elindeki parasının son kuruşuna kadar dil, din, renk fark etmeden sadece barışa harcaması gerektiğine dikkat çeken Doktor Müslüm Subaşı, “Geçen her gün onarılamaz düzeyde insanlığa kötü bir şekilde geri dönecektir. Türkiye bölgedeki konumunu ancak barışı inşa ederek kazanabilir. Aksi takdirde milyonlarca engelli, yaralı ve yarasının karşısında tahtlar köşkler dahi verse kurtarılamayacak bir altyapıyı miras olarak bırakacaktır. Mutlu insan olmayacaktır” diye konuştu. İsrail ve Filistin savaşlarına işaret eden Subaşı, “Üç bin yıldır süren savaşta akıllarda kalan Enver Sedat’ın (Mısır’ın ikinci cumhurbaşkanı) çocuklara yönelik söylediği ‘Sizin acınızı hissediyorum. Kaybettiklerimizin acısı yüreğimdedir’ sözü ancak bir tedavi kapısını aralar. Aksi takdirde ellerinde ne varsa birkaç bin yıl daha savaşa harcarlar. Bir hekim olarak içinde bulunduğumuz savaşı gazap gibi yanan bir durum olarak görüyorum. Üzüntümüz büyük. Yüreğimiz kan ağlıyor. Kesinlikle bir an önce bunun barışa dönmesi şarttır” ifadelerinde bulundu.   KESKİN: EMPERYALİST ÜLKELERİN TAŞERONLUĞU YAPILIYOR   Doktor Hüseyin Keskin ise, bir hekim olarak savaşa olumlu bakmadığını belirterek, “Çocuklarımızın anlamsız bir savaşın içinde olmasını doğru bulmuyorum. Bu ülkemiz açısından acı bir olay. Çünkü oradaki emperyalist ülkelerin taşeronluğunu yapıyoruz. Savaş bir önce durdurulmalı. Oradaki halk kendi geleceği hakkında kendisi karar vermelidir” dedi.