Beton blokların arkasında devlet, önünde rantın resmi 2021-02-23 09:00:50 DİYARBAKIR - Çözüm sürecinin sonlandırılmasının ardından Kürt kentlerinde tüm kamu kurumları beton bloklarla çevrilirken, blokların ön yüzü de rant kapısı oldu. Kayyımlar, görüntüyü güzelleştirme adı altında beton blokların ön cephesine resimler çizdirerek yandaşlarına para aktarıyor.   PKK Lideri Abdullah Öcalan ile devlet arasında 2013 ile 2015 yılları arasında yürütülen çözüm sürecinin sonlandırılmasının ardından güvenlikçi politikalar ekseninde bölgenin tamamına yerleştirilen beton bariyerler, günlük yaşamın bir parçası haline getirilmeye çalışılıyor. Yurttaşlar ise bunu “korku duvarları” olarak tanımlıyor. Karakollar, kontrol noktaları, belediye, valilik ve kaymakamlık binaları, bakanlıkların il müdürlük binaları, çatışmaların yaşandığı bölgelere açılan sokaklar, beton bloklarla, zırhlı araçlarla, çelik kulübelerle, seyyar karakol ve kum torbalarıyla yapılan siperliklerle çevrelendi. Bu noktaların da önünde zırhlı araçlar ve TOMA'lar bekletilirken, yine onlarca polis de buralarda bekletiliyor. Neredeyse her adıma konulan beton bariyerler, önünden geçen ya da geçmekten çekinen yurttaşlar için ürkütücü geliyor. Diyarbakır’ı adete açık cezaevine dönüştüren beton bariyerler, yurttaşlar arasında güvensizliği ve huzursuzluğu pekiştirirken, devlet kurumları da adeta betondan kalelerin arkasına hapsolmuş durumda.    RANT KAPISI   Kentte günden güne yaygınlaşan, beton bloklarla sembolik görünürlük kazanan güvenlik odaklı yaklaşımlar, ayrıca devasa bir sermayenin tüketilmesine de neden oluyor. Bölgede devam eden çatışmalı süreç sonrası Sur, Nusaybin, Cizre, Silvan, Şırnak’ta yandaş müteahhitlere bu süreçte devasa yeni rant kapıları aralandı.   BETON BLOKLARA RESİM    Diyarbakır’da çevreleyen beton duvarların üzerine asıl işlevini örtmeye yönelik resimlerle çeşitli temalarda konular işleniyor. Korku duvarı olarak işlevsellik kazanan beton bariyerler, kayyım atanan belediyelerin eliyle günlük yaşamın bir parçası haline getirilerek, olağanlaştırılmaya çalışılıyor. Kürt sorununda dayatılan çözümsüzlük siyaseti ortadan kaldırılmadan, sayısı, boyutu veya kalınlığı ne olursa olsun beton blokların hiçbir anlam ifade etmeyeceği kentte yaygın bir kanıyken, bu süreçte bölgenin her noktasına beton bloklar dikilmeye devam ediliyor.   HALKA GÜVEN YOK    Kentte artan beton blok ve bariyerlere ilişkin konuşan Kürdistan Komünist Partisi (KKP) Genel Başkanı Sinan Çiftyürek, beton blokların halka karşı korkutma aracı olarak kullanıldığını söyledi. Türkiye’nin güvenlik siyaseti etrafında ayakta durmaya çalıştığını belirten Çiftyürek, bu durumun ülkenin kurulduğu 1923’den bu yana değişmediğini vurguladı.   'KORKUNUN GÖSTERGESİ'   Güvenlik bariyerlerinin halka karşı korku ve güvensizliğin tipik bir göstergesi olduğunu dile getiren Çiftyürek, devletin Kürt halkından algıladığı tehdidin sadece bölgeyle sınırlı kalmadığını, Kürdistan Bölgesel Yönetim ile Rojava’nın da buna eklendiğini ifade etti.    'YENİLMİŞ DUYGUSU'   Kentin her noktasına konuşlanan beton bloklar ve bariyerlerin insan ruhsallığında sarsıcı bir yeri olduğu görüşünde olan Mezopotamya Psikologlar İnisiyatifi ise bariyerlerin aynı zamanda kitleler üzerinde umutsuzluk ve yenilmişlik duygusunu yaratmayı hedeflediğine dikkati çekti. İnsan ilişkilerinde mesafelerin ve korku atmosferinin yaratılmasının, devlet erkiyle Kürt halkı arasındaki hiyerarşik ilişkinin yeniden tezahürü olduğunu vurgulayan İnisiyatif, oluşturulan güven ilişkisinin yeni tramvatik deneyimlere zemin hazırladığına işaret etti.    'TOPLUMSAL TALEPLER BASTIRILIYOR'   Duvarların arkasında yaratılan bilinmezliğin ve “düşmanca” tutumun kentte her birey için kendi güvenliğini sağlama arayışını zorunlu kıldığının altını çizen İnisiyatif, "Güvenlik arayışının insan ruhsallığında çok temel bir yeri olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir. Temelde beton blokların bir diğer amacı ise kolektif hareket alanını daraltarak, toplumsal hak taleplerinin geri itilmesini amaçlamaktadır. Bu yüzden başta Diyarbakır halkı olmak üzere Kürt halkı, ahlaki ve politik toplumun yaratımını hedeflemeli, destek mekanizmalarını çoğaltmalı ve sindirilmişlik duygusuna karşı bir aradalığı ön plana çıkarmaya çalışmalıdır" diye belirtti.