ÖHD, İç Anadolu Bölge cezaevleri raporunu açıkladı 2021-01-13 17:27:19   ANKARA – İç Anadolu Bölgesi’nde devam eden açlık grevleri ve yaşanan hak ihlallerine ilişkin raporunu açıklayan ÖHD Ankara Şubesi Hapishane Komisyonu, Öcalan üzerinde uygulanan tecridin kaldırılması ve tutukluların uğradığı hak ihlallerinin sonlandırılması için yetkilileri göreve çağırdı. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şubesi Hapishane Komisyonu, İç Anadolu Bölgesi Hapishaneleri hak ihlali raporunu şube binalarında düzenledikleri basın toplantısıyla açıkladı. Toplantıda ilk olarak söz alan komisyon üyesi avukat Hülya Yıldırım, tutukluların 27 Kasım 2020 tarihinden bu yana PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecridin kaldırılması ve cezaevlerinde devam eden hak ihlallerinin sona erdirilmesi için açlık grevinde olduğunu hatırlattı. Yıldırım, cezaevinde tutuklularla, cezaevi idareleriyle yaptıkları görüşmeler ardından hazırladıkları raporu kamuoyuna açıklayacaklarını belirtti. Ardından söz alan ÖHD Ankara şubesi Hapishane Komisyonu üyesi Yunus Emre Şahan, Ankara Sincan Kadın, Ankara Sincan 1 No’ lu F Tipi, Eskişehir H Tipi, Afyon 1 No’ lu T Tipi, Karabük T Tipi, Bünyan Kadın, Bünyan 1 No’ lu T Tipi, Bünyan 2 No’ lu T Tipi, Tokat T Tipi, Amasya E Tipi ve Kırıkkale F Tipi cezaevlerine ziyaretler gerçekleştirdikleri bilgisini paylaştı. 8 CEZAEVİNDE GREV Kırıkkale F Tipi, Sincan Kadın, Tokat T Tipi, Karabük T Tipi, Eskişehir H Tipi, Bünyan Kadın Kapalı ve Bünyan 1 No’lu T ile 2 No’lu T Tipi cezaevlerinde tutukluların gruplar halinde süresiz- dönüşümlü açlık grevini sürdürdüğünü aktaran Şahan, “Yasal ve uluslararası mevzuat, evrensel hukuk ilkeleri ile birlikte göz önüne alındığında; mahpusların talebinin hali hazırda yürürlükte olan hukuk normlarının uygulanması talebinden ibaret olduğu açıktır. Kişinin savunma hakkı bağlamında adil yargılanma hakkı ve manevi varlığını geliştirme hakkına açıkça aykırı olan Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit uygulamasının bir an önce ortadan kaldırılması gerekmektedir” dedi. PANDEMİ UYGULAMALARI TECRİT HALİNİ ALDI OHAL döneminden beri artan mahpuslara yönelik hak ihlallerinin pandemi süreciyle birlikte tecrit halini aldığını vurgulayan Şahan, “Nitekim rapordaki beyanlardan da bu durum açıkça anlaşılmaktadır. Ulusal ve uluslararası mevzuatlar ve insan onuru gözetilerek bu ihlallerin sonlandırılması gerekmektedir. Ayrıca pratik uygulama ile dayatılan bu yanlış uygulamaların zamanla kanunileştiği de bir gerçektir. Kanunilik ise tek başına hukuka uygunluk anlamına gelmemekte ve idarenin ivedilikle insan onurunu gözetecek şekilde uygulamalara yönelmesi gerekmektedir” diye belirtti. Tutukluların tanınmış haklarının korunmasında cezaevlerinin asli yükümlülüğü olduğunun altını çizen Şahan, açlık grevi süresince ve bitiminde uygun iaşe ve gıdanın verilmesini takip etmenin ve B Kompleks vitamininin teminini sağlamanın idarenin yükümlülüğü olduğunu hatırlattı. Şahan, açıklamasının devamında yaşanan hak ihlallerini sıraladı. Raporun detayında yer alan hak ihlalleri şöyle: “* Sincan 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde Devrim Taylan Yılmaz, Yücel Yavuz’un maruz kaldığı fiziksel, psikolojik şiddet ve ardından gerçekleştirilen çıplak arama, sonrasında mahpusların hücrede tutulmaları işkence ve kötü muamele yasağının ihlalidir. 2 kişinin bulunduğu koğuşta daha önce ayakta sayım istenmezken mahpusların sayımı yapılabilmesine rağmen ayakta sayım dayatılması, küfür edilmesi, fiziksel şiddet uygulanması, infaz koruma memurlarının koğuşta üst araması yapmalarına rağmen hücreye yerleştirirken çıplak aramaya tabi tutmaları açıkça psikolojik ve fiziksel işkencedir. 2 kişinin bulunduğu koğuşta ayakta sayımın dayatılması keyfidir. AYAKTA SAYIM * Afyon 1 No’lu T Tipi Kapalı Hapishanesi ve Bünyan 1 No’lu T Tipi Kapalı Hapishanesi’nde gerçekleştirilen ayakta sayım uygulaması da evrensel hukuk ilkelerine aykırıdır. Mahpusların beyanları doğrultusunda ivedilikle soruşturma başlatılması, ilgili kamu görevlilerinin tedbir amaçlı görevden uzaklaştırılması gerekirken mahpuslar hakkında zaman kaybetmeden soruşturma başlatılması etkili soruşturma yürütme çabası da olmadığını göstermektedir. * Hapishanelerde dijital dönüşüm olarak adlandırılan ‘Akıllı Teknolojilerin Ceza İnfaz Kurumlarına Entegrasyonu Projesi’ ile ilgili olarak ses ve görüntü alan cihazların uygulamaya göre koğuşların ortak alanına ya da hücre şeklinde olan odalarda ortak alan bulunmadığından odaların, ranzaların tam karşısına monte edilecek bir sistem olduğu ifade edilmiştir. Görüntü ve ses kaydı alabilen bu dijital sistemin hücre içine ya da koğuş ortak alanına yerleştirilmesi ya da hücre ve koğuşun özel alanını ihlal edecek mekânsal alanda bulunması kabul edilemez. * Kırıkkale F Tipi Hapishanesi’nden mahpus M.K, kendisine protez takılması gerektiğinin revir doktoru tarafından dile getirildiğini; ancak hastaneye gidemediğini, gitseler dahi kelepçeli şekilde muayene edilmeye çalışıldıklarını, bunu kabul etmemeleri sebebiyle de tedavilerinin yarıda kaldığını ifade etmiştir. Muayene sırasında doktorun kelepçenin çıkarılmamasını istemesi için temel bir gerekçesi bulunması gerekirken, sağlık hizmeti almaya giden mahpus için bu sürecin işkence haline gelmesi ve kötü muameleye maruz kalması onur kırıcı muameledir. Kişisel önyargılar ya da kurumsal yönlendirmelerle kelepçeli muayenenin aslolan uygulamaymış gibi kullanılması kabul edilemez. TECRİT KOŞULLARI * Afyon 1 No’ lu T Tipi Kapalı Hapishanesi’nde mahpus M.S.A., M.S.K., İ.Ç., Y.B. yaklaşık bir senedir tekli hücrede tutulduklarını ve günde ortalama bir saat havalandırma imkanlarının olduğunu belirtmişlerdir. Bunun gerekçesinin ise Adalet Bakanlığı’nın emri olduğu söylenmiştir. Hücre cezası bir disiplin cezası olması halinde dahi tartışma konusuyken disiplin cezası olmaksızın kişinin tamamen tecrit koşullarında tutulması da işkence yasağına aykırılık oluşturur. * Bünyan Kadın Kapalı Hapishanesi, Eskişehir H Tipi Kapalı Hapishanesi, Karabük T Tipi Kapalı Hapishanesi’ndeki mahpuslar sıkça, gerekçesiz olarak ya da somut ve makul olmayan gerekçelerle mektuplarının tamamen ya da belli bir kısmının engellenerek gönderilmediğini ifade etmişlerdir. * Karabük T Tipi Kapalı Hapishanesi’nde açlık grevinde olan mahpusların sivil toplum örgütlerine, siyasi partilere ve kurumlara gönderdiği mektuplardan sadece CPT’ ye yazılan mektuplarının gönderildiği hususu ve mahpusların hiçbir engele takılmayan, çok önce yazılan mektuplaşmalarının örneklerinin soruşturma dosyalarında görüldüğü ve tüm mektupların gönderilmeden tarandığı düşüncesini uyandırdığı belirtilmiştir. Mahpus mektuplarının arşivlenip arşivlenmediğinin Adalet Bakanlığı tarafından derhal açıklanması zorunluluğudur. HASTANE SEVKLERİ YAPILMIYOR * Mahpus anlatımları incelendiğinde görülecektir ki birçok hapishanede Kovid-19 pandemi sürecinin yönetimine ilişkin sorunlarla karşılaşılmakta ve bu durum mahpusların birçok hakkını ihlal etmektedir. Kronik ve acil ağır hastalığı bulunan mahpusların hastaneye sevklerinin gerçekleştirilmemesi ya da çok geç gerçekleştirilmesi, dezenfektan verilmemesi, birçok kişinin bir arada kaldığı koğuşlarda çamaşır suyu gibi hijyen malzemelerinin ihtiyacı karşılayacak düzeyde verilmemesi, maske verilmemesi, kantinden almak istedikleri malzemelerin ise fahiş fiyatlarla satılması ve ürün çeşitliliğinin bulunmaması ortak sorunlardandır. * OHAL sürecinden bu yana sohbet ve spor hakkı birçok hapishanede kısıtlı olan mahpusların şimdi de bu hakları Kovid-19 pandemi süreci gerekçe gösterilerek ellerinden alınmaktadır. Bu kapsamda pandemi kuralları gözetilerek yeni mekânlar yaratılarak bu imkânlar mahpuslara sağlanmalıdır. Çünkü pandemi sürecinin ne kadar süreceğinin öngörülmezliği tüm kurumların, organizasyonların ve yaşantıların bu sürece göre tekrar tasarlanmasını gerekli kılmaktadır. Avukat görüş odasında plastik cam ile görüş yaptırılması tam da bu sürece adaptasyonla ilgilidir. Aynı özen ve ihtimam mahpusların sosyal, kültürel ve sportif faaliyetleri için de gösterilmelidir.” ‘ÖCALAN ÜZERİNDEKİ TECRİT DERHAL KALDIRILMALI’ Şahan, rapor ardından şunları söyledi: “Yaşanan hak ihlallerinde idari yöneticiler, personel, denetim yetkisini yerine getirmeyen idari kurumlar sorumluluk taşımaktadır. Bu sebeple tüm idari birimlerin ve her bir kademesinin, denetim yetkisi bulunan idari kurumların ve ilgili bakanlıkların; ulusal ve uluslararası mevzuattan doğan sorumluluklarını yerine getirmesini ve sorunları ivedilikle çözmesini talep ediyoruz. Ayrıca Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Ankara Hapishane Komisyonu olarak, yaşam hakkının korunması ve kimsenin zarar görmemesi için Adalet Bakanlığı başta olmak üzere tüm ulusal ve uluslararası kurumları açlık grevcisi mahpusların meşru taleplerinin yerine getirilerek Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit uygulamasının derhal kaldırılması ve artan mahpus hak ihlallerinin sonlandırılması için gerekli girişimlerde bulunmaya davet ediyoruz.”