Hayali, kadınlardan perküsyon grubu oluşturmak 2020-10-01 09:09:21 İSTANBUL - Sayılı perküsyon sanatçısı kadınlardan biri olan Dilan Yeşilyaprak, egemen bakış açısına karşı kadınlarından oluşan bir perküsyon grubuyla Kürt müziğinin ritmini dünyaya tanıtmayı amaçladığını belirtti.    Müzik sektöründe önemli bir yere sahip olan ve vurmalı çalgı olarak da bilinen perküsyon, erkeklerin yoğunlukta olduğu bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Söz konusu sektörde çok az sayıda perküsyon sanatçısı kadın bulunuyor. Egemen bakış açısına karşı çıkan perküsyon sanatçısı Dilan Yeşilyaprak da bunlardan birisi.    12 YAŞINDA BAŞLAYAN SERÜVEN   28 yaşında olan Dilan Yeşilyaprak Mardin’in Savur ilçesinden. 1990’lı yıllarda yaşanan baskılar sonrası Yeşilyaprak ve ailesi de İzmir’e göç etmek zorunda kalır. Yeşilyaprak’ın müziğe olan ilgisi ise henüz 12 yaşındayken başlar. Yeşilyaprak, Alevi inancında önemli bir yere sahip olan bağlama ile müziğe olan ilgisini keşfeder. Yıllarca amatör bir şekilde vurmalı aletler konusunda kendisini eğiten Yeşilyaprak, zamanla bağlama dışında farklı enstrümanlara yönelir. Yeşilyaprak, sonrasında darbuka, bendir, davul, cajon, bongo def ve tef gibi birçok çalgılı enstrüman konusunda kendisini eğitir. Yeşilyaprak, yaklaşık 10 yıldır bu alanda profesyonel bir şekilde çalışmalarını sürdürüyor.      Sosyoloji ve konservatuar mezunu olan Yeşilyaprak ile perküsyon sanatçısı kadınları ve egemen bakış açısına karşı verdikleri mücadeleyi konuştuk.     PERKÜSYON, GÜÇ VE ERKEK    Müziğe olan ilgisinin Alevilerle başladığını söyleyen Yeşilyaprak, başlangıcı bağlama ile yaptığını sonrasında ise farklı enstrümanlara yöneldiğini aktardı.  Yeşilyaprak, üniversite yıllarına kadar küçük çaplı çalışmalar yaptığını, ancak hayatı boyunca ritmin kendisinde farklı duygular uyandırdığını belirterek, şunları söyledi: “Henüz çocukken ritim bana çok güçlü geliyordu. Perküsyon çalarken derimin direk çalgılı aletlerde temas etmesi çok büyüleyici gelmişti. Perküsyonun sadece güçlü olanların çalabileceğine inanıyordum. Çocukluk yıllarımda güçlü olan da erkekti. Bu nedenle ben de güçlü olmak istedim. Güçlü olmanın yollarının da onları taklit etmekten geçtiğini düşünmüştüm. Yani erkekleşmek olduğunu… Kadınların bu alanda yoğun çalışmamasının nedenin de bu olduğunu düşünüyorum.”    KİBARLIK, NAİFLİK VE ZARİFLİK    “Vurmak kadınların kaçtığı bir noktadır” diyen Yeşilyaprak, “Hepimizin bununla ilgili travmaları var. Hayatımızın her alanında hem fiziksel hem de psikolojik şiddete maruz kalıyoruz. Maruz bırakan figür de erkek olduğu için. Bu nedenle vurmalı enstrümanların da kadınların yapabileceği bir iş olarak görülmüyor. Bu basit denklemden ötürü perküsyoncu kadın nerdeyse hiç yok. Çünkü vurmak erkek işidir, güçlü olan erkektir, dolayısıyla perküsyonu erkek çalar. Kadınlar daha soft kendisine biçilen rolleri tercih ediyor. Naiflik, zariflik, kibarlık kırılganlığı temsil eden, önünü, arkasını, her yerini kapatan duvarlar kadınların perküsyon çalmalarının da önüne geçiyor. Birçok alanda olduğu gibi kadınlar perküsyonda da çok mesafeli duruyor” dedi.    ALGILARI YIKTI   Yeşilyaprak, kadınların perküsyonda yer almamasının nedenlerine değinerek, “Yok işte benim ellerim küçük, bileklerim ince, ben yeterince kuvvetli değilim’ algısı hakim. Ben de bu algının üzerine üzerine giderek yıkmak istedim. Çünkü çalarken bana kendimi çok güçlü hissettiriyor. ‘Olmaz ve yapamazsın’ söylemlerine karşı gerçek Dilan’ı hissettiriyor. Perküsyona vurunca bizlere biçilen algıları yok ediyormuşum gibime geliyor. Perküsyonla kendimi ifade ediyorum” ifadelerini kullandı.     RİTMİN KADIN BEDENİYLE BÜTÜNLEŞMESİ   Perküsyon enstrümanlarıyla iletişim kurmanın çok zor olmadığını kaydeden Yeşilyaprak, “Perküsyon çok net bir enstrümandır. Perküsyondaki netliği çok seviyorum. Hızlı cevap aldığım bir enstrüman.  Bedenimdeki titreşimim perküsyonla temas ettiği anda çıkan ses sonucu ikisinin bir biriyle tutarlı olması ve net olması bana çok güçlü geliyor” şeklinde konuştu.     ‘CEVABIM KADINLARI YETİŞTİRMEK OLACAK’   Perküsyon kişinin kendisini en özgür şekilde ifade edebileceği bir alan olduğunun altını çizen Yeşilyaprak, "O nedenle en çok kadınlar perküsyonu tercih etmeliler. Tüm çabam buna yönelik.   Özelikle kadın perküsyonculara eğitim veriyorum. Kadınların omuzlarına yüklenen milyonlarca olmazlardan birini yıkmak istiyorum. ‘Kadınlar perküsyon çalamaz’ diyenlere karşı, kadınları yetiştirerek cevap vermek istiyorum” diye kaydetti.    ‘ÇALABİLECEĞİMİ KABULLENDİRMEK YILLARIMI ALDI’   Yeşilyaprak, bir çok zorluk da yaşadığını ifade ederek, “Müzisyen olduğumu kabul ettirmem çok uzun zaman aldı. Kadın olarak bu alanda var olmak oldukça zordu benim için. Benim bu işi hobi olarak yaptığımı düşünüyorlardı. Bir türlü bir kadının çalıyor olabilmenin gerçeğini kabullendiremiyordum.  Uzun soluklu bir mücadele sonucu bu algıyı kırdım. Benimle birlikte birçok kadının bunu başarmasını istiyorum” dedi.    ‘KÜRT RİTMİNİ DÜNYAYA TANITMAK’ HAYALİ   En çok ilişki kurduğu enstrümanın darbuka olduğunu söyleyen Yeşilyaprak, bu nedenle dünyaca ünlü sanatçı Mısırlı Ahmet’ten de eğitim aldığını ve darbukanın çıkış yeri olan Mısır’ı ziyaret ettiğini aktardı. Yeşilyaprak, daha sonra birçok batı ülkesinde eğitim aldığını, son yıllarda ise Kürt kültürüyle iç içe olmayı tercih ettiğini söyledi.    Yeşilyaprak, bundan sonra sadece Kürt müziği için çalışmalar yapmak istediğini ifade ederek, “Kürt ritimlerinin yer aldığı, sadece perküsyondan oluşan bir albüm yapmak istiyorum. Pandemi sürecinde kadınların perküsyona aşırı ilgili olduklarını gördüm. Son 3 aydır sadece kadınlardan oluşan bir eğitim çalışması yapıyorum. Bu çalışmayı ilerleyen süreçte bir festival grubuna dönüştürmek istiyorum. Hayalim Kürt kadınlarından oluşan bir grup perküsyoncu kadın yetiştirip, dünyayı gezerek kültürümüzü anlatmak. Bu beni çok heyecanlandırıyor. Adım adım buna ulaşmak için çalışacağım” dedi.    MA / Semra Turan