‘Adli kontrol şartı teslim alma yöntemidir’ 2020-09-24 09:08:11 ŞIRNAK - Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz, bölge kentlerinde son dönemlerde yoğun olarak uygulanan “adli kontrol” şartına ilişkin, "Adli kontrol şartı iktidara karşı duranlara dönük bir izole ve teslim alma yöntemidir" dedi.  Son yıllarda özellikle muhaliflere dönük artan gözaltı ve tutuklamalar ardından verilen “adli kontrol” şartı insanların hayatını kısıtlıyor. Her hafta da veya ayda bir karakol ve emniyette imza atmak zorunda kalan yüzlerce yurttaş il dışına veya yurt dışına çıkamıyor. Bu uygulama, Şırnak’ta tavan yapmış durumda. Kentte neredeyse her aileden bir kişinin “adli kontrol” şartı uygulamasına tabi olduğunu görülüyor. Kentte kısıtlı iş imkanlarından kaynaklı il dışına çıkıp çalışmak zorunda olanlar bu nedenle şehir dışına çıkamıyor.    Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şırnak Milletvekili ve Avukat Hüseyin Kaçmaz, iktidarın yargı eliyle adli kontrol uygulamasını muhaliflere dönük bir cezalandırma unsuru olarak kullandığını belirtti.   ŞIRNAK'TA ÇOK FAZLA   Adli kontrol yöntemiyle muhaliflerin susturulmak, yoksullaştırmak ve teslim alınmak istendiğine dikkati çeken Kaçmaz, "Şırnak’ta bu uygulama çok fazladır. İktidarın yargıda açıkça yargıyı tekeline alması ve kendi politik çıkarları doğrultusunda kullanması ile bire bir ilgili bir durumdur. Her ne kadar ceza mahkemeleri kanununda bu müessese düzenlenmiş ise maalesef ki yargı tamamıyla iktidarın güdümüne girdiği için hukuka aykırı bir şekilde birçok dosya da muhaliflere bu tür kısıtlayıcı uygulamalar uygulanarak vatandaşlar mağdur edilmekte. Özellikle muhalifler ve Kürtler bu uygulamaya maruz kalıyor. Özelde de HDP’de siyaset yapanlar ve iktidara karşı siyaset yapan kesim bu haksızlığa ve hukuksuzluğa maruz kalmaktadır" diye konuştu.    EKONOMİK OLARAK CEZALANDIRIYOR   Bölge kentlerinde adli kontrol şartı nedeniyle yurttaşların kısıtlandığına vurgu yapan Kaçmaz, "Yurtdışı çıkış yasağı uygulanabiliyor. Ya da haftada bir ya da birden fazla imza atmak suretiyle adli kontrol uygulanıyor. Yine ev hapsi şeklinde uygulanıyor. Adli kontrol kişinin seyahat hakkını kısıtlayabiliyor. Kişi eğer ki haftanın her bir günü imza atmak zorunda ise başka şehirlerde, başka alanlarda çalışmak istediğinde bu adli kontrol sebebi ile bulunduğu şehirden çıkamadığı için bir nevi çalışma hakkı da elinden alınıyor. Bu sebeple yine ekonomik sorunlarla karşı karıya kalabiliyor. Bunu Şırnak üzerinde söylemek gerekirse ya da Kürdistan’ın birçok sınır kentinde bu durum var. Bu kentler zaten sınır ticaretiyle geçimini sağlamakta. Çünkü devletin yıllardır buralarda uyguladığı politika sebebiyle iş alanı konusunda çok kısıtlı durumlar söz konusu. Örneğin Şırnak’ta şoförlük yapan, ya da sınır ticareti ile uğraşan birinin hakkında uygulanan yurtdışı çıkış yasağı kişinin bu sınır ticareti yapmasına engel oluyor. Bu şekilde de ekonomik anlamda cezalandırılmış oluyor" diye konuştu.    MUHALİF OLANI ELE GEÇİRME   Kaçmaz, yurttaşların dosyaları kesinleşmeden, hüküm giymiş bir şekilde cezalandırma tekniğiyle karşı karşıya kaldığına işaret ederek, şunları ifade etti: "En önemli hususlardan bir tanesi kişinin hürriyetinden yoksun kalması, seyahat hakkından yoksun kalması ve yine çalışma hürriyetinden yoksun kalması sebebiyle birçok ekonomik sorun baş gösteriyor. Ekonomik sorunlarla birlikte iktidar yargı eliyle kendine muhalif gördüklerini bir şekliyle cezalandırma yöntemi olarak kullanıyor. Bu şekliyle muhalif olanı ele geçirmeye çalışıyor.”    'İZOLE YÖNTEMİDİR'   İktidarın, kişiyi daha öce yaptığı çalışmalarından ya da muhalif duruşundan taviz vermeye ittiğinin altını çizen Kaçmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunun birçok örneği ile de karşı karşıya kalabiliyor. Türkiye ve Kürdistan'da işsizliğin geldiği boyut ortada. Genç işsizlik artık yüzde 30’lara yükselmiş durumda. Bu kadar işsizliğin olduğu bir dönemde gözaltına alınan veya tutuklanan muhalifler ve gazetecilere verilen adli kontrol aslında bir cezalandırma uygulamasıdır. İktidar yargıyı ele geçirerek ve kendi denetimine alarak muhalifleri susturmak, yoksullaştırmak ve teslim almak istiyor. Bu bir izole yöntemidir. Bunun sadece hukuki boyutu haricinde aslında kişinin çalışamaması sebebiyle yaşadığı ekonomik sorunlar aile içerisinde de sorunların yaşanmasına sebep olabiliyor. Kişinin her gün karakola gitmek zorunda kalması bile çoğu zaman kişinin üzerinde bir psikolojik baskı unsuru olarak kullanılıyor. Zaten adli kontrol uygulamasının bu kadar kullanmasının temel amacı; gözlerim sürekli üstünde, seni sürekli gözetiyorum, sen bize sürekli hesap vermek zorundasın, sen sürekli gelip bize kendini göstermek zorundasın.' Bu şekliyle kişiyi tecrit altına alıyor.”   MA / Zeynep Durgut