'Faili meçhul' diyarı kentte toplu mezar: Kemikler kimlere ait?

img

MARDİN - Dargeçit'te ortaya çıkan toplu mezardaki kemiklerin, 1990'larda kaybedilen kişilere ait olabileceği belirtiliyor. Kemiklerin sonradan bölgeye taşındığı şüphesi de dillendirilirken, mahalle sakinlerinden Hasan Arıkan’a göre, mağarada 1988 yılına kadar şüpheli bir durum yoktu.

 
Mardin’in Dargeçit ilçesi Akyol (Derêca) kırsal mahallesine bağlı Libka Kaniya mezrasında, 28 Mayıs’ta bölge sakinlerinden İrfan Yakut tarafından bir mağaranın içinde 40 kişiye ait kafatası ve kemiklerin olduğu toplu bir mezar bulundu. 1993 yılında gözaltında kaybedilen Yahya Yakut'un oğlu olan Yakut, toplu mezara ilişkin Dargeçit Cumhuriyet Başsavcılığına başvurdu. Bunun üzerine bölgede inceleme yapan savcılık, kafatasları ve kemikleri toplayarak, hangi döneme ait olduğu ve kime ait olduğunun belirlenmesi amacıyla İstanbul Adli Tıp Kurumu’na (ATK) gönderdi. Bölgedeki incelemelerin ardından ise kemiklerin bulunduğu mağaranın girişi şeritle kapatıldı. 
 
Mardin Valiliği de kemiklerin tarihi dönemlere ait olabileceğini belirterek, konuya dair Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü tarafından soruşturma başlatıldığını açıkladı. Valilik, açıklamasında toplu mezarı bulan İrfan Yakut’u da “tarihi eser aramakla” itham etti. Yakut, söz konusu açıklamaya, “Tarihi eser değil babamın kemiklerini arıyorum” şeklinde yanıt verdi. 
 
SONRADAN MI MAĞARAYA GETİRİLDİ?
 
Konuyu gündeme getiren Mezopotamya Ajansı (MA), olay yeri incelemesinin ardından ilk defa bölgeyi görüntüledi. Kemiklerin ortaya çıktığı mağara, Akyol kırsal mahallesine yetişmeden hemen önce çobanların çok sık görüldüğü bölgede yüksek bir tepenin sırtında buluyor. Meşe ağaçlarıyla kaplı bir bölgede yer alan mağara, 7-8 metrekarelik bir alandan oluşuyor. Hemen yanında bulunan diğer mağara ise, yaklaşık 15 metrekarelik bir alandan oluşuyor. Kısa bir süre sonra asker ve koruculardan oluşan bir grubun, bölgeden uzaklaşmamız için yanımıza gelmesiyle birlikte çekimlerimizi bitirip bölgeden ayrıldık. 
 
Kemiklerin bulunduğu mağaranın yanındaki diğer mağarada herhangi bir kemik ve kafatasına rastlanılmadığını öğrendik. Kemiklerin bölgeye sonradan mı getirildiği, yoksa 40 kişinin öldürüldükten hemen sonra mı mağaraya atıldığı ise belirsizliğini koruyor.
  
‘1988 YILINA KADAR ŞÜPHELİ BİRŞEY YOKTU’
 
Akyol Mahallesi sakinlerinden Hasan Arıkan’a göre, kemikler ya sonradan farklı yerlerden mağaraya taşındı ya da 1988 yılından sonra öldürülen kişilerin cenazelerinin mağaraya atılması sonucu toplu mezar oluştu. Akyol'dan 1988 yılından çıktığını ve Dargeçit merkeze yerleştiğini belirten Arıkan, mağaranın olduğu bölgede büyüdüklerini ve hemen 200 metre mesafede arazilerinin olduğunu söyledi. Söz konusu mağaraya 1988 yılına kadar defalarca girip çıktıklarını ve boş olduğunu hatırladığını ifade eden Arıkan, “Bahar aylarında kendimizi yağmurdan korumak için o mağaraya giriyorduk. O zamanlar orada kemik ya da şüpheli bir duruma şahit olmadık” dedi. Arıkan, mağaraya yakın bir mezarlık ve türbe gibi bir yerin olduğunu da sözlerine ekleyerek, mahallenin 1993’te boşaltılmasının ardından ne olup bittiğine dair bir bilgilerinin olmadığını paylaştı.
 
EN AZ 55 SİVİL KAYBEDİLDİ 
 
Söz konusu toplu mezarın, 1990’lı yıllarda faili meçhul cinayetler ve gözaltında kaybettirmelerle anılan Dargeçit ilçesinde ortaya çıkmış olması dikkati çekiyor. İnsan Hakları Derneği'nin raporlarına göre, 90’lı yılların faili meçhul cinayetlerin yoğun yaşandığı kentte 1993 ila 1996 yılları arasında en az 55 sivil yurttaş kaybedildi. Kaybedilen yurttaşların akıbetine dair bugüne kadar yapılan kazı çalışmalarında birçok yerde insan kemiklerine rastlanırken, bulunan insan kemiklerinin büyük çoğunluğu bölgede daha önce yaşayan Ermeni ve Süryaniler ile birlikte Kürt yurttaşlara ait olduğu tespit edildi. Bölgede 90’lı yıllarda gözaltında kaybettirilenler ile yargısız infaz edilenlere ait kemiklere ise, 17 Şubat 2012 ve 25 Şubat 2012 tarihleri arasında yapılan çalışmalar ile birlikte rastlandı.
 
KEMİKLER SU KUYULARINDA BULUNDU
 
Dargeçit’te 90’lı yıllarda gözaltında kaybettirilme olaylarına ilişkin ilk kazı ve arama çalışması 17 Şubat 2012’de başlamış olsa da, olaylar 1995 yılında ortaya çıkmaya başlar. Söz konusu yılda, Süleyman Seyhan’ın cenazesinin yeri, kaybedildikten 4 ay sonra Uzman Çavuş Bilal Batırır tarafından ailesine bildirilir. Batırır, cenazenin yerini aileye söylemesinin ardından kendisi de ortadan kaybedilir. Seyhan ile birlikte kaybedilen Süleyman Seyhan, Abdurrahman Coşkun, Abdullah Coşkun, Mehmet Emin Aslan, Nedim Akyön, Seyhan Doğan, Davut Altınkaynak, Süleyman Atalan, Hikmet Kaya, Resul Arslan, Enver Akan, Rıdvan Yakut, M. Nezir Acar ve Aziz Duman’ın cenazesine ulaşılamaz. Aynı şekilde Uzman Çavuş Bilal Batırır’ın cenazesine de ulaşılamaz.
 
2009 yılına kadar herhangi bir ilerlemenin sağlanmadığı dosyada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Seyhan ailesinin lehine karar verir. 2011’de ailenin suç duyurusu üzerine başlatılan soruşturma ile 17 Şubat 2012’de Dargeçit'in Bağözü (Tiruva) kırsal mahallesinde kazı çalışmaları başlar. 17 Şubat ila 25 Şubat tarihleri arasında yapılan çalışmalarda 2 insana ait kemikler bir kuyuda bulunurken, kemiklerden birinin kayıp Mehmet Emin Aslan'a ait olduğu adli tıp rapor ile tespit edilir.
 
45 KİŞİNİN AKIBETİ  
 
Bölgede daha sonraki süreçte yapılan kazı çalışmalarında da 9 kişiye ait kemiklere rastlanırken, kemiklerden 6’sının 90’lı yıllarda kaybedilen sivillere ait olduğu tespit edildi. Kemiklerden biri PKK’li Şükran Özer’e ait çıkarken, diğer kemiklerin DNA eşleşmeleri ise yapılamadı. Yine, Dargeçit’te 1995 yılında kaybedilen isimlerden biri olan Abdurrahman Coşkun’un kemiklerine ise, 10 Haziran 2013’te Kızıltepe’nin Aysun (Tîzlêrîn) kırsal mahallesinde yapılan kazılarda ulaşılırken, Dargeçit’te kaybedilen en az 45 kişinin akıbeti halen bilinmiyor.  
 
MA / Ahmet Kanbal