Yenikapı’da Çerkes Soykırımı anması: Soykırım tanınmalı

İSTANBUL - Yenikapı’da yapılan anmada konuşan Kafkas Dernekleri Başkanı Ümit Dinçer, soykırım yöntemlerinin bugün de kullanıldığına dikkat çekerek, Çerkes Soykırımı’nın Türkiye tarafından tanınması gerektiğini belirtti. 
 
Kafkas Dernekleri Federasyonu, Çerkes Soykırımı ve sürgününün 158’inci yıl dönümüne ilişkin Yenikapı Meydanı’nda, “Bunun adı soykırımdır” şiarıyla anma etkinliği düzenledi. Anmaya, Kafkas Derneklerinin yanı sıra birçok siyasi parti temsilcisi katıldı. Yenikapı Meydanı’nda yapılan anmaya binlerce yurttaş katılırken, yurttaşlar alana polis arama noktalarından geçerek geldi. Çok sayıda kişi geleneksel kıyafetler giyerek ellerinde Çerkes halkının bir arada olduğunu simgeleyen bayraklarla alana giriş yaptı. Alana giriş yapan kitle, "21 Mayıs 1864 Bunun Adı Soykırım", "Soykırım ve sürgün insanlık suçudur", "Çerkes soykırımını tanıyın" pankartları taşıdı. 
 
Protokolün önünde soykırım ve sürgünde yaşamını yitirenleri simgelen onlarca mezar taşıdı da sergilendi.
 
‘YISTANBILAKO’ SOYKIRIMI İFADE EDER’
 
Anmada konuşan Kafkas Dernekleri Başkanı Ümit Dinçer, 158 yıl evvel biten ve 101 yıl süren savaşı, büyük dehşeti, kıyımı ve sonrasını konuşacaklarını belirtti. Çerkeslerin soykırıma kendi anadillerinde “Yıstanbılako” dediğini ve bunun “İstanbul yolu, İstanbul yolculuğu” demek olduğunu belirterek “Ne kadar da naif bir adlandırma değil mi. Oysa bu naif isimlendirme büyük bir trajediyi, korkunç bir soykırımı ve sürgünü ifade eder esasında” diye belirtti. 
 
SOYKIRIMDA BENZER YÖNTEMLER 
 
Soykırım tarihinden önce yaşanan kimi gelişmeleri katılımcılara anlatan Dinçer, soykırımın belirlenen tarihlerden önce yaşandığına dikkat çekti. Dinçer, Çerkes halkının başta Rus Çarlığı olmak üzere emperyalist güç odaklarının çıkar çekişmelerinin dünyaya dağıttığı kadim bir halk olduğunu belirti. Dinçer, 158 yıl önce gerçekleşen soykırım zemininin ve yöntemlerinin birbirine benzer şekilde kullandığına dikkat çekerek “Yıkmak, yakmak, sivil halkı tedhiş etmek ve direnme gücünü kırarak yok olmaya zorlamak… Hiç değişmeyen bir strateji değil mi” dedi. 
‘SOYKIRIM DEĞİLSE DE NEDİR?’
 
Çerkeslerin büyük sürgün tarihini uzunca anlatan Dinçer, Birleşmiş Milletlerin (BM) soykırım tanımını açıp bugün süren Suriye’deki gelişmeleri örnek vererek 158 yıl önce yaşananları soykırım olduğunun altını çizdi.  Dinçer, Çerkes soykırımı sonrasında ortaya çıkan yıkıcı tabloyu şöyle aktardı: “Ancak 100 yıl devam eden savaşı basit bir çatışma, sıradan bir meydan veya cephe savaşından bahsetmediğimizin, tam bir işgal ve soykırım hedeflendiğinin anlaşılmasını isteriz. İşte yukarıda sıralanan maddelerin tamamı Çerkeslere uygulandı ve Kuzeybatı Kafkasyada yaşayan Çerkeslerin yüzde 90’ı öldürüldü, esir edildi veya sürgüne yollandı. Bir halkın yüzde 90’ının öldürülmesi, yaşam koşullarının ortadan kaldırılması, gıda dahil temel ihtiyaçlardan yoksun bırakılması eğer soykırım değilse nedir? Bugün bu yaşananları soykırım olarak tanımlanmasına içerleyen Rusya Federasyonu yetkililerinin yukarıdaki tanıma harfiyyen oturan ve tüm belgeleri halen kendi arşivlerinde bulunan bu utanç eylemini nasıl tanımladıklarını doğrusu merak ediyoruz” diye ifade etti. 
 
‘21 MAYIS SALT YAS GÜNÜ DEĞİLDİR’
 
158 yıl evvel yaşanan soykırım ve sürgünün kendilerine çok şey kaybettirdiğini ifade eden Dinçer,  “Yıllarca sürüldüğümüzü, soykırıma uğradığımızı söylemekten adeta kaçındık toplum olarak. 21 Mayıslar anma ve yas günlerimiz oldu bir dönem. Kendi içimize ağladık, atalarımıza, kayıplarımıza ağıtlar yaktık. Artık 21 Mayısları bir yas günü olmaktan çıkarma vaktinin geldiğine inanıyoruz. Artık sadece geçmişimize ağlayarak var olamayacağımızın idrakındayız.  Artık 21 Mayısların üzerinden bakabilek ve bir gelecek tasavvuru yapabilmek bizim çıkış noktamız olmalıdır. Bu sebeple 21 Mayıs salt bir yas ve anma günü değildir. 21 Mayıs mücadele kararlılığının, güç birliğinin, dirilişin, direnişin, hak aramanın ve biz kırılmadık buradayız ve bir gün geri döneceğiz demenin günüdür artık” dedi. 
 
TALEPLER 
 
Dinçer, daha sonra Çerkeslerin Rusya Federasyonu’ndan istedikleri talepleri şöyle sıraladı:
 
 “* Çerkes Soykırım ve Sürgünü Tanınmalıdır: Çarlık Rusya’sı tarafından yapılan Çerkes Soykırım ve Sürgünü, mirasçısı olan Rusya Federasyonu tarafından resmen tanınmalı, özür dilenmeli ve tarihsel haksızlıkların telafisi için gerekli adımlar bir an önce atılmalıdır. 
 
* Mülkiyet ve Tazminat Hakkı: Çerkes Soykırımı ve Sürgünü neticesinde ortaya çıkan mülkiyet hakları ihlallerine bağlı mağduriyetler giderilmeli, tüm soykırım ve sürgün mağduru Çerkeslerin uğradıkları zararı tazmin için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
 
* Anavatana Dönüş Hakkı Ön Koşulsuz Tanınmalıdır: Çerkesler, anavatanlarından sürgün edilerek zorla çıkarıldıkları için, tarihsel olarak anavatanlarına dönüş hakkına sahiptir. Bu sebeple Çerkeslerin herhangi bir ön şart olmaksızın geri dönüş haklarının önündeki engeller kaldırılmalı,  dönüş yaparak yerleşmek isteyenler için sosyal hakların transferi sağlanmalıdır.
 
* Çerkes Dili, Kimliği ve Kültürüne Yönelik Tehditler Ortadan Kaldırılmalıdır: 158 yıldır sürdürülen sistemli politikalar sonucu azınlık durumuna düşen Çerkesler, kendi topraklarında dahi eşsiz dillerini ve kültürlerini kaybetme tehdidi ile karşı karşıyadır. Özellikle son 20 yılda Rusya’da merkeziyetçi tutumun anaysa ile daha sağlam zemin kazandığı görülmektedir. Bu doğrultuda anadil eğitimi ve kullanımı giderek azaltılmakta, Çerkesçe resmi dil olmasına rağmen seçmeli ders olarak okutulmakta ve eğitim kurumlarından dışlanmakta, Cumhuriyetlerimizin yönetsel hakları azaltılmakta, sözde güvenlik gerekçeleri ile soydaşlarımıza baskılar uygulanmakta ve demokratik hakları kısıtlanmaktadır. Neticede soykırım ve sürgün sonrası uygulanan her türlü inkâr ve asimilasyon politikası, Çerkeslerin Çerkes kimliği ile var olabilmelerinin önüne geçmektedir.” 
 
Dinçer,  konuşmasını Türkiye’nin de soykırımı tanımasını talep ederek bitirdi. Dinçer’in konuşmasının ardından siyasi parti temsilcileri söz aldı. Yapılan konuşmaların ardından anma etkinliği Kardeş Türkülerin ve Çerkes şarkıcıların sahne almasıyla devam etti. 
 
Etkinlik sinevizyon gösterimiyle son buldu. 
 
İZMİR 
 
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) İzmir Halklar ve İnançlar Komisyonu, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir il binasında, yaptıkları basın toplantısıyla Çerkes Soykırımı’nda yaşamını yitirenleri andı. Toplantıda, “Kbaada'da 158 yıldır kanıyor. Çerkesler adalet istiyor” yazılı Türkçe ve Çerkesçe pankart asıldı.
 
Burada açıklama yapan HDK il Eşsözcüsü Sabri Gül, Çerkes soykırımında yaşananları hatırlatarak, “Çerkesler, sürgün edildikleri topraklarda yeniden hayata tutunmuş. Her yerde kimliklerini koruyup geliştirebilmek, kültürlerini ve dillerini yeniden üretebilmek için demokrasi mücadelesi saflarında yerlerini kararlılıkla almışlardır” dedi.
 
‘SOYKIRIMLAR TEKRAR TEKRAR YAŞANIYOR’
 
Ortadoğu coğrafyası ve dünyanın çeşitli yerlerinde savaşların sürdüğüne işaret eden Gül, kadim topraklarından sürülen halkların ve diğer farklı halklar, inanç gruplarının sürgün ve soykırımları tekrar tekrar yaşadıklarını anımsattı. Gül, “158. yılında Çerkes soykırımının acısını bir kez daha paylaşıyor, Çerkeslerin nezdinde soykırım ve sürgüne uğrayan tüm halkları anıyor, anadili, kültürü ve inancıyla özgür, eşit ve demokratik yaşam mücadelesinde omuz omuza olduğumuzu bilmelerini istiyoruz” dedi.